Halkların Demokratik Kongresi (HDK)
ÇERKES HALKIMIZIN MÜCADELESİ MÜCADELEMİZDİR!
21 Mayıs 1864 günü tarihe Çerkes soykırımının simgesi olarak kazındı.
Çerkesya’yı işgal eden Çarlık Rusyası 1 milyonu aşkın Çerkesi katletti, daha da fazlasını vatanından sürgün etti. Sayısız insan sürgün yolunda can verdi. Sömürgeciliğe karşı bağımsızlık için direnen Çerkesler vahşi bir soykırıma uğradılar ve dünyanın dört bir yanına dağıtıldılar. Bu tarifsiz acıyı daima yüreklerinde taşıdılar ve ağıtlarını kuşaktan kuşağa aktardılar.
Bugün Çerkes halkımızın en büyük bölümü Türkiye’de yaşıyor. Anadolu’daki Çerkes nüfusu 5 milyonu aşıyor. Fakat Türkiye’de Çerkeslerin hiçbir ulusal demokratik hakkı yok.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna götüren Kuvayi Milliye’de temel bir rol oynayan Çerkesler, cumhuriyetle beraber inkarın ve asimilasyonun kurbanı oldular. Çerkes Ethem’e hain damgası vurulunca, Çerkes kimliği her türlü baskının hedefi haline geldi. “Tek dil, tek millet, tek vatan” tekrarında ifadesini bulan 90 yıllık ırkçı devlet politikasıyla Çerkes dili, kültürü, örgütlenmesi zincire vuruldu. Zalim yasakların cenderesine alınan Çerkes halkımız zorla Türk uluslaşmasına dahil edilmeye çalışıldı. Ulusal baskı, inkar ve asimilasyon Çerkeslerin büyük soykırım acısını katmerleştirdi.
AKP hükümeti de Anadolu’nun ulusal bir topluluğu olan Çerkeslerin demokratik haklarını tanımamakta ısrar ediyor. Çerkes halkımızın kolektif hak talepleri halen görmezden geliniyor.
Halkların Demokratik Kongresi olarak, Çerkes halkımızın haklı taleplerini sahipleniyoruz:
-Çerkes kimliğinin ifadesinin ve yaşatılmasının önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmalı.
-Anadilde eğitim hakkı sağlanmalı, üniversitelerde talep edilen tüm dillerde akademik programlar açılmalı.
-Çerkesce TV ve radyo yayın hakkının önü tamamen açılmalı.
-Çerkes köylerine eski isimleri verilmeli, çocuklara Çerkes dilinde isimler konulabilmeli.
-Çerkesleri hain olarak lanse eden veya inkar eden tüm ırkçı ifadeler ders kitaplarından ayıklanmalı.
-Türk devleti Abhazya ve Güney Osetya devletlerini tanınmalı, her iki devlete karşı Gürcistan’la işbirliğine son vermeli.
-Rusya soykırımdan dolayı Çerkes halkımızdan resmen özür dilemeli, anayurda dönüş hakkı tanınmalı, Kafkasya’ya yerleşmek isteyenler için ekonomik ve sosyal destek sağlanmalı.
21 Mayıs artık bir direniş tarihidir. 21 Mayıs yalnızca yas tutma ve soykırım kurbanlarını anma günü değil, Çerkes kimliğine, diline ve kültürüne sahip çıkma günüdür. 21 Mayıs Çerkeslerin tüm halklarımızla kol kola kolektif demokratik haklar için mücadeleyi büyütme anıdır.
Halkların Demokratik Kongresi olarak, soykırımın büyük acısını paylaşıyor ve Çerkes halkımızın mücadelesini mücadelemiz kabul ediyoruz. Tüm halklarımızı, emekçileri ve ezilenleri anma etkinliklerine katılarak soykırımı lanetlemeye ve Çerkes halkımızın kolektif hak taleplerini desteklemeye çağırıyoruz.
HDK Yürütme Kurulu
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi
21 Mayıs 1864’te Kafkasya, Anadolu ve Ortadoğu’yu sonsuza kadar değiştiren bir felaket meydana geldi. Kuzey Kafkasya’nın kadim halklarından Çerkesler, Rus Çarlığı’nın yüzyıllardır süren emperyalist ve sömürgeci istila dalgası karşısında yenilgiye uğradılar. Kadim ülkeleri için savaşan Çerkeslerin katledilmesi acılı bir son değil, daha da acılı felaketleri getiren bir sürecin, on yıllara yayılan ve etkileriyle bugün de devam eden Çerkes Soykırımı’nın başlangıcıydı. Rusya sağ kalan Çerkeslerin çoğunluğunu sürdü. Sürülenleri, Osmanlı İmparatorluğu kabul etti.
Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına uzanan büyük sürgün yolculuğu, hem Karadeniz’den geçerken hem Anadolu’ya yerleştirilme süreçlerinde salgın hastalıklar ve zorlu koşullar nedeniyle büyük sayıda ölüme yol açtı. 19. yüzyılın modernleşen ve merkezileşen Osmanlı devleti, Çerkesleri, büyük bir nüfus mühendisliği projesi doğrultusunda, kendisi için sorunlu Müslüman ve gayri Müslim toplulukların bulunduğu yerlere, bir emniyet supabı gibi yerleştirdi. Böylece Çerkesler binlerce yıllık efsanevi ülkelerinden kopmakla kalmadılar, imparatorluk coğrafyasının Balkanlar’dan Filistin’e kadarki her tarafına dağıtıldılar, birbirlerinden koparıldılar. Ülkelerine geri dönme çabaları, hem güç yaşam koşulları hem de her iki devletin çıkardığı zorluklarla engellendi.
1864 Sürgünü hem önce hem de sonra gerçekleşen, bugün bilinçsizce hepsine Çerkes dediğimiz farklı Kuzey Kafkas kavimlerinin Anadolu’ya göçleriyle devam etti. Hem Anadolu’nun o günden bugüne gelen tarihi hem de Osmanlı ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin asimilasyoncu siyasetleri, çoğunluğu tarihsel anavatandan uzakta, Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan Çerkesleri kendi kimliklerinden uzaklaştırdı. Tektipçi ulus devlet yaklaşımı, Çerkeslerin ve diğer Kuzey Kafkasya halklarının farklı etnik kimlikten gelmelerini, farklı dillere sahip olmalarını kabullenmek istemedi. Çerkesler buna rağmen direndiler ve bugün dillerini öğretebilmek, tarihlerine ve kültürlerine sahip çıkabilmek istiyorlar.
Biz Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak, tüm halkların kendilerini dilleri, kültürleri ve inançları ile birlikte serbestçe ve eşitçe ifade edebileceği, yaşayabileceği bir demokrasinin kurulması gerektiğine olan inat ve inancımızla; Çerkeslerin bu konudaki duyarlılığını paylaşıyor ve Rusya Federasyonu’nu, Çerkes Soykırımı’nı tanımaya çağırıyoruz. Aynı doğrultuda, Türkiye’deki Çerkeslerin kendi dilleriyle eğitim ve yayın yapabilme taleplerinin karşılanmasını istiyoruz. Ortak tarihimizin ve bu topraklardaki yaşamı birlikte var etme mücadelemizin üzerimize yüklediği sorumlulukla, “alanlarda birleş, soykırımla yüzleş!” diye haykıran Çerkeslerin yanında olduğumuzu belirtiyoruz. Soykırıma maruz kalan her Çerkes ve Kuzey Kafkasyalı’nın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri:
Sevil Turan – Arif Ali Cangı
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)
21 Mayıs Çerkes Sürgünü ve Soykırımı Günü, insanlık tarihindeki en büyük trajedilerden birinin anma günü, Çerkeslerin uğradığı soykırımın yıldönümüdür. Çarlık Rusya’sının emperyal politikaları doğrultusunda uyguladığı insanlık dışı uygulamaların simge günüdür. 19. yüzyılda Çarlık Rusya’sı tarafından iki milyon insanın katledilmesinin anılmasıdır.
Çerkesler, bir halklar hapishanesi olan Çarlık Rusya’sına karşı yurtlarının bağımsızlığını savundukları için defalarca katliamlara uğradılar. Son olarak 21 Mayıs 1864 tarihinde, direndikleri Çarlık ordusuna yenik düşen Çerkesler, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı ve acımasız soykırımlardan birine tabi tutuldular. Rus, Osmanlı ve Britanya İmparatorlukları’nın işbirliğinde yurtlarından, dünyanın dört bir yanına sürgün edildiler. Çerkeslerin büyük bir kısmı çok kısa bir sürede anayurtlarından korkunç koşullarda sürgün edildi, üçte biri sürgün yollarında açlık ve hastalıktan hayatını kaybetti. Ürdün’e, Suriye’ye, Mısır’a, Filistin’e, Lübnan’a, Balkanlara dağıldılar. Ancak aradan geçen bunca zamana ve tüm baskılara rağmen, Çerkesler varlıklarını ve kimliklerini koruyorlar.
Bu önemli gün; sıradan bir anma veya dert yanma günü değil, sürgünü, ve soykırımı ve bütünlüklü olarak ele alıp, direnme ve dayanışma bilincimizi en fazla açığa çıkarmamız gereken bir haykırma ve hesaplaşma talebi günüdür. İnsanlığın bundan sonra bu gibi katliam ve soykırımlara uğramaması için geçmişle yüzleşmesi ve hesaplaşması kaçınılmazdır.
Bu anlayışla Çerkes halkının acılarını paylaşıyor, sürgünde hayatlarını yitirenleri saygıyla anıyoruz.
BDP’den araştırma önergesi
Saadet Partisi
Bugün 21 Mayıs,
Çerkeslerin 1864’de maruz kaldıkları zulüm, soykırım ve sürgününün 149.yıldönümü,
Tarihin en eski dönemlerinden beri yaşadıkları Kafkasya’da büyük bir geçmişe sahip Çerkesler ve Kafkas halkları, yüzyıllarca süren onurlu bir direnişe rağmen, emperyalist devletlerin ve Çarlık Rusya’sının hak hukuk tanımaz politikaları ve stratejik sinsi hedefleri doğrultusunda soykırıma uğratıldı ve Kafkasya’dan koparıldılar.Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi olarak, zulme uğrayan Çerkes ve Kafkas halklarının acılarını kalplerimizde hissettiğimiz bu günde, bu acılarını hep beraber paylaştığımızı bir kere daha ilan ediyoruz.Ancak kahramanca yapılan bu mücadele her türlü gayrete rağmen olumsuzlukla sonuçlanınca Ruslar bu fırsatları iyi değerlendirip işgal girişimlerini başlatmış oldular.
Çerkeslerin sürgün neticesinde gönderildikleri coğrafyalara bakıldığında, çok dağınık olduğu, Başta Türkiye olmak üzere, Balkanlar, Almanya, Amerika, Ürdün, Suriye ve İsrail de büyük Çerkes nüfus olduğunu görmekteyiz. Türkiye’de yaşayan Çerkes kardeşlerimiz ve diğer etnik kökene sahip olan Türk, Kürt, Laz, Gürcü ve diğer kardeşlerimiz 75 milyon, bu vatan için kanıyla canıyla hizmet etmişlerdir.
Türkiye’de yaşayan 75 milyon kardeştir. Etnik kökeni ne olursa olsun bizim mayamızda İslam vardır, İslam kardeşliği vardır. Yine etnik kökeni ne olursa olsun, bir ve beraber çarpan yüreklerimiz ‘’YENİ BİR DÜNYA’’yı mutlaka kuracaktır.
Tekrar ‘’Büyük Sürgün’’ ün bu yıldönümünde Çerkes kardeşlerimizin acılarını paylaşıyor, bu tür felaketlerin bir daha yaşanmamasını diliyoruz.
Selman ESMERER
Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı
Düzce
21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü’nde yaşanan acıları bizlerle paylaşmak adına, Düzce Valisi Adnan Yılmaz ve Düzce Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz derneğimize ziyarette bulundu. Valimizin ve beraberindeki heyetin bu anlamlı ziyareti Adıge ve Abhaz hemşerilerimizi çok mutlu etmiştir. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Düzce Kafder
Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu
Çerkes Sürgününün 149. yıl dönümü nedeniyle Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu adına Av. Tuba Selin Layık açıklama yaptı.
Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu adına Av. Tuba Selin Layık, 21 Mayıs’ın insanlığa karşı işlenen suçlardan biri olan Çerkes Sürgününün 149. yıl dönümü olduğuna dikkat çekti. Layık; “Yer küremizde halen insanlığa karşı suçlar işlenmeye devam etmektedir. Arakan ve İşgal altındaki Azerbaycan, topraklarında yaşananlar günümüzün endişe verici sorunları arasındadır. Dünya kamuoyu bu soykırım ve sürgünlere yeterli tepkiyi vermemektedir. Bu durum dünyamızın insan hakları ihlallerinin kıskacında yaşadığını ortaya koymaktadır. Yurtlarından koparılarak dünyanın çeşitli yerlerine göçe zorlanan Çerkes halkları bugün, Türkiye, Ürdün, Suriye, Irak, Libya ve bir çok ülkede dağınık olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Sürgün neticesinde Çerkes dillerinden Ubıhça ölü dil haline gelmiş, günümüzde Ubıhça konuşan kimse kalmamıştır. Çerkesler, Suriye’de yaşanan gelişmelerden sonra bir kez daha göç etmek zorunda kalmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti 149 yıl önce Osmanlı Devletinin yaptığı gibi tarihi sorumluluğunu yerine getirmiş ve göç etmek zorunda kalan Çerkes halklarını yine bağrına basmıştır. Bunlardan 58’i Çanakkale Biga’ya yerleştirilmiştir. Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu olarak; Çerkes Sürgününün 149.yılında, bu sürgünde hayatını kaybeden ve zulme uğrayanları saygıyla anıyoruz” dedi.
Destek telgrafları
KAFFED’in düzenlediği Samsun’daki etkinliklere telgraf yollayan CHP Antalya milletvekili Deniz Baykal, CHP milletvekili Altan Öymen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, soykırım ve sürgünün Çerkes toplumlarınca asla unutulmayacağını ifade etti.
Ayrıca Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Bezci, İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve M. Kemalpaşa Başkanı Sadi Kurtulan da telgraf yollayarak Çerkeslerin acılarını paylaştıklarını dile getirdi.