Masumiyet

0
4218
Ragıp Mete söylemişti bunu ‘Mazlumların en büyük silahı masumiyettir’ diye. Başka birileri tarafından daha önce söylenmiş olabilir bu ama ben ondan duydum ilk. Benim de düşündüğüm fakat böyle beş kelime ile tarif edemediğim şeyi o söyledi. Gandi’de söylemiş olabilir bunu, ama ne fark eder? Çok değerli.
Masumiyet, Çerkeslerin çok beğeneceği bir silah değil biliyorum. Daha yeni 2004, Çeçenistan’a bakınca masum kalmaya pek niyetli olmayan bir halk olduğumuz açık. Atları-silahları-kavgayı severiz biz. Abhazya’da savaş sırasında ele geçirdiği bir Gürcü tankını evinin bahçesine çekip devlete teslim etmeye yanaşmayan bir gaziden söz edilir. Bu bir ganimet, siz mi geçirdiniz ele? Maykop’ta jeep’i çalıp sahibini telefonla aramak gibi gerçeküstü durumlar da var bu arada. Atını çaldırdın-onurunu kurtar-bedeli beş bin dolar!
Oysa ‘Masumiyet’ sığınabileceğimiz tek silah.
Çerkeslerin meselesi uluslararası desteğe muhtaç, bu bir ön kabul (en azından benim için). Uluslararası ilgi, sadece masumlara yönelik diye düşünüyorum ben. Mazlum olmak yetmiyor.
Çeçenya’nın muazzam kıyımına sırt çevirdi batı. Bir tek nedenle; masumiyetini yitirmişti Çeçenler ve Putin’in buradaki en büyük rolü, onları masumiyet sınırları dışına itmek oldu. (bakınız Türkiyeli Osetlerin tepkileri). Dudayev, hayatıyla ödediği o muazzam mücadelesi boyunca batının sempatisini kazanamadı hiç. Kendisine sığınmak zorunda kalan Gamsahurdia ile aynı hazin sonu paylaştı. Bunun bedeli Çeçen halkı için korkunç oldu, o kadarki; bütün Kafkasya’nın hem en önemli kurmayı hem de akil adamı Maşhadov’u nokta vuruşla imha etti Putin. Geriye kalan kırk bini çocuk, iki yüz elli bin Çeçeni peşinden.
Batı tınmadı.
Tınmadı çünkü mücadeleye rengini veren Maşhadov değil, Dudayev’di. Dünya onu bir eşkıya olarak görüyordu o zaman ve dünya eşkıyaları sevmiyordu artık. Eskiden öyle değildi belki. (Comandante Che Guevera – VivaZapata)
Dudayev belki de farkında olmadan, Yeltsin’e ve özellikle Putin’in eline olağanüstü kozlar verdi. Öyle kozlar verdi ki, Abhazya bağımsızlık savaşına olağanüstü bir süratle ve iştahla katılan Çeçenler, aynı desteği Abhazlardan görmedi. Birkaç kişi hariç, Çerkeslerden bile. Onlar için büyük bir hayal kırıklığıdır herhalde. Diğer yandan Gamsahurdia’nın, sonunda Dudayev’e sığınması ise Abhazlar ve Çerkesler için başka bir hayal kırıklığı.
Kuzey Kafkasyalıların başlarından geçmiş iki büyük tecrübe var yakın tarihte. 1864 ve ondan tam 140 yıl sonra Çeçenlerin imhası. Bu iki durumda nasıl bir davranış gösterdik biz? İlkinde masumiyetin ne kadar önemi vardı bilemiyorum zamanın ruhu itibariyle ama ikincisinde; rakip bizi masumiyetin dışına itmeyi başardı.
Masumiyet, bütün bu tecrübeler sonrasında çok daha değerli.
Masumiyet; sadece Rusya’ya karşı sivil bir mücadele yöntemi seçilmesiyle ilgili değil. (Putin diğer yola –kendi kulvarına düşmemizi iştahla bekliyor olsa bile). 148 yıldan beri yaşadığımız Osmanlı topraklarında, ne kadar masum kaldığımızla da ilgili. Rusya’ya karşı masum olmak tamam ama arasında yaşadığımız halklarında arkamızdan ne söyledikleri çok önemli diye düşünüyorum ben.
Ürdün Bedevilerine, Türkiye Ermenilerine, Düzce Ubıhlarına karşı işlenmiş kusurlarımız var ise, bunlardan arınmamız gerekir diye düşünüyorum. Ethem Bey ile ilgili yüceltmelerimiz, kuşkuyla baktığım bir şey benim. Kemalizm’e sağladığı faydaları peş peşe sayıp duruyoruz da, Kemalizm’in insanlığa nasıl bir fayda sağlamış olduğunun üzerinde durmuyoruz pek. Özellikle 1914 öncesi Ethem Bey’in yaşamının karanlıklar içinde olduğu iddia ediliyor Ermeniler tarafından, varsa sakat şeyler neden sahip çıkalım?
Olağanüstü sabır ve incelikle örmemiz gereken bir doku bu. Bir kusurumuz varsa kabul edelim. Masumiyetimizin kusurlarımızdan daha ağırlıklı olduğunu umut ediyorum ben.
O zaman masumiyetimizi tamir edelim.
Mücadeleye yüz akıyla başlamak böyle olabilir ancak.
CARI.

Sayı: 2012 07
Yayınlanma Tarihi: 2012-07-01 00:00:00