Adige Halk müzik aletleri sergiledikleri çeşitli makam ve yapılış özellikleriyle, Adige Halk Müzik Kültüründe ayrı bir yere sahiptir; ayrıca halkın maddi ve manevi kültürel değerlerinin yüceliğini göstermektedir. Bilimadamlarına göre bu müzik kültürünün kökleri yeni çağ öncesi VI – IV. Y.yıla kadar uzanmaktadır.
Adige halk müzik aletlerinden ilginç olanlar nefesli çalgılardan Kaval-Düdük, salyangoz kabukları, ağaç yaprakları, otlar, boş ceviz kabuğu, Khamıl vs. Günümüzde bile Adigeler, iki kez çapalanmış mısır haşatından sonra saplardan kaval türü nefesli çalgı yapmaktadırlar.
Bjemıy (boynuzdan yapılan nefesli çalgı) Sırıne-kaval ve Khamıl Adigelerin ayin veya dini törenler sırasında yararlandıkları çalgılardandır. Bjemıy ile Sırıne günümüzde pek kullanılmıyor; ancak Khamıl güncelliğini korumaya devam ediyor.
Eskiden Adigeler Khamılı eğlenceye dayalı tüm törenlerde kullanırlardı, bu çalgının düğünlerde özel bir yerde vardı. Sesi, dans müziği çalarken özellikle yükselirdi. Gece eğlence toplantılarında ve düğünlerde Khamıl grubu en az dört kişiden oluşurdu. Grupları Khamıl çalan iki kişi, pheçıç (Şimşirden yapılan ince tahtalar demet halinde üst-üste bağlanır, birbirine çarptırılarak ritmik müzikte kullanılır. Müziğin temposuna göre hızlı ya da ağır hareket ettirilir. Ç.N.) kullanan bir kişi ve düğünü yöneten bir kişi olmak üzere dört kişiydi.
Etnografik-Tarih araştırmalarında Khamıle ilişkin yazılara rastlanır. Fransız tüccarlarından Jan Tavernıye, Adigeler arasında tanık olduğu bir töreni şöyle anlatır: “Günboyu Bahsime (Mısır, arpa veya buğday unundan eksiltilerek yapılan Adigelere özgü geleneksel bir içki Ç.N.) içtiler, şarkı söylediler, dans ettiler. 12 kişinin çaldığı Khamıl sesi yanında başka müzik aletleri olmasa da şarkılar çok uzaklarda yankılanıyordu. İnsanlar coşku içerisinde günü kutluyorlardı. Gruptan birinin çaldığı Khamıl, diğerlerininkinden daha büyüktü. Sırayla grubun elindeki Khamıller ufalıyordu. En sonda oturan müzisyenin elindeki ise, Sırıne gibi küçüktü. Törenin yaşlıları yemeği bitirince sofradan kalkıp evlerine dağıldılar. Geceyi orta yaşta kadın ve erkeklerle gençler sürdürdüler. Khamılden dökülen nağmeler eşliğinde gençler dans ediyorlar, mutluluk içerisinde eğleniyorlardı.” J.V.E. Tebu de Marinire F. D. de Monperere’de Khamıle ilişkin yazılar yazdılar, anılarını anlattılar. Tanınmış Etnograf Hangirey de: “Khamıl, prens ve feodallerin konuk odalarında ve eğlencelerde önemli bir yere sahipti.” der. “Bu eğlenceleri halk büyük bir özenle izler, ezgiyle birlikte duygudolu anlar yaşardı” diye ekler yazısına.
Hangirey’in yazılarına burada fazla yer vermiyoruz; ancak her konuda olduğu gibi bu kez de Nart Destanına dönüyor, oradan örnek veriyorum: Khamılın tarihçesini anlatırken sözlü edebiyatımızın sesine kulak vermemiz gerektiğine inanıyorum.
-Hayatını at sırtında geçiren Nart Aşemez, bir gün dinlenmek için bir ağaca yaslanır ve uyuya kalır. Ne yağmurun gürültüsü, ne rüzgârın sesi ne de üzerini kaplayan kuru dallar onu uyandırır. Ancak, Nart Aşemez’ın kulağına başka değişik sesler gelmeye başlar. Uzun süre yerinden kımıldamadan dinler. Daha sonra, Aşemez, üzerine düşen dallardan ıslık sesleri geldiğini anlar. Etrafını dikkatle inceler, dallardan birini içini böceklerin oyduğunu, ufak deliklerden dışarıya rüzgârın üflemesiyle bu ilginç seslerin doğduğunu fark eder. Evet, içi boş dalların kovuğundan içeri süzülen hava, müzik sesidir.
Aşemez boş bir dalı keser ve üflemeye başlar, ormanda yankılanan bu hoş sesler dolayısıyla Nart’ların ülkesi, Khamıl ile tanışmış olur.
Nart efsanelerinde, bu nefesli müzik aleti Khamıl tarihinin Adigelerde oldukça eskilere dayandığı açıklanmaktadır.
Khamıl yapımında daha ziyade içi kolay oyulabilen yabani ot ve dikenlerin gövdelerinden yararlanılır. Ağaç türlerinden ise en çok fındık ve kiraz kullanılır. Son zamanlarda silah namluları, boru tipi demirler, üzeri sıra halinde üç delik açılarak üflemeye hazırlanmıştır.
Khamıl ustası Şeotehu Saliy, fındık ve kiraz ağacını kullanır. Usta, boğumları olmayan dümdüz bir sopa gibi Khamılın anabedenini hazırlar. Malzemelerini ise fındıktan sonbahar ya da ilkbahar aylarında kesmektedir. Kökünden bir metre kadar yükselmiş dalları tercih eder. Usta, Khamıl yapmaya uygun dalın üzerinden kabukları temizler, onu boydan boya düzgün bir şekilde ortadan yarar, dalın içini kazıyarak boşaltır, boş bir boru halini almış fındık dalını yeniden sıkı bir ağaç tutkalı veya kendi imalatı tutkalla yapıştırır, yabani vişne ağaç dalının ince kabuklarıyla sıkıca sarar.
Khamıl, üflenmesinin kolaylığı açısından uç kısmı yassıltılarak kesilir, alt ucundan yukarıya doğru bir sıra halinde üç delik açılır.
Khamıl ustası, müzik aletinin kurutulmasını kullananlardan ayrıca istemektedir. Sıçıepşıne yapımında kullanılan ağaç, Khamılın tersine, önce kurutulmaktadır. Khamıl nefesli çalgı olduğu için material kurutulursa çatlaklar oluşur; dolayısıyla üflenen hava, yönlendirilemeden dağılır.
Diğer Khamıl ustası Ğuç’e Zamudin, materyali sonbaharda toplar. Çünkü o ayda içi boşalmaktadır malzemenin.
Ğuç’e Zamudin, Adigelerin Sırbıj dedikleri yabani diken kökleri veya kamışlardan yararlanır. 700 mm. uzunluğunda kestiği diken köklerinin içindeki doğal pamukları ve üzerindeki kurumuş yaprakları kazıyarak temizler, tahminen 7 mm. çapında orantılı mesafelerle üç delik açar, 60 mm. kadar yukarıda nefesi ayarlayan bir oyuk açarak üflenen havanın yönetilebilir hale gelmesini sağlar.
Khamıl sesini müziğe dönüştürmek için çok hızlı üflenmesi gerekmiyor. Bu konuda dil ve dişlerden yararlanılarak nefesin verildiği bölge ayarlanmalı.
Sanat tarihçisi Şuw Şaban’a göre; Khamılı sese uydurmak için kuvvetli bir nefese ihtiyaç vardır, çünkü çalarken aynı anda nefes almak bir hayli zordur. Bu yüzden nefesi zamanında almak mümkün olmayınca, kısa nefesli şarkılar seçmek zorunda kalınıyor. Ya da şarkıyı aralarda kesilebilen karakterlerde seçmek kaçınılmaz oluyor. Bu yüzden her makamın kendine özgü bir düzeni oluşuyor. Khamıl çalanlar, şarkıyı tam makamıyla verebilmek için sırayla birbirleriyle paslaşma, ya da ses sanatçısı devreye girmelidir.
Khamılın güzel görünmesi için üzeri dağlama sistemiyle Adige-Çerkes motifleriyle süslenirdi.
Khamılı kullanan kişi ona ayrı bir değer verir, saygı duyar, onu uygun bir kılıfla korurdu. Çizilme-çatlama gibi khamılın düzenini bozacak durumla karşılaşıldığında, yeni kesilmiş koyunun bağırsağı temizlenerek gereken yere sarılırdı.
Khamıl yalnızca erkek müzisyenler tarafından çalınan müzik aletlerimizdendir.
Araştırmalarım sırasında informatör, Tlehusej-Ğuçıeşao (D. 1907- Şıncıye köyünden) Khamıle ilişkin çok enteresan bir öykü anlattı:
“1912 yılı, köyümüzde (Şıncıye köyü) üç gün, üç gecedir süren düğün devam ediyordu. Düğünde iki Pheçıç ve bir khamıl çalan müzik grubu vardı. Düğünün neşesi, müzik grubuna bağlıydı. İnsanlar coştukça coşuyorlardı. Derken birden Khamıl çalan müzisyen şikâyet etmeye başladı. -Dinlenmek gerek, Khamıle bir şeyler oluyor galiba, şarkıyı makamından saptırıyor…
Ancak geleneklere göre düğünün yöneticisinden habersiz izinsiz müziğin sesini kesmek elinde değildi. Bu nedenle müzsiyen, müziğin sesini kesmesi gerektiğini ikinci kez tekrarladı, çünkü Khamılın bir felaketi hissettiğinden makamı vermediğini söyledi. Müzisyenin üçüncü kez müziği kesmek istediğini yinelemesi üzerine Hatiyako (Düğünün yöneticisi) Khamılapşe’ye dinlenme izni verdi.
Bu arada çeşitli oyunlar, at yarışları düzenlenmeye başladı. Atlılar, bayrak yarısıyla yolu koşmak zorundaydılar. Yarışmacılar arasında bulunan Naç’e Mıhacır-muhacir, diğer atlıya bayrağı uzatırken attan düştü, ayağının biri üzenginin içinde kaldığı için, atın da hızını kesmediğinden yerde sürüklenmeye başladı. At ayaklarını yerde sürüklediği binicisine bütün hızıyla çarpıyordu ve aldığı tekmeler sonucu Mıhacır, bir yaşındaki ufacık oğlunu bırakıp öldü.
Yıllar geçti, Mıhacırın yetim oğlu büyüdü, o da babası gibi düğünlerde oyunlara katılan bıçkın bir delikanlı oldu. Gençliğini yaşamak ona da kısmet olmamıştı.
Köyde yine kalabalık bir düğün vardı, herkes marifetini gösteriyor, silahlar birbiri ardına patlıyordu. Derken uğursuz bir anda tüfekten dökülen ve genç delikanlının göğsüne giren saçma bu neşeli delikanlıyı da babası gibi eğlencenin arasından kapıp götürmüştü.”
Adigelerin de, diğer halklar gibi birtakım tecrübelerden kaynaklanan inançları vardı. 0 zamanlar Khamılapş (Müzisyen)’in bazı felaketleri önceden hissettiğine de inanılırdı. Öykü böyle bir inancı doğruluyor, diyoruz.
Sırıne (Kaval), eskiden Adigelerce kullanılmış, ancak çok fazla bir fonksiyonu olmamış. Binlerce yıl evvel dağlarda haberleşmede kullanılmış. Ayrıca sürüleri dağıldıklarında sırıne’nın sesiyle toparlarlarmış. Çobanlar sırınenin sürüyü kötülüklerden koruduğuna inanırlarmış.
Adige Halk müziği aletleri sınıfından sayılan nefesli çalgı, artık özelliğini yitirmiş bulunuyor.
Dr. Kheğezej Bayzet
Adige Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi
Çeviri: Mefeşuko Şangul
İzinsiz yayınlanamaz.