‘Suriye’de inisiyatif emperyalistlerin elinde’

0
456

Planların emperyalistler ve kışkırtıcılar tarafından yapıldığını söyleyen Gerger, sadece Esad rejiminin değil, Suriye halkının da büyük oranda devre dışı olduğuna dikkat çekerek, “Sadece Sünni ağırlıklı Hama ve Humus değil, Dürziler, Kürtler, hatta Hıristiyan nüfus da her iki tarafça da stratejik kartlar olarak görülüyor” dedi

Suriye’de yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Ortadoğu uzmanı araştırmacı yazar Haluk Gerger, ülkedeki inisiyatifin emperyalistlerin ve bölgedeki kışkırtıcılarının elinde olduğunu belirtti. Gerger, “Rusya nötralize edilebilir ve Türkiye’ye ‘Kürt Sorunu’ etrafında kesin güvenceler verilebilirse, vurucu darbeyi bir biçimde Türkiye’nin yapmaya kalkışmasını bekleyebiliriz” dedi.
Orta Doğu uzmanı araştırmacı yazar Haluk Gerger, Suriye’de son dönemde yaşananları ve ana akım medyanın Suriye konusunda yaptığı haberleri ETHA’ya değerlendirdi.
Ana akım medya bir taraftan Hama ve Humus’ta katliam olduğunu iddia ederken, içerdeki kaynaklardan haber aldıklarını ifade etse de bununla ilgili hiçbir görsel öğe kullanmıyor. Bu nedenle Suriye’deki durumu tam olarak bilemeyeceğimizi belirten Haluk Gerger, bilerek yaratılmış bilgi kirliliğinin ötesinde büyük bir kışkırtma kampanyasının dünya kamuoyunu hedef aldığını dile getirdi.
Ülkede emperyalizmin ve siyonizmin ajanlarının kol gezdiğinin, muhalefetin silahla örgütlendirildiğinin altını çizen Gerger şöyle değerlendirdi:
“Hedef belli ve açıkça belirtiliyor: Emperyalizm ve Körfez ülkeleri gibi, Türkiye gibi tetikçileri, Suriye’de zor kullanarak, sabotajla, kışkırtmayla, istikrarsızlıkla, cinayetlerle, giderek darbe ya da iç savaşla rejimi değiştirmek ve ülkeyi işbirlikçileri aracılığıyla işgal etmek istiyorlar. Bu dış kaynaklı saldırı, kuşkusuz BAAS rejiminin halk üzerinde on yıllardır uyguladığı baskı, zulüm ve kıyımlarla da besleniyor. Ne var ki, oradaki demokratik muhalefet de emperyalizmin yarattığı ortamla etkinliğini, seçenek oluşturma imkanlarını, hatta meşruiyetini yitiriyor ve tam da emperyalizmin istediği gibi, meydan işbirlikçilere, emperyalizmin paralı askerleriyle BAAS diktatörlüğüne kalıyor.”

Haberler uydurma ve abartılı

Hama ve Humus’ta katliam olduğu haberleri, 1982 Hama katliamının yıldönümüne denk gelmesi ve emperyalistlerin desteklediği Hür Suriye Ordusu ile Esad’a bağlı Ordu arasında çatışmaların bu bölgede yaşanması dikkat çekici.
Artık taraflar arasında silahlı çatışmaların başladığı bir noktaya gelindiğinin söylenebilineceğini belirten Gerger, “Çatışmaların boyutuna ve zayiatlara ilişkin haberlerin çoğu zaman uydurma ya da abartılı olduğu da anlaşılıyor ama silahlandırılmış bir muhalefetin de olduğu kesin. Ülkedeki askeri, politik, psikolojik dengeyi tam olarak çözemiyoruz” dedi.
Rejimin güçlü bir desteği olduğunu belirten Gerger, ülkedeki pek çok insanın, emperyalizmin işgal ettiği ülkelerdeki felaketleri Irak, Afganistan, Libya gibi örneklerle gördüğünü ve bu nedenle rejim etrafında birleştiklerini ifade etti. Demokratik muhalefetin emperyalizmin yarattığı ortamda geri plana atıldığını kaydeden Gerger, duruma dış güçlerin iyice hakim olmaya başladığının altını çizdi. Haluk Gerger, “Rejim, Rusya’ya sığınıyor, muhalefet emperyalizmin sultası altında faaliyet gösteriyor. Yıkıcılık ve çürütme de böylece emperyalizmin istediği doğrultuda gelişiyor, derinleşiyor” değerlendirmesinde bulundu.

İnsiyatif emperyalizmin elinde

Katliamın yıldönümünün, yeni katliam iddialarının ve BM işgal oylamasının aynı tarihe denk gelmesine ilişkin Gerger, artık ülkedeki her gelişmeyi, dış güçlerin denetlediğini ve insiyatiifin emperyalistler ile bölgedeki kışkırtıcılarına geçtiğini kaydetti. Planların emperyalistler ve kışkırtıcılar tarafından yapıldığını ve uyguladığını kaydeden Gerger, sadece Esad rejiminin değil, Suriye halkının da büyük oranda devre dışı olduğuna dikkat çekti.

Dürziler, Kürtler, Hatta Hristiyan Nüfus da Stratejik Kart

Geçmişin anılarının canlı tutulduğu, çeşitli etnik, kültürel nedenlerle muhalefet dinamiklerinin güçlü olduğu bölgelerin kışkırtmalar için seçilen uygun alanlar olduğunu belirten Gerger, şöyle devam etti: “Emperyalizm başka pek çok yerde de mezhepsel, dinsel farklılıkları, etnik ayrılıkları, aşiret çelişkilerini kullanarak hedeflerine ulaştı. Bölgede kışkırtılan Sünni-Şii çatışmasına Suriye bağlamında da Körfez ülkelerinin müdahil olmasıyla bu türden ‘silahlar’ daha fazla önem kazanmaya başladı. Bu bağlamda, sadece Sünni ağırlıklı Hama ve Humus değil, Dürziler, Kürtler, hatta Hıristiyan nüfus da her iki tarafça da stratejik kartlar olarak görülüyor.”

Rusya ve Çin’e güvenilemez

Rusya ile Çin’in de devrede olduğu düşünüldüğünde, BM meşruiyeti aldatmacasının, emperyalizm bakımından şimdilik kullanılabilecek bir araç olmadığına dikkat çeken Haluk Gerger, “Birincisi, bu hiç değişmez bir denge durumu değildir. Rusya ile Çin’e bu konularda güvenmek kolay değil” dedi.
BM’nin bir meşruiyet aracı olarak devreye sokulamaması durumunda, doğrudan bir NATO müdahalesinin zor göründüğünü ifade eden Gerger, Obama’nın bunu göze alamayacağını düşündüğünü kaydetti. Bu durumda birbirine sıkıca bağlı iki aracın elde olduğunu kaydeden Gerger, şöyle devam etti: “Birincisi, iç çatışmaları derinleştirmek, belirli bölgelerde silahlı muhalefet üstünlük alanları kurmak ve tabii silahlı kuvvetleri bölmek, bir darbeye oynamak. İkinci olarak da, yerel tetikçileri kullanmak, ‘sınır olayları’ kışkırtmak, göç dalgası yaratmak, sözde ‘insani’ yardım olup-bittileriyle koridorlar açmak, alanlar kapatmak ve böylece Esad rejimini bu türden ‘sınır ötesi’ çatışmaların tuzağına çekmek.”

Türkiye’nin vurmaya kalkışmasını bekleyebiliriz

Aslında bütün bunların yapıldığını vurgulayan Gerger, “Herhalde son durumda kilit ülke Rusya. Bu kilidin ne denli güvenilmez, oynak ve her yana çalışabilecek bir maymuncuk olduğu ortada. Şayet Rusya nötralize edilebilir ve Türkiye’ye ‘Kürt Sorunu’ etrafında kesin güvenceler verilebilirse, iç kışkırtmalara, ordunun bölünmesi ya da darbe girişimlerinin cesaretlendirilmesine ek olarak, vurucu darbeyi bir biçimde (belki meşruiyet açısından Katar gibi bir iki Körfez ülkesinin de sembolik katılımıyla) Türkiye’nin vurmaya kalkışmasını bekleyebiliriz. Tabii Türkiye’nin devreye girmesi, NATO anlaşmasının ilgili hükümlerinin de harekete geçirilmesine ve böylece emperyalistlerin de kurumsal varlıklarını müdahaleye katmalarına, bunun için bir ‘hukuki’ zemin oluşturulmasına vesile olur” dedi. (Etkin Haber Ajansı)

Sayı : 2012 02