Şeytan ile işbirliği olur mu?
2. Dünya savaşında Hitler ve Nazi yöneticileri Kafkasya’da sömürülecek çok fazla ekonomik değer olmadığını düşünüyorlardı. Hitler için ekonomik değer Kafkas ötesinde, Hazar havzası ve Bakü’de idi. Onun için Kafkasya, Sovyet Rusya’nın enerji yollarını keseceği, Kafkas ötesine uzanacağı bir kapı niteliğinde idi.
“1941 yılında Kafkasya’ya sızma faaliyetlerini yoğunlaştıran Almanlar, öncelikle bu görevi kabul eden Kafkas kökenli Sovyet savaş esirlerini sabotaj ve casusluk konusunda eğiterek, Sovyet cephe hattı gerisindeki görevlere hazırladılar… 1941 Ekim’inde ‘Kuzey Kafkasya Özel Komandosu-Şamil’ adında bir harekât planlandı. 150 kadar Kafkasyalı on ay süreyle bütün yeraltı faaliyetleri için eğitildiler”*
Kafkasya’dan çekilen Alman ordularından sonra Almanlarla işbirliği yapmanın bedelini başta Karaçaylar ve Malkarlar olmak üzere Kafkas Halkları, ardı ardına gelen sürgünler ve katliamlarla ödemişlerdi. Mavi Alaylar, Hitlerin vaatleri, Kuzey Kafkasya Özel Komandoları’nın maceraları Kafkasyalıları tarihin gördüğü en büyük facialardan birisi olan Drau Faciasına kadar sürüklemiştir. Alman baharının bedelini, Alman işgalini hiç görmeyen Çeçenler dahi 1944’de topyekûn sürülerek ödemişlerdir.
Yıl 2013.
Kafkasyalılar yeni bir bahar ile müjdeleniyor. Bu kez patron ABD.
Kuzey Kafkasyalıların kulaklarına fısıldanan; Kafkas Baharı ile yeniden şekillenecek olan Kuzey Kafkasya’da Çerkesler başta olmak üzere tüm halklara mutluluk dolu baharlar yaşatmak. Bunun için ilgili profesörlere fonlar ayrılmış, konferanslar, paneller finanse edilmiş, Çerkeslerin yeni aktörleri kamuoyuna tanıtılmış, kısacası ABD, yenibaharın yeni işbirlikçileri ile yola çoktan çıkmıştır.
17 milyon kilometrekarelik yüz ölçümü ile dünyanın en büyük ülkesi Rusya ise bu gelişmeleri tepkisiz seyretmektedir. Rusya’nın, işin içindeki ABD’nin stajyer CIA elemanları ve heyecan arayan profesörlerini gördükçe çok da telaşlandığı söylenemez. Aksine 2014 Soçi Olimpiyatları sonrasında küçük bir bahar girişimi, Rusya’nın ekmeğine yağ sürecektir. Belki de Rusya, Kafkasya’da köklü bir çözüm fırsatı verecek olan küçük bir baharın gelmesini ABD’den daha çok istiyor, bekliyor ve hatta mikro milliyetçi akımları destekliyor dahi olabilir. Soçi Olimpiyatları sonrasında hareketlenecek Kafkasya coğrafyasında Almanların çekilme sürecini hatırlatacak bedellerin ödenmesi durumunda, o bedeli sadece orada yaşayan yerli halk ödeyecektir. ABD işbirlikçilerinin yeşil pasaportları ise bölgeyi terk etmek üzere çoktan ceplerinde hazır beklemektedir.
Bölgenin iki önemli ülkesi; Türkiye ve Rusya
Rusya, Gürcistan’ın ABD’ye yaranma sürecini sessizce takip ederken Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri ile ilişkilerinde en küçük bir sorun yaşamamaya gayret etmekte. Stratejistlere göre Rusya’nın yumuşak karnı Kafkasya’dır. Rusya, Kafkasya’dan başlayarak dağılabilir. Bu gerçeği batı kadar, Rusya’nın da gördüğü ve bu konuda geleceğe dair planlar yaptığı göz ardı edilemez. Türkiye’nin ise muhtemel Kafkas Baharını 7 milyonluk Çerkes diasporası ile uzaktan izleme şansı yoktur. Günümüz itibari ile bölgeye dair politikası, Rusya ile ilişkileri bozmaz iken Gürcistan’ın da gönlünü almak yönündedir. Kafkasya’nın ABD tarafından şımartılmış çocuğu Gürcistan’ın pervasız hamlelerine rağmen Türkiye ve Rusya kartlarını henüz açmamışlardır.
Kuzey Kafkasya üzerine en aktif taraf ABD olmasına rağmen, tarihi gerçeklere baktığımızda taraf dahi değildir. Gelecekte taraf olacak iki ülke varsa o da Türkiye ve Rusya’dır. Bu iki ülkenin ilişkilerine göz attığımızda Kafkasya konusunda gelecekte nasıl bir işbirliği içinde alabileceklerini tahmin etmek zor değildir. Türkiye, Rusya ile Suriye sorunu karşısında Akdeniz’de karşı karşıya gelmelerine rağmen, Dolmabahçe Sarayı’ndaki Başbakanlık çalışma ofisinde 11 anlaşma imzalanabilmiştir. Ofisin karşısında eylem yapan Çerkeslere ise sert önlemlerle engel olmuştur. Putin’in gelişinden önce Rus yetkililerle görüşmeye giden Çerkeslere Rusların; “Her hangi bir eylemin Türk Emniyeti tarafından sert önlemlerle karşılanacağı” uyarısında bulunmuş olmaları da manidardır. Çerkesleri en çok ilgilendiren iki ülkede, Rusya ve Türkiye’de özgürlüklerin garantisi demokrasidir. Her iki ülkenin de demokrasisinin gelişmesi, bu süreçte Çerkeslerin demokratik talepleri ve demokrasiye katkıları ABD’nin gözünün içine bakmaktan çok daha önemlidir.
Kuzey Kafkasya’ya dışarıdan müdahaleler arttıkça, Türkiye diasporası ve STK’larına da müdahaleler artmaktadır. Kuzey Kafkasya’yı şekillendirme çabaları aynı oranda diasporaya da yansımaktadır. Sıklaşan uluslararası toplantılara baktığımızda finansörlerin, katılımcıları belirleyen etkenlerin Jamestown Vakfı gibi ABD merkezli yapılar olduğunu görmekteyiz. Suriye, Ürdün ABD gibi Çerkes nüfusunun yoğun olduğu ülkelerde Jamestown benzeri yapıların yönetimlere gelmeye çalışması aksi durumunda ise alternatif kurumların hızla kurulduğu ve başarıdan başarıya koşmalarının sağlandığı ortada.Türkiye Diasporasında Kuzey Kafkasya STK’ları
Kendi halkından güç alan yapıların ise dünyadaki ve bölgedeki gelişmeler karşısında yavaş ancak temkinli değişimler içinde ilerlemekte. Bunlardan en önemlisi Kafkas Dernekleri Federasyonu’dur. Önümüzdeki aylarda yapılacak olan genel kurulda muhtemel değişiklik ile ismini “Çerkes Dernekleri Federasyonu” yapmak üzeredir. KAFFED, şimdiye kadar yaptığı çalışmalarda farklı isimlerle federasyonlaşmış Kuzey Kafkasya haklarının bir konfederasyonu, çatı örgütü gibi çalışmıştır. Çerkes Dernekleri Federasyonu ismini almakla eksik kalan tek federasyonu tamamlayarak, gerçek anlamda çatı örgütünün, Kafkas Dernekleri Konfederasyonu’nun önünü açmış olacaktır. Diasporada küçülmek ve parçalanmak gibi algılanabilecek bu yaklaşım aslında yeni ve büyük bir birlikteliğin başlangıcı olabilir. Taşların doğru yerlere oturması ve diasporada sağlıklı bir birliktelik, Kuzey Kafkasya’yı da etkileyecektir. Her Çerkes Kuzey Kafkasyalıdır ancak her Kuzey Kafkasyalı Çerkes değildir. Hiçbir dayatma ya da öteleme olmaksızın aidiyetlere saygı çerçevesinde oluşan birliktelikler, Kuzey Kafkasyalıların tek çatı altında gerektiği zamanlarda birlikte hareket edebilmeleri için önemlidir. Geçmişte Abhaz, Çeçen mücadeleleri gibi sorunlar karşı karşıya kalan Kuzey Kafkasyalılar Kafkasya’da barışın egemen olması için “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” birbirlerine sarılmalılar.
*İkinci Dünya Savaşında Almanların Kafkasya Harekâtı- Prof. Dr. Ufuk Tavkul
Sayı: 2013 05
Yayınlanma Tarihi: 2013-05-01 00:00:00