Kuzey Kafkasya’nın dağlık bölgelerinde ve düzlük alanlarda yerleşik olarak kalabalık insan toplulukları yaşıyordu. Sonraki yıllarda bu dağlık bölgelere Alanlar da yerleşmişlerdi. Alanlar eski dönemlerde göçebe topluluklardı. Hayvancılık ve çobanlık yapıyorlardı. Ön Asya ve Küçük Asya’ya akınlar düzenliyorlardı. Hazar denizi ile Don nehri boylarında imparatorluk kurmuşlardı. Sonradan Alan ve Sarmatlar birleşerek Ön Asya’ya yayıldılar. Sarmat kralı Gate ünlü bir kraldı. Topraklarında barış ve huzuru sağlamakla ünlenmişti. Ünü tüm Avrupa’ya yayılmıştı. Sarmatlar pek çok tarihçiye göre; Reksonlar, Tazigeler ve Alanlardandı. Bu boy ve kabileden olan Alanlar MÖ. 78-406 yılları arasında Kuzey Kafkasya’da egemenlik kurmuşlardı. Güçlü devletleri vardı.
Alanlar (Osetler) Asyalı ve Avrupalı diye ikiye ayrılınca ilk defa Roma döneminde Romalılarla ilişkileri başladı. Romalılarla çetin savaşlara giriştiler. Topraklarını Macaristan’a kadar genişlettiler. Grek, Roma ve Bizanslılarla ticari faaliyetlerde bulundular. 4. yy’ da Hun saldırıları karşısında Alanlar Roma İmparatorluğu’nun topraklarına girmiş, Galya’yı istila etmişlerdi. Yine bölünmeler yaşayan Alanların önemli bir kısmı İspanya’ya yerleşti. Vizigotlar’ca eritilenlerden sonra geride kalanlar bu gün hala İspanya’da Barsalanya (Baslarla-Alanların oluşturduğu), Gatalanya (Gatlarla-Alanların oluşturduğu) ve Ostinye (Osetlerden-Alanlardan oluşmuş) bölgelerde kendi etnik yapılarını korumakta ve yaşamaktadırlar. Galya’da kalan Alanlara ise Romalılarca yurt verildi. Süreç içerisinde Avrupa halkları arasında eridiler, varlıklarını sürdüremediler.
Alanlar, mavi gözlü, sarışın, uzun boylu ve savaşçı bir topluluktu. Alanların günümüz Macarlarıyla da ortak geçmişlerinin olduğunu savunan tarihçiler de mevcuttur. Hugor ve Mogor kardeşlerin önderliğindeki Macarlar, Alanlar zamanında Dinyeper ile Volga nehri arasındaki topraklarda hüküm sürmüşlerdi.
Kuzey Kafkasya’da geride kalan Alanlar ise daha sonra Aslara dönüşmüş, Aslardan sonra ise Asetinlere (Osetlere) dönüşmüşlerdi. Moğol saldırılarından kaçıp Macaristan’a yerleşenlere Jas, As adı verilir. Jasların bugünkü Macarları oluşturdukları söylenir.
Alanların Kuzey Kafkasya’da yaşadıkları yüksek dağlık dar geçişler üzerindeki bölgede, Güney Kafkasya coğrafyasını Kuzey Kafkasya coğrafyasına bağlayan dağ geçitleri en eskiden beri Kuzey Kafkasya’nın yerleşik güçleri tarafından kontrol altında tutuluyordu. Bu geçitlerin anlamı “kapı” idi. Kuzey Kafkasya’daki doğanın oluşturduğu kayalık ve derin vadilerden oluşan dik ve sarp yamaçların geçit noktası olan bu geçide “Derialan” (Alan kapısı) ya da “Deryal, Derial, Daryal” deniliyordu.
MÖ. 76-406 yıllarında hüküm süren Alanlar; Anadolu’da Erzincan-Tercan ve Tunceli-Dersim’e kadar hüküm sürdüler. Tercan’ın o zamanki adı Derksani, “akşam kapısı”, Dersim ise “Gümüş kapı” idi. Dersim de, (Derialanıboğazı, Deri Ali Boğazı, Ali Boğazı), “Alan vadisi kapısı” anlamında topraklara ad olmuştu. Dersim Dımıli, Zaza halkıyla birlikte Alanlar bu topraklar üzerinde her zaman saldırı ve talanlara karşı direnenlerdi. Derin vadiler, ormanlık dağlar Dersimli Dımıliler, Zazalar ve Alanlar için birer kapıydı. Bu topraklara Dersim, “Gümüş kapı” adı verilmişti.
Tarih boyunca Romalılar, Hazarlar, Moğollar, İranlılar, Araplar, Ruslar bu geçitleri ele geçirmek istediler hep. 15. yy’da ise, Ruslar Kuzey Kafkasya’daki “Derial” geçitlerini aşmak için yıllarca Kuzey Kafkasyalılarla çetin savaşlara girişmişti.
Doğudan gelen Moğol saldırıları Kafkasya’ya iki ayrı koldan yapılmıştı. Kuzey Kafkasya’ya gelen Moğollar, Altınordu devletini kurdular. Kuzey Kafkasya coğrafyasını yakıp, yıkıp, talan ettiler. Hazar Denizi’nin güneyinden saldıran Moğollar ise İran İlhanlılarıydı. Moğol İran İlhanlıları, Dersim’deki yerleşik halkı ve Alanları egemenlikleri altına almak istiyordu. Kuzeyden gelen Moğol saldırıları ise Hazar Denizi batı kıyılarına yayılmıştı. Moğol İran İlhanlı hanedanı, Hülağu idi. Hülağu’dan sonra Şah Tahmaz, ardından Şah İsmail dönemi başlamıştı. Şah İsmail Dersim’e kadar geldi ve Safeviler adıyla Alanlar ve Dersimliler üzerinde hakimiyet kurdu. Şah İsmail ve Safeviler zamanında Dersim’deki yerleşik aşiretler ve Alanlar, Şah İsmail’den taraf Alevi / Kızılbaş inancı içerisinde bir yaşamdan yana yer aldılar. Anadolu Aleviliği / Kızılbaşlığını benimsemişlerdi.
Moğol kralı Cengiz Han (Timuçin) geçtiği toprakları yakıp yıkıyordu. Halkların başına atadığı yerel yöneticiler aracılığıyla kırsal insanları vergiye bağlıyordu. Moğolların en önemli, en ağır vergisi “Tağar” vergisiydi. Tağar, bedeli ödenerek insan ve toprak satın almak anlamındaydı. Dersim Çemişgezek Beyleri “tağar” ödeyerek insanları, toprakları satın almışlardı. Bu gün hala Çemişgezek’te geçen bir ırmağın adı ve önemli bir köyün adı Tağar’dır. Daha sonra Moğol İran İlhanlıları ile Kuzey Kafkasya’daki Altınordu Moğolları birbirlerine saldırdılar. Kuzey Kafkasya’da bugünkü Kuzey Alanya (K. Osetya) toprakları Moğol istilası altına girdi. Bu yıllarda (1293) Güney Alanya (G. Osetya) toprakları ise Gürcü Krallığı dahilindeydi. Güney Alanya beyleri sonraki yıllarda güç kazanmış, Gürcistan içlerinde at oynatmış, Gürcistan’ın Gori kalesini ele geçirmişlerdi. Gürcülerle Alanların savaşları ilk o zamanlar başlamıştı.
Sayı: 2013 05