Putin için sonun başlangıcı mı?

0
444
Üzerinde çok tartışılan seçim sonuçları ulusal gerginliğin önemini azımsayan Kremlin için bir felaketti. Putin kendisini bir krizin içinde buldu, geçmişte böylesi durumları kendi lehine çevirmek için kullanırdı ama şimdiki kriz tekrar güç tazelemesine yarayacak mı?

 

Nicu Popescu (Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Üyesi)
 
“Otoriter rejimlerin tümü yönetilenin apolitikliği ile gelişir. Apolitik bir nüfusu yönetmek zahmetsizdir, elitler oybirliği sağlamak ya da buna zorlamak gibi konularla oyalanmaya gerek duymazlar, gücün sağladığı çıkarların keyfini çıkarırlar. Oysa Rus aydınları seçimler öncesinde bu kez kayıtsız kalmamış, patlama noktasına gelmişti.”
Üzerinde çok tartışılan seçim sonuçları ulusal gerginliğin önemini azımsayan Kremlin için bir felaketti. Putin kendisini bir krizin içinde buldu, geçmişte böylesi durumları kendi lehine çevirmek için kullanırdı ama şimdiki kriz tekrar güç tazelemesine yarayacak mı?
Rusya parlamento seçim sonuçları Kremlin için kötü bir haberdi. Putin’in biricik partisi Birleşik Rusya oyların yüzde ellisinden azını alarak Duma’da anayasal çoğunluğu kaybetti. Bu da 2007 seçimlerine göre yüzde 14’lük bir düşüş demektir. Şimdi sorulacak soru çok basittir: Bu geçici bir başarısızlık mıdır, yoksa Birleşik Rusya ve Putin ittifakının sonunun başlangıcı mıdır?
Batılı demokrasilerin standartlarına göre üç yıllık global bir krizin ve oniki yıllık iktidarın ardından yüzde ellinin biraz altına düşmek bile parlak bir zaferdir. Ama bu durum Putin’in Rusyası için ciddi bir başarısızlıktır. Öncelikle seçimler özgür ve adil olmamıştır. Birden fazla oy kullanıldığına ve seçim kampanyalarının Birleşik Rusya yararına yoğunlaştığına dair açıklamalar internette dolaşıyor. Federal TV kanalları ve yerel yöneticiler halkı Birleşik Rusya’ya oy vermeye ikna etmek için çok sıkı çalıştılar. Birden fazla oyun kullanılmadığı normal seçim kampanyası koşullarında Putin’in partisi muhtemelen yüzde 30-35 gibi bir oy alırdı. Yöneticiler bunun farkındaydı. Bu da ömür boyu halkın babacan lideri olarak kalmak isteyen Teflon* Başkan Putin için çok sağlam bir zemindi. Ama kendi ömrü boyunca…
Otoriter rejimlerin tümü yönetilenin apolitikliği ile gelişir. Apolitik bir nüfusu yönetmek zahmetsizdir, elitler oybirliği sağlamak ya da buna zorlamak gibi konularla oyalanmaya gerek duymazlar, gücün sağladığı çıkarların keyfini çıkarırlar. Son on yıl boyunca sıradan bir seçmenin görüşü hayat standartları yükselirken oy vermeyi dert etmemek üzerine kurulmuştu, Putin harikaydı ve her seçim Birleşik Rusya’ya olimpik ölçüde yeni bir zafer taşıyordu.
Seçimlerde hile yapılmasını protesto etmek isteyen binlerce kişi Moskova’da sokaklara çıktı. Toplu gözaltı vakaları yaşandı.
Oysa seçimler öncesinde Rus aydınları bu kez kayıtsız kalmamış, patlama noktasına gelmişti. Şehirli orta sınıf ve gençlerin politik aktivizmi zirvedeydi. Daha önce Putin’i ve özellikle Birleşik Rusya’yı destekleyen Rus toplumunun göz kamaştırıcı kaymak tabakası (pop şarkıcıları, balerinler, TV yıldızları) gergindi. Televizyon ya da daha geniş platformlarda tartışma imkanı bulamayan blog dünyası, seçimleri protesto etmek ya da Birleşik Rusya dışında bir partiye oy vermek konusunda ateşli müzakereler yaptı. Aslında bu, bir bardak suda fırtına yaratmak gibiydi. Ama dökülen su her şeye rağmen bardağın dışında da iz bıraktı, büyüyen orta sınıfın hükümet karşıtı eğilimini pekiştirdi. Bu eğilimi besleyen, bir değişim umudundan çok Birleşik Rusya’nın burnuna yumruk atma arzusuydu.
Bu seçim Medvedev’i nasıl etkiledi? Dostlarına göre Medvedev artık riyasetini yitirmiş bir başkan. Kremlin içindeki muhaliflerine göre ise seçimi kaybetmiş bir başkan. Medvedev, modernleşme konusundaki söylemlerine inanan destekçilerinin çoğunu Putin’in başkanlığa döneceğini açıklamasının ardından kaybetmişti. Medvedev’in muhalifleri, seçim sonuçlarını Putin sistemi karşıtlığı ya da ‘Brejnevleşme’ korkusundan verilen oylar olarak değil Medvedev’in liderliğinin yetersizliği olarak kurgulayacak.
Medvedev daha kuvvetli bir oyuncu olmak için bazı güçlü insanları görevden alıp kendini yenileyebilir. Aslında güçlü maliye bakanını, Rus bölge yöneticilerinden bazılarını ve Moskova belediye başkanını görevden alması başkan olarak yaptığı en cesur işlerdi. Bu müdahaleler Medvedev’in etkisini yitirmiş bir politik güç olmadığının göstergesi sayılabilir ya da yöneten elitlerin arasında parçalanmayı daha da arttırarak Putin sisteminin erozyonunu hızlandırabilir.
Ancak Putin krizler konusunda başarılıdır. 1999’un krizli döneminde başbakan olmuştu: Çeçen savaşı, rakip oligarklarla mücadele dönemi. 1999-2003 döneminde Birleşik Rusya’nın Duma’daki milletvekili sayısı şu andakinden daha azdı. Ancak bu durum bile Yeltsin’in keskin politik manevralarını engelleyememişti. Bölge valilerini parlamentonun üst-kamarası “Federasyon Konseyi”nden atarak gücü merkezileştirdi, medyayı kontrolü altına aldı, Kodorkovski’yi hapse, güçlü oligarklar Berezovski ile Gusinski’yi ülke dışına attı.
Bir diğer deyişle Putin’in sonunun başlangıcı noktasına gelinmiş olsa da bu çok yakın bir zamanda olmayacaktır. (opendemocracy.net)
*Ronald Reagan, iki dönem başkanlığı süresince hiçbir olumsuz gelişmeden etkilenmediği, üzerine hiçbir olumsuzluk yapışmadığı için ‘Teflon Başkan’ diye anılırdı.
Çeviri: Serap Canbek

Sayı : 2011 12