Yeni Rus eğitim kanununa göre, bölgelerde anadil öğretimi yerel yönetimlerin takdirine bırakılmıştır. Kuzey Kafkasya’da ise bu perspektife yaklaşım muğlaktır. Kabardey Balkar’daki anadil öğretimi, avul okullarında anaokulundan itibaren üçüncü sınıfa kadar ve haftada dörder saat; dördüncü sınıftan sekizinci sınıfa kadar haftada ikişer saat yapılmaktadır. Kentte ise anadil öğretimi haftada ikişer saatle sınırlandırılmıştır.
Kentteki Kabardey ve Balkar çocuklarının asimilasyonunu destekleyen bir diğer durum da, anadil unsurlarının yokluğudur. Uluslararası kent ortamında iletişim dili Rusça olmuştur. Tüm gününü işte geçiren ve çocuklarını genellikle onlar uykudayken gören ebeveynler, dil asimilasyonuna direnecek halde değildirler.
Nalçikli Çerkes toplumcu Aslan Beşto’ya göre, anadil öğretiminin yerel yönetimlerin takdirine bırakıldığı şu zamanda, vaziyeti düzeltmek için belki bir şans vardır. Aslan Beşto, bu husustaki fikirlerini şöyle dile getiriyor:
“Kent okullarında derinlemesine anadil öğretimine imkan veren özel sınıflar kurulabilir. Cumhuriyetin Eğitim Bakanlığı bünyesinde kolayca halledilebilir. Esas olan, bunun Rusça’nın zararına olmaması için kanuna riayet etmektir. Burada valinin net tavrı gereklidir, ayrıca sivil toplum örgütleri de bunu sağlamak için yeterince nüfuza sahiptir.”
Geçtiğimiz günlerde Nalçik’te, toplumcuların ısrarlarıyla, anadil öğretmenleri konferansı yapıldı. Konferansta öğretim kalitesi sorunları ve öğretmenlerin karşılaştığı problemler ele alındı. Yeni yıl tatilinin ardından konferans çalışması Yerel Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde devam edecek.
Bir Karadeniz köyü olan Kiçmay’da yaşayan Şapsığ Ruslan Kvaşev, Kabardeylerin iyimserliğini paylaşmıyor. Burada durum tam aksi. Soçi’nin Lazarevskiy Rayonu’nda (ki bu az nüfuslu halkın büyük bir kısmı burada yaşıyor), yerel yönetim, okullarda Şapsığca ders saatlerini çeşitli bahanelerle kısalttı. Şapsığ thamadesi Ruslan Kvaşev, rayon yönetimlerinin bu kısaltmaları, zorla ve öğretmenlerin protestolarını umursamadan yaptığını dile getiriyor. Kvaşev meseleyi şöyle anlatıyor:
“Kesin sesinizi, Adıge dilinden bahsettiğiniz yetti artık! Bu sözleri, rayonun birinci kişisi sarfetti; Adıge meselesine dair kızgınlığını gizlemedi. Bu beyanattan sonra, rayonda çalışmakta olan 7 tane okul öncesi ve okul öğretmeni (Adıgece öğretmenleri) istifa etti. Dilekçelerinde, sunulan şartlarda çalışamayacaklarını söylediler. Şu ana kadar da onların yerine hiç kimse gelmedi.”
Ruslan Kvaşev’e göre, yeni eğitim kanunu uyarınca Şapsığ dili öğretimi alanındaki ihtiyaçların değerlendirilmesi kray yönetimlerine devredilecek. Yani ahval daha da kötüleşecek. Krasnodar Kray’daki Şapsığlar ayrımcılığa uğramış halk durumundalar. Şapsığlar, Sovyetler sonrasındaki yirmi yıl boyunca yönetimlerden hiçbir şey elde edemediler; kray tüzüğünde yerli halk olarak yer almadılar. Bu yüzden Şapsığların kimliklerini koruma kaygısına güvenmek yeterli değildir.
Kvaşev’in ifadeleri şöyle: “Her defasında bize, ‘kray duma’nın milletvekili kadrosunu değiştirdiklerini, yerli halk olarak tanınmak için yeniden dilekçe vermemizi söylüyorlar. Bu saçma ve adaletsiz tüzük yirmi yıldır var. Biz yerli halkız ve eğer bu tüzükte yazarsa, o zaman valinin ‘takdirini’ beklemeye mecbur kalmayacağız. Bize yardım etmeniz gerekmiyor, bizi tanıyın, o zaman dilenmek zorunda kalmayacağız. Bize kanun yardım edecek, iyi amcaların ‘takdirleri’ değil.”
Eğer Krasnodar memurları bir dakikalığına mühim işlerini bırakıp İsrail’in tecrübesini benimseselerdi, muhtemelen, ‘zorla asimilasyon politikası’nı sağduyu lehine düzeltebilirlerdi. İsrail devleti, millî azınlıkları anadillerini öğrenmeye mecbur tutuyor. Ne Arap, ne Ermeni, ne de Çerkes, anadilini öğrenmeden Abitur alabiliyor. Kudüslü haham Avraam Şmulyeviç’in konuya ilişkin açıklamaları şöyle:
“İsrail Millî Eğitim Bakanlığı’nda millî azınlıklar özel bölümü mevcuttur. Bölümün görevi, okullarda bu azınlıkların anadil öğretimini yürütmektir. Bu bölüm, devletten destek alıyor. Mesela, Sovyet-İsrail ilişkilerinin en karmaşık olduğu dönemde bile anadil ders kitapları Çerkes cumhuriyetlerinden devlet bünyesinde ithal edildi. İsrail’in bu politikası, millî azınlıkların kendi dillerini bilmeleri için. Eğer hayatlarından memnun olur ve kültürlerini geliştirirlerse, bu öncelikle Yahudi devletinin yararınadır; çünkü azınlıklar ülkelerine sadık vatandaşlar olacaklardır.”
Röportaj yaptığım şahısların değerlendirmelerine bakarsak, toplumun yeni Rus kanununa yaklaşımı muğlaktır; çünkü insanlar tahminlerini bir prensipten yola çıkarak inşa ediyorlar: “Burada hakkımızı elde edebilecek kadar kalabalığız.” Ya da tam tersi: “Memurların cehaletine direnemeyecek kadar az sayıdayız.”
Belki de, aslında haham Şmulyeviç haklı; devletin net bir pozisyon sergilemesi, anadilini unutmak zorunda bırakılan insanların yönetime duyduğu nefretin büyümesinden daha iyidir. (kafkasevi)
*Ekhokavkaza muhabiri
Rusça’dan Çeviren: Kuşba Zeynep