Çerkesler ayrışmayı derinleştiriyor mu?

0
2263

Demokrasi mücadelesinin her bir cephesi için örgütlülük olmazsa olmazdır. Demokrasinin gelişmişliğine sıkı sıkıya bağlı olan kimlikler için de öyle.

Bilinçli ulus-devlet politikası sonucu tek millet – tek dil – tek din ve hatta tek mezhep anlayışı ile baskı ve asimilasyon uygulanan cumhuriyet tarihi boyunca sıkıntılar yaşandı. Anadolu coğrafyasında dağınık olarak yaşayan Çerkesler, Lazlar, Gürcüler, Hemşinliler gibi halklar resmi tarih söylemini fazlasıyla içselleştirdiler, kendi tarihlerine ve kimliklerine giderek yabancılaştılar. Kendi kimlikleri ile yeniden tanışırken bocalayanlar başka kimliklere her daim mesafeli durdular, giderek resmi tarih ne diyorsa odur dediler. Birbirlerinin acılarını paylaşamadılar. Birbirlerine de yabancılaştırılırken aslında aynı kaderi paylaştıklarını fark edemediler. Politik bir duruşla/tavırla ileri adım atabilecekleri ortada iken kültürel çalışmalar olarak tanımlanan bir sınır içinde can çekiştiler.

Dünya değişirken Anadolu da değişiyor ve yaşanan bütün olumsuzluklara karşın kimlikler kendilerini ifade etmek konusunda ileri adımlar atıyor.

Çerkesler sürgün yurtları Anadolu’da kendileri gibi olmak ve öyle yaşamak istedikleri için dernekler kurarak başladıkları bir arada olabilme halini, diğer halklar gibi sürdürmeye çalışıyor. Derneklerin yanı sıra sivil inisiyatif ve platformlarla yol almaya çalışıyorlar. Kısaca, kimlik sorununa çözüm arayışında farklı yapılanmalar söz konusu. Hemen her sosyal tabakaya mensup ve çok dağınık yerleşime sahip Çerkeslerin aynı politik anlayışta olmadıkları çok net. Yanı sıra anavatanları Kafkasya’da olan-bitenlerin etkileri de tutumalma konusunda etkili oluyor.

*

Kafkas Dernekleri Federasyonu (Kaffed) ilk merkezi örgütlenme oldu denebilir. Kaffed’in kendilerini ifade etmediğini düşünenler Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu’nu kurdular. Abhazya’nın bağımsızlığının RF (Rusya Federasyonu) tarafından tanınması (2008) sonrası Abhaz Dernekleri Federasyonu (Abhazfed) kuruldu. Bir kısım Abaza Derneklerinin Kaffed içinde kalmasına karşın Adıge-Abaza ayrışması olarak değerlendirilebilecek bir süreç yaşandı. Üç federasyona dair, yaptıkları/yapamadıkları, farklılıklarının ne olduğu değerlendirmeleri çok yapıldı, daha da yapılacaktır.

Federasyonlardan bağımsız inisiyatifler ise; yasal sınır prangasında olmadıklarından, hantal dikine örgütlenme yerine yatay örgütlenmeyi tercih ettiklerinden, statükoya direnmeden ve mevcut politik partilerden bağımsız bir duruş sergilemeden ileri adımlar atmanın zorluğunu gördüklerinden ve başka nedenlerden politik olarak çok daha fazla ses getirdiler. Birlikte yaşadıkları halklara Çerkeslerin yaşadıklarını anlatmak, onlarla kimlik/demokrasi adına dayanışma göstermek, kamuoyunda Çerkes gerçeğinin de bilinmesini sağlamak konusunda önemli adımlar attılar,önemli işler yaptılar.

Bütün bu oluşumların Çerkes kimliği için birşeyler yapmak için ortaya çıktıkları, hataları ve sevapları ile iyi niyetli oldukları; yanı sıra birinin ya da bir kısmının aslında kimlik mücadelesine zarar verdiği değerlendirmesi de yapılabilir. Hatta çok uç noktalarda (hainlik vb.) değerlendirmelerin yapıldığı da biliniyor. Sonuçta kimlik adına katkıların ne olduğu ölçülebilen bir şey olmadığı için objektif değerlendirmeyi geleceğe havale etmek durumundayız. Burada kimin ne kadar katkısının olduğundan bağımsız olarak, deyim yerindeyse toplamda ne kadar yol alındığı, yani kimlik konusunda dünden bugüne ne kadar ilerleme sağlanabildiği değerlendirmesi önemli. Belki de şapkaları öne koyup ciddi-ciddi düşündürtecek kadar kötü bir sonuç söz konusu.

AKP iktidarının üçüncü döneminde, belli ki bütün mevcut oluşumları yetersiz gören kesimler yeni bir inisiyatifle ortaya çıktılar. Merkez medya destekli mitingler yaptılar. Kısa sürede dernekler kurup yasanın gereğini yerine getirip Çerkes Dernekleri Federasyonu (Çerfed) kurdular.

Özellikle iki federasyon (Kaffed ve Çerfed) bazında baktığımızda, Suriye Çerkesleri konusunda iki koldan çalışma yapılıyor. Anayasal taleplere dair Anayasa Komisyonu üyeleri ile görüşmeler de iki ayrı koldan yürütülüyor. Kafkasya’daki sivil toplum kuruluşları ile ilişkiler de öyle yürüyecektir. Muhtemelen bundan sonraki çalışmalar için de aynı durum söz konusu olacak.

Geçmiş bireysel ilişkiler nedeniyle, eskilik-yenilik gerekçeleriyle, dernek ve üye sayıları, geçmişe saygı/hakkaniyet vb. yaklaşımlarla diyalog konusunda (gerekip gerekmediği bir yana) bir sıkıntı olduğu ortada.

Peki politik olarak farklılıkları nedir? Çerkes halkı, bulunduğu yerden baktığında bu farkı görebiliyor mu? Anadolu kamuoyu farkı anlayabiliyor mu? Önemlisi kimlik/demokrasi hassasiyeti görece fazla olan kuruluşlar anlayabiliyor mu?

Ortalıkta konuşulanlar, kulaktan kulağa yayılanlar ve dedikodulara uzak olanlar doğal olarak tüzük-program vb. şeylere bakarak ayrımı anlamaya çalışır. Soruları bu anlamda değerlendirmeli.

Kaffed daha eski ve deneyimli bir örgüt olarak, kuruluşundan bu yana oluşan diğer her tür örgütlülük konusunda bir değerlendirme yapmış mıdır? Kendisini de geçmişinden bugüne değerlendirip herşeyin olması gerektiği gibi olduğunu söyleyebilir mi? Kendisinin ve kendisine ait olmasa da çevrenin biriktirdiği deneyimlerle değişim-yenilenme gereği duymakta mıdır?

Abhazfed, kuruluş amacı doğrultusunda hedeflediklerini yapabilmekte ve bağımsız Abhazya ile Türkiye Abaza diasporası arasındaki ilişkileri ilerilere taşımakta mıdır?

Çerfed, mevcut federasyonlar sonrası ortaya çıktığına göre onların yapamadığı neyi yapmayı programlamıştır? Politikası çok mu farklı olacaktır? Politik destek ve ittifakları, uluslararası ilişkileri, Kafkasya politikası nedir? Çerkeslere vaadi nedir?

Toplumun faydasına olabilecek girişimleri, kurumlara veya kişilere feda etmek gibi bir durumla karşılaşacağımız anlar olmuş mudur bu arada? Bu soruyu kendime sormadan edemediğimi özellikle belirtmeliyim.

Sorular çoğaltılabilir.

Girişte belirttiğimiz kimliğine yabancılaşan ve kimliğine dair haklar konusunda resmi tarihin oluşturduğu ezberleri bozmakta zorlanan Çerkeslerin, bir de bunca farklı örgütlülük içinde yolunu bulma çabasını bir düşünmeli. Bocalaması artar mı, moral-motivasyonu düşer ve köşesine çekilir mi, çok doğal karşılayıp doğru yolu bulmak için dersine daha mı çok çalışır?

Anadolu coğrafyası aynı kimlikten olanların ayrı örgütlülüklerinin örnekleriyle dolu bu arada. Yani Çerkeslere özel bir durum söz konusu değil. Tıpkısının aynısı olmasa da farklı oluşumlarla kimliğe daha iyi hizmet iddiası var ortada.

Bölgesel güç olmak, daha büyük ölçekte dünyada söz sahibi olmak isteyen ülkelerin varlığı, bu ülkelerin birbirleriyle ilişkileri ve ittifakları, kendi çıkarları için dünyanın geri kalanını istedikleri gibi yönetmek için projeler oluşturdukları, bu projelere uygun toplum mühendisliklerine giriştikleri, senaryolarına uygun ittifaklar için bölgeye uygun kimliklerle işbirliğine girdikleri gibi şeyler de üzerinde düşünülmesi diğer ve önemli bir gerçek.

Kimlikler özelinde ve kimlikler arasında güçlü bir dayanışmanın önemi, asıl olarak bölge ve dünya patronlarının senaryolarına çöpe atmak için gerekli.

Önceki İçerikÇerkesya’ya ne oldu?
Sonraki İçerik90 yıldır fişlendiğimiz ortaya çıktı
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.