Ben köyde doğdum, köyde büyüdüm, nasıl davranacağımı, nasıl konuşacağımı, kaşenlerim ile nasıl sobet edeceğimi, büyüklerime nasıl davranacağımı hep çevremden gördüm, öğrendim. Hoş olmayan bir davranışın sonucu, kâh “Haynape” (çok ayıp), kâh bir tokat, bazen da nasihat oldu. Bunlar sayesinde doğruyu yanlışı ayırt eder oldum.(Yöntemlerin doğruluğu veya yanlışlığı farklı bir konu.)
Köyde herhangi bir yetişkin, örneğin bir çocuğu sigara içerken gördüğünde, ne annesine ne de babasına sorma, söyleme gereği duymadan cezalandırırdı. –Bu genelde tokat şeklide olurdu ama neyse- Buna maruz kalırsanız, gidip evde anlatamazdınız çünkü evde de bu tokadın tekrarlanma ihtimali oldukça yüksekti. Söylediğinizde ise alacağınız
cevap şuydu: “Sen bir suç işlemezsen, kimse sana vurmaz”, buna inanabilirsiniz çünkü tecrübe ile sabittir. Köyde nacizane araştırmalarım sırasında bir söz duydum, şöyle idi. “Çocuk iyi yetişirse toplumun, kötü yetişirse ailesinindir.”
Toplumun, dil konusunda çocukları yetiştirirken yaptığı fakat farkında olmadığını düşündüğüm bir konudan da bahsetmek istiyorum. Benim karşılaştığım gibi 1970 sonrası doğan çocukların da karşılaştığını düşündüğüm bir konu bu. Biz köyde yetiştiğimiz halde bizden öncekilerin konuştuğu gibi Çerkesce konuşamıyoruz. Hep ikinci bir dil için söylenir ya –anlıyorum ama konuşamıyorum- maalesef çoğunluğumuz bu durumdayız, bizden sonrakiler de artık ne anlayan ne de konuşabilenler olacak ve dilimizi kaybetmeye bir adım daha yaklaşmış olacağız.
Büyük bir çoğunluk da evde Çerkesce konuşuluyor olmasına rağmen iyi derecede konuşamaz. Hepimiz çevremizden görmüşüzdür, çocuklar konuşmayı büyüklerini taklit ederek öğrenirler. Çocuk, konuşmaya başladığında devam ettirmesi için devamlı teşvik edilir, kelimeler yavaş bir şekilde tekrar edilerek çocuğun tekrarlaması sağlanmaya çalışılır, zaman içerisinde de bu tekrar edilen kelimeler çocuk tarafından önceleri bozuk şekilde, sonraları düzelerek telafuz edilmeye başlar.
Maalesef toplumumuzda Çerkesce konuşmaya çalışan bir çocuğun -ki her çocuk, evde Çerkesce konuşuluyorsa mutlaka denemiştir- büyükler tarafından konuşması için yeterince teşvik edildiğini düşünmüyorum. Denemelerde bulunan ve doğal olarak doğru telafuz edilmeyen kelimeler kullanan çocuk, küçük düşürücü ve şevkini kırıcı şu karşılığı duymuştur. “Eeeeee… Zıgore kap-ojıt” (Konuşmaya çalışırken yanlış bir şey söyleyeceksin) sözünden sonra muzip bir sırıtma ile karşılaşmıştır. Şahsen ben karşılaştım. Bunu duyan veya yaşayan mahcup olmuş çocuğun bir daha Çerkesce konuşma teşebbüsünde bulunmasını düşünmek ise fazla iyimserlik olur sanırım.
Geçmişte bu konuda ben mi yanlış düşünüyorum diye kafamda soru işaretleri oluşmuştu, tahminen 25 yaşlarımda iken denemek istedim. Kahve önünde benden büyüklerle konuşurken lafın arasında birkaç cümle Çerkesce konuştum. İnanır mısınız aynı tepkiyi aldım ve farkında olduğum halde, bu tepki karşısında utandığımı hissettim.
Büyüklerle sohbet ederken şunu söylediklerine hepimiz şahit oluruz; “Şimdiki çocuklar Çerkesce konuşamıyor”
Büyüklerimize, haddimi aşarak “BUNUN SORUMLUSU SİZ OLMAYASINIZ!” diyorum.
Nurettin Akçal
Aşağıdemirci Köyü-Biga
Sayı : 2013 04