Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Mor Gabriel’in belgeleri nerede?

Mardin’in Midyat ilçesindeki Mor Gabriel Manastırı’nın işgalci olduğu iddiasıyla açılan davada, manastır yetkililerinin gönderdiği belgelerin kaybolduğu ortaya çıktı. 397 yılından bu yana varlığını sürdüren Mor Gabriel Manastırı’nın, 1936 yılından beri ödediği vergi kayıtları ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvuruya ilişkin belgelerin dosyada bulunmadığı anlaşıldı. Manastırın işgalci olduğu iddiasıyla açılan davada, Yargıtay, Manastır’ın arazisinin Hazine’ye devredilmesi kararını verdi. 
Mar Gabriel kapatılamaz
Mardin’in Midyat ilçesinde 397 yılından bu yana varlığını sürdüren Mor Gabriel Manastırı’nın işgalci olduğu iddiasıyla açılan davada, Manastır’ın arazisinin Hazineye devredilmesi kararı verilmesi üzerine kampanya başlatıldı. Öte yandan dava dosyasına konulan Manastır’ın 1936 yılından beri ödediği vergi kayıtları ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvuruya ilişkin belgelerin dosyadan kaybolduğu ortaya çıktı   
****
Süryanilerin "İkinci Kudüs"ü sayılan din insanı yetiştirip Süryanicenin ayakta kalmasını sağlayan Mor Gabriel Manastırı’nın arazisinin Hazine’ye devredilmesine karşı imza kampanyası başladı. Tuma Özçelik, Tuma Özdemir ve Cengiz Aktar, manastırın neden kapatılamayacağını anlattı.
 Yargıtay’ın Mardin’deki Süryani Manastırı Mor Gabriel’in arazisinin Hazine’ye ait olduğuna karar vermesini protesto etmek için imza kampanyası başlatıldı.
 Çeşitli yazar, akademisyen ve sanatçı toplam 300 kişinin imzaladığı metin "Türkiye Süryanilerin vatanıdır ve Mor Gabriel Manastırı işgalci değildir" başlığını taşıyor.
 Cezayir Toplantı Salonu’nda bir araya gelen Mardin’deki Süryani Sabro Gazetesi sahibi Tuma Çelik, Mezopotamya Kültür Derneği Başkanı Tuma Özdemir ve Prof. Cengiz Aktar kampanyayı anlattı.
Tuma Çelik, 1600 yıllık dağın başındaki manastırın ekonomik değil manevi bir değeri olduğunu belirterek "Mahkemenin bu kararı son yıllarda geri dönmeye başlayan Süryanilerin bu ülkede istenmediği algısını yarattı" dedi.
 Çelik, Türkiye’de 1928’e kadar Süryanilerin okulları olduğunu 1930’da ise Midyat’taki Süryani Patrikliğinin Şam’a taşınmak, 1960’larda ise Süryanilerin memleketlerini terk etmek zorunda bırakıldığını hatırlattı ve ekledi:
 "Süryaniler son yıllarda biraz iyimserlik görüp buna karşılık verdi ve geri dönmeye başladı. Ancak devlet baktı ki geri dönüyorlar bunun karşısına dikildi. Bu karar da Süryanilere ‘kasti’ olarak verildi. Biz Osmanlı’daki gibi ‘hoşgörü’ istemiyoruz; birlikte yaşamak istiyoruz."
 Çelik, imza kampanyasıyla Türkiye’de uzun yıllardır susturulmuş Süryani halkına destek oluşturarak kamuoyu yaratmak istediklerini söyledi.
 Süryanilerin Mescid-i Aksa’sı
Tuma Özdemir, 397 yılında kurulan Mor Gabriel Manastırı’nın Süryaniler için "Mescid-i Aksa" özelliği taşıdığını belirterek din insanlarının yüzde 50’sinin orada yetiştiğini ve Süryanice’nin ayakta kalabilmesinin de manastır sayesinde olduğunu söyledi.
 Cengiz Aktar, Lozan Anlaşması’nda dolaylı azınlık sayılan "üvey evlat" Süryanilere, Yargıtay’ın verdiği kararla "Türkiye vatandaşı değilsin" denmek istendiğini söyledi.
Aktar, bir yandan Bulgar ve Rumlara ait arsalar iade edilirken bir yandan Mor Gabriel’in geri alınmasının "inişli çıkışlı" bir politika olduğunu belirterek artık yeni anayasanın Lozan Anlaşması’nın da önüne geçerek azınlıkların yaşadıkları mağduriyetlere bir son vermesi gerektiğini söyledi.
Mor Gabriel Manastırı kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürülmek isteniyor ancak henüz gerekçeli karar gelmedi. Karar 26 Eylül’e kadar gelmezse yasa değişikliği nedeniyle önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak gerekecek.
 Türkiye’de şu anda yaklaşık 20 bin Süryani yaşıyor; 15 bini İstanbul’da, geri kalanı ise Turabdin Bölgesi denen Mardin ve çevresinde.
****
Ne olmuştu?
Mor Gabriel Manastırı’nın bulunduğu Mardin’in Midyat ilçesinde 2008’de yapılan kadastro çalışmalarında üç köyün muhtarı manastırın köylülere ait 276 dönümü işgal ettiğini savunarak Hazine’ye başvurdu.
Hazine, "tapu tescili" davası açtı; mahkeme "kilisenin tüm arazilerinin kadimden beri kilisenin mülkiyetinde olduğu, yasal olarak 1936’dan önce arazilerin beyannamesini sunduğu, 1937’den sonra da düzenli olarak vergilerini verdiği"ni belirterek davayı reddetti.
 Hazine kararı temyiz etti. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, "1937’den beri vergilerin ödendiği iddia edilmektedir, oysa taşınmazlarla ilgili hiçbir vergi kaydı ibraz edilmemiştir. 1936’da Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirim yapıldığı iddia edilmektedir, oysa bununla ilgili evrak ibraz edilmemiştir" dedi.
 Manastır, belgeleri 2009’da ibraz ettiklerini söyleyip yeniden dosyaya ekledi ancak bu Yargıtay’ın kararını değiştirmedi. (bianet.org)
Süryaniler ‘işgalci’ değil ev sahibidir
Şükrü Oktay Kılıç / Radikal Gazetesi
Yargıtay, ‘Süryanilerin ikinci Kudüs’ü olarak nitelendirilen Mardin’deki Mor Gabriel Manastırı arazisinin Hazine’ye ait olduğuna karar verdi. Karar, manastırın varlığını ortaya koyan belgelerin yargıya ibraz edilmiş olmasına rağmen alındı.
Mardin’in Midyat ilçesinde 2008 yılında kadastro çalışmaları yapılırken, Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı köylerinin muhtarları Mor Gabriel Manastırı’nın köylülere ait 276 dönümü işgal ettiğini savunarak Hazine’ye başvurdu. Hazine, yapılan başvuru üzerine 276 dönüm arazinin Hazine’ye tescil edilmesi için Midyat Kadastro Mahkemesi’nde ‘tapu tescili’ davası açtı. Hazine dava dilekçesinde, arazilerin taşlık ve kayalık alanlar olduğunu, tarıma elverişli olmadığını, bu nedenle devletin tasarrufu altında bulunduğunu belirtti.
Yerel Mahkeme: Vergiler ödenmiş
Manastır yaptığı savunmada, 1937 yılından bu yana araziye ilişkin vergilerini ödediklerine dikkat çekerek, vergi kayıtlarını ve vakıf beyannamesini sundu. Savunmada, “Dava konusu araziler kadimden beri manastırın malıdır” denildi. Yargılama sırasında dinlenen yerel bilirkişiler de arazileri kilisenin malı olarak bildiklerini anlattı. Mahkeme de Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarını inceleyerek, Hazine’nin açtığı tapu tescil davasını reddetti. Mahkeme gerekçeli kararında şöyle dedi: “Dava konusu 276 dönüm de dahil, kilisenin tüm arazilerinin kadimden beri kilisenin mülkiyetinde olduğu, yasal olarak 1936’dan önce arazilerin beyannamesini sunduğu, 1937’den sonra da düzenli olarak vergilerini verdiği belirlenmiştir.”
Hazine ise kararı temyiz etti. Temyiz incelemesini Yargıtay 20. Hukuk Dairesi yaptı. Daire, yerel mahkemenin kararını bozarken şu ifadeleri kullandı: “1) 1937’den beri vergilerin ödendiği iddia edilmektedir, oysa taşınmazlarla ilgili hiçbir vergi kaydı ibraz edilmemiştir; 2) 1936 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirim yapıldığı iddia edilmektedir, oysa bununla ilgili evrak ibraz edilmemiştir.”
Belgeler nerede?
Manastır yetkilileri, davanın başladığı 2009 yılında vergi kayıtlarını ibraz etmelerine rağmen Yargıtay 20. Daire’nin verdiği bozma kararını görünce şaşırdı. Dosyanın içinde kararda bahsedilen belgelerin olmadığını gören yetkililer, Yargıtay’a karar düzeltme talebinde bulundu. Yargıtay 20. Daire’nin ‘yok’ dediği iki belge, talebe ek olarak yeniden düzeltme talebine konuldu. 20. Daire ise bu karar düzeltme talebine ret cevabı vererek, “Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usul ve yasaya da uygundur” dedi. Yerel mahkemenin direnme kararı nedeniyle dava dosyası Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na geldi. Kurul, 13 Haziran günü yaptığı toplantıda yerel mahkemenin kararını oybirliğiyle bozdu. Böylece hukuk mücadelesi, Süryanilerin aleyhine sonuçlandı.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde Yargıtay, Süryaniler’in Mardin’deki Mor Gabril Manastırı konusunda bir karar aldı. Bu karar hem hukuki hem de etik anlamda içinde bir çok eksiklik taşımaktadır.
Yaşanan bu durum elbette Süryanilerin karşılaştığı ilk olay değildir. Daha önce de birçok konuda Süryaniler birçok olumsuzlukla karşılaştılar. Ancak yaşanan bütün bu olumsuzluklarda Süryaniler kendi haklılıklarını ve düşüncelerini kamuoyuna duyuramadılar. Dolayısıyla da haklı olmaları gereken birçok yerde haksız duruma düştüler ve yavaş yavaş bu ülkeden göç ettiler.
Bu duruma karşı bizler de Süryanilerle dayanışma içinde olmamız gerektiğine inanarak kamuoyunun imzasına sunulmak üzere, yukarıdaki başlıkla bir bildiri hazırladık. Hazırlanan bu bildiri ile, binlerce yıldır kendi toprakları üzerinde yaşayan Süryanilerin içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek ve onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu göstermek istiyoruz.
250’den fazla imzacıyla kamuoyunun önüne koyacağımız bu bildiri hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir basın toplantısı düzenlemiş bulunmaktayız.
Sizleri bu toplantıya davet ediyoruz.
 

Sayı : 2012 07

Yayınlanma Tarihi: 2012-07-01 00:00:00

Yazarın Diğer Yazıları

Anadilde Jineps Gazetesi Eylül 2024 Sayısı Yayında

Değerli Jineps okurları, Anavatanda yayımlanan Adige Mak (АДЫГЭ МАКЪ), Adige Psale (АДЫГЭ ПСАЛЪЭ), Çerkes Heku (ЧЕРКЕС ХЭКУ) gazeteleriyle ortak hazırladığımız eylül sayımızı sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar,

1 Eylül Dünya Barış Günü

1 Eylül, “Dünya Barış Günü” olarak sadece Türkiye ve KKTC’de, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “Dünya Barış Günü” ise 21 Eylül’de tüm dünyada kutlanıyor.

Sancılı ve fırtınalı yaşamlar

Dr. Şerafettin Dönmez’in yazdığı, sancılı ve fırtınalı bir hayat hikâyesini anlatan “Denef” kitabı, Papirüs Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı. Yayınevinin tanıtım yazısından... Benim kimliğimle kim, neden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img