Azak-Mozdok arasında Kuzey Kafkasya halklarına karşı sınırda yerleştirilen bu Kazaklara “sınır insanı” anlamında lineitsy deniliyordu. Bu Kazak birlikleri tarafından 1832’de Kafkas Hattı Kazak Yurdu oluşturuldu. Karadeniz Kazaklarından farklı olarak lineitsy Rusça konuşuyordu ve bu iki Kazak topluluğu hiçbir zaman gerçek anlamıyla bütünleşemedi. Kafkas Hattı Kazak Yurdu’nun nüfusu, 1860’da Kuban ve TerekKazak Yurtları’na ayrılmadan önce 300.000’e ulaşmıştı.
1861’de Rusya’da serfliğin kaldırılması ve 1860’larda Kuzey Kafkasyalıların kitle halinde sürgün edilmesi sonucu Kuban ve Terek bölgelerine büyük ölçekli köylü göçleri oluştu. Bu köylülere “dışarıdan gelenler” anlamında inogorodnye deniliyordu. İnogorodnye’nin çoğunluğu Rustu (kısmen Gürcü ve Ermeni köylüler de vardı) ve geçimlerini özellikle Kazaklardan kiraladıkları toprakları ekerek sağlıyorlardı. 19.yy.’ınsonlarında Maykop ve Grozni’de petrol sanayinin gelişimiyle ikinci bir göç dalgası daha oluştu. (Bu göçler sonucu sivillerin toplam nüfus içerisindeki oranı 1878-1905 döneminde %18’den %55′ çıktı. Bu dönemdeki göç ve kolonizasyon hareketleri Kafdağı, sayı 11-12’de Pokshishevsiy’in makalesinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.)
Böylelikle, 1920’lere gelindiğinde Kuban Bölgesi’nde (oblast) üç temel etnik/toplumsal grup vardı: Kazaklar, “dışarıdan gelenler” ve Adığeler. Kazaklar da kendi aralarında Karadeniz Kazakları ve lineitsy olarak farklılık gösteriyordu. 1912’de inogorodnye nüfusu yaklaşık 3 milyon olan Kuban Bölgesi’nin çoğunluğunu (%53) oluşturduğu halde toprağın sadece %27’sine sahipti (Kenez, s.113). Adığeler ise nüfusun yaklaşık %4’ünü oluşturuyordu. 1870’de Çarlık tarafından Kazak “soylu”larına (subay ve memurlara) kendilerine işlemek için verilen toprakların özel mülk olarak tanınmasından sonra, Kazaklar arasındaki toplumsal farklılaşma süreci hız kazandı. Bu dönemde bir generale verilen toprak miktarı 1500 desyatine (bir desyatin yaklaşık 1.1 hektardır) kadar çıkarken, Adığelerin de yaşadığı dağlık kesimlerde kişi başına verilen toprak 2.5 desyatine düşüyordu (Sokol, s.48). 1900’lerde sanayinin az geliştiği bölgede bu üç etnik-toplumsal grup içerisinde de toplumsal farklılaşmalar belirgindi. Örneğin, 1905 Devrimi’nde bazı Kuban Kazak birliklerinde de ayaklanmaların baş göstermesi sonucu, Kuban Kazak Yurdu’na ait 32.000 desyatin toprak yoksul Kazak köylülerine dağıtıldı.
Terek Bölgesi ise daha farklı bir görünümdeydi. Yaklaşık 1.2 milyon nüfusun %51’ini Kuzey Kafkasyalılar (%20.5 Çeçenler, %11.7 Osetler, %8.4 Kabardeyler ve %10.6 diğerleri) ve %43’ünü Ruslar oluşturuyordu. Ruslar da kendi aralarında Terek Kazakları (%22.3) ve İnogorodnye (%20.4) şeklinde ayrılmıştı. Çarlığın bölgede izlediği politika sonucu toprak dağılımı son derece farklılaşmıştı. Örneğin ortalama Kazak toprakları 13.6desyatin iken bu miktar Kabardeylerde 17.5, İnguşlarda 5.8 ve Çeçenlerde 3 desyatindi. (Pipes, s.95 ve Kenez (b), s.124). (Kuzey Kafkasyalıların toprakları daha verimsiz dağlık kesimlerdeydi. Fakat bu durumda bile Kabardeylerdeki ortalama toprak miktarı oldukça fazladır. Bu durum, Kafkasya’da kalmayı tercih eden Kabardey feodallerin toprak mülkiyetlerinin korunması temelinde Çarlıkla anlaşmalarıyla kısmen açıklanabilir. Bu ayrıca, Kabardeyler arasında da toprak dağılımında aşırı farklılıklar olduğunu gösterebilir.) Kuban’da olduğu gibi, Terek Bölgesi’nde de inogorodnyenin büyük bir kesimi toprak kiracıları ve tarım işçilerinden oluşmuştu. 1870’lerden sonra Vladikafkas demiryolunun yapımı ve 1893’de ilk petrol kuyusunun açılmasından sonra bu bölgede sanayi görece hızlı gelişti. Böylece 1905’de 10.000 olan sınai işçi nüfusu 1917’de iki katına ulaştı
Dağıstan’daki durum Terek’ten çok farklı değildi. 1.25 milyona yakın nüfusun yaklaşık %50’si Dağıstan’ın yerel halklarından oluşuyordu. Hazer Gölü kıyılarında ve ovalık kesimlerde tarım görece gelişmişti. Özellikle Vladikafkas demiryolunun yapımından sonra sanayi, petrol,kağıt, tekstil gibi sektörlerde gelişmeye başlamasına rağmen belirleyici öneme ulaşamamıştı. (1905’de bütün bölgede yaklaşık 9.500 sınai işçi nüfusu vardı.) Özellikle Petrovsk (Makhackala), Derbent ve Temir-Khan-Shura (Buinaksk) gibi kıyı kesimindeki kentler, sınai, ticari ve idari merkezler konumundaydı. Nüfusun yaklaşık %20’si de erişilmesi güç, sarp, dağlık alanlarda yaşıyordu.
Kuzey Kafkasya’daki bu etnik ve toplumsal çeşitliliğe ek olarak merkezi-Çarlık bürokrasisi ile bütünleşmiş yerel katmanların oynadığı önemli role de değinmemiz gerekiyor. Kısmen Kafkas Savaşları döneminde, büyük ölçüde işgalin tamamlanmasından sonra özellikle yönetici kesimlere mensup pek çok insan ülkedeki konumlarını güçlendirmek için Çarlık ile bütünleşebilmeye çalışmıştı. Rus ordusunda ve bürokrasisinde üst düzeylere çıkabilmiş kendi halkları da dahil, çeşitli ezilen halkların ulusal kurtuluş hareketlerinin ezilmesinde görev almış, ve bölgenin ekonomik ve askeri yapısını kontrol eden bu “yerel” kesimlerin hemen hemen tamamı iç savaş döneminde (ve sonrasında da) eski çarist komutanlarının emrine amade oldular. Genellikle Çarlığın askeri okullarında eğitimini tamamlamış bu “yerel” kesimlerin karşısında ulusalcı yerel aydınların gelişimi görece zayıftı. 1860’lardan sonra Kosta Khetagurov, Dmitri Gulya gibi değerli aydınlar özellikle halk kültürü ile ilgili eserler üretmeye başladığı halde yerel siyasal örgütlenmeler hemen hemen hiç oluşmamıştı. Örneğin ekonomik ve kültürel olarak en gelişmiş Osetya’daki sosyal-demokrat Kermen Partisi dışında bölgede köklü yerel partiler yoktu.
II. “Gönüllü Ordu”nun Niteliği
I.Dünya Savaşı döneminde daha da yoğunlaşan toplumsal muhalefet sonucu Çar’ın tahttan çekilmek zorunda bırakılması ve Şubat 1917’de “Geçici Hükümet”inkuruluşu ÇarlıkRusyası’nın sonunu simgeliyordu. Bu dönemde çevre bölgelerde -çoğu Geçici Hükümet’e bağlı- yerel yönetimlerin kurulması birbirini izledi. Ekim 1917’de Bolşeviklerin iktidara gelmesi ve Almanlarla Brest-Litovsk anlaşmasının imzalanmasıyla zaten fiili olarak iyice dağılmış Çarlık ordusunun tasfiyesi tamamlandı. Fakat Çarlığın kaldırılmasını kabul edemeyen bazı generaller Kasım 1917’den itibaren Don Bölgesi’nde General M.V.Alekseev (1857-1918) ve L.G.Kornilov (1872-1918) önderliğinde toplanarak yeni bir ordu oluşturmaya başladılar. Bu amaçlar için Don Bölgesi’nin seçilmesinin nedeni Don Yurdu’nun Ataman’ı (başkanı) çaristKaledin’inEkim 1917’de bu bölgede “askeri yönetim” kurması ve 20 Kasım’da da (Rusya’da “yasal” bir hükümet kurulana kadar) bağımsızlık ilan etmesiydi. Önceleri gönüllülerden oluştuğu için “Gönüllü Ordu” diye anılan bu birlikler Moskova ve Don bölgesinden gelen maddi yardımlar sonucu Ocak 1918’de 4000 kişilik bir güce ulaştı. Ordunun idari işlerinden Alekseev, askeri işlerinden de Kornilov sorumluydu. (Gönüllü Ordu kuruluşunun ilk aylarında, 1918 Nisan ortalarında, işgal ettiği bölgelerde askerliğizorunlu kılarak aslında “gönüllü” niteliğini kaybetmişti. Ayrıca 8 Ocak 1919’da ordunun ismi Güney Rusya Silahlı Kuvvetleri’ne, 28 Nisan 1920’de de Rus Ordusu’na çevrildi. Gn.Wrangel ikinci isim değişikliğinin nedeni olarak “Gönüllülük” sözünün bütün çekiciliğini kaybetmesini ve kamuoyunda itibarını yitirmesini göstermektedir (Wrangel, s.184). Fakat bu makalede, genel eğilime uygun olarak, bu ordu için GO ismini kullanacağız.)
Şubat sonlarında Kuban’ın merkezi Ekaterinodar’ı (Krasnodar) almak için harekete geçen GO’ya 26 Mart’ta Gn.V.L.Pokrovski komutasındaki Kuban Radası’na (meclisi) bağlı birlikler de katıldı. (Bu tarihten sonra GO’nun askerlerinin çoğunluğu hep Kazaklardan oluştu. 1919 sonbaharında, ordu en kalabalık olduğu zamanlarda bile Kazakların oranı %50-60’dan az değildi.) 1918 Nisan ayında Ekaterinodar’a yapılan başarısız saldırıda Kornilov ölünce komutanlık Gn.Denikin’e(1872-1947) geçti. Bundan sonra, GO işgal ettiği bölgeleri bütün yönetimin orduya bağlandığı bir diktatörlük ile (deyim Denikin’e aittir) yönetti. Denikin, 26 Mart 1920’de* GO’nun Kuzey Kafkasya’dan çekilmesinden sonra istifa etmek zorunda kaldı ve yerini (soyluluktan gelen ve kendisi de bir “Baron” olan) Gn.Wrangel’e (1878-1928) bıraktı. Wrangel 1-3 Kasım 1920’de GO’nun Kırım’dan da çekilmesine kadar komutayı elinde tuttu. GO’nun büyük bir kesimi 1921-1923’de Balkan ülkelerine göç etti. Wrangel 1924’de Yugoslavya’da,ordununtamamen dağılmasını engellemek için, “Rusya’nın Eski Askerlerinin Genel Birliği”ni kurdu. Bu birlik “eski Rus İmparatorluk Ordusu’nun düzenini moral düzeyde” koruyor ve sürdürüyordu (Wrangel, s.347). Daha sonraları, kendisini Çarlığın meşru varisi olarak gören ve “Yüksek Monarşist Divan”ı kuran Grand Dük N.Nikolaevich (1856-1929) bu birliğin başına, Wrangel’in de isteğiyle, getirildi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, savaşta büyük oranda Nazileri destekleyen GO’nun tüm kalıntıları da ortadan kalktı.(Devam edecek)
*918’de Rusya’da takvim sistemi değiştirildiği için bu dönemdeki olaylar için genellikle hem eski, hem de yeni takvim sistemine göre tarihler kullanılmakladır. Bu makalede,1917 ve öncesi tarihler eski,1918 ve sonrası tarihler de yeni takvime göre yazılmıştır. (İki takvim arasındaki fark sadece 13 gündür.)
Not: Kaynaklar yazı tamamlandığında verilecektir.
Erol Taymaz
Sayı : 2013 08
Yayınlanma Tarihi: 2013-08-01 00:00:00