Kafkasya savaşlarının kahramanı olarak gösterilen General Alexey Yermolov’un anıtı Eylül.2010’da Pyatigorsk kentine dikildi.
2008 yılında da Mineralnye Vody kentine dikilmişti.
Kuzey Kafkasya kana boğulmuş durumda. İkiyüz yıldır süren bu katliamı başlatanlardan biri de Yermolov’du. Merhametsizliği, sinsiliği ve Kafkas halklarına duyduğu kin onu diğer generallerden farklı kılıyordu. Binlerce köy ve yerleşim bölgesinin yok edilmesinde, yüzbinlerce Kafkasyalının öldürülüp anavatanlarından kovulmasında hep onun adı geçiyordu. İmparatorluk illetinin pençesindeki güçler Kafkasya’nın birçok kentinde onun anıtlarını dikti, ancak bu anıtlar ele geçen her fırsatta yıkıldı ve tarihin çöplüğüne atıldı.
Yermolov anıtının dikilmesi tesadüfi değildir. Kafkasya politikası yeniden canlandırılmaktadır.
Halkları karşı karşıya getirip tamamen yok olmaları için yapılan girişimler vahşeti ortaya çıkarmaktadır.
Kafkasya’da bitmek bilmeyen kanlı sürecin bitmesi için uygar bir çözüm bekleyen toplum, zorbaların insanlık dışı politikalarının yeniden canlandırıldığı anıtlarla cevabını almaktadır. Yermolov ve seleflerinin birçok halkı yok olmanın eşiğine getiren uygulamaları tekrar diriltilmektedir.
“Bir ulus olarak Çeçenler ıslaha değil, yok edilmeye tabidir” diyen bir insan için anıtlar dikildi.
Günümüz Rusya liderlerinin direktifleri şöyle: “Silahlanmış isyancılara ödün verilmemeli.
Hepsi yok edilmeli.”
Liderlerin yerel yardakçıları da “İtaat etmeyen isyancılar ya yerin iki metre altına konulmalı ya da temelli hapishaneye atılmalıdır” demektedir.
Rusya Başbakanı, Kafkasya’yı Rusya’nın ayrılamaz bir parçası olarak gördükleri konusunda ısrarlıdır.
Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nin valisi ve Yermolov hayranı olan Khloponin’in aldığı kararlar şöyledir: Kafkasya’da Rusça konuşan Kazak nüfusunun arttırılması süreci hızlandırılmalıdır. Bölgede Kazaklar düzen kurmalıdır. Otoriteye karşı gelenler, isyancılar şiddetli bir şekilde cezalandırılmalıdır.
Bunun üzerine ormandaki isyancıların akrabalarının evleri yakılmaya başlar, aynı akrabalar tutuklanır ya da kaçırılır.
Khloponin’in dirilttiği Yermolov politikalarını destekleyenlerin sayısı bugün bile az değil.
Yermolov’un Kafkasyalılar karşısındaki katı ve merhametsiz politikası, sadece Kazak atamanlarını ve generallerini değil toplumun elit üyelerini de yanlış yönlendirmiştir.
Khloponin’in sımsıkı sarıldığı imparatorluk ihtiraslarının Rusya topraklarındaki kökü çok derindir. Öyle ki dehalar üzerinde bile etkili olmuştur.
“Eğ başını ey Kafkasya, çünkü Yermolov geliyor” der Puşkin. Bu kısa ve kapsamlı haykırışla imparatorluk güçlerinin Kafkasyalılara uyguladığı vahşi politikayı onayladığını vurgularken, bölge halklarına bakış açısını da sergiler.
Yermolov’un Oryol’deki evinin bulunduğu yerde dikili taşın üzerindeki “Moskova’dan Kaluga’ya, Belev’e ve Oryol’a gittim, bu fazladan ikiyüz verstlik** yol demekti ama bunun karşılığında Yermolov’u gördüm. A.S. Puşkin” yazısı da Yermolov’un kişiliğine duyduğu hayranlığın bir başka göstergesidir.
Bir zamanlar orduda çalışmayı düşünmüş olan Puşkin Rus ordusunun Kafkasya’daki başarılarından duyduğu sevinç ve memnuniyeti saklayamaz. Kardeşine yazdığı mektupta şöyle der: “Kuban kıyılarını ve sınır köylerini gördüm. Kazaklara hayran kaldım. Hep at üzerindeler, her an savaşa hazırlar ve dikkatliler. Çerkesler artık oldukça uysal ama kimse onlara güvenmemeli. Yüksek bir fidye umuduyla her an meşhur bir generale saldırabilirler. Alt sınıftan bir ordu mensubu rahatça gezinebilir ama üst düzey bir subay düşmanın tuzağına düşebilir.”
Kafkasya’nın tabiat güzelliklerine duyduğu hayranlığı belirten Puşkin izlenimlerini anlatmaya devam eder, Rusya’nın daha güneye ve Hindistan’a ilerlemesine dair hayalini şiirsi bir dokunaklılıkla anlatır: “Asya’nın sıcak sınırı Kafkasya her açıdan ilginç. Yermolov burayı şöhreti ve dehasıyla ele geçirdi. Vahşi Çerkesler korktu, önceki azgınlıkları kayboldu. Yollar gitgide daha güvenli hale geliyor, kalabalık muhafızlara artık gerek yok. Bugüne dek Rusya’ya elle tutulur bir katkı sağlamamış olan bu bölgenin fethedilmesinin, bizi yakında İranlılarla güvenli ticaret noktasında bir araya getirmesi ve ilerideki savaşlarımızda bir engel olmaması umulmalıdır. Belki de Napolyon’un Hindistan’ı fethetmeye dair hayalini biz gerçeğe dönüştürürüz.”
Puşkin Kafkasya ziyaretleri sırasında Rus ordularına ve özellikle de Kazakların savaş ruhuna aşina olur, General Rayevski’nin birlikleriyle birkaç çarpışmaya katılır.
Büyük şair bile o dönemin ruhundan kaçamamıştı. Hayranlığının nedeni imparatorluğun güçlenmesi ve başka halkların yok olması pahasına toprakların alınmasıydı. Yetiştirilen nesillerin Kafkasya ve Kafkas halklarına bakış açısını belirleyen de işte bu ruh halidir.
Büyük Rus şairi Puşkin çağdaşı büyük filozof Georg Wihelm Hegel’in görüşlerinden ve Kafkasyalılar hakkında söylediklerinden acaba haberdar olmuş mudur? “Ruh sadece Kafkasya haklarında mutlak bütünlüğe, bağımsızlığa ulaşır ve özüyle birleşmesini tamamlar. Özünü belirler ve geliştirir. Böylece de dünya tarihini yönlendirir.”
*Expertclub.ru yazarı
**Rus uzunluk birimi
Çeviri: Serap Canbek
Sayı : 2011 06