Kafkas Diasporası Yayınlarından Seçmeler Eylül 2013

0
526

“Gönüllü Ordu” ve Kuzey Kafkasya: 1918-1920

Gönüllü Ordu(GO) kendisinin niteliğini belir­leyen ve daha ilk kurulduğun­dan beri tavır almak zorunda kaldığı dört temel sorunla karşılaşmıştı:

1) Almanlarla ilişkiler,

2) Savaş sonrası rejim biçimi,

3) Toprak soru­nu,

4) Çevre bölgelerdeki milliyetler sorunu.

1) Çarlık Rusyası’nın en önemli düşmanlarından olan Almanya, 1917’de Rus ordusunun çözülüşü sonucu Kuban’a kadar geniş bir alanı işgal etti. Buna rağmen Ekim 1917’den itibaren, özellikle monarşist çevrelerde, Bolşe­viklere karşı Almanlarla it­tifak eğilimi güçlendi. Örneğin Alman işgali altındaki Don Bölgesi’nin Ataman’ı P.N.Krasnov (ki GO’ya önemli maddi ve askeri yardımlarda bulunuyor­du) Almanlarla işbirliğini savunan önemli isimlerden biriydi. Fakat özellikle Denikin ve Alekseev Almanya ile ittifaka üç nedenle karşı çıktılar.

Birincisi, Almanya’nın asıl amacı Rusya’nın ekonomik olarak köleleştirilmesiydi ve bu konudaki tutumlarını da Ukrayna’da açıkça göster­mişlerdi. İkincisi, Almanya eskiden Rusya’ya bağlı olan çevre ülkelere (özellikle Transkafkasya’ya) yardım ediyor, onları bağımsızlık konusunda teşvik ediyordu. Bu da “Tek ve Bölünmez Büyük Rusya” idealine yürüyen GO’­nun amaçlarına tersti. Üçüncü olarak (belki de en önemli neden buydu), savaşı Alman­ya’nın kaybedeceği açıktı. Böyle bir durumda Almanya’nın yanında İngiltere ve Fransa’ya karşı çıkmak delilikti. Her ne kadar GO’nun amacı “Rusya’yı kurtarmak” olarak tanımlan­mış ve Rusya’nın büyük bir kesimi de Alman işgali altında ise de, GO Almanlara karşı bir tutum da takınmadı. Böy­lece Almanya savaşta teslim olana kadar, Almanlar ve GO arasında, Denikin’in deyimiyle, “silahlı tarafsızlık” korundu, öte yandan Almanlar, işgalleri altındaki bölgelerde GO’nun temsilcilikler açmasına ve Don bölgesinden para ve silah yardımı gönderilmesine de göz yumdular.

2) Ordu içerisinde tartışılan ikinci önemli konu savaş “kazanıldıktan” sonra kurula­cak rejim biçimi sorunuydu. “Ordunun yönetici kesim­lerinin çok büyük bir çoğun­luğu monarşistti. Monarşist çevrelerce etkilenen subayla­rın çoğu ordu için monarşist bir sloganın seçilmesini zaruri görüyordu.” (Denikin, s. 156.) (Denikin’in kendisi de, İç Savaş dönemine kadar anaya­sal monarşi düşüncesini des­teklediğini belirtmektedir. Aktaran, Lehovich, s.36.) Ör­neğin GO Nisan ve Mayıs (1918) aylarında iki bildiri yayınlamış fakat birinci bil­diride kullanılan “Kurucu Meclis” ve “seçim sistemi” sözcükleri subayların tepkisi üzerine ikinci bildiriden çıka­rılmıştı.

Bununla birlikte GO monarşiyiistediğiniaçıkça ilan da edemedi, çünkü aşağıdadaha ayrıntılı olarakgöreceğimiz gibi, halkın ezici bir çoğunluğu monarşiye kesinlikle karşıydı vemonarşisi bir sloganın seçilmesi zaten halkın gözünde itibarı pek olmayan orduyudaha da zor duruma sokacaktı. Fakat daha da önemlisi, monarşist eğilimlerin batıdada hoş karşılanmamasıydı. Örneğin Kasım 1918’de Denikin’in dış işlerden sorumlu olarak eski çarist bakanlardan Sazanov’u Paris’e temsilci olarak göndermesi büyüksorunlara yol açmıştı. (Ocak 1919’da Sazanov, Sibirya’daki beyaz generalKolchak’ın kurduğu Omsk hükü­metinin de temsilcisi oldu). Nisan 1920’de Baron Wrangel’inkomutanlığa gelmesi monarşistlerin ordu içerisin­deki güçlerinin son göster­gesiydi. (Kendiside bir soylu olan ve “yaşamı boyunca monarşist ideallere bağlı kalan”(AlexisWrangel, s.233) Wrangel anılarında bu düşün­celerini rahatlıkla belirtmek­ledir.Örn.bkz. Wrangel, s.l3,15,vd.)

3) Monarşi/temsili meclis (cumhuriyet) sorunuyla aynı doğrultuda bir başka önemli konu “toprak sorunu”ydu. 1917 Şubat’ında Geçici Hükümet’in kurulmasından sonra köylüler toprak beylerine kira vermeyi durdurdular ve özellikle Ekim ayından sonra geniş ölçekli toprakişgalleri gündeme geldi. Her ne kadar temel hedef “Bir ve Bölünmez Büyük Rusya” olarak kabul edildiyse de, kentlerdeki zenginlerin ve toprak beylerinin mali yardım­larıyla çarist subaylar tarafın­dan kurulan GO toprak açlığıçeken köylülerin karşısında yer almak zorundaydı. Bu nedenle, Denikin’in de kabul ettiği gibi, GO “milli” bir hareket olamadı ve “başlan­gıcından beri …özgün bir sınıfkarakteri kazandı”. (Denikin’den aktaran, Brinkley, s.285).

“İstemediğimiz halde kendimizi genel toplumsal mücadelenin kısır döngüsüne çekilmiş bulduk: nüfusun daha varlıklı (yasa ve düzeni savu­nan) bir kesimi Orduya açık veya gizli bir şekilde sempati duydu; refa­hını hükümetin yokluğuna ve kaosa …dayayan diğer kesim [GO’ya] düşmandı.” (Denikin, s.53). Geniş köylü yığınlarını en azından tarafsızlaştırabilmek için batı ülkelerinin de baskıları ile yapılmaya çalışılan bütün “tarım reformu” çabaları “sivil yönetimlerde ve askeri karargahlarda etkisi egemen olan toprak soylula­rının karşı çıkması sonucu” (Denikin, s.299) engellendi. “Toprak reformu” çalışmaları tamamlanana kadar Geçici Hükümet’inkonu ile ilgili yasaları­nın geçerlikte olduğu ilan edilmesine rağmen işgal edilen bölgelere ordu ilebirlikte giden toprak beyleri askerlerin yardımıyla eski topraklarını köylülerinellerinden aldılar. (Bu konuda en çarpıcı örnek Stavropolbölgesi komutanı olanGlazenap ve yardımcısı Uvarov’un yönetimleridir. Bkz. Kenez, s.205).

Ancak 1919Kasım’ında, GO’nun hızla çökmeye başlamasıyla, “Kaza­kların hak veayrıcalıklarının” da ayrıca korunduğu “tarım reformu” yasası çıkarılabildi, fakatDenikin yönetimi için herşey geçti. Kırım’a çekildikten sonra komutanlığa gelenGn.Wrangel’in ilk işlerinden biri geçmişten ders alarak yeni bir “tarım reformu” yasasınınçıkarılmasıydı. Ünlü “StolypinReformları”nıdüzenleyen komite üyesi eski çarist tarımbakanı M.Krivochein’in(1)hazırladığı yasa, her bölgede bütün toprak sahiplerinden oluşan tarım meclisinin seçeceği “bölge tarım sovyetleri”nin kurulması, her bölge için ayrıca belir­lenecek bir miktardan fazla olan özel mülklerin, karşılığı ödenmek koşuluyla, köylülere devredilmesi gibi kararları içeriyordu. (İlginçtir ki, “tarım sovyeti”ismi Krivochein tara­fından köylülere sempatik görünmek için seçilmişti. Bkz.Wrangel,s.193). Wrangel’in de belirttiği gibi “tarım sovyetleri”ne köylüler dışında ge­nellikle “aydınlar, memurlar ve hatta büyük toprak sahipleri” seçildi ve dağıtılacak toprak miktarı oldukça az tutuldu. Bu ve benzeri nedenlerle GO’nun tamamen çökmesine az kala çıkarılan bu yasalar tarımda önemli değişikliklere yol açamadı.

4) GO’nun karşılaştığı en önemli sorunlardan biri de sınır bölgelerinde yaşayan halkların (özellikle Kazakların ve Transkafkasya, Polonya, Finlandiya gibi bağımsızlığını ilan etmiş halkların) özerk­lik/bağımsızlık haklarıyla ilgiliydi. Daha önce de belirt­tiğimiz gibi GO’nun egemen­liğini sürdürdüğü bölgelerin büyük bir kesimi Kazak “yurt”larıydı ve askerlerin büyük bir çoğunluğu Kazaklar­dan oluşuyordu. (Buna karşı­lık subayların hemen hepsi eski Çarlık ordularından gel­diği için komuta düzeyinde asıl Rusların oranı daha faz­laydı). Bu nedenle GO’nun Kazaklarla (ve özellikle Kuban Kazaklarıyla) ilişkisini ayrıca incelememiz gerekiyor.

St.Petersburg’da 1917 Şubat’­ında Geçici Hükümet’in kurul­masından hemen sonra, Nisan ayında Kuban’ın başkenti Ekaterinodar’da bütün etnik gruplardan temsilcilerin katıl­dığı Kuban Bölge Meclisi (Rada) toplandı. Bölge Sovyeti’nin Temmuz ayındaki toplan­tılarında inogorodnye temsil­cileri Kazakların ayrıcalık­larının azaltılması yönünde taleplerde bulununca Kazak temsilciler meclisi terkederek kendi “yurt” (voisko) meclis­lerini kurdular.

Don bölgesinde olduğu gibi Kuban’da da ayrıcalıklarını korumak isteyen Kazak toprak beyleri inogorodnye’nin tüm haklarını çiğnemek için herşeyi yaptı. 20 Ağustos 1918’de Ekaterinodar alındıktan sonra yapılan “seçim”lere sadece Kazaklar, dağlı yerel halklar (gortsy) ve “ilk sakinler” (korennoenaselenie; bu grup aslında inogorodnye’ye mensup olmasına rağmen genellikle 1861 Reformu’ndan önce bu bölgeye gelen görece daha zengin ve bu nedenle mevcut koşulların değişmesini istemeyenlerin oluşturduğu bir kesimdi) toplulukları katılabil­di. Böylece nüfusun%53’ünü oluşturan inogorodnye’ninRada’daki (meclisteki) oranı sadece %10’du. Rada’da bütün inogorodnye’nin bölgedensürülmesi, hatta (Tolkunov gibi temsilciler tarafından teklif edildiği gibi) katledilmesi tartışılabiliyordu (Kenez (a), s.221).(Toplumsal farklılaşma sonucu Kazak toprak beyleri­nin haklarının savunucusu Rada’ya karşı çıkan kesimler, diğer halklarda olduğu gibi, Kazaklarda da mevcuttu. Özel­likle yoksul köylülük ve cep­heden yeni dönen genç Kazak askerler radikal hareketlere daha yakındı. Fakat burada sadece Kuban Rada’sı ve GO arasındaki ilişkileri inceledi­ğimiz için bu kesimlerin konu­muna fazla değinmiyoruz).

Kuban Rada’sı içerisinde iki önemli grup vardı: çoğunluğu Karadeniz Kazaklarından oluşan (ve büyük bir olasılık­la A.Namitok gibi bazı Adığe temsilcilerin de desteklediği) Karadeniz fraksiyonu –federalistler- ve genellikle lineitsy-sınır boyu- Kazaklarından oluşan fraksiyon-(otonomistler/özerklikçiler). Karadeniz grubununliderleri bir dönem başbakanlık da yapmış olan L.L.Bych, meclis başkanı N.S.Riabolov ve A.I.Kulabukhov gibi isimlerdi. (Bunlardan N.S.Riabolov 27 Haziran 1919’da Don, Kuban ve Terek “yurt”ları arasındaki ilişkileri düzenlemek için yapılan ve Kuban temsilcilerinin GO’dan daha bağımsız davranılmasını savundukları bir konferans sırasında “kimliği belirsiz” kişilerce öldürüldü. A.I.Kulabukhovda Gn.Denikin’in em­riyle aşağıda açıklayacağımız nedenlerle 20 Kasım 1919’da idam edildi). Anlaşılacağı gibi bu grup çarist generallerin yönetimindeki GO’ya karşı daha bağımsız davranarak Kuban’ın Rusya ile ancak federal temelde bağlanabilece­ğini savunuyordu. (Örneğin bir konuşmasında Bych“GO’ya yardım etmek Kuban’ın Rusya tarafından yeniden yutulmasını hazırlar” demişti. Aktaran, Brinkley, s.22). Ataman Filimonov, D.E.Skobtsov, Gn.V.G.Naumenko, Gn.A.G.Shkuro gibi kişilerin yönetimindeki özerklikçiler ise Denikin ve GO ile çok yakın ilişki içerisindeydi. Sınır Kazakları hem nüfus hem de son zamanlarda Rada içerisinde azınlıkta olmasına rağmen GO’nun baskılarıyla Filimonov 1917-1919 döneminde iki kez Ataman seçilebildi.

GO kuruluşundan beri Kazak­lara ve Kazakların kontrolündeki bölgelere her açıdan ihtiyaç duyuyordu. Bu nedenle gerek yönetim, gerekse toprak sahipliği ile ilgili Çarlık döne­minden kalma Kazak ayrı­calıkları aynen korunuyordu. Örneğin Ekim 1918’de hazır­lanan GO Anayasası’nın 3.paragrafında şöyle denilmişti: “Rusya devletinin bütün va­tandaşları, milliyet, toplumsal konum ve din farkı gözetil­meksizin eşit haklara sahiptir. Kazakların sahip olduğu özel haklar ve ayrıcalıklar saklı tutulacaktır.” (Kenez, (a), s. 195). Fakat “Birleşik Rusya” hedefindeki GO, Kazakların mevcut özerkliklerinin ötesine geçilmesini, hele bağımsızlık­tan bahsedilmesini kesinlikle istemiyordu. Bu nedenle Deni­kin Karadeniz grubunun bas­kısıyla Kuban Rada’sının ayrı bir “Kuban Ordusu” kurulması yönündeki tüm kararlarını sert bir şekilde reddetti. Karadeniz grubu ile GO arasındaki çelişkiler savaş boyunca gittikçe keskinleşti ve Ekim 1919’da kanlı bir şekilde geçici olarak bastırıldı.

Not: Kaynaklar yazı tamamlandığında verilecektir.