Anadolu seyahatinden: İzmir Hatıralarım – Arıkbaşı köyü

0
525

Yeni Kafkas Dergisi

1958 – Sayı:11

45. devre sahra sıhhiyesinde yedek subay olarak çalışırken İzmir muhitini de tetkik benim için güzel ve önemli bir mevzu oldu. Temas ettiğim köy ve yerlerde hemşerilerle tanışmak saadetine kavuş­tum ve çok sevindim. Kafkas Kültür Derneğinin kül­türel ve sosyal hizmetleri mevzuu hemşerilerimizle görüşmek için iyi bir sebep oldu. Cazip bir seyahate de yol açtı.
Zaten doktorluğun bir tarafı da içtimaî hizmet değil mi? Hem tedavi, hem tenvir… Bazı köyleri de gezip görüyorum. Dergi okuyucularına bu köy­ler hakkında ara sıra olsun bir röportajla tanıtabilirsem pek bahtiyar olurum.
Mevzuumuzun ilkini, Arıkbaşı köyü olarak alıyorum:
Bu köy İzmir’in güzel kazalarından Torbalı – Bayındır demir yolu üzerinde ve orta mesafede İzmir’e 62 km. uzaklıkta bulunan Arıkbaşı; Kü­çük Menderes ovasının kuzeyinde bir vadinin ovaya açıldığı yerde mevcut bir müstakil tepenin batı güne­yinde kurulmuştur. Güneyi yeşil ve geniş bir ova olan köy; kuzeyinden doğu batı istikametinde uzanan dağ silsilesi ile sıralanmıştır. Köy suyunun yeni baştan tanzimi köyün kısa bir zamanda yeşillenmesini temin etmiş ve köy portakal, limon ağaçlan ile adeta süslenmiştir. İstasyon köyün güneyinde ve hemen bitişiğindedir. Ortasından İzmir’den gelip Ödemiş’e giden şose geçer. Bu yol üzerinde ve köyün meydan yerin­de yaşlı çınarları ve bir kuyuyu havi bahçesi ile güzel bir dinlenme durağı vardır. Köylü yakın zamana ka­dar içme suyunu kuyularından temin ederken şimdi buna doğudan gelecek olan çeşmelerini katmak üze­redir.
Arıkbaşı o ovada tek başına Kafkasya’dan gelen vatandaşlarla meskûndur ve bugün yüz haneli olup 600 nüfusa maliktir. Adet ve anane bakımından kıs­men muhafazakâr, kısmen civar köylerin tesirlerini taşır. Bu köyde millî mücadeleden sonra Kafkas usulünce düğün yapılamazmış. Sebebini sorduğumda, bana en salâhiyetli lisan ile bu meseleyi şöylece naklettiler:
 “Millî mücadele sonlarına kadar bu köyde her âdetimiz aynen devam edegeldi. Köyde güzel bir düğün, bir eğlenti yapılırken adet üzere ceviz veya fındıklı bayraklı yarışı da bu meyanda yapıldı. Her nasıl bu bayrağı hükümet erkânından birine duyur­muşlar, o zatta “Bir devletin bir bayrağı olur. Bu ikinci bayrak ta neden çıktı?” diyerek köyümüzü mahkemeye verdiler. Haklı olan köylümüz; müsait olmayan o zamanki fena şartlar içinde defalarca mahke­meye gitmek zorunda kaldılar. Çok zahmetler çektik, masum bir milleti temsilen korktuk.
Üzüldük, ızdırap duyduk, nihayet müdafaamızı bir avukata bı­raktık. Avukat çok uğraştı. Biz neye uğradığımızı hâlâ anlayamamıştık. Çünkü, ne bir gaye vardı, nede âdetlerimizden hariç bir şey yapmıştık. Avukatımız, muhataplarına: “Gidip bakın, bu bayraklar mevcut­tur. Eğer mevcut değilse ve her bulacağınız bayrak aynı ise kararınızda haklısınız, aksi halde Arıkbaşı köylüsü haklıdır” demesi üzerine köye salahiyetli memurlar geldiler, evlerden ‘kızların yaptıkları ayrı ayrı özellikte ve yapılışta olan cevizli bayrakları topladılar, incelediler, her birisinin ayrı ayrı yapılışta ve renkte olduğu, bunların ancak yarışlara has ve adetleri icabı yapıldığına karar verdiler ve biz ­de mahkemeyi kazanıp beraat ettik. İşte o gün bu­gün çekingenliğimizden dolayı köyde düğünümüzü, davul çalmak ile yapmaktayız.”
Bu hikâyeyi dinledikten sonra köylüye daha da ısındık ve görüşmek arzusunu belirttik.
Kafkasya’dan gelme yaşlı ve muhterem bir zat ile tanıştık. Geçiri­len kara günlerle ızdırapların sona erdiğini, memle­kette demokrasi ve hürriyetle insan haklarına kıy­met verildiğini, baskı gibi eski zihniyetlerin tarihe ka­rıştığını hatırlatıp izahlara çalıştık. İzmir’de yaptığı­mız balonun da bunu teyit edici mahiyette bulundu­ğunu, bundan böyle bu vatanımızda güzel adetleri­mizin aynen yaşayabileceğine temas ile sözlerimize son verdik ve genç kızlarımızı bir araya getirerek köyde mevcut bir armonikten de istifade ederek bir ara­da güzelce eğlendik ve uzun zamandır mübhemiyetler içinde kalan Arıkbaşı köylüleri ile anlaşabildiğimiz kanaati ile huzur içinde oralardan ayrıldık.
Arıkbaşı’na gitmemi temin eden faal hemşerimiz sayın Kemalletin Baysal’a ve onu tanımama ve­sile olan İzmir balomuza ve dolayısıyla bu baloyu te­min eden İzmir il fakirleri koruma cemiyeti mensup­larına ve Kafkas Kültür Derneğine teşekkürlerimizi ulaştırma­yı sayın Yeni Kafkas dergisinden bilvesile rica edi­yorum.
Not: Arıkbaşı köyü tanıtım yazısı, gazetemizin Ocak-2008 sayısında yayınlanmıştı.

Sayı : 2011 08