Türkiye Diyasporası Yayınlarından Seçmeler – Temmuz 2011

0
850

(Türkiye) Kafkas Derneği Kuruluyor

Marje – Aralık’1992

I. Bölüm

Uzun bir süre örgütlenmeye yönelik çalışmaların kesintiye uğradığı süreç, bir başka örgütlenme biçimini yani yıllardır der­neklerin nazlanıp yapamadıklarını Türkiye’de yaşayan Kuzey Kafkasyalıların Abhazya’ya yardım anlamında ortaya koydukları tavırla pratikte gerçekleşti. Öncüler tabandan geride kaldı Abhazya dayanışmasında.
Tüzel kişiliğe sahip, tüm kesimi kucak­layan bir örgütlenme biçiminin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği gerçeğiyle yola çıkan Kaf-Kur yöneticileri 10-11 Ekim tarihle­rinde dernek temsilcilerini Ankara’da top­lantıya çağırdı. Yaşanan olumsuzluklardan ye­terince ders alınmadığı gerçeği bu toplantıda ortaya çıktı. 41 dernek ve kurulu vakıfların çağrıldığı toplantıya sadece 23 dernek temsil­cileri katıldı. Bu toplantıda merkezi Ankara’da olmak üzere Kafkas Derneği ile yeni bir derneğin kurulması kararı katılan bütün der­neklerin katılımıyla gerçekleştirilip, bu kararın dakikalarca alkışlanması herkeste her türlü olumsuzluğa rağmen daha güçlü umutlarla bir sonraki toplantının Kurucular Kurulu top­lantısı olarak yapılmasına da karar verdiler. Toplantıya katılmayan derneklere heyetler gönderildi, görüşmeler yapıldı. 20-21 Kasım’da yapılacak Kurucular Kurulu top­lantısına katılmaları yönünde çağalarda bulu­nuldu. Bu süreçte, en çok tartışılır gibi görülen Kaf-Kur tarafından hazırlanan tüzüktü. Oysa tüzüğün hazırlanması yet­kisini Kaf-Kur’a veren yine derneklerdi. Uzaktan gazel okuma biçimindeki tüzüğün, “anti-demokratik, merkeziyetçi,şubelere hiçbir hak tanımadığı” şeklinde ortaya çıkan sözlü tartışmalar, kuruluşa bir hafta kala resmî olarak dernek yöneticilerinin fakslarında dile gelmesi herkeste bir şaşkınlık yarattı.

Derneklerarası Faks ve Telefon Savaşı

Kafkas-Abhaz Komitesi, İstanbul Kafkas Kültür Derneği (İKKD), İst. Kafkas-Abhazya Kültür Derneği (İK-AKD) ve Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı (ŞEKV) Yönetim Kurulu Başkanlarının imza­ladığı 08.11.1992 tarihli Kaf-kur’a çektiği faksta, kendi aralarında bir toplantı yaptıklarını ve sonucunda“… yönetim kurullarının yeni seçilmiş olmaları nedeniyle, bu konuyu daha detaylı tartışma ihtiyacı doğmuş ve bu konuda 21-22 Kasım 1992 tarihindeki Kurucular Ku­rulu toplantısının 15-30 Ocak 1993 tarihleri arasındaki bir tarihe ertelenmesi görüşü ortaya çıkmıştır. Merkez örgütlenme konusunda önemli destek vermek niyetinde olumlu karar­lar alan, Dernekler Arası Kurulun bu isteğinin göz önüne alınarak değerlendirilmesini arz ederiz”şeklinde toplantının ertelenmesi isteğinde bulunuyorlardı. Aynı faks metninin tüm KKK Derneklerine çekilmiş olmasından dolayı tepkiler çok kısa sürede başladı. Bir bakıma. Güney ve Ege dernekleriyle Marmara Bölgesi demeklerinin mücadelesi şeklinde or­taya çıkan”Toplantı ertelensin-yapılsın”tartışmaları Kaf-Kur yöneticilerini zor durum­da bıraktı. Yıllardır bütün Kuzey Kafka­syalıların temsil edildiği bir örgütlenme biçiminin arayışını sürdürenler tarafından şaşkınlıkla karşılandı.
Tüzüğü tabanlarıyla yeterince tartışamadıklarını, daha geniş katılım için zamana ih­tiyaçları olduğunu bu yüzden İstanbul dernek­lerinin taleplerine olumlu baktıklarım bildiren İnegöl, Kocaeli ve Sakarya KK Dernekle­rinin faksları Kaf-Kur’a ulaştı.
Merkezi bir yapı etrafında bir an önce top­lanılması gerektiğinde ısrar edenler, şimdiye kadar yapılan bütün toplantılara ve tartışmalara katılmış olmanın verdiği inançlılıkla erteleme isteğine itiraz ettiler, ilk tepki Antalya’dan geldi. Birçok demeğin merkezi örgütlenmeye yönelik olarak kongrelerini ertelediklerini, İstanbul demeklerinin bu durumu göz önünde bulundurmalarını isteyerek erteleme duru­munda tabanda güvensizliğin oluşacağını vurguluyordu.
Altı aydan bu yana dernek kurma çalışmalarını askıya alan Susurluk Çerkeslerinin 20 imzalı fakslan, Balıkesir, Adana, Mersin, İzmir, Düzce, Sakarya, Reyhanlı demekleri ertelemeye itiraz edenler safında yer aldılar.
KAF-KUR.bütün gelişmeleri dikkate ala­rak 11 Kasım 1992 tarihli“Kafkas Kültür Derneklerinin Dikkatine” başlıklı bildirisinde kısaca durum özeti verdikten sonra:
“1- Derneklerimizin çoğunluğu tarafından toplantıya yönelik hazırlıkların tamamlanmış ve konunun geniş bir kesime duyurulmuş olması,
2- Toplantının iptal edilmesinin toplumu­muzda oluşan özgüven duygusunu ve olumlu imajı zedeleyeceği doğrultusunda, demekleri­mizden görüşler ve yoğun talepler gelmesi ne­deniyle,
3-Esasen KAF-KUR’un dernekler arası kurulun kendisine verdiği (…) görevler dışında, toplantıyı iptal etmek veya ertelemek gibi bir yetkisinin olmadığı da göz önüne alınarak, anılan toplantının aynı tarih, saat ve yerde yapılmasına,
4- Ancak kurucuların müracaat süresinin, ortaya çıkan bu karışıklık nedeniyle toplantı gününe uzatılmasına karar verilmiştir.”şeklinde değerlendirmesini bütün derneklere bildirdi.
Ardından “… Çok acele olarak yapılan bazı genel değerlendirmelerde: Tüzüğün çağdaş demokrasi anlayışlarına ters, katılımcılığı red eden, şubelerin yetkisine hiç­bir inisiyatif vermeyen, aşırı katı bir şekilde merkeziyetçiliği ön plana çıkaran bir tüzük olma niteliğinde olduğu,…”şeklinde eleştiren İKKD, ÎK-AKD, ŞEKV, Çardak KD, Alan Vakfı imzalı faks geçildi.
Sakarya KKD’nin faksında benzer eleştiriler dile ge­tiriliyor, “…bu tüzükle kurulacak olan merkezi dernek biçimsel olmaktan öteye gitmeyen, bir­lik sağlamaktan uzak, mevcut birliği de tehli­keye düşürecek bir takım sorunlara sebebiyet verebilecektir…“deniyordu. Toplantının ertelenmemesine duyulan tepki “…KAF-KUR kendisine yetki veren derneklerin önemli bir kısmının görüş, düşünce ve önerilerini hiçe sayarak, emirle tüzüğü kabule ve kuruluşa katılmaya zorlamaktadır…”şeklinde ifade bulan suçlamalara kadar gitti.
Birliğe ihtiyaç duyulan bir günde bölünmeye sebep olacak ve Dayanışma Komitesi’nin etrafında sağlanan bütünlüğün bozu­lacağı kaygılan her iki faksta dile getirildi.
Diğer ilgi çekici noktalardan biri de İç Anadolu Derneklerinden herhangi bir tepki­nin gösterilmemesi; Kayseri, Sivas, Tokat, Turhal gibi demeklerin sessiz kalışlarıydı.
Tüzüğe yönelik tek objektif değerlendirmenin madde madde tahlilini or­taya koyan Yusuf Büyükbaşaran’dan gelmesi bir başka ilgi çekici noktaydı.
Yukarıdaki çelişkiler ışığında başlayan Kurucular Kurulu toplantısından ne kadar sağlıklı bir sonuç beklenebilirdi? Tabanda oluşan birliğe rağmen yöneticilerin yüzeyselliği, olaylara statik bakış açılan ile sorunlar nasıl aşılabilirdi? Tartışmalara yazışma yoluyla katılan birçok demek ve vakıf yöneticilerinin toplantıya katılmama tavırları gelecekte oluşmasını istedikleri bütünleşmeye ne kadar katkı sağlayabilir?
Birçok tepkiye rağmen Kafkas Derneği’ni kurma karan alanların da şu anda katılmaya niyeti olmayanların da bu olumsuz durumu değerlendirmeleri, kendilerinden kitle tarafından beklenen ivedi bir görevdir. Hiç kimsenin bu­lunduğu konum itibarıyla önyargı ve sen-ben çekişmesiyle Kuzey Kafkasyalıların birliğe yönelik çabalarına engel olma hakkı yoktur.
Çok geniş tabanı içine alan bir yapı oluşturmak kadar, çabukluğu da önemlidir. Kuzey Kafkasya Kültür Derneği yöneticilerinin birlik olunması gereken bir günde nesnel olanı, toplumsal dinamizmi yakalama gibi bir zorunlulukları vardır.
Bu da ancak diyalogla mümkündür, dedi­koduyla değil. Derneklerde faaliyet gösteren genç dinamiğin homurdanmalarının, rahatsızlıkların artık duyulma zamanının çoktan geldiğine inanıyoruz. Onların kendi çabalarıyla ortaya koydukları eylemlerini son­radan sahiplenmekle bir yere varılmaz. Onlarla birlikte tavır koyabilmeyi gerektirir. Bugüne kadar Abhazya sorununda bu durum sürekli bir problem teşkil etmiştir. Bu durum ta­banla iletişimde önemli işlevi olan gençliğin dikkate alınmayışından kaynaklanmaktadır. Daha geniş tabanlı örgütlenmeden bahsedenle­rin bu gerçeği artık görmeleri gerekiyor.
Aksi takdirde “Daha geniş katılımlı birlik” edebiyatının inandırıcılığı da kalmayacaktır.
Ankara Gazeteciler Cemiyetinde “Abhaz­ya Sorunu” açık oturumunda Türkiye Gazetesi yazarı Dr. Agah Oktay GÜNER, konuşmasını şu sözlerle tamamlamıştı: “Davaları, yalnızca haklılıkları değil, o davaya inananların fedakarlıkları götürür”.

Başta demek yöneticileri olmak üzere, var olmalıyız diyen herkesin bu söz üzerinde düşünmesi dileğiyle…

 

Sayı : 2011 07