Mısır: Ordu yönetime el koydu

0
496

Mısır’da Mursi’nin iktidara gelişinin birinci yılı öncesi başlayan halk hareketi sonucunda Muhammed Mursi yönetimi devrildi.
Mısır ordusu, 3 Temmuz’da anayasanın askıya alındığını ilan etti. Mursi taraftarları ve ordu arasında çıkan çatışmalarda onlarca kişi hayatını kaybetti.

İhvan hareketinin liderlerinden Muhammed Baltacı, Muhammed Mursi’nin açlık grevine başladığını duyurdu. El Cezire’nin haberine göre Baltacı, Mursi’nin açlık grevine başlamasının nedenini “Mursi, Mısır’da yasal hükümete karşı yapılan askeri darbeye, Genelkurmay ve Savunma Bakanı Abdulfettah el Sisi’nin anayasayı iptal etmesine ve meclisi feshetmesine itiraz olarak açlık grevine başladı. Ülkenin fiili durumu, Mursi taraftarları ve muhalifleri arasındaki çatışmalar ordunun eseridir. Bu durum Muhammed Mursi’yi çok üzdü.” Sözleriyle açıkladı.

Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Sözcüsü Cihad el- Haddad ise Mursi’nin açlık grevinde olduğu konusunda ellerinde bilgi olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin iki oğlu ve kızı, bir basın toplantısı düzenleyerek babalarını “kaçırdıkları” gerekçesiyle darbenin mimarı olan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah El Sisi’ye dava açacaklarını söyledi. 28 Avrupa Birliği üyesi ülke ise “Mursi dahil bütün siyasi tutuklular serbest bırakılsın” çağrısında bulundu.

Mısır’da yönetime el konulmasına farklı tepkiler oldu. Londra’daki Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü Başkanı Michael Clarke, Libya’yı  barışcı demokrasi yolundan ayırmaya çalışan silahlı milislere karşı savaşın devam ettiğini söylüyor: “Devrim tekerleği dönmeye devam edecek. Mısır’da ikinci devrim oluyor. Libya da ikinci devrime sahne oluyor. Ortadoğu’nun diğer yerlerinde de bunun yaşanması kaçınılmaz.” Dedi.

Türkiye Mısır ordusunu en çok eleştiren ülkeler arasında. Uzmanlara göre  iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi,  Mursi’nin devrilmesiyle İslamcı bir müttefikini kaybetti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu konuda  kesin konuştu: “Demokratik seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Mursi, Mısır ordusunun giriştiği darbe sonucu devrildi.”
Michael Clarke buna karşı Suudi Arabistan ve Ürdün dahil Arap ülkelerinin Kahire’deki gelişmeleri memnunlukla karşıladığını vurguluyor: “Mursi’nin devrilmesini görmekten memnun kaldıklarını saklama ihtiyacı duymadılar. Bu gelişme Mursi hükümetini destekleyen ve oldukça para akıtan Katar için kötü oldu.”

Af Örgütü açıklama yaptı

Uluslararası Af Örgütü – Amnesty International, Mursi destekçilerinden gözaltına alınan yüzlercesinin yasal haklarından mahrum bırakıldıklarını duyurdu. Örgütün, gözaltına alınanların anlatımlarına dayanılarak hazırlanan raporunda, zanlıların gözaltına alındıkları sırada dövüldükleri, elektrik işkencesine maruz bırakıldıkları ve dipçik darbelerine hedef oldukları aktarıldı.

İddiaların derhal soruşturması çağrısında bulunan Af Örgütü’nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Program Direktör Yardımcısı Hassiba Hadj Sahraoui, ”Kutuplaşmanın ve ayrışmanın derinleştiği bu dönemde, savcılığın bağımsız ve siyasi müdahalelerden uzak olduğunu ortaya koyması çok önemlidir” dedi.

Örgüt, işkence ve kötü muamele vakalarının yaşananların yargı süreci değil, intikam arayışı gibi görülme riski olduğuna dikkat çekti. Af Örgütü verilerine göre, Mursi’nin devrildiği 3 Temmuz’dan bu yana sadece Kahire’de 660 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların yakınlarının akrabalarının akıbetlerini sorduklarında tatmin edici yanıtlar alamadıklarını, sanıkların avukat desteği ve yargıç karşısına çıkarılma haklarından da yoksun bırakıldıkları iddiaları da Af Örgütü’nün raporundaki ayrıntılardan.

Kaybenlerden biri de Türkiye”

NATO eski Genel Sekreteri ve AB eski Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Mısır’daki darbe sonucunda kaybedenlerden birinin de Türkiye olduğunu ifade etti. Solana, “Project Syndicate” sitesi için yazdığı makalede şu ifadeleri kullandı: “Sık sık İslamcı demokratik modelinin, demokratik değişim arayışındaki diğer Müslüman ülkeler için bir hedef olduğunu iddia eden Türkiye, Mısır’daki darbe sonucunda kaybedenlerden biri oldu.

Türk dış politikası, diğer Sünni İslamcı rejimlerin de katılımıyla, kendi çıkarları doğrultusunda bir bölgesel düzen kurmayı amaçlıyordu. Mısır da şüphesiz bu stratejinin en önemli parçasıydı ve bu ülkedeki siyasi istikrarsızlık, Türkiye’nin siyasi modelliği konusundaki şüpheleri de beraberinde getirdi. Ayrıca Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını da riske attı.

 

Sayı : 2013 08