“Bazı Kafkas Türkleri benzer hürriyete kavuşur kavuşmaz Paris‘teki İttihat ve Terakki merkeziyle temasa geçmişlerdir. İlk mektuplaşmanın tarihini bilmiyoruz; ancak Paris merkezinin yeniden teşkilatlanması üzerine tutulan defterindeki ilk belge cemiyetin yeni teşkilâtını bildiren genelge olup, 26 Mart 1906 tarihli olan ikinci belge ise Kafkas ahali-i İslâmiyyesi’ne hitaben bir yazıdır ve bu yazı Kafkasya‘dan Ahmet Rıza Bey‘e gönderilmiş bir mektuba karşılıktır. Bundan sonra Rusya Müslümanlarına bir çalışma programı çizilmektedir. Bu programın ana hatları şöyledir.
1. Kafkasya‘da ve hatta bütün Rusya‘da İslâmların bulunan bir noktada ittihadına gayret etmeli. Komşularımız Dağıstanlılar, Çerkesler cengâver, cesurdurlar. Fazla olarak silah kullanmayı da pek güzel bilirler. Bu iki kavmin geçmişine müracaat ediniz; cümlenizin Müslüman olduğunuzu öne sürerek dininizin düşmanı olan ihtilâlci Ermenilerin yalnız Kafkasya‘daki Müslümanların değil, Osmanlı sınırları içinde yaşayan ve sınır dışındaki Müslümanlara da ettikleri fenalıkları birer birer sayınız. …..Bu öğütleri kapsayan mektuptan hemen sonra 9 Nisan 1907‘de Abdülhamit‘in hastalığı sırasında Kafkasyalılara yazılan bir mektupta bu durumdan faydalanmak gerektiği bildirilmekte ve Anadolu halkının gözünü açacak yayınları coğrafi yakınlık sebebiyle Osmanlı ülkesi içine dağıtmaya çalışılması istenilmektedir. Türkiye‘de meşrutiyet olursa devletin çok kuvvetleneceği ve Kafkas Müslümanlarının bundan çok faydalanacakları dahi bildirilmektedir.”[1]
“İ.T.C.nin .(İttihat ve Terakki Cemiyeti) politikası ilk etapta her iki hareketi de suiistimal etmektir ve dışarıda
Pan- İslamizm onlar için daha faydalıdır, fakat şu da açıktır ki, içeride Pan-Turanizm ile daha fazla kazanım elde etmişlerdir. …… Aşağıdaki pasajda Ekim 1911’de İ.T.C. Kongresinde kabul edilen karar gösterilmiştir:
“İmparatorluğun yapısı Müslüman olmalı ve İslamî kurumlar ve gelenekler için saygı korunmalıdır. Adem-i merkeziyetçilik ve otonomi Türk İmparatorluğuna ihanet olduğundan diğer uluslar teşkilatlanma hakkından mahrum bırakılmalıdır. Uluslar önemsiz bir miktardır, dinlerini muhafaza edebilirler ama dillerini değil. Türk dilinin yaygınlaştırılması İslami egemenliği ve diğer unsurları asimile etmeyi teyit eden etkin bir araçtır.”
“Enver 1914–5 kışında Kafkaslarda istilasını başlattığında İ.T.C. orduyu desteklemek için propagandacılar yolladı. Kafkasları bölme amaçlı bir projeyle Türk- Ermeni bölgesini Osmanlı hükümranlığı altında Tatar, Gürcü ve Ermeni millidevletleri olarak bölmeyi tasarladı. Osmanlı Ermenilerini, başarısız olmakla birlikte, bu projede işbirliğine iknaya çalıştılar.”
“İ.T.C. kendini Asya’da, İngiliz veya Rus pençeleri altında düşmüş olan Müslüman devletlerin kurtarıcıları olarak sunuyordu”
“Bazı cemiyetler Anadolu, Kafkaslar ve Türkistan’da şubeleri aracılıyla Türklerin eğitimi, fiziki kültürü, kadınların kölelikten kurtulması ve başka bazı gerçek yapıcı amaçları desteklemek için kuruldu ve hükümet de bu cemiyetlere izin verdi.”[2]
“Şimali Kafkasya Cemiyeti, İttihat ve Treakki’nin ve bilhassa Enver Paşa’nın maddi yardımlarını görmekte idi.Bu nedenle cemiyet tarafından üye kaydında çok gizli davranılmakta ve üyeleri de İttihat ve Terakki’nin güvendiği kimselerden oluşmakta idi. Bu cemiyet özgül olarak Türkiye’de Kafkasya siyasetinin başvurulacak yeri idi, ulusal bir amacı yoktu. Varsa da ikinci derecede kalıyordu. Enver ve Talat paşaların emri altında idi. Bu iki paşadan birinin “İslamcı” diğerinin “Millici” olduğuna göre Kafkasya Cemiyeti her iki amacı birleştiriyordu galiba.”
“Yalnız Milli Savunma Bakanı Enver Paşa’dan alınan on bin lira ile Aziz Meker, Haydar Bamat, Agayef İsviçre’ye gittiler, bu para ile 6 ay İsviçre’de kalarak, harita, kitap bastılar, gazete çıkardılar. Kuzey Kafkasya Hükümeti’nin varlığından ve girişimlerinden Avrupa basını ve siyasi ileri gelenleri haberdar edildi.”
“Ebubekir Pilyef adında biri daha, İstanbul’a delege sıfatı ile geldi. İstanbul’a gelmeden önce de Sivas’a kadar giderek orada Mustafa Kemal Paşa’ ile görüşmüş. Kafkasya siyaseti hakkında düşüncelerini sormuş ve uygun cevaplar almıştı. Türkiye’den bir kurulun Kafkasya’ya gitmesini de orada kararlaştırmışlardı. Bu kurul Tiflis’te bulunan Kuzey Kafkasya Geçici Hükümeti emrine verilecek ve ondan alacağı direktif üzerine orada çalışacaktı. O sırada Sivas’tan gelen Vasıf Bey’in- Bnb.Vasıf- huzuru ile Bekir Sami Bey’in Teşvikiye’deki evinde bir toplantı yaptık. Bu toplantıda hemen yola çıkmamızın Sivas’ça uygun bulunduğunu Vasıf Bey söyledi. Gidecek kimselerin listesini düzenlemek İsmail Berkok Bey’e verildi.[3]
“Bu cepheye hem Osmanlı Devleti hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti özel önem vermekteydi. Bizzat Enver Paşa burada orduya komuta ettiği gibi Teşkilat-ı Mahsusa’nın ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ileri gelenleri bu cephede görevlendirildi.).”[4]
“Hele zamanımızda beş altı milyonluk yeknesak isek ve medeni devletlerin bir nice günde dünya haritasından silindiğini görürken, cahil muhtelif bir nice kavimlerin ayr ıayrı muhtariyet ve istiklâl hülyalarına düşmesi intihar ve belki cinayettir. Daha doğrusu Kafkasya’da yaşayan islam kavimleri yanlış felsefeler ile özlerini uçuruma aparırken Türkiye’yi ve alem-i islamı da felakete sürüklediklerini unutmamalıdır.
Evet, bugün Kafkasya’nın bir Çeçen bir Lezgi veya bir Türk meselesi bir kabilenin hususi bir emel ve arzusu veya bir kavmin dahili bir işi değildir. Belki koca bir hilafetin ve büyük bir Türkiye’nin hayat ve mematı ve dolayısıyla bütün alem-i islamın mukadderatıdır.
Bütün Kafkasya Müslümanları bilmelidir ki, bugün öz mukadderatlarını tayin ederlerken, özleriyle beraber Türkiye’nin ve bütün alem-i islamın da hayatıyla oynamaktadırlar. Şimali Kafkasya kardaşlarından bir veya bir nice kavmin küçük ayrılıkları özleri için ebedi nedametler ve hilafet için büyük felaketler verebilecekdir.
Bu kardaşların medeniyet, his ve idarelerinde yaradılmak istenilen ayrılıklar, istikbaldüşmanlarını hilafetin canı evine getirecek yollar ve aralıklar meydana getirecekdir. İtikadımızca Şimali ve Cenubi Kafkasya Müslümanları birbirine et ve sümük olarak birleşmeli ve beraberce Asya’nın kapısında hilafetin demir kolu olmalıdır.”[5]
Reis: “Teşkilâtını*, yâni şûbelerini falan târif ediniz.”
Cevat Bey: “Bilhassa o zaman Kafkas işlerine falan bakıyorlardı.”
Reis: “Kaç şûbe idi?”
Cevat Bey: “Bendenizin bulunduğu zamanda yalnız Kafkasya harekâtına ve bir de Trablus cihetine bakıyorlardı.”
Reis: “Şûbeşûbe değil miydi?”
Cevat Bey: “Şûbeşûbe.. Her şûbeye birer zâbittâyin etmişlerdi.”
Reis: “Şûbelerin vazifeleri ne idi?”
Cevat Bey: “Şûbelerin vazifeleri Kafkasya dâhiline bir takım gönüllü kıt’aatı yapmakla meşgûl idiler.”
Reis: “Hangi şûbe?”
Cevat Bey: “Kafkas Şûbesi”
Reis: “Peki, teşkilâta başkası, hesâbâta başkası mı bakar? Hesâbâtına, muayyenâtına, melbusâtına bakan kaç şûbe ise, vazifelerini söyleyiniz.”
Cevat Bey:“Bir takım mevcut olan zâbitan var. Onlar bilâhire gitmişler, kadrolara dâhil olmuşlar. Rızâ Bey isminde birisi Kafkas teşkilâtına bakıyordu.”(* Teşkilat-ı Mahsusa)[6]
“Enver Paşa, Osmanlı Devleti savaşa resmen girmeden önce, ihtilâl çıkarmak üzere Kafkasya’ya adamlar göndermiştir. Enver Paşa’nın Kafkasya’ya gönderdiği bu adamların görevi şüphesizdir ki, istihbarat ve bölgedeki muhtelif unsurlarla işbirliğine yönelik çalışmalar yapmakla ilgiliydi.
Kafkasya’daki Teşkilât-ı Mahsûsa operasyonunun önemli simalarından olan Rıza Bey 9 Ağustos 1330(22 Ağustos 1914) tarihinde Rize’den “Merkez-i Umûmî Hey’eti’ne” durumu yakından incelemek ve teşkilâtı ikmâl etmek için sınıra doğru ilerlemekte olduğunu belirttikten sonra, …..içlerinden birinin aşağıda belirtilen hususlarda Enver Paşa’dan izin sağlaması gerektiğini bildirmiştir.[7]
“Osmanlı Devleti, yeni devleti hemen tanıdı. Birleşik Kafkasya Cumhuriyetinin, İstanbul tarafından tanınması, Rusya’nın şiddetli tepkisine yol açtı. Bu şekilde, Türkiye’nin nüfuz ve hakimiyeti Kafkasya’da yayılmış bulunuyordu.”.”[8]
“Savaş zamanının İ.TC yönetimindeki ordu mensupları, belediye başkanları, tüccarlar ve jandarmalar; şimdi Mustafa Kemal ve Kuva-yi Milliye namına istedikleri daha büyük fedakarlıklarla birlikte, yalnızca şapka değiştirmişlerdi.”[9]
Yukarıda bulunan alıntılardan da anlaşıldığı gibi İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Enver Paşa aktif olarak “Kafkasya Sorunu” içerisinde yer almış, bizzat bu cephede orduları yönettiği gibi, amcası Halil Paşa ve kardeşi Nuri Paşa da Kafkas Ordusu, Kafkas İslam Ordusu’nda görevlendirildi. Çerkes Teavün Cemiyeti ileri gelenlerinden Met Yusuf İzzet Paşa ve diğer Çerkes subaylar bu ordularda görev yaptılar. 11 Mayıs 1928‘de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni, 26 Mayıs 1918’de Gürcistan, 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan ve Ermenistan takip etmişler ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Osmanlı Devleti bu müstakil devletlerle, Batum’da, 16 Haziran1918’de, ayrı ayrı barış anlaşmaları imzalamıştır.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti,13 Ekim 1921’de yapılan Kars antlaşması ile Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan devletlerini tanımış, Sovyet Hükümetinden aldığı yardımlar karşılığında Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni tanımamış, bölgesini Sovyet egemenliğine terk etmişti.
Böylece; Enver Paşa, İ.T.C. ve Teşkilat-Mahsusa’nın el ele yürüttükleri Kafkasya siyaseti bir eksikle, Kuvay-ı Milliye eliyle hayata geçirilmiş oluyordu.
[1] Osmanlı Devleti’nin Son Yüzyılında Kafkas Politikası Açılımı,Necati AYDIN
[2] Arnold Toynbee’ninPan-Turanizm Raporu,K. Tuncer ÇAĞLAYAN- SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi- Prof. Dr. Bayram KODAMAN’a Armağan Özel Sayısı
[3] Kafkasya Hatıraları, Mustafa Butbay, TTK yayınları,1990
[4] StangeMüfrezesi’nin Harp Ceridesine Göre Kafkas Cephesi’nde Dr. Bahaeddin Şakir,Alaattin UCA, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 13 (20): 125-131, 2011, ISSN: 1309-9132, www.kmu.edu.tr
[5] KAFKAS İTTİHAD TERAKKÎ FIRKASI VE PROGRAMI, İbrahim Ethem ATNUR, Sosyal Bilimler Dergisi sayı 15, 2006
[6] Belgesel Bir Teşkilâtı Mahsusa Öyküsü,Cemil Koçak, Sabancı ÜniversitesiSanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi
[7] Kafkas Harekatı’nın Perde Arkası, VahdetKeleşyılmaz, TC. Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi http:// atam.gov.tr/kafkas-harekatinin-perdearkasi/
[8] Kafkaslar, Hakan Kantarcı, http:// eprints.sdu.edu.tr/358/1/TS00519. pdf
[9] Adı çıkmış bir tebaa, Görünmez vatandaşlar, Kuzeybatı Anadolu’da Türk Milli hareketine karşı Kuzey Kafkasyalı Direnişi, 1919-23, RyanGingeras,
Çeviren: Dilek Soykuvvet http://www. gusips.net/analysis/mkl/1179- adi-cikmis-bir-tebaa-gorunmezvatandaslar- 2.html