Yakın dönemde Kuzey Kafkasya’da yoğun olarak artı değer, emek sömürüsü 1956’larda başlamıştı. Rus milliyetçiliği hortlatılmış, Rusçu kadrolar, tarihten gelen iktisadi, siyasi, politik, kültürel, coğrafi sorunları çözememiş, Kafkasya – Rusya çelişkilerinin varlığı, şovenist uygulamalara dönüştürülmüştü bilinçli politikalarla. Zamanın diyaspora edilenlerinden boşaltılmış Kafkas topraklarına yerleştirilen Rus nüfus fazlalığı, ırkçı, şoven çelişkileri, Rus milliyetçi duyguları kabartıyordu her gün. Milliyetçi dalga, oportünist, revizyonist politikalarla engellenemiyordu o günlerde.
Sürece paralel olarak milletler, azınlık halklar kendi kültürlerine, geleneklerine yabancılaştırılıp yozlaştırılıyorlardı. Cumhuriyetlerde bu politikalar yaygınlaştırılıyordu. Bilinçli olarak halkların, emekçi kitlelerin, işçi sınıfının aralarındaki dayanışmaya olan inançları yok ediliyor, Rus milliyetçileri, ırkçıları bu politik uygulamalarda önemli roller alıyorlardı. 1990’lara kadar açık, gizli uygulandı bunlar. İktidarı elinde tutan yönetici kadro yozlaştı iyiden iyiye. Yoz – bürokrat yöneticiler ayrıcalıklı, elit bir burjuva sınıf doğurdu. Rüşvete, kirliliğe, hırsızlığa bulaşmışlardı tümü de.
Bu durum günümüzde de uygulanmakta, yaşam içinde yer edinmektedir hala artarak. Çalan, çırpan burjuva sınıf Rus şovenizmini körükleyerek, halkların kardeşliğini dinamitlemekte! Barışa, halklar arasındaki kardeşliğe inançsızlık, zayıflık, rüşvet, mafya, fuhuş burjuvalaşan sınıfın yaşam biçimi RF’nin* tüm bölgelerinde yaygınlaştırılarak halkların kardeşliği düşmanlığa dönüştürülüyor. Özellikle ırkçı, şoven, faşist uygulamalarla; “mafya!”, “dağlı!”, “vahşi!”, “gangster!” gibi söylemlerle Çerkesler aşağılandırılmaktan vazgeçilmiyor.
Bu yeni dönemde Rus emperyalizmi, Çarlık zamanındaki gibi Kafkasya’da işgal harekâtlarına başlamıştı. Rusya artık eski Rusya, Kafkasya da artık eski Kafkasya değildi. Devlet örgütlülükleri, yönetimleri, ilişkileri, ordu örgütlülükleri değişmiş durumda artık. Uluslar arası ilişkiler yenidünya düzeni dengeleriyle biçimleniyor. Dünya’da, RF ile Kafkasya’da değişiyor. AB ile ABD, Kafkasya’ya çıkar ilişkileri üzerinden girmiş, “Kadife devrimlerle” yer altı yer üstü zenginlik kaynaklarını ele geçirmek için, savaş kışkırtıcılığı yapmıştı. Bugün de enerji nakil hatları, doğal gaz, petrol hatlarını elde etmek için Kafkasya’da Ruslara karşı güç olmak istiyor. Bölgede AB özellikle Fransızlar, Almanlar, İngilizler 150 yıldır Kafkasya’nın zenginliklerinden vazgeçmemiş. Bugün AB ile ABD, RF’ ye karşı Kafkasya’yı egemenlik alanı olarak kullanarak yeni paylaşımlarla yeni savaş kışkırtıcılığından vazgeçmiş değil. Eskiden Rusların önünü kesmek için Çerkeslere, İngilizlerin yaptıklarını bugün ABD ile AB yapıyor. Bunu gelecekte de yapacak. Bölgede, tarihten gelen çelişkiler çözülemediğinden dolayı Kafkasya’yı egemenlikleri için aralarında boğmaya çalışacaklar. Rusya ise son 400 yıldır bölgenin tek egemeni. Dün Çarlık Kafkasya’yı terk etmedi, bu gün de RF, ABD ile AB’ye kolay kolay terk etmeyecek. Bu uğurda askeri gücünü, maddi olanaklarını, nüfuzunu seferber etmekten kaçınmayacak.
Dün olduğu gibi günümüzde de Kafkasya’daki siyasi, iktisadi, kültürel, coğrafi, tarihi sorunlar henüz çözülebilmiş değil. Her dönem coğrafyada keskinleşmiş çelişkiler çözülemediği için savaşlar, düşmanlıklar, kışkırtmalar sonuçlandırılmıyor. Ama her koşulda Kafkasyalılar asla ulusal özgürlüklerini kaybetmek istemeyecekler. Bu yüzden geçmiş savaşlar dört yüz yıl gibi muazzam bir sürece yayılmıştı. Geçmişle şimdi arasında hiç bir kopukluk yok, hep bir süreklilik var. Çerkesler bu süreklilik içerisinde haklı bir davayla sorunlarının çözülmesini stratejik bir halk olarak savunuyorlar.
Kafkasya’daki sorunların bu süreklilik içerisinde çözümü nasıl olmalı?
Bu soruya yanıt aradılar hep. Onlar tarihsel pratiklerin sonuçlarında çıkardıkları deneyimlerden elde ettikleriyle öğrendiler. Kafkasya’da kalıcı çözüm, bağımsızlıklarının önündeki her tür engelin kaldırılmasıyla, demokrasinin hâkim hale gelmesiyle mümkün olacaktır. Onlar asırlardır, coğrafyada ardı arkası kesilmeyen savaşın yerini barışın, insani ilişkilerin almasını istiyorlar. Kafkasya’ya, savaş değil, barış ve demokrasi mücadelesi kazandıracaktır. Kafkasya için RF, Çarlık zamanında olduğu gibi çok büyük bir problem mi yaratacak yoksa kendi içinde ve komşularıyla demokrasiyi egemen mi kılacak?
RF, Kafkasya ile arasındaki ekonomik, iktisadi, politik, siyasi ilişkileri değiştirmeli. Şimdiki Kafkasya zamanında İngilizlerinin, Fransızlarının, Osmanlılarının maniple ettiği, yüz, iki yüz yıl önceki Kafkasya değil artık. Uluslararası arenada diplomasi yürüten, parlamentoları, bağımsız devlet yapıları, örgütlü ilişkileri olan yepyeni bir Kafkasya var bölgede. Eski geçmiş şimdiyle değişecek.
RF, Çerkeslerle nesnel geleceği inşa etmek için geçmişte Kafkasya’da yaptıklarıyla yüzleşmeli. Çerkeslerden özür dilemeli, büyük devlet olmanın gereğini yapmalı. Geçmişte Rusların düşmanlığı Kafkasya’ya çok kaybettirdi. Kafkasya bir daha kaybetmek istemiyor, dost kalmak istiyor komşularıyla. Çarlıktan bu yana RF’nin dostluğu da, düşmanlığı da pahalıdır. Bunun bilincindedir Kafkasyalılar. Gene de bir Adığe sözünde de denildiği gibi ‘yakın komşu uzak komşudan iyidir’ bilinciyle, komşularıyla barış içinde yaşamak istiyorlar. Ortak, eşit, adil bir geleceğin inşası komşulukla, dostlukla olacaktır. Dostluk bir daha Kafkasya’ya kaybettirmemek, yan tutmak, kazandırmaktır. Dostluk, RF ile Kafkasya, Kafkasya ile diyaspora arasında tarihten gelen sorunları görerek çözümler üretmektir. Kafkasya’nın gelecekteki varlığı, diyasporanın Kafkasya ile ilişkileri önemlidir, emperyalistlerin çıkarları için Kafkasya bir daha kurban edilmeyecektir.
*Rusya Federasyonu
Sayı: 2011 10