Abhaz aydınları Rus-Gürcü anlaşmasını tartıştı

0
444

Abhazya’nın dış politikasının da olması gerekene göre oldukça pasif ve atıl kaldığının altını çizen Yuvarlak masa tartışmacılarından Leila Tania, “Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü değil ama Abhaz halkının kendi kaderini tayin hakkını temel alan müzakerelerin hayata geçirilebilmesini mümkün kılacak yeni bir ajandayı formüle etmeyi becerebilmeliyiz” derken, Khajimba ise madem ki Abhazya bu antlaşmanın bir tarafı olarak kapsanmamış, o halde bu anlaşmadan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesinde de hiçbir sorumluluğu olamaz” tespitini yaptı.


Jıneps Sohum- Abhaz aydınları, Kasım 2011’de imzalanan Rus-Gürcü Gümrük Antlaşması’nı ve bu anlaşmanın Abhazya’ya olası etkilerini masaya yatırdılar. Bilindiği üzere söz konusu antlaşma Rusya Federasyonu’nun Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) girmesini engelleyen Gürcü tarafının itirazlarının giderilebilmesi için imzalandı. Tüm detayları belli olmasa da Rusya’nın Abhaz ve G. Oset sınırları için üçüncü bir ülke olan Gürcistan’la anlaşma imzalaması ve bu iki ülkenin Rusya ile olan sınırlarının İsviçreli bir özel şirket tarafından gümrük kontrolüne tabi tutulacağının ortaya çıkması deyim yerindeyse şaşkınlık yarattı. Özellikle Abhazya’da sivil toplum ve muhalefet bu konu ile ilgili oldukça kararlı bir karşı duruş ortaya koydu. Bu tepkiler çerçevesinde Abhazya’nın önde gelen bir kısım politikacı ve aydınları Sohum’da düzenlenen bir yuvarlak masa toplantısında bir araya geldi.
Yuvarlak masa toplantısına Parlamento Sözcü Yardımcısı Irina Agrba, Başbakan Yardımcısı Alexander Stranichkin, milletvekilleri Daur Arshba, Batal Kobakhia Paul Leshchuk and Adgur Kharazia, Abhazya Halk Birlik Forumu Partisi’nden Khajimba and Kobakhia Aslan, Abhazya Ekonomik Kalkınma Partisi’nden Givi Gabniya, Abhazya Halk Partisi’nden Yuri Kvitsinia, “Ahatsa” adlı organizasyondan Ahra Bzhania, “Ulusal Kaynaklar” adlı sivil toplum örgütünden Tsiza Gumba, İnsani Araştırmalar Merkezi’nden Kvarchelia Liana, Sivil İnisiyatif ve Geleceğin İnsanı” adlı vakıftan Leila Tania, avukat Henri Jergenia katılırken, tartışmayı gazeteci Valery Kuraskua idare etti.
Tartışma Leila Tania’nın konuya ilişkin hazırladığı bir raporu sunması ile başladı. Leila Tania raporunda özetle söz konusu anlaşmanın Abhaz tarafında haklı olarak endişeler yarattığını ama Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütüne (WTO) üye olmasının tek başına ele alındığında Abhazya açısından mutlaka olumsuz sonuçlar doğurmayabileceğini, bilakis bu gelişmenin Rus-Abhaz ticari ilişkilerinin uluslararası norm ve standartlarla uyumlulaşması ve yolsuzluklardan arındırılması için bir şans olabileceğini ama yine bu anlaşma ile Gürcü tarafının 1992’den bu yana ilk kez Abhazya’ya giren çıkan ürünler hakkında bilgi sahibi olacağını bunun ise bir olumsuzluk olduğunu söyledi. Abhazya’nın dış politikasının da olması gerekene göre oldukça pasif ve atıl kaldığının altını çizen Leila Tania, “Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü değil ama Abhaz halkının kendi kaderini tayin hakkını temel alan müzakerelerin hayata geçirilebilmesini mümkün kılacak yeni bir ajandayı formüle etmeyi becerebilmeliyiz” dedi. Tartışmanın devamında katılımcılar sırasıyla şu görüşleri öne sürdüler:
Khajimba: Bu anlaşmada Abhazya ismen zikredilmiyor ve “ticaret koridoru” olarak adlandırılıyor. Madem ki böyle, madem ki Abhazya bu antlaşmanın bir tarafı olarak kapsanmamış, o halde bu anlaşmadan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesinde de hiçbir sorumluluğu olamaz. Örneğin sınırımızdan girecek malları takip etmek için kullanılacak elektronik çiplerin güzergahlarını sıkı sıkıya takip edeceklerinin garantisi nerede? Hükümetimizin (anlaşmayla gündeme gelebilecek) bu türden talepleri karşılamama hakkı vardır.
Ahra Bzhania:Bu anlaşma ile ilgili kafama takılan bir çok husus var. Örneğin bu anlaşma sonrası Abhazya’ya gönderilecek ticari malların statüsü ne olacak. Biz tarafı olmadığımız bir anlaşma uyarınca ticari malların Gürcistan ve Rusya arasında ülkemizden geçişine hangi yasal çerçevede izin vereceğiz. Ya da Abhazya’dan Rusya’ya yollanan ticari mallar da bu anlaşmanın kapsamında kontrol edilecek mi? Bu ve benzeri teknik ayrıntılar Rusya Federasyonu ile ticaretimizi güçleştirecek engeller yaratmayacak mı? Tüm bunlar olurken hükümetimiz ne yapıyor, nasıl bir tepki veriyor? Bu türlü anlaşmalar yapılırken mutlaka karşılıklı danışılmalı ve tüm riskler hesaplanmalı. Eğer bu sürece müdahil olamayacaksak o halde devlet olmanın manası nedir?”
Yuri Kvitsinia: Bu anlaşmanın kendisi olumsuzluk içerse de, olumlu bir başka şeye vesile olduğu söylenebilir. Bu da Rusya bizi tanıyınca her şeyin tamam olduğuna dair Abhaz toplumunda oluşmuş olan illüzyonun dağılmasıdır. Bir diğer olumluluk da ne yönetimin, ne parlamentonun, ne partilerin çıkarlarımızı gerektiği gibi koruyamadığının artık açığa çıkmış olmasıdır. Şurası açıktır ki Abhazya ekonomik ve politik olarak zayıf olduğu müddetçe (bu tür süreçlerde) ciddiye alınmayacaktır.
Batal Kobakhia: Aslında bu konu Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olacağının belli olmasından bu yana yani iki yıldır tarafımızca biliniyor ve üzerinde tartışılıyordu. Ne var ki ne hükümet ne de parlamento bu tür bir tartışmada inisiyatif almaya yanaşmadı. Aynı şekilde bağımsızlığımızın tanınmasını müteakip Rusya ve Abhazya arasında imzalanan anlaşmalarda da çıkarlarımız gözetilmedi. Devlet Başkanına doğrudan bağlı olarak çalışan bir Stratejik Araştırmalar Merkezi’miz var ve bu tür konularla ilgilenmeleri gerekiyor. Hakeza Dışişleri Bakanlığımız da öyle… Bu tür tartışma politika oluşturma süreçleri ne kadar çok katılımcı tarafından desteklenirse o kadar iyi olur.
Alekander Stranichkin: Bence bu anlaşma Abhazya’nın çıkarlarını ihlal etmediği gibi, Rusya ve Abhazya arasındaki ilişkileri de olumsuz olarak etkilemeyecektir. Gerek ekonomik, gerek askeri, gerekse de diğer birçok alanda anlaşmalarımız vardır ve hala yürürlüktedir. Bu anlaşma ile sınırın Abhazya tarafına yerleştirilecek bir gözlemci yoktur, elektronik çipler de sadece Rusya-Gürcistan arasındaki mal transferinde Abhazya’dan transit geçecek sevkiyatlar için söz konusu olacaktır. Yoksa Abhazya’dan Rusya’ya mal geçişlerinde bu tür bir uygulama olmayacaktır. Daha geçtiğimiz günlerde RF Devlet Başkanı Medvedev, Rusya-Abhazya arasında gümrük konularında işbirliği anlaşmasını imzaladı ki bu anlaşma ile ilişkilerimiz daha da serbestleşiyor. Bu gelişmenin her yönüyle kötü olduğunu söylemek ve işi bir jeopolitik mesele derecesine yükseltmek gereksiz bir yaklaşımdır. Rusya Federasyonu ikili ilişkilerimizin gelişmesi için elinden geleni yapmaktadır.
Daur Arshba: Abhaz-Rus sınırının kontrolü konusu her zaman sıkıntılı bir konu olmuştur. Şimdi Gürcistan devre dışı kalmamak için uzlaşmacı bir çözüm buldu ve yetkisini uluslararası bir şirkete aktarmanın bir yolunu buldu. Bu süreçte Abhazya pasif kaldı. Öte yandan Rusya ve Abhazya arasındaki çerçeve anlaşması uyarınca Rusya’nın Abhazya’nın çıkarlarını etkileyecek bu tür hususlarda anlaşmalara taraf olurken istişarede bulunma yükümlülüğü vardı. Ne var ki,imzalanan Abhazya’yı doğrudan ilgilendiren bir konuda Rus-Gürcü anlaşması sürecine hiç bir şekilde dahil edilmedik. Bu tür bir gelişmenin tarafımızca kabul edilebilir olmadığını açıkça ifade etmeliyiz.
Tsiza Gumbos: Eğer önemli sorunlar hakkında tercihlerde bulunmamız gerekirken sessiz kalıyorsak gelecekte birileri inkar yoluna giderek sorumluluklarından kurtulabilir. Bu nedenle bütün kaygılarımızı yönetime ve parlamentoya yazılı olarak iletmeliyiz. Onlar da hem toplumumuza hem de Rus tarafına açıkça yanıtlar üretmeliler.
Henry Jargenia: Anlaşma ile üç koridor tarif ediliyor ve bu anlaşma uyarınca sadece içeri giren mallar için elektronik çip takılması öngörülüyor. Ama Rus tarafı ile ilgili özel (gümrük denetmeni) şirket arasındaki anlaşmanın detaylarına vakıf değiliz. Moskova’da Abhazya, Sohum’da da Rusya Federasyonu Büyükelçileri var. Onların bu kaygılarımızı ciddiye alarak konu hakkında istişarelerde bulunuyor olmaları gerekmez miydi? Bana kalırsa bu anlaşma sarih hükümler içermiyor ve bu anlaşma kağıt üzerinde kalacaktır.
Givi Gabniya: Ben de bu anlaşmanın pratikte işlemeyeceği konusunda Henry Jergenia’ya katılıyorum. Öte yandan her ne kadar Abhazya için “koridor” ifadesinin kullanılması hakaretamiz ve anlaşılamaz ise de, bunu büyütüp bir dram haline getirmenin de bir manası yok.
Aslan Kobakhia: İnsanların bu konu hakkında ne düşündüklerini örneğin Başkan Ankvab’ın, Başbakan Leonid Lakerbaya’nın ve hükümetimizin nasıl bir tutum takınacağını cidden merak ediyorum. Anlaşmanın pratikte işleyip işlemeyeceğine dair iyi niyetli temennilerde bulunma hakkımız bence yok. Ülkemiz otoyol ve demiryolu etrafındaki bir “koridor” olarak nitelendirilmiştir. Eğer Abhazya var olmasına izin vermezse bu “ticari koridorun” birilerince korunması gündeme gelecek midir? Gürcü ve Rus taraflarının Abhazya üzerinden yürüyecek ticaretinde bizim rolümüz ne olacaktır. Belki de daha baştan böyle bir koridorun olmayacağını, buna izin vermediğimizi deklare etmek en hayırlısı mı olacaktır?
Liana Kvarchelia: İki ayrı gerçekliğimiz olduğunu kabul etmeliyiz. Bunlardan ilki fiili durumumuz (de facto bağımsız olma hali kastediliyor olsa gerek) ve bu durum çerçevesinde Rusya ile kurduğumuz ilişki. Diğeri ise uluslararası planda tanınmayan bir ülke oluşumuz. Bana kalırsa (bu durum hesaba katıldığında) bu anlaşma Gürcistan’a oranla Rusya için daha avantajlı bir konum yaratıyor. Yine de bu anlaşmanın nasıl uygulanacağına dair oluşan kaygılara ben de katılıyorum ve bu nedenle de derhal bir komisyon kurularak bu anlaşmanın Abhazya’yı ilgilendiren kısımlarına ilişkin Rus tarafıyla derhal müzakerelere başlanması gerektiğini düşünüyorum. Aslında bu tür anlaşmalar imzalanmadan önce uygun ilişki kanalları kumuş olmamız gerekir. Sorun sadece DTÖ sorunu da değil onu aşan bir boyut var ortada. Tabi ki önümüzdeki bir kaç yıl içinde Rusya NATO üyesi olabilir demiyorum ama dünyanın farklı bir sürecin içinden geçmekte olduğunu da görmemiz de gerekiyor. Değişen uluslararası koşulların bizi nasıl etkileyeceğini kestirebilmemiz gerekiyor. Siyasi kanat önderlerimiz, partilerimiz ve gruplarımız sürekli birbirlerini yerli yersiz Gürcü-yanlısı ve Rus-karşıtı olmakla suçlayıp duruyorlar ve bu da toplumun tamamının tek bir çizgide toplanmasına, ulusal çıkarlara ihanetle suçlanmaktan korkar hale gelindiğinden kimsenin çıkıp en ufak farklı bir yorum yapamamasına yol açıyor.
Irina Agrba: Rus-Gürcü anlaşması bizim için ne yazık ki tatsız bir sürpriz oldu. Rusya’nın bu adımı, bu türden tatsız sürprizlere her zaman hazırlıklı olmamız gerektiğini gösterdi. Örneğin hatırlayacaksınız çok yakında Avrupa Parlamentosu’nun Rusya’dan Abhazya’daki askeri üslerini kapatıp, askerlerini çekmesini talep eden bir karar aldı. Bu karar bizi oldukça sıkıntılı bir duruma soktu. Tabi spekülasyonlara dalıp kendimizi ve birbirimizi korkutacağımız fobik bir durum yaratmamanın gereği de yok. Ama yine de tüm toplumsal imkanlarımızı kullanarak egemenliğimizi koruyacak bir gücü yaratmamız gerekiyor. Bir vakitler televizyonda çalışırkenhalka açık genel tartışmaların önemli konuların tartışılması için pek de elverişli platformlar olmadığının farkına varmıştım. Analitik düşünme gerektiren bu tür tartışmalar ne yazık ki uzmanlık istiyor. Örneğin daha önce de belirtildiği üzere örneğin Başkan’a bağlı çalışan bir Stratejik Araştırma merkezimiz var ama burası endişelenmemize neden olacak sorunlardan sakınmamıza olanak verecek araştırmaları önceden yapıp sonuçlarını önümüze koyan ciddi uzmanlara sahip gerçek manada bir stratejik merkez olamadı hiçbir zaman. Rusya’nın eninde sonunda DTÖ üyesi olacağını biliyorduk ama bunun bizi olumsuz olarak etkileyebilecek yönlerine karşı ne tür bir hazırlık yaptık. Ayrıca Dışişleri Bakanlığımızın da kalifiye kadrolara sahip olması gerekir. İş lafa gelince dışişlerinin bir kaç departmandan oluşan donanımlı bir yapısı var deniyor. Ama gelin görün ki, Rus-Gürcü anlaşması bağlamında kafamızdaki soru işaretlerini gidermek istediğimizde uluslararası ekonomik yasaları bilen bir uzman bulamıyoruz bu bakanlıkta. Bana kalırsa hükümet, Dışişleri ve analitik düşünmekle mükellef siyasi elitlerimiz daha profesyonel bir düzlemde hareket edebilmeliler. Bağımsızlığımız ve egemenliğimizi destekleyecek tutum budur.
Paul Leshchuk: Bu konuyu internet üzerinden ilk öğrendiğimden bu yana içimde tatsız bir his var. Hala da kafamdaki soru işaretlerin net bir yanıt bulamadım. Bu tür komplike sorunlarda çözüme ulaşabilmek ve egemenliğimizi koruyabilmek için toplumumuzu konsolide etmeyi becerebilmeliyiz. Toplumun değişik kesimlerine ulaşabilmeli ve onların kaynaklarını kullanmalıyız.
Adgur Kharazia: Buradaki gibi tartışma ortamını Televizyonumuzda yaratabilseydik ülkemizin daha az problemi olurdu. Toplum değişik görüşleri dinlemeye ve ifade etmeye ihtiyaç duyuyor… Bu anlaşma Rusya için avantajlıydı ve o da imzaladı. Rusya geride bıraktığımız altı yıl içinde oldukça ciddi bir meblağı yardım olarak bize aktardı ki bana kalırsa buna ihtiyacımız yoktu. Bunun yerine hem bize hem de Rusya’ya yararı olacak yatırımlara ağırlık verilirse daha iyi olacaktır. DTÖ ile ilgili tüm bu olup bitenler ekonomik ve politik zayıflığımızla ilgilidir. Temel meselemiz kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmek ve ekonomik bağımsızlığımızı kazanabilmektir.

Sayı : 2012 01