Dışarı taşan ilk 21 Mayıs anması

0
511

İlk kez sokakta, Kefken’de yapılan anmanın yılı 1993’dü. Fotoğrafta, Çerkes Sürgünü Anma Komitesi tarafından hazırlanan çağrı metnini Yaşar Güven’in okuduğu görülüyor. Metinde ise bugün hala geçerliliğini koruyan tespitler var.

İlk kez sokakta, Kefken’de yapılan anmanın yılı 1993’dü. Fotoğrafta, Çerkes Sürgünü Anma Komitesi tarafından hazırlanan çağrı metnini Yaşar Güven’in okuduğu görülüyor. Metinde ise bugün hala geçerliliğini koruyan tespitler var. G. Osetya’da soykırım tehdidi yaşandığı, Abhazya’nın faşist Tiflis yönetimince işgal edildiği 1992 sonrası ilk anma olduğu vurgulanan
metinde şöyle deniyor: “Sürgünden geriye kalanlar kolonizasyon politikalarıyla kendi yurtlarında azınlık hale getirilirken, sürgün edilenler Balkanlar’dan Arabistan’a kadar dağınık şekilde yerleştirilerek, fiziksel ve kültürel yok oluşa terk edildiler.”
Türkiye ve Dünya Kamuoyuna 
Biz, emperyalist Çarlık rejimi tarafından 1864 ve 1878’de anayurtları Kuzey Kafkasya’dan sürgün edilen Çerkeslerin torunlarıyız. Her yıl anavatanımız Kuzey Kafkasya, Ürdün, Suriye, İsrail, Yugoslavya, daha az sayıda da olsa Avrupa ve Amerika’daki kardeşlerimizle ortak duygular içinde anageldiğimiz 21 Mayıs, sürgün trajedisinindoruğa çıktığı gündür.
Kitle iletişim imkanlarının olmadığı 19. yüzyılda, bir halkın ve tüm bir bölgenin kaderini birinci derecede belirleyen bu insanlık dramı yankı bulmamıştı.
Sıcak denizlere inmek için güneye doğru yayılan Çarlık emperyalizmine karşı Kuzey Kafkasyalıların bir asırdan fazla süre Hazar’dan Karadeniz’e uzanan direnişi, Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki Rus baskısını hafifletirken, İngiltere’nin Güney Asya’daki çıkarlarına dolaylı olarak hizmet etmişti. Ne var ki kat kat üstün saldırgana karşı bağımsızlığını koruma mücadelesi veren Kuzey Kafkasyalılar dışarıdan ne moral ne de somut yardım alamadılar. En güzel nesillerin kaybedildiği Kafkas-Rus savaşları sonunda Çerkes halkının büyük kısmının özgür iradesi dışında anayurdunu terke zorlanmasıyla Kuzeybatı Kafkasya yerli nüfusundan arındırıldı. Geriye kalanlar kolonizasyon politikaları desteğinde kendi yurtlarında azınlık haline getirilirken, sürgün edilenler Balkanlar’dan Arabistan’a kadar dağınık şekilde yerleştirilerek fiziksel ve kültürel yokoluşa terkedildiler.
Yüzyıllardır yaşadıkları anayurtlarını bir ay içinde terke zorlanan iki milyona yakın Çerkesin yüzbinlercesi Karadeniz üzerinden yapılan sürgün yollarında, sahillerde ve yerleştirildikleri topraklarda hayatlarını kaybettiler. Yeni topraklarının kaderine iyi ve kötü günlerinde ortak oldular.
Bu 21 Mayıs her zamankinden daha hüzünlü. Çünkü Güney Osetya’daki soykırım tehdidi sonrasında Abhazya’nın faşist Tiflis yönetimince işgal edildiği 14 Ağustos 1992’yi izleyen ilk anma günü. İnsanlık adına ne utanç vericidir ki Çerkes halkının kaderi 129 yıldır değişmiş değil; çünkü 21 Mayıs ile 14 Ağustos arasında hiç bir fark yok. Emperyalist politikaları doğrultusunda egemen ülkelere saldırarak halkları kültür miraslarıyla birlikte yoketmek hem Çar II. Nikola hem de demokrat(!) Şevardnadze’nin amacıydı. 1860’larda "Bana Çerkesler değil Çerkezistan lazım" diyen Çar generaliyle "97 000 Abhaz’ı yoketmek için 100 000 Gürcü’yü feda ederim" diyen Gürcü general Karkaraşvili arasında hiç bir fark yoktur.
21 Mayıs sadece Çerkeslerin nostaljik bir anma günü değil. Başka halklar için de çıkarılacak dersler var. Bugün aynı trajedi Bosna-Hersek’ te ve Abhazya’da yaşanıyor. İnsanlık hala direnen Abhazya’yı ve Bosna-Hersek’i henüz kaybetmiş değil.
KAFKASYA’DA VE DÜNYADA EMSAL OLMASI İÇİNDEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI ADINA TİFLİS ZORBALIĞININ MAĞLUP EDİLMESİ GEREKİYOR.
Fanatik milliyetçi duyguların denetlenemediği eski Sovyet topraklarında şoven baskıları en yoğun hissedenler sayıca küçük halklardır.. Sistemli politikalarla yurtlarında azınlığa düşürülen halklara karşı, savaşta veya sandık başında bizzat sorumluların halefleri tarafından nüfus kozunun kullanılmasını haksız buluyoruz.
Tarihi deneyimler ışığında, insan hakları ve demokrasiye duyarlı biz Türkiye diyasporası Çerkesleri, haklı davamıza Türkiye ve Dünya kamuoyunun desteğini talep ediyor ve aşağıdaki noktalara dikkat çekmek istiyoruz:
– Çerkesler anayurtları Kafkasya’dan göç etmemişler, iradeleri dışında, sürgün edilmişlerdir.
– Sürgün edilen Çerkesler, akrabalarının yaşadığı Kafkasya’daki gelişmelere karşı duyarlıdırlar ve o topraklarda hakları vardır.
– Anavatanları Kafkasya’da 19. ve 20. yüzyıllarda emperyalist güçlerin soykırım, sürgün ve kolonizasyon politikaları sonucunda yapay olarak azınlığa düşürülen Çerkes halkının fiziksel ve kültürel yaşam hakları, günümüzde resmi ve gayri resmi şoven baskıların tehdidi altındadır.
– Sürgünün kabul ve bu haksızlığın telafi edilmesini hem Kafkasya hem de diyaspora Çerkesleri hak ve talep etmektedirler.
Şoven intikam hisleri taşımayan Kafkasya ve diyaspora Çerkesleri, dünya kültür mozaiği içinde hak ettikleri yeri almak için adil bir uluslararası sistemin gerçekleşmesi sürecinde, yaşadıkları topraklarda ve anavatanlarında mücadele etmeye kararlıdırlar.
YAŞANASI BİR GÜZEL DÜNYA İÇİN EL ELE!
21 MAYIS ÇERKES SÜRGÜNÜ ANMA KOMİTESİ
1993, Mayıs
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Sayı : 2012 05

Yayınlanma Tarihi: 2012-05-01 00:00:00