Filistin’de En-Nakba’nın (Büyük Felaket) 65. yıldönümü anılırken 6 milyondan fazla Filistinli mülteci topraklarında uzakta yaşıyor. Her yıl En-Nakba’nın yıldönümünde yaraları yeniden kanayan ve vatan topraklarına dönüş hayallerini hiçbir zaman kaybetmeyen Filistinli mülteciler, işgal rejimiyle toprak değişimi görüşünü tümüyle reddediyor.
Her mültecinin ayrı bir hikayesi var. Kimi ağır bombardıman altında evini terk etmiş, kimi bir-iki saat sonra dönerim düşüncesiyle ayrıldığı evine bir daha hiç dönememiş, bir diğeri hasat zamanı tarlasını ekiniyle bırakıp kaçmak zorunda kalmış. Bazıları geride bıraktıkları evlerinin anahtarlarını hâlâ saklıyor.
Nakba
Nakba, 700 binden fazla Filistinlinin 1948’de topraklarından sürülmesinin adı. Sözcük ilk olarak Arap aydını Konstantin Zureyk tarafından Ağustos 1948’de ortaya atıldı. Zureyk, Nakba sözcüğünü ‘sürmekte olan’ olarak kullandı. Zira 500’den fazla Filistin köyünün yıkımı 1948’de değil, İsrail işgali takip eden yıllar içerisinde gerçekleşti.
Her yıl, “Nakba Günü” olan 15 Mayıs’ta Filistinliler evlerine dönme talebiyle gösteriler yaparken, mülteciler uzun süredir kayıp olan evlerinin anahtarlarını sembol olarak saklıyor.
Birleşmiş Milletler Yardım ve Kalkınma Ajansı’na (UNWRA) göre, Ortadoğu ülkelerine dağılmış dört milyondan fazla kayıtlı Filistinli mülteci var. Filistin Milli Misakı’na göre 1947’den önce Filistin topraklarında yaşayan Araplar ve bu tarihten sonra Filistin topraklarında veya dışında Filistinli babadan doğan çocuklar Filistinli kabul ediliyor.
Anahtar ne demek?
Filistinliler, gösterilerde genellikle ellerinde anahtar veya anahtar çizili pankartlar taşıyor. Bunun anlamı şu: “1948’de evimizi terk ettik ama anahtarlar hala bizde, yarın evlerimize geri döneceğiz ve bu anahtarlarla kapımızı açacağız”
Sayı : 2013 06