Suriye’de 18 aydır süren savaş büyük bir mülteci dalgası yarattı. Bu mültecilerden bir kısmı da Rusya’ya geldi. Birçoğu yeni muhitleriyle tarihsel bağlantılarını tekrar keşfediyor.
Rusya’daki mülteciler sanatoryuma yerleştirilmiş. Sokaklarda istedikleri gibi geziyorlar. Türkiye’deki mülteci programı devlet bütçesinden ödenirken, Rusya’daki Suriyelilerin giderleri bölgedeki işadamlarının bağışlarıyla karşılanıyor.
Suriyeli mültecilerle görüşmek için Kabardey-Balkar’ın başkenti Nalçik’teki bir sanatoryumun lobisinde bir saat bekledim. Kabardey-Balkar’a gelen 500 mülteciden 80’i evlere yerleştirilmiş. Çerkes ailelerin çoğu bir kezden fazla mülteci olmuş. 19. yüzyılda Rusya Kafkasya’yı topraklarına katınca çoğu Osmanlıya kaçmışlar. 20. yüzyılda bu kez de İsrail Golan Tepelerini işgal edince Şam’a kaçmışlar. Şimdi yine Rusya’ya döndüler.
Adıgey ise 200’den fazla kişiye barınma imkanı sağlamış ama gelmek için onay bekleyenlerin sayısı birkaç bin… Ancak Kuzey Kafkasya’nın 2012 mülteci kotası dolmuş durumda. Kuzey Osetya’ya gelince bu cumhuriyet, Suriye’den gelen Osetleri barındırmayı kesinlikle reddetmiş: Nüfusun çoğunluğu Hıristiyan ya da geleneksel dine bağlı kişilerden oluşuyor, oysa Suriye’den gelecek olanlar Oset soyundan Müslümanlar…
Sokaklarda, parklarda, camilerde ya da pazarlarda Suriyelileri görebilirsiniz. Hepsi canayakın ve konuksever. Çalışamadıkları için biraz mahcuplar, dağlara ve etrafta bir sürü ağaç olmasına alışmakta zorlanıyorlar. Yerleştikleri sanatoryumlardaki şartlar çok güvenli değil.
35 yaşındaki Natai Al Shavras, Şam’dan gelmiş bir mimar. Babası mühendis, annesi Arapça öğretmeni, erkek kardeşi jeolog. Yanında bütün ailesini getirmiş. “Suriye’deki durum her geçen gün kötüleşiyor, bir yıldır işsisiz, bu durum ülke için tam bir felaket.” diyor. Büyükbaba ve büyükannesi Çerkesce konuşuyormuş, hiç Arapça öğrenmemişler.
Natai’nin bildiği diller arasında eğitimli birçok Suriyelide olduğu gibi gibi Fransızca, İngilizce ve biraz da Rusça var. Natai, Çerkeslerin Suriye’nin başarısındaki katkılarından dolayı Suriye toplumunda seçkin tabakayı teşkil ettiklerini ve çoğunun komünist olduğunu söylüyor. Natai, Suriye’nin arkeolojik mirasının korunmasıyla ilgili, Esma Esad tarafından finanse edilen bir projede çalışmış.
Natai’ye Amerika ve müttefikleri tarafından Esad hükümetine karşıt olmamakla suçlanan Rusya’nın tutumu hakkında ne düşündüğünü sorduğumda cevabı şu oluyor: “Rusya barışçıl bir çözüm istiyor. Bu, Esad’ı desteklemesi anlamına gelmez. Esad’ın ailesi her halükarda gitmek zorunda kalacak, ama gitmek istemiyorlar. Sorunları çözebilirlerdi ama yapamadılar. Medya bu durumu Amerika ve Rusya arasındaki bir uyuşmazlık olarak tasvir ediyor aama olayın aslı çok farklı. Bu, Suriyelilerin Suriyelilerle çarpıştığı bir savaş.”
Natai, din toplulukları üzerinde bir baskı olmadığını ama siyasi aktivistler ve dernek yöneticilerinin her zaman baskı altında olduğunu söylüyor. Şii ve Sünniler arasında savaş olmadığını ama bazılarının dünyayı Suriye’deki durumun öyle olduğuna ikna etmeye çalıştığını belirten Natai, Suriye’deki karışıklığın bir din meselesi olmadığını, Hıristiyanların tarafsız, Dürzi ve Kürtlerin çatışma dışında kalmaya çalıştıklarını ama bu duruşlarını devam ettirmelerinin gitgide zorlaşacağını söylüyor. Çatışmanın nasıl din savaşı olarak gösterildiğini şu sözlerle açıklıyor: “Suudi Arabistan ve İran 30 yıldır Suriye’yi etkilemeye çalışıyor, halk arasında dini teşvik etmek için çok para verdiler. Müslüman Kardeşler rejim karşıtıydı ve bu örnek dinsel savaş izlenimi verdi.”
Esad’a şiddetle karşı olan Suriyelilerin bile başka bir ülke tarafından işgal edilmek istemediğini, çünkü Irak’taki üzücü durumu çok iyi bildiklerini anlatan Natai, Suriye’deki istikrarı Irak’ın işgalinin bozduğuna inanıyor.
Konuştuğum Çerkeslerin çoğu Irak savaşı başlangıcında Esad’ın İslamcıları kendi kanatları altına almak istediğini ancak Amerika’nın baskı yaptığını ve bu nedenle insanların gönüllü olarak Irak’a gitmesine izin verilmediğini söylüyor. Aktif bir tutum sergilemesine rağmen Türkiye’nin çatışmaya katılmayacağına inanıyor birçoğu. Suriye daha önceleri mücevher, tekstil, gıda ile ilgili koruma politikaları izlerken Esad tüm bunları kaldırmış ve vergileri yükseltmiş. Bunun sonucunda da Türk malları sel gibi Suriye pazarına akmış. Ama savaş başlayınca karşılıklı çıkarlar ortadan kalkmış.
Bazı Çerkesler için Rusya sadece yollarındaki bir durak, bazıları ise burada yerleşmeyi düşünüyor. 50 yaşındaki Ahmad bir ressam. O da diğer mülteciler gibi, evraklarının pinpon topu gibi Rusya ile Suriye arasında gidip gelmesinin sonucunu bekliyor altı aydan beri… Rusya Federal Göçmen Servisi iki ay önce Şam’a dilekçe göndermiş. “Belki de atla yolladılar, posta işi Orta Çağ’da bile daha hızlıydı.” diyerek gülümsüyor. Eşi Rusya vatandaşı ve Ahmad 20 yıldan beri Rusya pasaportu sahibi. Oğullarından biri cerrah, diğeri ise öğrenci… Ahmad’ın vizesini uzatması gerektiğinde eşiyle Abhazya’ya gitmişler.
Ahmad, duru bir Rusça ile şunu söylüyor: “Babam Abhazya’da, annem Kabardey-Balkar ‘da doğmuş. Kısacık bir zaman olsa da babamın anavatanını görmemi sağlayan bürokratlara teşekkür ederim.” (www.rt.com)
*Russia Today muhabiri
Çeviri: Serap Canbek