Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Suriye’de Çerkesler

Kuzey Kafkasya’dan sürgün edildikten sonra Osmanlı devletine gönderilen Çerkesler, 1864’te yerleştirildikleri topraklarda yabancı oldukları diyarlarda pek çok halklarla bir arada, çeşitli zorluklar çekerek kendi dillerinden başka dil bilmedikleri bir coğrafyanın insanlarıyla bir yaşam sürdürdüler. Sürgün Çerkesler, özellikle Osmanlı’nın Arap ve Balkan vilayetlerine dağıtılmışlardı. Bu topraklarda Osmanlı, Çerkesleri tampon bölgelere yerleştirmiş ve halklar arasına serpiştirmişti. Sürgün edildikleri dönem Osmanlı İmparatorluğu çöküşün eşiğine dayanmıştı.

Osmanlı, Çerkeslerin savaş gücünden ve nüfus yoğunluğundan yararlanmak istiyordu. Onları silâhaltına aldı. Çeşitli cephelere sürdü. Osmanlıya karşı Balkanlar’da milliyetçi hareketler vardı. Balkan topraklarında Balkanlılar Osmanlı’dan kurtulmak için bağımsızlık arayışları içerisine girmişlerdi. Osmanlı, Kafkas-Rus savaşlarından sonra sürgün Çerkesleri en stratejik noktalara yerleştirmişti. Kendisine yönelen başkaldırılarda Çerkesleri, çatışmaların ortasına attı, örneğin Balkan savaşlarında.

Ardından Arap topraklarındaki kopuş yaşandı. Suriye ve Ürdün’e yerleştirilen Çerkesler de oralarda savaşların içine sürüldü. Bugün de Suriye’de Çerkesler kendilerinin olmayan bir savaşın içine yeniden sürülmek istenilmektedir.

O zamanlar gene Anadolu’da Osmanlı, Çerkesleri doğuda Ermenilerle Kürtler arasına; Muş Sason dağlarından Mardin, Kızıltepe, Maraş bölgelerine kadar iskan etmişti. İç Anadolu’da ise, Samsun, Çorum, Kayseri, Adana hattında iskân etmişti. Batı Anadolu’da ise Marmara bölgesi Balıkesir, Manyas, Bandırma, Bursa, Bolu, Adapazarı, Düzce gibi yerler önemli Çerkes kolonisine dönüştürülmüştü.

Osmanlı iskân politikaları Çerkeslerin bir arada yaşamalarına engeldi. Böylelikle bu engellemeler Çerkeslerin bölünmesini sağlamıştı. Bölünen Çerkesler parçalanarak daha kolay asimle edildiler. İskan politikalarıyla Osmanlı, Çerkeslerle halkların arasında bir tampon bölge yaratmış, onları buralara iskan etmişti.

Bugün Suriye’de gene Çerkesler iki ateş arasındadırlar.

Daha o sıralar Osmanlı İmparatorluğu dağıtılınca I. ve II. Dünya savaşlarında Orta- Doğu ve Balkanlar’ın haritaları tepeden tırnağa değiştirildi. Farklı ülkelerin sınırları içinde kaldı Çerkesler. Bu durum yetmezmiş gibi bugün savaşlarla halklar arasında düşmanlıklar yaratılarak yeniden boğazlaşmalarla birbirlerine düşürülmek istenilmektedir. Osmanlı’nın denetimindeki o zamanlara ait o topraklarda yaşayan Çerkesler, oluşturulan yeni devlet sınırları içerisinde kalmışlardı. Ama onlar o topraklarda kendi özgür iradeleri sonucu değil, Osmanlı’nın iskân politikaları sonucu oralarda kalmışlardı. Sürgünle diaspora edilen Çerkesler birbirlerinden kopartılmıştı. Kendi aralarındaki merkezi yapıları yoktu. Değişik toprak parçaları ve değişik devlet sınırları içerisinde kalan Çerkes sürgünleri farklı devlet kültürleri içerisinde hâkim kültürlerle asimle edilmek istenildiler. Dillerini, kültürlerini, ekonomik ve siyasi birlikteliklerini sürdüremediler. Bir parçalanmışlık yaşadılar.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Türkiye sınırları içerisinde kalan Çerkesler ise Anadolu’da kopuk ve dağınık halde farklı yerlerde yaşıyorlardı. Onlar ilk defa 1908 Jön Türk hareketinden sonra Osmanlı İstanbul’unda kurdukları derneklerde örgütlenmeye başlamışlardı. Anadilleriyle gazete çıkarttılar. İlk defa oluşturdukları okullarda anadilleriyle öğrenci yetiştirdiler. Özellikle Talat Paşa ve Enver Paşa’nın Kafkasya’ya yönelik askeri ve sivil alanda pek çok kişiyi Kafkasya’ya göndermesi sonucunda Çerkesler oralarda soydaşlarıyla ilişkiler kurmuşlardı.

Osmanlı İstanbul’undaki Çerkeslerin aralarında oluşturdukları derneklerde yayınladıkları gazeteler ve açtıkları okullarla, o zamanlardaki faaliyetler de yaygınlaşıyordu. Bu ilişkileri; “Gurbetteki Kafkasya’dan Belgeler” adıyla Sefer E. Berzeg bir kitapçık halinde yayınlamış. Bakıldığında; Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti Talimnamesi’nin (Çerkes Birleşme ve Yardımlaşma Derneği) 1908’e ait tüzüğünü maddeler halinde yayınlamıştı. Bu derneğe ait Beyanname (Bildirge) dernek faaliyetlerini anlatmaktadır. Bu kitapçıkta ikinci olarak; İstanbul’da Kafkasyalılar Arasında Neşr-i Maarif Cemiyeti (İstanbul’da Kafkasyalılar Arasında Eğitim Yayma Derneği) programının bildirgesini yayınlamış. Bir başka belge ise; Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti Nizamname-i Esasisi 1919. (Çerkes Kadınları Yardımlaşma Derneği Tüzüğü.) Ve devamla bir başka belgede de; Kafkas Teali Cemiyeti (Kafkas Yükselme Cemiyeti Nizamnamesi, 1336) yer almaktadır.

Dün Osmanlı’nın dayatmaları, bugün Suriye’de bir kez daha Çerkesler için dayatılmak istenilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bilir misiniz siz sürgünün acısını? Çerkeslerde sürgün edebiyatı

Sürgün aileleri bölmüştü. Kardeş kardeşi kaybetmişti. Nice ölümleri, acıları yaşayan halk; yurt, toprak, sıla, gurbet özlemlerini, sevdalarını, kavgalarını ağıtlarını, ezgilerini (wored’lerini-ğıbze’lerini) dile getiren öyküleri;...

Sürgün; başka topraklarda yaşam

Halk topraklarından kopartılmış, çaresiz bırakılmıştı. Çerkesler için bundan sonra acılı günler başlayacak, halkın çok büyük kısmı hayatlarını başka topraklarda geçireceklerdi. 1864 Mayıs’ında, Çarlık, toplu...

Dün Çarlğın, bugün RF’nin son kalesi; Stavropol Kray

  Kuzey Kafkasya’da yedi cumhuriyetin beşiyle sınır komşusu olan ve tarihi Kafkasya topraklarını da kapsayan Rusya Federasyonu (RF) içerisinde Stavropol Krayı, daha 1777’lerde Rus Çarlık...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img