Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kayseri’de bir hafta

Songül ve ben geçenlerde Kayseri’ye gittik. Sabahat ve Erdoğan abinin misafiri olduk. Sevilmek, ister istemez şımarıklılığı da beraberinde getiriyor. Dolayısı ile Sabahat ablaya “sen düşünme yemek listesini ben yapayım” dedim. Başladım saymaya, birinci gün sabah kahvaltısına Halvane, ikinci gün Gubate, üçüncü gün Psıhalıve, dördüncü gün PasteŞips, beşinci gün Hadamezırt, altıncı gün Koueyjapxe, yedinci gün Haldame, sekizinci gün Haldamebaje, dokuzuncu gün Jemukua. Hepsini sırayla yaptı, ailecek afiyetle yedik. Kaymakla yapılan Şetaheliva’ya sıra gelmedi.

Son gün sıra tatlıya gelmişti, bir yerlerden tarif aldı Tkhurumbiy tatlısı yapmaya çalıştı, ilk denemesi olduğu için diğer yemeklerde elde ettiği başarıyı sağlayamadı, amma bizler onu da diğerleri gibi sildik süpürdük, inşallah bir dahaki sefere tutturacak.

Erdoğan abi sağolsun Kayseri’yi gezdirdi. Müzeleri, camileri ve diğer tarihi eserleri keyifle gezdik, en çok küçük şirin Mimar Sinan Cami’sini beğendim.

Songül’ün küçük kardeşi Murat, Erciyes dağına gezmeye götürdü. Yeni kayak tesisleri yapılıyordu. Teleferik deneme seferleri yapıyor halkta biniyordu. Biz de binip zirveye çıkalım dedik, teleferikle zirveye doğru yol alırken dönenleri gördük ki paltolarına, battaniyelerine sarınmışlar, bize gülerek seslendiler “yukarıda kar yağıyor, donacaksınız”, gerçekten de öyle oldu, yarı yola varmıştık ki teleferik durdu, bu arada yağmur yağmaya başladı, ardından da kısa süreli sulu sepken, bizler kısa kollu gömleklerimizle titreyip durduk, bereket yanımızda genç yeğenlerimiz vardı da, onlar çıkarıp rüzgarlıklarını bize verdiler, donmaktan kurtulduk.

Erciyes dağına bir tarafından çıktık öbür tarafından, Kayseri’yi yüksekten seyrede ede indik. Döndüğümüz de Murat, ablasına takılıyordu: “Abla, Zafer abim hep genç kalsın diye dipfirize attım.”

Kayseri Kafkas Kültür Derneği’ne iki defa uğradık, bir iş hanının en üst katındaydı, ikisinde de kapalı bulduk, kimseyle görüşemedik.

Uzunyayla Kültür ve Dayanışma Derneği, Talas ilçesinde, misafir kaldığımız yere yakın idi. İki defa ziyarette bulunduk. O da ana cadde üzerinde, Kiçiköy Atatürk bulvarında bir binanın en üst katında idi. Bir iki masada okey oynuyorlardı. Eski başkanı oradaydı, onunla görüştük, çay içtik. Masaya birkaç adet Jıneps gazetesi bıraktım. İlgiyle incelediler. Bu arada yeni seçilen yönetimden ikinci başkan geldi; Musa Arslan. Abhazya’da şehit düşen Yeğoj Hanifi Arslan’ın abisi. Derneğin durumundan, Jıneps’ten konuştuk. Derneğin okey salonundan ibaret olmadığını söyleyerek bizi diğer bölümlere götürdü. Bir bölüm yönetim odası olarak düzenlenmiş, bir bölümde faaliyetlerin yapıldığı kısım olarak düzenlenmiş. Bu bölümde küçük bir mutfak da vardı. Dernek başkanı olarak Ferit Duman seçilmiş. Musa Arslan ile Jıneps’in dernekte satışa sunulması konusunu konuştuk. Yönetim kurulu ile konuşup bir sonuca bağlayacaklardı. Henüz bir sonuca ulaşılmadı.

Daha sonra, bir defa daha Bünyamin Ergun ile buluşmak için gittik. Gene iki masada okey oynayan gruplar vardı. Oturup Bünyamin Ergun ile konuştuk. Onun bir randevusu vardı, ayrıldı. Erdoğan abi yakın bir yerde tanıdığı birisine baş sağlığına gitti. Bir süre yalnız kaldım. Oturup gazetelere bakıyordum, diğer masalarda okey oyunu devam ediyordu. Birden herkes kalktı, salonu boşalttılar. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken daha önceden tanıştığımız emekli öğretmen Nihat Bey kapıda göründü,” ben senin için geldim, buyur yemeğe” dedi. Ben sağ ol dedim ise de beni aldı, daha önce gördüğüm küçük mutfaklı faaliyet odasına götürdü. Herkes yemek masalarının etrafına dizilmiş, bir kısım görevliler de yemek servisi yapmaya çalışıyorlardı. Ne olduğunu sorduğumda, hayırlı bir işten gelindiğini, bir söz kesme, nişan işi olduğunu, onun için katılanlara kutlama yemeği verildiğini söylediler. Yemekten sonra hayır duaları edildi ve topluluk dağıldı. Yanımda bulunan birkaç adet Jıneps gazetesini orada bulunanlara, başta gençler olmak üzere dağıttım. Güzel bir Uzunyayla geleneği şehirde de dernek çatısı altında devam ettirilmeye çalışılıyordu.

Kayseri gibi Çerkeslerin yoğun olarak bulunduğu şehirde bir temsilciliğimiz maalesef yok, Uzunyayla Derneği kabul eder ise bir satış ve irtibat noktamız olmuş olacak.

Bekliyoruz, umarız Kayseri›de bir temsilciliğimiz olacak!

Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Janxot bir aşkla nasıl yandı!

Janxot sarhoştu; aşk sarhoşu… Uzak akraba halası olan, Fatimat’ın oğlunun düğününe gittiğinden beri başı bulutlarda, yıldızlarda, kendisi, belki biraz ferahlarım diye, nerede olursa olsun soğuk...

Sessiz deniz

-Batı kafkasya kıyılarında can verenlere-   Ts’emez kıyısı, boylu boyunca, Açmış bağrını, bakıyordu, Duygulardan yoksun, O koyu mavi engin sulara, Atlantis çöktüğünden beri, Hemen yanı başında derin kuytulara. Kim bilebilir, belki sarsılmıştır, Ya...

Eğitmen kurslarına bir örnek: Kamlık 3. Bölüm

B. 1940 Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu 1- Kamlık hayatı: Samsun, Tokat, Amasya illeri Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu; Samsun İlk öğretim Müfettişi Halil Seven’in eğitim şefi...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img