Amerika’nın gizli parmağı

0
390

8 Ağustos 2008 tarihinde Gürcü kuvvetler Güney Osetya topraklarına operasyon düzenlemiş, gece saatlerinden başlayarak devam eden topçu ateşi başta başkent Şinval olmak üzere birçok yerde ağır hasara ve sivil ölümlerine yol açmıştı. Oset kaynaklara göre 2 bin, Rus kaynaklara göre 1600 kişi hayatını yitirmişti.

Amerika’daki İşçilerin Dünyası Partisi yöneticilerinden politika yazarı Sara Flounders, 15 Ağustos 2008 tarihli makalesinde Güney Osetya’ya yapılan kanlı saldırıda Washington’un masum olmadığına dikkat çekerek şöyle diyordu: “Gürcistan’ın Hazar Denizi’nden petrol ve gaz taşınması konusunda stratejik bir nokta olduğuna dikkat çeken yüzlerce makalede, bölgedeki çatışmanın Amerika’nın manevralarıyla nasıl bir bağlantısı olduğuna atıfta bulunulmuyor.

Gürcistan, Irak Savaşı’nda Amerika ordusuyla ittifak içindeydi ve Beyaz Sarayın Saakaşvili’ye politik desteği açıklığa kavuştu. Amerika ve NATO Gürcistan’ı yoğun şekilde silahlandırdı, ordusuna eğitim verdi. Gürcistan’da hala Amerikalı askeri ‘danışman’lar var. Güney Osetya saldırısı öncesi dönemde Pentagon Gürcistan’a yüzlerce tank, zırhlı araç, ağır silah, roketatar ve düzinelerce savaş helikopteri ve füzesi ikmal etti. Diğer NATO üyelerinden ve İsrail’den de yüzlerce silah yağdırılmıştı. Bunun karşılığında da Gürcistan, Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında destek verdi. Amerika 10 Ağustos’ta Irak’taki 2000 Gürcistan askerini Gürcistan’daki savaş alanına taşıdı. ‘Danışman’ların yanı sıra Amerika kökenli paralı askerler de Gürcistan’da faaliyet içinde.”

Tanıklıklar

Gürcistan Osetya’ya saldırdığında 44 yaşında olan Marina Dzagoeva Şinval’deki evinde yaşadıklarını şöyle anlatıyor. “7 Ağustos’ta evdeydim. Gece 23.30’da bombardıman başladı. Bodrum katına inmeye karar verdik. Sabaha kadar orada saklandık. Bodrumda yaklaşık 20 kişi vardı. 8 Ağustos’ta bombalar sustuğunda Atsamaz ve Taimuraz adlı 2 oğlum ve kayınvalidem Babutsa ile Vladikafkas’a gitmeye karar verdik. Yola çıkıp Tbet köyüne vardık. Askerler ve tanklar bize doğru geliyordu. Rus birlikleri olduğunu düşündük. Oğlum Atsamaz arabayı durdurdu ve bize yaklaşan askerlere Vladikafkas’a gittiğimizi söylemek için arabadan indi. Arabadan iner inmez askerler Atsamaz’ın ayaklarına ateş etti. Atsamaz yere düşünce Taimuraz ona yardım etmek için arabadan atladı ve o da yaralandı. Gürcü askerler arabaya yaklaştı ve kayınvalidemin kafasına ateş edip öldürdü. Sonra Taimuraz’ı yolun ortasına sürüklediler ve tankla üzerinden geçmek istediler. Diz çöküp yalvardım. Bir araba bekliyorlardı. Aniden bizi bırakıp kasabaya doğru ilerlediler.

Taimuraz ağır yaralı olduğu halde bir şekilde arabayı kullanarak bizi Zar köyüne ulaştırdı. Orada ilk yardım yapıldı ve Alagir hastanesine götürüldü. Doktorlar kanamayı durdurmak için ellerinden geleni yaptı ama oğlum doğumgününde yani 9 Ağustos’ta öldü.”

30 yaşındaki Olga Ataeva erkek kardeşi Alan Ataeva’nın başına gelenleri anlatıyor:

“Kardeşim diş doktoruydu ve bir klinikte çalışıyordu. 8 Ağustos’taki yoğun bombardımanda annem, babam ve kızkardeşimle birlikte şehir merkezindeki evimizin bodrumuna saklanmış. 9 Ağustos’ta geçici bir ateşkes esnasında birilerinin yardıma ihtiyacı olup olmadığını görmek için dışarı çıkmış. Ve geri dönmemiş. Ertesi sabah annem bombalara rağmen oğlunu aramak için evden çıkmış ve yaklaşık 300 metre ötede cesedini bulmuş. Paramparçaymış, büyük ihtimalle ağır silahlarla ateş edilmiş. Annem Alan’ı ayakkabılarından tanımış. Yoğun ateşe rağmen oğlunun cesedinin parçalarını toplamış ve evin bahçesine gömmüş.”

Şinvali’de yaşayan 1940 doğumlu Basil Bichenov o günleri anlatıyor:

“ Kızım hamileydi ve komşularıyla birlikte evlerinin bodrum katındaydı. Aralarında yaralı olanlar da vardı. Cep telefonları olmadığı için bir yeri arayamadılar ve tıbbi yardım almayınca bir kısmı öldü. Hamile kızım ölülerin yanında aç ve susuz birkaç gün geçirdi. Savaştan iki gün sonra bir kızı doğdu ama birkaç saat yaşayabildi torunum.” (www.ossetians.com, www.globalresearch.ca, osgenocide.ru)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz