Sohum’dan Bakınca – Abhazya’da ‘pasaport’ ve ‘gümrük’ sorunu

0
546

Geride bıraktığımız ay içinde Abhazya’da iki konu yaygın bir şekilde tartışıldı. Bunlardan ilki daha çok Abhazya’ya dönüş yapan Türkiye kökenli Abazalar arasında hararetle konuşulan Abhaz Pasaportu konusu iken, diğeri özellikle muhalefet tarafından gündeme taşınan Rusya Federasyonu (RF)-Gürcistan Gümrük Antlaşması’ydı. Her iki konu da önümüzdeki dönemde güncelliğini koruyacağa benzediğinden Jıneps okurlarını bu tartışmalar hakkında bilgilendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

 

Öncelikle Abhaz pasaportu gündemi ile başlayalım. Daha önce bilmeyenler olabilir, Türkiye’den ve diğer diaspora ülkelerinden Abhazya’ya dönüş yapanlara sadece bir nevi kimlik kartı olan yeşil renkli iç pasaport veriliyor ama RF sınırından geçiş yapmaya olanak sağlayan Abhaz dış pasaportu (buradaki adıyla Zagran Pasaport) verilmiyordu. Gerekçe olarak da diasporadan gelenlerin Abhazya’daki iç pasaporttaki tarihi Abaza soyadları ile menşe ülke pasaportlarındaki (örneğin Türkiye, Suriye vs.) soyadlarının faklı olmasının yaratacağı güvenlik risklerinin RF tarafınca sorun olarak görülmesi belirtiliyordu. Bu sorunun aşılabilmesi için diyasporadan gelenlerin bir önerisi olmuştu. Buna göre diasporadan geri dönenlere Zagran Pasaport verilirken Abaza soyadı kullanılmalı ama aynı belgede bu kişinin menşe ülkesindeki soyadı da (örneğin önceki soyadı vb. bir ibare ile) ek bir bilgi olarak belirtilmeliydi. Bu tür bir çözüm 90’lı yılların başında Sovyet Pasaportu verilen diaspora mensupları için pratik bir şekilde uygulanmıştı.

İçinde bulunduğumuz Aralık ayı içinde Abhazya Dışişleri yeni bakanı Çirikba, Zagran Pasaport Sorunu ile ilgili olarak, repatriantların temsilcileri ve bir kısım üst düzey Dışişleri Bakanlığı personelinin katıldığı bir toplantı düzenledi. Çirikba bu toplantıda, RF tarafının repatriantlar için sadece Türk veya Arap pasaportlarındaki soyadı ile verilecek Zagran Pasaportu tanıyacaklarını bildirdiklerini söyleyince, geri dönüşçüler kendi çözüm önerilerinin neden kabul görmediğini haklı olarak sordular. Bunun üzerine Abhazya’ya dönüş yapanların yetkililere ilettiği bu çözüm önerisinin RF tarafına hiçbir zaman aktarılmadığı ortaya çıktı. Daha da ötesi, Çirikba’dan önceki Abhazya Dışişleri Bakanı sadece bu çözüm önerisini müzakere masasına koymamakla kalmamış ayrıca RF tarafının geri dönüş yapanlara Abaza soyadı ile verilecek pasaportu tanımayacakları yönündeki olumsuz bildirimlerini de, Nisan ayından, görevi bıraktığı yakın zamana kadar sümen altı etmişti. Sonuç olarak şöyle bir tablo ortaya çıkıyordu:

  • Abhaz dış pasaportu almak isteyen geri dönüşçüler ya menşe ülkelerindeki soyadlarını mahkeme yoluyla değiştirerek tarihi Abaza soyadları ile aynı yapacaklar ya da Zagran pasaportlarına Türk, Arap vb. soyadlarının yazılmasına razı olacaklardı.

  • Abhaz Dışişleri Bakanlığı ise geri dönüşçülerin çözüm önerisini (Pasaporta asıl olarak tarihi Abaza soyadlarının yazılması, diaspora soyadlarının ise ek bir bilgi olarak bu pasaportun bir hanesine kaydedilmesi) bu kez yazılı bir nota yoluyla RF tarafına iletecek ve bu önerinin arkasını ciddi biçimde takip edecekti.

Sağlık sorunları, eğitim olanakları vb. nedenlerle Zagran pasaporta acil ihtiyacı olanların bir kısmı diasporadaki soyadları ile bu belgeyi edinip kullanmaya başladılarsa da, ortaya çıkan bu tablo Anavatana dönüş yapanların bir çoğunu rahatsız etti. Bu kesimin haklı olarak şu tür bir endişesi vardı: Geçici denen bu uygulama Rus tarafı ikna edilemezse kalıcı hale gelebilir ve ileride Zagran pasaportunu diaspora soyadı ile alanların yeşil renkli iç pasaportuna da tarihi Abaza soyadı değil diaspora soyadları yazılmaya başlanabilirdi. Bu konudaki sorulara farklı devlet yetkililerince verilen çelişkili yanıtlar, bu yöndeki endişeleri besledi. Bu yüzden Abhazya’ya dönüş yapan diaspora mensuplarının çoğu dış pasaport için başvurmadı.

Diğer gündem ise RF’nin Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) üye olmak için Gürcistan’ın veto engelini aşmak amacıyla bu ülke ile imzaladığı gümrük anlaşmasının Abhazya’da yarattığı tepki ve endişeydi. Temel olarak bu tepki ve endişeler şu nedenlere dayanıyordu:

  • RF-Gürcistan Gümrük Anlaşması’nda Abhazya ve Güney Osetya’nın adı anılmıyor, bunun yerine bu iki ülkeden “ticaret koridoru” olarak söz ediliyordu.

  • RF diplomatik ilişki içinde olduğu ve bağımsızlığını tanıdığı bu iki ülkenin (Abhazya ve G. Osetya) sınırları ile ilgili olarak üçüncü bir ülke ile (Gürcistan) anlaşma imzalayarak, bu üçüncü ülkenin bu sınırlardaki hükümranlığını zımni olarak tanımış oluyordu.

  • Anlaşmanın öncesinde RF bu iki müttefikini bilgilendirmediği gibi, anlaşmanın sonrasında da imzalanan belgenin içeriği konusunda doyurucu bir açıklama yapmadı. Öyle ki bu anlaşma ile sınırları denetleyeceği söylenen tarafsız gümrük denetçilerinin nerede görev yapacağından, Abhazya’ya deniz yolu ile yapılan sevkiyatların bu anlaşmanın kapsamında olup olmadığı vb. sorular yanıtsız kaldı.

  • Anlaşma yürürlüğe girip RF WTO üyesi olduğunda, Gürcü tarafı bu teşkilatın olanakları ile (tazminat talepleri vs.) özellikle Rus firmalarını hedef alarak onları yıldırmaya ve Abhazya-RF, G.Osetya-RF sınır ticaretini fiilen engellemeye çalışacak mı? Saakaşvili yönetiminin agresif karakterini çok iyi bilen bir çok uzman, Gürcü tarafının bu yöndeki her fırsatı sonuna kadar kullanarak bu iki ülke ile RF arasındaki ticari ilişkileri baltalamaya çalışacağın oldukça eminler.

RF-Gürcistan Gümrük Anlaşması’nın ortaya çıkardığı olumsuz manzara deyim yerinde ise hem Abhazya’da hem de G. Osetya’da alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Abhaz ve G. Oset hükümet yetkilileri derhal açıklamalar yaparak bu anlaşmanın kendilerini hiçbir şekilde bağlamadığını ve kendi ülkelerine herhangi bir bağımsız gümrük gözlemcisi sokmayacaklarını deklare ettiler. Abhaz muhalefeti ve Abhaz savaş gazilerinin örgütlü olduğu dernekler de konuyu Abhazya’nın egemenliğinin ihlali olarak görüp, konunun takipçisi olacaklarını belirttiler.

A. Papba/ Abhazya

Sayı : 2011 12