Okunup yazılmayan anadilin tapusu yok demektir

0
436

Tıj Cemil Ülker, Adıgece bilenler için 1973 yılında hazırladığı alfabeyi yeniden düzenleyerek yayınladı. “Dil bilenlerin iki günlük bir çalışmayla okuryazar olacaklarını iddia ediyorum” diyen Ülker, alfabenin hazırlanış sürecini şöyle anlatıyor:

“1971 yılında Bukvap adlı birkaç Abzah alfabeden biri benim elime geçti. Bu alfabe dili bilenlere hitap edi­yordu, çoğaltmak gerekiyordu ama Kiril klavye daktilo gerekiyordu, o da yoktu. Elde yazarak çoğaltıp grup içindeki tanıdığımız kişilere veriyor veya gönderiyordum.

Bunu yaparken 1973 yılında Mesut Şurdum tarafından Kafkasya’dan Almanya’ya, oradan da Türkiye’ye getirilen daktiloyu uzun ısrarlar sonucu satın aldım. Bunu bilen Fahri Huvaj, ben ve Mesut’tu. Bu daktilo ile yakalanmak demek memuriyetten olmak, hapislerde sürünmek demekti.

Daktiloyu çalıştığım yer olan Bolvadin ilçesine getirdim. O yıllarda bir yazıyı çoğaltmanın tek yolu teksir makinesi ile mümkündü. Teksir makinemiz olmadığı gibi büyük resmi kurumların dışında bulmak da mümkün değildi. Buna rağmen alfabeyi teksir ede­bilecek şekilde mumlu kâğıtlara yazıp hazırladım.1973 yılında Antalya’da yapılacak bir toplantıya katılmak için giderken mumlu kâğıtları da yanıma aldım. Toplantı ve tartışmalar sonuçlandıktan sonra Nihai Özbek’in misafiri oldum. Gece odamda bulunan kitaplığa, mumlu kâğıtları sonra bulunacak şekilde koydum. Nihai, iki ay sonra bunları Musa Uzun vasıtasıyla 400 nüsha çoğalttı, Türkiye ve Almanya’da Adıge dilini konuşan insanlara dağıtıldı.”

 

Sayı : 2013 04