Çerkeslerde Sanat

0
383

İnsanın yaşadığı dünyayı denetimi altına alması, tarihte beslendiği konuları kendi zengin yorumuyla işleyerek ortaya koyması, onu nesnelerin kökenini araştırmaya zorlamıştı. İnsan, içinde yaşadığı toplumsal yapıyı açıklamak için toplumsal inançların, kültürlerin nasıl oluştuğunu, hangi uzlaşmalar ya da karşıtlarla mücadele içerisinde olduğunu sürekli merak etmiş! Sevgi, nefret, öfke, korku, ölüm tüm bunlar, insanın öğrenme merakı olmuş. İlk çağ Proto-Çerkes Kültürü içerisinde de Çerkes insanı, Nart mitoslarındaki imgesel ve görsel tanrılara karşı, inançların merakıyla doğa olaylarının karşısında yaşadığı korku ve şiddetle, paniğin sonucu olarak, olayları denetimine alma isteğiyle kendi kültürel yaşamını başlatmıştı. Toplumsal değişikliklerle birlikte, toplumların yaşama ve inanca karşı anlayışları ya da doğa olaylarını gözlemeleri, evrimleşmeler göstermişti. Böylelikle Çerkes eski inançları da çok tanrılı dinlerden tek tanrılı semavi dinlere dönüşünce ondaki doğayı ve olayları kavrama kültürü de dönüşüm göstermişti.

Tam da bu dönüşümle Proto-Çerkes kültür ve sanat anlayışı da bir değişim yaşamıştı. Nart inançlarındaki tanrı – tanrıça kültürel imgeleri Çerkes sanatına, heykeline, resmine yansıtılmıştı. Kafkas boyları arasında, sanatın kültüre yansıması daha Nart mitolojileri zamanında başlamıştı. Totemizmden, doğa olaylarından kaynaklanan simgeler ve animizmin egemen olduğu süreçte, Çerkes kültürü ve sanatı bundan sonra yaygınlaştırılmaya başlamıştı. Koç, geyik, yaban öküzü, dağ keçisi başları ve boynuzları stilize edilmiş, sanatın ana öğeleri etrafında ortaya çıkartılmıştı.

Nart mitolojilerinde anlatılan, Hayvancılık ve Tarım Takvimine dayalı Proto-Çerkes totemlerini, sembollerini Sind, Zikh, Meot halkının en eski bayram, şenlik ve yortularında bulmak mümkündür. Uzak geçmiş Çerkes boylarının uzak dönemlerine ait pek çok totem vardı. Bunların en eski olanı Ceğafe (keçi ayaklı dansı) totemiydi. Bayram ve yortularda halkı eğlendiren, güldüren dramatize edilmiş seyirlik eğlenceler Nart mitolojilerinde sıklıkla yer edinmiş kültürel bir gelenekti. Bu gelenekler içerisine yerleşmiş Tarım ve Hayvancılık dönemine ait olan Ceğafe olayını anlatan buluntular Proto- Kuban kalıntıları arasında açığa çıkartılmıştır. ‘Ceğafe totemi’ nin hala değişik şekillerde de olsa Çerkesler arasında günümüzde de yaşatıldığı dillendirilmektedir. Şu belirleme bu konuda bir fikir vermektedir: “Herhangi bir nedenle, kavruk, çelimsiz, gelişmemiş tiplere kızıldığında; eğri büğrü, keçi ayaklı anlamında Ceğafe yapılı seni!” biçiminde bir sözün sıklıkla kullanıldığını Yismeyl Özdemir Özbay bir çalışmasında anlatmaktadır. Nart mitolojilerinden kaynaklanan eski Nart yaşamı pek çok alanda hala yaşatılmaktadır. Bu birazda Nartlar’a ait inancın günümüz Çerkes sanatına, kültürüne yansımasıdır. Nart mitolojilerinden öğrendiğimiz Thağale (Bereket Tanrısı), Mezıthe (Orman Tanrısı), Şıble (Yıldırım Tanrısı) gibi tanrılara ait tasvirlerin Çerkes sanatı ve kültürü içerisinde görülen konuşmalar ve yakarılarla, imgesel olarak kabul edilen Nart tanrılarına söylenen süslü, güzel sözlere yansıtılmış halidir. Nart mitoloji kavramlarıyla tanımlanmış ilk çağ Çerkes toplumu doğa olayları karşısında kalınca yaşadığı panik ve korkuya karşı bir yakarı, bir dua ile süslü söz söyleme sanatı olan “Huaho” geleneğini böyle başlatmıştı. Bu gelenek sanata yansıtılmıştı. Modern Sanatın Kökeni adlı çalışmada anlatıldığı gibi; “Sanatların tarihsel açıdan incelenmesi bizi bu sanatların kaynağı olan dine ve büyüye götürmekle birlikte, her sanatın kendine özgü niteliği” olduğu gerçeği böyle dillendirilmişti.

Çerkes toplumunun mitolojik söylencelerinden kaynaklanan ve sonraki süreçlerde oluşan sanatın niteliği, Çerkes inancındaki çok tanrılı dinler zamanında; yakarı, temenni, istek ve dilek söylemi olarak ortaya çıkmış, “Huaho” geleneğine dönüşmüştü. Bu da Çerkes toplumu içerisinde geleneksel olarak sürdürülen Huhao kültürünü dillendiren ustaları doğurmuştu. Sanatın Kökeni adlı çalışmada; “Bir sanat yapıtının ortaya çıkmasında yalnız geleneksel ustalıklardan değil” aynı zamanda o halkın estetik beğenisiyle seçiciliği o sanatı kalıcılaştırmıştır. En uzak geçmişteki Çerkes boyları, çok tanrılı dinlerle başlayan mitolojik efsane ve öyküleri, görsel sanatla günümüze taşımış, bunu inanca ve yaşama uyarlarken de farklı beğeniler ortaya koymuş. Bu yüzden de Nart mitolojileri, Çerkesler arasında geniş halk yığınlarının ilgisini çekmiş; sözlü, söylemsel kültürel öğeler olarak sanatla kalıcılaşmıştır. Ayrıca Çerkes kültüründe ve sanatında bu ana doku hiç bozulmadan ama her çağda değişime uğrayarak günümüze ulaştırılmıştır. En eski ProtoÇerkes / Kuban kültürü içerisinde çok tanrılı dinsel dizgelerle, inançlar terk edilse de Çerkesler, günümüzde Kafkasya’da; Hıristiyan, Müslüman ve Ateist inanç dizgeleriyle iç içe bir yaşam sürdürdükleri için bunların tamamına ait farklılaşmalar sanata yansımıştır. Tam da bu yüzden Çerkes sanatında eski dokuya dokunulmamıştır. En uzak geçmişe ait ProtoÇerkes kültüründeki eski inançlarla birlikte Hıristiyanlıkla Müslümanlık, Çerkesler arasında yaygınlaştığında onların sanat ve kültürü de iç içe girmiş zengin bir görünüm katmış sanata. Her toplum gerek yaşadığı dönemde gerekse sonraki dönemlerde gelecek kuşaklara eğitim açısından da büyük işlevler katmış. Zaten en başından günümüze sanat; hep toplumsal gereksinimleri karşılayarak ilerlemiş. Çerkes sanatı da toplumsal olarak halkın kültürel yaşantısını kolaylaştırmış. Tarihte Çerkes eski toplumsal inanç öğelerinin önemi buradan gelmektedir.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz