Önce Osmanlı ‘hain’ ilan eder
Kurulan hükümette Dürrizade Abdullah Efendi Şeyhülislam ilan edilir . Milli Mücadele’ye katılanları hain ve şaki ilan eder. Kuvayı Milliyeciler hakkında ölüm fetvasına Şeyhülislam olara k onay verir, Sadrazam Damat Ferid Paşa imzalar , Sultan Vahdettin yürürlüğe koyar. Ölüme mahkum edilen eşkiyalar arasında ilk ismi geçen Ethem Bey’dir
Poyraz grubu daha sonra kendilerine katılan Binbaşı Ahmet Bey ve Alaşehir grubundan Mustafa Bey birlikte gelerek Ethem Bey’i, ağabeyi Reşit ve Karargah kumandanı Yusuf Bey’i ziyafete davet ederler. Amaç üçünü de ortadan kaldırmaktır. Olay şöyle gerçekleşir;
Bugünkü Çarşı camisi ve Ticaret Odası’nın olduğu bölgede bulunan çıkmaz sokakta yemeğe geldiklerinde kendilerini öldüreceklerdir. Bu suikastçıların içinde, Çaltılı Köyünden Kel Osman, Gebeşli Osman, Tekkeşan (Süleymaniye) köyünden bir kişi bulunuyordu. Olaydan haberi olan Ethem Bey önlemini almıştı. Halil ve Ali Çavuş idaresinde on kişilik silahlı birliği bir gün önceden pusu kuracakları yerin karşısındaki binaya gizlice yerleştirmişti. Akşam üzeri Reşit Bey ve Yusuf Bey yola gecikmeyle çıkarlar. Halil ve Ali Çavuş görevlerini yaparlar, suikastçılar ellerinde silahlarıyla yakalanır. Ev sahipleri planları meydana çıktığı için kaybolur. Akşamüstü başlayan şehir içindeki çatışmalar sabaha kadar sürer. Kesin netice almak için cepheden süvari birlikleri gelir. Alaşehir’den gelecek desteği engellemek için yollar tutulur. Poyrazoğulları grubu şehrin kenarına kadar sürülür. Kesin netice alınmak üzeredir ki Yunanlılar, Ahmetli üzerinden saldırıya geçer. Ethem Bey zor durumdadır. Binbaşı Ahmet Bey bu sırada Reşit Bey’e müracaat edip barış istemiştir. Teklif kabul edilir, şehirden çıkıp gitmelerine izin verilir. Daha sonra bu grubun büyük bir çoğunluğu Ethem Bey kuvvetlerine katılacaktır.
Şehir sakinleşince süratle Ahmetli önlerine gelinir. Yunanlılar topçu taburunun takviyesi ile bir alaya yakın kuvvetle saldırıya geçmiştir. Şiddetli çatışmalar olur. Yunanlılar önce durur sonra gerilemeye başlar. Amaç müdafaa hattını korumaktır, bu başarılmıştır.
Tekrar Salihli’ye gelinir. Asileri destekleyenlerin evleri yakılır (Kopuk Osman’ın evi). Poyraz tarafına yönelinir. Af isteyenler affedilir ve cepheye sürülür, karşı koyanların evleri yakılır, cezalandırılır.
Poyraz çetesi meselesi halledikten sonra Ethem Bey, Alaşehirli Mustafa Bey’e haber göndermiştir. Alaşehir’den bazı kişilerden aldıkları malları iade eder, kendisiyle birlikte Sart cephesinde Yunanla çarpışırsa kendisini af edebileceğini söylemiştir. Mustafa Bey cevap vermediği gibi Eskişehir tarafından Sart cephesine getirilen cephaneye Alaşehir istasyonunda el koyar. Ethem Bey kuvvetlerinin başına geçer. Alaşehir’e yönelir, sabaha karşı Alaşehir’i sarar ve şehre girer. Mustafa Bey Afyon’a doğru kaçar. Afyon’da Ömer Lütfi Bey’e tutuklanması için haber geldiğini öğrenince İstanbul’a gider. Alaşehir’de şehrin ileri gelenlerinden zorla alınan paralar iade edilir, suçlu olanlar cezalandırılır. Mustafa Bey’in kuvvetlerinin önemli bir bölümü Ethem Bey’in kuvvetlerine katılır.
Mustafa Kemal’in, Ankara’dan, Çerkes Ethem’in ağabeyi Reşit Bey’e gönderdiği 7 Ocak 1920 tarihli telgrafından; “Bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan Çerkes kardeşlerimiz, hepimizin övdüğümüz baş tacımızdır. Asıl, bugün düşmanlarla çevrili Türk, Kürt, Çerkes ve diğer din kardeşlerimizin el ele vermesi, sarsılmaz bir bütün oluşturmaları, namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur.”
Yunanlılar Birgi’yi ele geçirmişler, aldıkları destek kuvvetlerle Bozdağ’ı aşmak için hareket hazırlığı içindedir. Ethem tehlikeyi görmüş, Afyon’daki Miralay Ömer Lütfi Bey’den yardım istemiştir. (Ethem Bey’in nizamı kuvvetlerle ilk teması budur). Ömer Lütfi Bey, Afyon’dan Kaymakam Arif Bey (Ayıcı Arif) kumandasında bir müfreze, iki askeri doktor ve sağlık malzemeleri gönderir. Aydın’daki 57. Fırka da malzeme göndermektedir. Nizami kuvvetler yardıma geldikçe cephe güçlenmektedir.
Yunan ileri hareketi başlamadan Sarı Edip Efe ve Arif Bey komutasındaki kuvvetler Ahmetli-Bintepeler hattında saldırıya geçmiş ve Yunan kuvvetlerini püskürtmeye başlamıştır. Yardıma gelen iki Yunan taburuna karşı koyamayan Arif Bey kuvvetlerini alarak Alaşehir’e çekilir. Cephe boşalınca Yunanlılar ileri harekete geçip Salihli yakınına kadar sokulur. Ahmetli cephesi tehlikeye düştüğünden ova kısmını müdafaa eden kuvvetler geri çekilir. Mecbur kalınmadıkça cephe savaşı yapılmıyordu.
Yunanlılar Salihli’yi topçu ateşi altına almışlardı. Ömer Lütfi Bey Alaşehir’e, oradan da Salihli’ye gelir. Ethem Bey’le birlikte en ileri hatlara kadar giderler ve şunu kararlaştırırlar. Düşmanı taarruza başlamasından önceki hatlara sürmek, bu yapılamazsa cephenin yıkılma tehlikesi vardır. Ömer Lütfi Bey’le hazırlanan plan başarılı olursa, Papaslı(Hocalı)- Mersindere’ye kadar olan bölge ve bunun sonucunda demiryolu hattı kontrol edilecekti. Ömer Lütfi Bey’e göre Eskişehir-Afyon mıntıkası da bu koşullarda emniyette sayılabilirdi. Bu arada çok önemli bir gelişme olur. Bandırma’dan Hamdi Bey’in gönderdiği cephaneler gelir. Her tarafta birden taarruza geçilir. Yunanlılar bozguna uğrar, malzemelerini bırakarak Sart’ı tahliye eder, Gediz nehrini geçerken yaptığı duba köprüleri de tahrip ederler.
Altı gün süren savaştan sonra Yunanlılar ileri harekete başlamadan önceki hatlara sürülmüştür.
İngiliz ve Yunan yandaşı davranışlarıyla öne çıkan sadrazam Ferit Paşa’nın yerine Ali Rıza Paşa sadrazam olmuştur. Meclisi Mebusan toplantıya çağırılmış, yapılan seçimlerde, Ethem Bey’in ağabeyi Reşit Bey (Saruhan), Ömer Lütfi Bey (Afyon) mebus (milletvekili) seçilmişlerdir. Askerler milletvekili olamadıkları için Ömer Lütfi Bey mesleğinden ayrılmıştır. İstanbul’a Meclise beraber gideceklerdir.
Yunanlılarla savaşı takip eden günlerde İngiliz-Fransız-İtalyan temsilcilerden oluşan altı kişilik bir Kızılhaç (Salib-i Ahmer) grubu Salihli’ye gelir. İki tarafın yaralıların mübadele edilmesi teklif ederler. Ethem Bey teklifi hemen kabul eder.
İstanbul’dan ağabeyi Reşit Bey’den mektup gelir. Mektupta durumun çok kötü olduğu, İtilaf (Müttefik) devletlerinin, özellikle İngilizlerin her şeye hakim olduğu, Ankara’dan gelen Heyeti Temsiliye ile kabinenin arasının açık olduğu yazmaktadır.
Yirminci Kolordu ve Kuvay-ı Milliye Umum Kumandanı Ali Fuat Paşa 13 Mart 1920 Akşamı Eskişehir’den telgraf başında Ethem Bey ile görüşür. Ethem Bey’i kutlar ve bilgi alışverişinde bulunurlar.
Ertesi gün, Mustafa Kemal Paşa Ankara’dan Ethem Bey’i arar (Telgraf makinası başında). Öncelikle Ethem Bey’i zaferinden dolayı tebrik eder. İstanbul ile haberleşmelerinin tamamen kesildiğini İzmir bölgesinden duyulan haber olup olmadığını sorar. Ethem Bey, İskirkiyadis’e (Yunan Komiseri) yakın kaynaklardan gelen habere göre İstanbul’un iki gün içinde işgal edileceğini, bir başka önemli olayın Balıkesir bölgesine Anzavur’un yapacağı hareket olduğunu söyler. Mustafa Kemal Paşa’nın ihtiyaçlarını sorması üzerine de Ali Fuat Paşa’dan istediklerini tekrarlar. İstediklerinin büyük bölümü kısa sürede gelir.
Elcon Hayd’ın raporu
Mondros anlaşmasının hükümlerine göre müttefiklere hak olarak tanınan kontrol heyetleri (bölge komiserleri) vardır. Bunlar Anadolu’nun stratejik noktalarına gönderilmiş ajanlardı, anlaşma hükümlerine uyulup uyulmadığını denetliyorlardı. Manisa’da İngiliz Binbaşı Elcon Hayd görev yapmaktaydı, onun yazdığı rapor şöyledir.
“Türkler, İstanbul Hükümetinden ümidini kesince, kendi başlarının çaresine bakmak istemiş ve şu yolu tutmuşlardır: Muhitlerinde sözünü geçirebilecek vaziyette olanlar hemen elele vermişler, mahalli komiteler kurmuşlardır. Bunlar sivil¬¬-asker şahsiyetlerdir ve asker olanlar kıyafetlerini ve hatta unvan ve adlarını bile değiştirerek İstanbul’un şüphelerini üzerlerinden uzaklaştırmayı başarmışlardır. Çünkü biz bu tedbire başvurmayanları hemen tesbit ediyor, şikayet ediyor, bu kafi gelmezse kendimiz tasfiye ediyorduk. Manisa ve havalisinde faaliyette bulunanlar, benim, dünya harbinde isimleri ve faaliyetleri tanıdığım üç kardeş idiler. Bunların en küçüğü olan Ethem’le Irak cephesinde karşılaşmıştık. General Townshend’i esir eden Türk kuvvetlerinin akıncı müfrezelerinden birine kumanda eden bu adam, rütbesinin çok üstünde vazife almış, İran cephesine öncü olarak gönderilmişti. Aslı Kafkasyalı olan bu aile, şimdi Yunan ilerleyişinin stratejik bir noktasında gerilla harbine başlamışlardı”.
Zafirepulos’un raporu
Yunan Komutanlarından Zafirepulos aşağıdaki raporu yazarak takviye birlikleri istemiştir:
“Her an güçlenen bir Türk direnişi ile karşı karşıyayız. Direnme İstanbul Hükümeti’ne bağlı makamlardan değil, doğrudan doğruya halktan gelmektedir. Dikkati çeken husus; direnmenin aralarında düşmanlık bulunan halktan gelmesidir. Zeybeklerin karşı koyması mevziidir. Balkan Savaşı’nda Hamidiye korsan gemisiyle tanıdığımız ve Mondros Silah Bırakışması’nı Osmanlı Hükümeti adına imzalayan eski Bahriye Nazırı Rauf’un kendisi gibi Çerkes ve maiyetinde yetişmiş olan Ethem Beyin başında bulunduğu Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş ve sayıları beş bini bulduğu tahmin edilen Çerkesler, Akhisar¬-Salihli arasında kuvvetli bir savunma hattı kurmuşlardır.”
İstanbul’un işgalinden sonra olaylar birbirini izlemiş, önce Ali Rıza Paşa sonra Hulusi Salih Paşa sadrazamlıktan ayrılmaya mecbur kalmış, yerine Padişahın da istediği Ferit Paşa tekrar sadrazam olmuştur. Kurulan hükümette Dürrizade Abdullah Efendi Şeyhülislam ilan edilir. Milli Mücadele’ye katılanları hain ve şaki ilan eder. Kuvayı Milliyeciler hakkında ölüm fetvasına Şeyhülislam olarak onay verir, Sadrazam Damat Ferid Paşa imzalar, Sultan Vahdettin yürürlüğe koyar. Ölüme mahkum edilen eşkiyalar arasında ilk ismi geçen Ethem Bey’dir.
Anadolu’daki direnişin artması, başarılar kazanması İngilizleri ve özellikle Padişahı rahatsız etmişti. Anadolu’da yer yer isyanlar başlıyordu. Bunların en önemlisi Güney Marmara Bölgesinde idi. Buraya İstanbul’dan özel heyetler gönderilmişti. Ellerinde Şeyhülislam’ın fetvası, Padişahın fermanı bulunuyordu. Bolu-Mudurnu- Gerede-İzmit-Adapazarı- Düzce isyana hazırdı.
Anzavur Ahmed, Şubat 1920’de ikinci kez ayaklandı. Gâvur İmam adlı bir başka ayaklanmacının denetimindeki Biga’yı üs edindi. Ardından Gönen, Manyas, Ulubat, Susurluk, Bandırma ve Karacabey’i ele geçirdi. Nizami kuvvetler ayaklanmayı bastırmada başarısız olmuştu. Ethem Bey göreve çağırılır. Ancak hem bölgedeki Kuvay-ı Milliye heyetleri hem de Ethem Bey cepheden ayrılmaya sıcak bakmamaktadır. 28. Fırka kumandanı Kazım Bey’den “Bir dakika tehiri mucibi idamdır” kaydı ile şifreli telgraf gelir (10 Mart 1920). İsyanın bastırılması için tek umut Ethem Bey’dir. Ethem Bey gitmeye karar verir.
Ethem Bey, Anzavur ayaklanması tehlikeli hal alınca Demirci Mehmet Efe’den destek ister, istediği desteği alamayınca arada gerilim oluşur. Sorunu çözümlemek için Refet Paşa bölgeye gelir. Salihli’de misafir olur.
Birliklerini Çerkes komutan Aşir Bey’in komutasına bırakır ve Salihli’den ayrılır. 15 Nisan 1920’de Balıkesir’dedir.
Bundan sonraki Salihli ile ilişkili olmayan bölüm yazımızın konusu değildir. Ethem Bey;
-I. Anzavur,
-II. Anzavur,
-Düzce-Hendek,
-Yozgat
ayaklanmalarının bastırılmasında doğrudan etkili olmuştur.
O dönem ülkedeki en büyük askeri güç Ethem Bey’in kuvvetleridir. Mustafa Kemal Paşa telgrafında “Kuvay-ı Seyyare Umum Kumandanı Ethem Beyefendi” diye ifade etmektedir. Millet Meclisi kendini ayakta karşılayıp “Münci-i millet (milletin kurtarıcısı)” ilan etmiştir. Hakkında şarkılar söylenmektedir. Meclis tarafından görevlendirildiğinde alınacak kararları görüşmek üzere Ankara’da iken Mustafa Kemal Paşa’nın evinde misafir ediliyordu.
Yozgat isyanı
Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa’ya özel bir mektup yazar. Bu mektup Yozgat isyanını anlatmaktadır. Ayaklanma Ankara’yı tehdit etmektedir. Yozgat isyanını bastırmak üzere Ethem Bey acele çağırılmaktadır. Bu arada Salihli Kaymakamı Aşir Beyden haber gelir. Ethem Bey’in Salihli’ye dönmesi istenmektedir.
Ethem Bey, görevden kaçmamakla birlikte asıl cephesine dönmek arzusunda olduğunu, Yozgat isyanlarının mümkünse başka bir imkanla halledilmesini Ali Fuat Paşa’dan ister. Ama Ankara’nın elinde isyanları bastırabilecek başka bir güç yoktur. Ethem Bey’in Yozgat’a gitmesinden başka çare de yoktur. Ethem Bey ve kuvvetleri 20 Haziran 1920’de Ankara’dan ayrılır. 23 Haziran 1920 sabahı Yozgat önlerindedir. 27 Haziran 1920’de ayaklanma önemli ölçüde bastırılmıştır. 9 Temmuz 1920’ye kadar Ethem Bey Yozgat’tadır.
20 Haziran 1920’de Yunanlılar taarruza geçer. 24 Haziran 1920’de Salihli Yunanlılar tarafından işgal edilir, Salihli için zor günler başlamıştır.
Tarihsel koşullar Ethem Bey’i Mustafa Kemal Paşa ve özellikle İsmet İnönü ile karşı karşıya getirir. Ethem Bey, Yunanlılarla Geçiş Protokolü imzalayıp Yunan tarafına geçmiştir.
Bundan sonra Ethem Bey’in adının önüne Çerkes sözcüğü konacaktır. Hain Çerkes Ethem olarak bahsedilecektir. Atina’dan Almanya’ya oradan Mısır’a daha sonra da Ürdün’e gidecektir.
150’liklere af çıktığında yurda dönmesi için Şam konsolosu İlhami Bey’in Mustafa Kemal Paşa’nın bilgisi dahilinde hazırlattığı vizesi hazır pasaport ve parayı Ethem Bey kabul etmemiştir. “Ben vatan haini değilim. Bana bu suç isnat edilmiştir. Tarafsız bir mahkeme isterim. Bütün hakikatler ortaya konulmalıdır. Ben suçlu değilim ki affı kabul edeyim” demiştir.
Ethem Bey, 21 Eylül 1948’de ölmüştür. Mezarı, Ürdün’ün başkenti Amman’da Vadi-i Kır’daki Kabartay Mezarlığı’nda bulunmaktadır. (Bitti)