İstanbul’daki Çeçen Kampları boşaltıldı

0
398

16-18 Haziran arası, üç günde.

Yeni adres; İzmit, Tütünçiftlik, İlimtepe mahallesi, Belediye Konutları.

12 yıldır, hukuki statüleri netleştirilmeden İstanbul’da yaşayan insanlar, şimdi vatandaşlık verileceği sözü ile İzmit’e taşındılar.

Taşınmaya dair kimi bilgiler verilmiş, ancak önceden yeni yaşam yerinin görülmesi sağlanmamış. Sadece İzmit lafı edilmiş. “Kamplardan birer kişi götürülebilir ve yeni yer hakkında bilgi alınabilirdi” haklı tepkisi var şimdi.

Fenerbahçe kampında toplam 203 kişi kalıyordu. 3 otobüs ve bir kamyon ile kamp boşaltıldı. Evlerin mobilyalı olduğu, giysiler ve özel eşyalar dışında mobilya vb. eşyalarını almamaları söylenmiş. Bir kamyon ile 203 kişinin eşyası taşınmış. Önceden yeni dairelerini görme fırsatları olmadığı için gerekli olabilecek bir eşyayı da almadan taşınma işlemi gerçekleştirilmiş. Her kamp için bir günde bitirilmiş işlem. Sonradan gerekli olabileceğini düşündükleri bir eşya için kampa uğrayanlar ise bütün eşyaların kırılıp döküldüğünü görmüşler, görüntülemişler de bu durumu.

Yaşamak için asgari koşullar eksik bırakılmış. Kişi sayısına uygun yastık, battaniye vb. malzemelerde eksiklikler olmuş. Öğrenci için çalışma masasının olmayışı diğer bir örnek. “Kamplardan hiçbir eşya almanıza gerek yok, herşeyi yeni dairenizde bulacaksınız” demelerine karşın.

İlköğretim öğrencileri için konutlara yakın okul var. İlköğretim Müdürlüğü çocukların listesini almış. Lise öğrencilerinin de listesini almış. Ama lise öğrencileri yaklaşık 15 km. uzaklıktaki okula dolmuşlarla gitmek durumunda. Üniversite öğrencilerinin durumu net değil. Yıldız Teknik Üniversitesi ve diğer üniversitelerde okuyan gençlerin durumu belirsiz. Ev-oda tutabilecek durum söz konusu değil. Yurt olanaklarından yararlanmaları gerek. Önemli bir konu bu.

Taşınma öncesi verilen bilgiler; İzmit’e gidecekleri, 6 ay içinde vatandaşlık verileceği, devletin bir yıl boyunca her aileye 700.- TL/ ay yardım yapacağı, iş konusunda yardımcı olunacağı, bir yıl içinde kira ödemeyecekleri ama faturalarını (su-elektrik) kendilerinin ödeyeceği …

İlk konuşmalardaki iyi yaklaşımlar, taşınma sonrası “bize verilen emirleri uyguluyoruz” a dönüşmüş. Kamplardaki aileler söz verildiği gibi aynı bloklara yerleştirilmemiş örneğin, dağıtılmış konutlara. 4-5 katlı inşa edilen konutların genelde giriş katlarına yerleştirilmiş mülteciler. Aile sayısına göre 3+1 ya da 2+1 dairelere dağıtıldıkları söyleniş. Muhtarlık, komşularının yanına taşınma talebini dile getirenlere “kendisinin bir şey yapamayacağını” söylemiş. Genelde zemin katların mültecilere tahsis edilmesi, büyük bölümü boş olan konutlarda bir doluluk görüntüsü yaratıyor. Bu durum “bizim durumumuz ikinci ve üçüncü katların prim yapmasını mı sağlayacak?” sorusunu sorduruyor mültecilere.

Konutların dış cephe izolasyonu yok. Yaz yağmurlarında dahi dış cephe nemi içeriye aktarmış. Alt yapı sorunu nedeniyle kimi dairelerde gece ve sabah saatlerinde ciddi bir kanalizasyon kokusu söz konusu. Duvar bölmeleri belli ki ince ve izolasyonsuz malzeme ile örülmüş, komşu daireler birbirlerinin sesini çok rahat duyuyor. Yeni sakinler hacet giderirken komşu tuvaletteki duyabilir endişesi taşıyor. Üçüncü katta bir dairede horlayan bir kişinin sesini zemin kattan dinleyerek uyumaya çalışmak zor olsa gerek.

Deniz seviyesinden 405m. yükseklikteki konutlarda yaşam, kış koşullarında hayli zor olacaktır. Doğalgaz mevcut. Ancak giriş kat dairelerinde zemine döşenmiş duvardan duvara bir kaplamanın altında muhtemelen izolasyon yoktur, yukarıda belirttiğimiz gibi dış cephe de izolasyonsuz, böyle bir durumda ciddi bir yakıt gideri söz konusu olacaktır. Faturası da, aylık 700.- TL. olan yardım ödentisinin içinden çıkacak.

Ve önemlisi ilk ay 700.- TL. olan yardım, ikinci ay 500.- TL. olarak ödenmiş. Mültecilerin tepkisine görevli memurun yanıtı, “Bana verilen talimatı yerine getiriyorum” olmuş. Diğer yandan bir yıl süreceği söylenen yardım, Ankara’dan gelen bir görevlinin verilen iftar yemeği konuşmasında “yıl sonuna kadar vatandaşlık işleminiz tamamlanacak, sonra zaten yardım da kesilecek” sözü ile 6 aya indirilmiş gibi görünüyor.

Binalar dış görünüşleri itibarı ile, kamplardan sonra daha insani koşullar ön değerlendirmesine neden olsa da asgari yaşam gereksinimleri ve sağlık koşulları değerlendirildiğinde eksiklikler ve sıkıntılar görülebiliyor. Kış koşullarının neler getireceği ise yaşayarak öğrenilecek.

Hastane yıl sonuna kadar ücretsiz denmiş. Ama örneğin diş sorunu olan bir hastaya söylenen ise şu; “Dişi çekeceğiz, ücretsiz; tedavisini istiyorsan, dolgu gerekiyorsa ücret ödeyeceksin”. Hastanedeki işgüzar görevli memurun, fotokopi için mültecileri hastane dışına yollaması, dışarıda en yakın fotokopi olanağının ise ciddi uzak bir mesafede oluşu, şikayet üzerine memurun hastanede mevcut fotokopi cihazını kullanması ise reva görüleni anlamak için iyi bir örnek.

Mülteciler; “6 ay içinde vatandaşlık verilecekse bu bilgi bize verilebilir, İstanbul’da mevcut koşullarda bu duruma hazırlanabilir, sonra kendi olanaklarımızla istediğimiz yere gidebilir, ya da bize sunulacak alternatiflerden birini seçerdik. Neden bizi İzmit’e taşıyarak -üstelik yangından mal kaçırır gibi aceleye getirilerek, nerede kalacağımızı önceden gösterme gereği dahi duymadanvatandaşlık prosedürü başlatıldı?” haklı sorgulaması içindeler.

Türkçe bilmeyenlerin oluşu ayrı bir sıkıntıya yol açacak bu süreçte. Meslek sahibi olan ama Türkçe bilmeyenler iş bulmakta zorlukla karşılaşabilecek. Daha genç olup Türkçe konuşabilenler ise meslek sahibi olmamanın zorluğunu yaşayacaklar.

İş-Kur Kocaeli birimi mültecilerle görüşme yapıp meslek edindirme kursları için broşürler bırakmış. Bir de başvuru formları. Türkçe kursların da söz konusu olabileceği söylenmiş. Henüz konuyla ilgili somut bir gelişme yok.

Çeçenler 12 yıldır hukuki statüleri belirsiz bir şekilde yaşıyor Türkiye’de. Çalışma izinleri yoktu, çalışanlar “kaçak çalışan” statüsünde idi. Çocukların ve gençlerin eğitimi konusu da ısrarlı takip ve talepler sonucu çözülebildi. 12 yıl sonra “6 ay ya da bir yıl içinde hukuki statü netleşecek” yaklaşımı ile “iş bulsanız da bulamasanız da yardım kesilecek” dayatması nasıl açıklanabilir.

Türkçe bilmeyenler nasıl iş bulacak? Üniversite öğrencilerinin durumu ne olacak? Yerleştirildikleri dairelerde asgari insanca yaşam için fiziki koşullar düzeltilecek mi? Kira ödemesi söz konusu olacak mı? Sorular çoğaltılabilir.

Vatanlarına dönmek isterler mi? Elbette. Ama Çeçenya’da evi yıkılmış olanlar “nerede barınırız” sorusuna yanıt arıyor, “nasıl yaşarız” sorusunun yanısıra. Çocukları Rusça bilmediği için okul aşamasında bir yılı kaybedecek olsa da bunu göze alacaklar, ama eve ve işe gereksinimleri var.

(16 Ağustos 2012)

Önceki İçerikOsetlerde evlenme ve düğün töreni
Sonraki İçerikUmuda at sürmek (2. bölüm)
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz