Kuvvetler Birliği, İleri Demokrasi ve Tüccar Siyaset

0
416

Ülkede tam bir şiddet ortamı var. Başta sayın Başbakan olmak üzere siyasetçiler de hırçın ve öfkeli söylemleriyle bu şiddet ortamını ha bire besliyorlar.

Böylesi bir ortamda ciddi bir yazı yazmak benim de içimden gelmedi. O yüzden hafif bir yazı yazayım istedim. İçinde bulunduğumuz durum o zaman belki daha iyi anlaşılabilir.

Her zamankinden çok daha birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde(!) Başbakan çok önemli bir açıklamada bulundu. Ancak memleketteki anarşik ortam içinde bu önemli açıklama neredeyse gürültüye gitti.  O nedenle ben bu değerli açıklamayı siz Jıneps okurlarıyla paylaşmak istedim.

Aslında, ben bu açıklamayı öteden beri bekliyor ve “Ne zaman açıklayacak, ne zaman açıklayacak?” diye heyecandan tırnaklarımı yiyordum. Nihayet o mutlu gün geldi ve sayın Başbakan açıkladı: “Biz yargıya gerekli talimatı verdik.”  Bence bu söz, tarihe geçecek bir söz. Şimdi olayın ciddiyetini anlamayan kimi basiretsizler “Başbakan nasıl bir talimat vermiş?” diye merakla soracaklar. Oysa önemli olan nasıl bir talimat verdiği değil, önemli olan sayın Başbakanın böyle bir talimat verdiğini açıklamış olması. Ben bu sözü duyunca inanın çok rahatladım. Bence bu söz bizim demokrasi tarihimizde bir değil birkaç kilometre taşı. Aha bir kenara yazıyorum, bundan böyle bizim demokrasimizi kimse tutamaz arkadaş.

Neden derseniz, bakın anlatayım: Bizim memleketin en büyük tehlikesi neydi? Bölünme tehlikesi değil mi? İşte, Başbakanın açıkladığı bu altın cümle bölünmenin panzehiridir. Bu cümle bölünme tehlikesini bir çırpıda bertaraf etmiştir. Çünkü batı demokrasilerin en büyük yanlışı yasama, yürütme ve yargının ayrı ayrı ellerde olmasıydı. Ben yıllarca düşünmüşümdür, hangi yiğit iktidara gelerek bu tehlikeyi ortadan kaldırıp, bu üçünü birleştirecek diye. Çok şükür, bu Erdoğan Hükümetine nasip oldu. Kuvvetler ayrılığı bize yaramaz. Bize kuvvetler birliği lazım. Çünkü birlikten kuvvet doğar. Kuvvet ayrılığı ise bizi zayıflatır, bölünmeye yol açar. Bu üçünü aynı elde toplarsak o zaman kimse bizim önümüzde duramaz. İşte bunu gören sayın Başbakan yasama, yürütme ve yargı kuvvetini tek elde toplamış ve ayrı gayrılığa son vermiştir.  Bunun ilk örneğini de “Biz yargıya gerekli talimatı verdik” diyerek bütün dünyaya açıklamıştır.  Kendilerini tebrik ediyor, bu önemli adımın hem memleket hem de dünya demokrasisi açısından hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu önemli adım bu şekliyle kalmaz, kısa sürede diğer alanlara da sirayet ederek “İleri Demokrasi”yi iyice yerleştirir.

“İleri Demokrasi”. Bakın, şimdi bu söz birdenbire zırt diye araya girdi; inanın, hiç de aklımda yoktu.  Demek ki Allah söyletiyor. O zaman biraz da bu güzide kavramdan söz etmek farz oldu. Şimdi sıkı durun, açıklıyorum: Efendim, aslında bu kavram Komünistlerin kullandığı bir kavram. 1980 öncesi Fransız Komünist Partisi (FKP), bu kavramı parti programına almış ve demiş ki “Eğer kısmet olur da biz iktidara gelirsek, ülkede Burjuva Demokrasisinden ‘İleri Demokrasi’ ye geçeceğiz.” FKP bunu demiş ama Türkiye Komünist Partisi( 1980 önceki) el çabukluğuyla çaktırmadan alıp kendi parti programına geçirivermiş ve bunu da yayın organlarında deklere etmiş: “Biz İktidara Gelirsek İleri Demokrasi Kuracağız.” Ama iş bu kadar da kalmamış, bu kavram o zamanki Türkiye solunda birçok tartışmaya yol açmış;  diğer sol siyasetler onlara “İlerlemeciler” adını vermiş. Ancak Fransa’ya “İleri Demokrasi” yi getirmek FKP’ye nasip olamadığı gibi, Türkiye’ye “İleri Demokrasi”yi getirmek TKP’ye nasip olamamış. Ama şimdi AKP iktidarı (çok şükür) hiç gocunmadan, korkmadan, “bu Komünist işidir” demeden İleri Demokrasi’yi alıp halkımızın hizmetine sunmuş. O yüzden kendilerini bir daha tebrik ediyorum. Ancak, tabiî ki burada bir hususu da belirteyim de kimse kalkıp sayın Başbakanı “Memlekete Komünistlerin İleri Demokrasi’sini getirdi” diye suçlamasın. Evet, isim babası onlar olabilir ama iki kavram arasında bence büyük bir fark var, o da şu: Onların İleri Demokrasi’sinde maalesef kuvvetler ayrılığı aynen korunmuş, şu anda Hükümetin uyguladığı İleri Demokrasi’de ise çok şükür bu zafiyet giderilerek çok daha güzel bir “İleri Demokrasi” modeli yaratılarak halkımızın hizmetine sunulmuştur.

Şimdi, laf lafı açıyor. Aslında bu durum hükümetin siyaset yapma anlayışı ile ilgili, tabiî ki iyi siyaset yaparsan iyi işler yapmak da sana nasip olur. Demem şu ki, sayın Başbakan ta yıllar önce, belki de çıraklık döneminde, “Biz Tüccar Siyaset Yapıyoruz” diye bir açıklama yaptıydı. O zamanlar birçok insan bu sözünün hikmetini anlayamadı ve üzerinde durmadı. Oysa bu söz çok önemliydi. Sayın Başbakan o gün açıkladığı siyasi modelin bugün nimetlerini topluyor. Şimdi şom ağızlı birileri çıkıp diyecek ki “Ne demek Tüccar Siyaset? Siyasette erdem ve etik değerler vardır. Ticaret ayrı, siyaset ayrıdır. Tüccar mal alıp satar. Ya siyasetçi ne alıp satacak?” Bu ve benzeri birçok laf eden çıkacaktır kuşkusuz. Ama bence bunu diyenler hâlt ediyor. Siyasetle ticaret ayrı şeyler değildir. Hatta siyaset, ticaret ve tarikat birbirinin ayrılmaz parçasıdır. Bizim memlekette bunlara “Üç Silahşorlar” derler. Sayın Başbakan bilinen bu gerçeği sadece daha alenileştirmiş ve bunun adına “Tüccar Siyaset” demiş; çok mu yani!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz