Ünlü yapımcı Steven Spielberg’in tam yedi dalda akademi ödülü alan 1993 yılı yapımı Schindler’in Listesi filmi olağanüstü bir filmdi, ve izleyenleri çok etkilemişti. 1921 yılının o kaos döneminde Bafra’mızda bu filmi aratmayacak bir olay yaşanmıştı. Bu olaydan çok uzun yıllar önce Kafkasya’dan Türkiye’ye muhacir olarak gelen bir Çerkes topluluğu, Bafra’nın Koşu köyüne iskan edilir. Gelen Çerkesler ana dillerinden başka bir dil bilmemektedirler ve iskan edildikleri köy nüfusunun neredeyse tamamı yerli Rumlardan müteşekkildir. Köyün yerlisi Rumlar muhaceretle gelen bu temiz insanlara gönül kapılarını açarlar, onlara Türkçeyi öğretirler, her türlü yardımı yaparlar ve yıllar boyu bir arada dostça ve kardeşçe yaşarlar ama Osmanlı son demlerine gelmiş, üç kıtadaki toprakları elden çıkmaya başlamıştır.
Dış odakların kışkırtması ile pek çok yerde azınlıklar hükümet aleyhine faaliyetlere girişmişler ve kaos ortamı artmış, kimin kimden yana olduğu, kimin ne yaptığı bile belirsizleşmiştir. Yıllar önce Yunanistan’ın Kavala şehrinde kendisini ziyaret ettiğim, merhum kadim Bafralı Platon Stanbolidis amcanın anlattıkları hala kulağımdadır, “ben küçük bir çocukken evimizi eşkıya bastı ve anamdan para ile ekmek istediler, yüzlerini bir bez parçası ile kapalı tutuyorlar ve biribirlerine Ahmet, Mehmet, Hasan gibi isimlerle hitap ediyorlardı, bir ara içlerinden biri eğildiğinde boynuna takılı olan Haç’ı gördüm, ‘ana bunlar bizden’ dediğimde anam ağzımı kapattı ve beni susturdu. O günlerde Rum Rumun evini basıyor, suçu Türklere yüklüyor ya da Türk Türkün evini basıp suçu Rumların üzerine atıyordu, daha doğrusu kimin ne yaptığı belli değildi diye anlatmıştı. 1921 yılında Osmanlı hükümeti otoriteyi sağlamak için sert tedbirlere başlamış, dağa çıkan eşkıya ile mücadeleyi hızlandırmış bununla beraber bazı kesimlerdeki ahaliyi tehcire zorlamaya başlamıştı.
Muhaceretin ne kadar zor bir şey olduğunu çok iyi bilen Koşu köyünde yaşayan Çerkes Bikmez Zade Habil Bey, (Koşu köyünde büyük bir arazinin sahibi olan hepimizin değerli ağabeyi Habil Demircan’ın dayısı) tehcir olayında yıllarca bir arada kardeş gibi yaşadığı bu insanların tehcire tabi olduklarında ne büyük sıkıntılar yaşayacaklarını bildiği için, tam 122 kişiyi motorlarla deniz yoluyla Yunanistan’a kaçırıyor. Hükümet bu olaydan haberdar olunca da tüm mal varlığını Bafra’da bırakıp kendisi de Yunanistan’a geçiyor. Uzun süre Atina’da yaşıyor ve hastalanıyor. Habil Bey’in dostu İppok ağa, (Hipokratis Dedeoğlu) Habil Bey’i kendi yaşadığı Kavala şehrinin Makryhori köyüne davet ediyor, verem illetine tutulan Habil Bey’i burada misafir ediyorlar. Makrhoyi köyünden iki kilometre mesafedeki Dysvato köyüne hep birlikte iskan ediliyorlar, bir zaman sonra Habil Bey bu köyde hayata veda ediyor.
Bafra’dan bu köye yerleşen Rumlar kendileri için tüm malını mülkünü ve de istikbalini komşuları uğruna feda eden bu şövalye ruhlu fedakar, güzel insan için yapabildikleri kadar, bir Müslüman cenaze töreni ile kendi mezarlıklarının en güzel yerine Habil Bey’i defnediyorlar. Mezarının üzerine mermer bir kitabe yerleştirip “Bikmez Zade Habil Bey. Bafralı çok zengin bir Çerkes, biz komşuları uğruna 1921 yılında kendi hayatını hiçe sayarak tüm malını mülkünü bırakıp 122 Bafralı komşusunun hayatını kurtardı ve 1926 yılında biz dostlarının yanında hayata veda etti. Dünya durdukça bizler, bizlerin çocukları ona hep minnettar olacağız. Tanrı onun yanında olsun ve nurlar içinde yatsın” diye yazdırdılar.
Cenazenin defin işleminden sonra içlerinden birisi, “ Habil bey Müslüman idi, biz onun mezar taşına bunu yazdık ama ileride bu kitabe kırılır, silinirse bizden sonrakiler başucuna bir Haç dikerse hepimizin ruhu incinir, benim aklımda bir şey var” deyip atlı arabaya binip Kavala şehrine yollanır. Kavala şehrindeki Osmanlı Müslüman mezarlığında gözüne kestirdiği bir Osmanlı paşasının başucundaki sarıklı, apoletli mezar taşını söküp getirip Habil Bey’in mezarının başucuna diker, “şimdi Müslüman mezarı olduğunu kimse göz ardı edemez” der.
Değerli hemşerilerim; şayet yolunuz Yunanistan seyahatinizde bu bölgeye düşerse Habil Bey’in mezarını ziyaret ediniz, sanıyorum bu fedakar, hümanist insanın ruhu bu ziyaretten haberdar olacaktır. 122 kişilik bu listeye bir ad koymak gerekirse, “Habil Bey’in Listesi” diyebiliriz.
(www.bafrahabergazetesi.com/kose-yazisi/ 111/habil-bey%E2%80%99in- -listesi.html)