Sağlıklı Yaşam Hakkı

0
1065
Suya hasret kalmayalım
Prof. Dr. Harun Uysal

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü
Her yıl 22 Mart’ta “Dünya su günü” kutlanıyor. Bu günde dünyada olduğu gibi ülkemizde de paneller, söyleşiler düzenleniyor. Gün içindeki etkinliklerde suyun ne kadar önemli olduğundan, kaynaklarının tükenmekte olduğundan söz ediliyor. Güneş battığı zaman bütün bu konuşulanlar rüya oluyor ve her zaman olduğu gibi çok az kişi tarafından hatırlanıyor.
Halbuki insanın yaşaması için en gerekli unsurların başında oksijen, bunu takiben de su geliyor. Su; içecek olarak, yiyecekler ile içeceklerin hazırlanmasında, artık maddelerin uzaklaştırılmasında, temizlikte, sulamada, hayvancılıkta kullanılıyor. Bilinen tüm yaşam formları ve canlılığın devamı için hayati öneme sahip olan su, tatsız ve kokusuz bir madde olarak tanımlanıyor.
İnsan vücudunun yüzde 70’i su. Bedenin ısı dengesinin, hücre içi yaşamın devamı ve besinlerin yakılması ve sindirilmesi su aracılığı ile gerçekleştiriliyor.
Dünya su kaynaklarını yağmur suları, kar suları, yeraltı suları ve mineral sular oluşturuyor. Bilimsel araştırmalara göre, yeryüzündeki toplam su potansiyeli 1,606×10⁸ km³. Bunun 22×10⁷ km³’ü yüzey suyu. Türkiye su potansiyeli açısından dünyadaki sayılı zengin ülkeler arasında yer alıyor. Ancak duyarsız kullanım nedeniyle su kaynaklarına olan gereksinim tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de her geçen gün daha çok artıyor.
İçme suları insanların günlük faaliyetlerinde içme, yıkanma, temizlik, gıda maddelerinin hazırlanması gibi amaçlar için kullandıkları sular. Özellikleri, “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiş.
Suların kirlenmesine; hastalık yapan canlılar, endüstri atıkları, sentetik deterjanlar, radyoaktivite, pestisitler, yapay ve doğal tarımsal gübreler, anorganik tuzlar neden oluyor. Mikroorganizmaların üremesi için gıda maddesinde kullanabileceği serbest suyun ölçüsü su aktivitesini ifade ediyor.
2025 yılında 8, 2043 yılında 9 milyar olarak ön görülen dünya nüfusuna daha fazla su ve gıda gerekeceğini düşündüğümüzde, su ve gıdanın ne kadar hayati önem taşıdığı ortaya çıkıyor. Bununla ilgili önlemler alınması gerekirken, Le Monde gazetesi ve AFP’nin birlikte hazırladıkları ve yayınladıkları çalışmada doğa felaketlerinin 2011 yılında daha fazla insanı açlığa ve susuzluğa sürüklediği belirtiliyor. Aşırı kalkınma hırsı son gaz devam edeceğine ve bunun için daha fazla karbon dioksit gazı atmosfere salınacağına göre, 2012’de daha çok insanın susuz kalacak tahmin ediliyor.
Ülkemize gelince; yaklaşık 25 milyon hektar tarım alanına sahibiz ve bu anlamda iyi bir tarım ve su politikasına ihtiyacımız bulunuyor. 2050 yılında dünya nüfusunu beslemek için tarımsal üretimin yüzde 70 arttırılması gerektiğini düşündüğümüzde, şimdiden kolları sıvamamız gerekiyor. Bu miktardaki üretim için yeni su kaynaklarına ihtiyacımız var. Madem ki dünyadaki kaynaklar sınırlı, o zaman bunları iyi kullanmamız gerekiyor.
Gelecekte suya ve gıdaya sahip olanların, dünyaya hükmedeceklerini asla unutmayalım.
Dünya su gününüz kutlu olsun.

Sayı : 2012 04

Yayınlanma Tarihi: 2012-04-01 00:00:00