-Sayın Şenıbe,bizim ARGUN gazetesinin son sayısında, sizinle Maykop’ta çıkan AdıgeMak gazetesinde neşredilmiş olan bir röportajınız Türkçeye çevrilerek basıldı. Gazetemizin okurları sizin özgeçmişinizi yakından tanımak istiyorlar. Biyografiniz hakkında bilgi verir misiniz? Mesela doğum yeriniz, doğum tarihiniz, gittiğiniz okullar vs. gibi.
Kabardey’in Nalçik şehrinde 1936 yılının Mayıs ayında dünyaya geldim. Babam okumuştu, inşaatçıydı, ben küçük iken o, Alman savaşına gitti. 37 yaşında orada vurulup öldü. Annem medresede okumuştu, hala yaşıyor. Uç erkek kardeşim var; biri doçent Kompitur eğitimcilerinin yöneticisidir. İkincisi müzik okulunun başkanı, en küçüğü ressamdır.
İki çocuğum var; Büyüğü kız, evli. Damadım da bir Çeçen genci. S.Peterburg’ta yaşıyorlar. Küçüğü ise oğlum, o okuyor. Ben Nalçik Üniversitesi’nde siyaset bilimi, toplumbilim ve ruhbilim dersleri okutuyorum.
-Dağlı Halkları Konfederasyonu’nun başkanısınız. Bu konfederasyon ne zaman kuruldu?
Gürcülerin Abhazlara silahlı saldırıları başladığında 1989’un Ağustos ayında Kafkas milletleri kurulu tertipledik. Bu kurulda demeklerle, partiler vardı. Bunlar ciddi çalışmalarına devam ederken, 1991 Kasımının 1-2’sinde 13 halkın temsilcisiyle Sohum’da toplandık. Toplantıya katılanlar, önce gelenler gibi, yine dernek elçisi sayılabilecek her halkın temsilcisi 10’ar kişilik heyetlerdi. Bu temsilciler toplantısında Kafkas halklarının konfederasyonu kuruldu, parlamento, başkanlık, mahkeme oluşturuldu.
-Amacı nedir?
Her şeyden önce Kafkas halkları arasında savaş çıkmaması için, çıkanı da durdurmak için her gün çalışıyoruz. Dahası ileriye yönelik olarak Kafkas milletlerinin kardeşliklerini yeniden pekiştirmeleri için çalışıyoruz. Politika, ekonomi, kültürel yönlerden onların birlikte olmaları (birleşmeleri) tek bir devlete sahip olmaları gibi.
-Amaçlarından ne kadarını, nasıl gerçekleştirdi?
Yapmak istediklerimizin en önemlilerini yerine getirmeye muvaffak olduk, öncelikle halklarımız arasında çıkmak üzere olan çarpışmaları 6 defa önledik. Mesela Mayıs ve Haziran 1992’de Gürcülerin Abhazya’ya silahlı saldırısını önlemede konfederasyonun, Adıgelerin büyük faydası oldu. En önemlisi de konfederasyonun sayesinde Güney Oset toplumunu Gürcülerle, Rusya’nın askerleri tarafından imha edilmesine engel olunması gibi. Bundan başka da konfederasyon İnguşlarlaOsetlerin savaşa girmelerini önlemeyi başarabildi.
-Konfederasyonunuzun Rusya Federasyonu ve SNG’de (Bağımsız Devletler Topluluğu) etkinliği ve gücü ne? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
SNG ile şimdilik herhangi bir ilişkimiz yok. Fakat Rusya’nın tutumunu değiştireceğiz. Şimdilik o bizden çekiniyor, sebebi
olmadan, aleyhimize konuşuyor, pek çok yalanı kullanıyorlar. Rusya parlamentosu bu yakınlarda, Eylül ayında Nalçik’e yakın Psifabe’de Rusya’da yaşayan halklar toplantısı yapacaklarını, bu toplantıya bizim de konfederasyon olarak katılmamızı söylediler. Biz de kabul ettik, müzakere etmemiz gereken konuları ortaya koyduk. Bu konulardan biri de Çeçen Cumhuriyeti’ni Rusya’nın kabul etmesi ve tanımasıydı. Halkların özgür olarak federasyon içinde kalması, Şapsığların topraklarının geri verilmesi ve başka şeyler de konuşuldu.
-Kuzey Kafkasya’da; a) Kumuk-Avar, b) Lezgi-Azeri, c) Oset-İnguş, d) Oset- Gürcü, e) Abhaz-Gürcü anlaşmazlıkları giderek üzücü bir hal alıyor. Sırasıyla anlatır mısınız?
Oset-Gürcü, Abhaz-Gürcü, Oset-İnguş, ilişkilerinin en korkunç durumunu anlatmıştır sanırım. Konfederasyon bu uğurda bütün gücünü kullandı. Bundan sonra da bu ilişkilerin bozulmaması için uğraşacak. Şimdilik en zoru Kumuk-Avar ve Lezgiyle Azerilerin ilişkileridir. Bunlar için de Konfederasyon çalışmaktadır. İnşallah, onların da kan akıtmaktan vazgeçeceklerini umut ediyoruz.
-Bildiğiniz gibi Ubıh dili artık konuşulmuyor. Fakat Ubıhlann büyük bir bölümü günümüzde Adıgece konuşuyor. Küçük bir kısmı da Abhazca konuşuyor. Türkiye’deki Ubıhların miktan 250.000 kadar tahmin ediliyor. Şimdi Kuzey Kafkasya’ya geri dönenlerin içerisinde Ubıhlar da var ve bu insanlar Kuzey Kafkasya’da aldıkları yeni pasaportlara milliyetlerini Ubıh olarak yazdırıyorlar, siz bu isim yazdırma konusunda neler söyleyeceksiniz? Sizce bu isim yazdırma konusu yararlı mı?
Bu soruya çok sevindim. Biz ŞenıbelerKaberdeyiz, ama kökenimizin Ubıh olduğunu biliyoruz. Bize Türkiye’den yazdıklarından öğrendiğime göre Türkiye’de 60 bin Ubıh var. Şimdi dediğiniz gibi 250.000 Ubıh varsa bu büyük şans ve mutluluktur.
Ubıhlann kendi ismini yazdırmalarını ben doğru buluyorum. Bütün Adıge halkları gibi Ubıhlar da kendi halk ismini kullanmalı. Onların ülkelerine dönmeleri ise, her şeyden daha önemlidir. Bunu herkes görmeli, bilmelidir.
Eski ülkemizde bulunan dernekler 1991 yılında toplanarak karar aldılar. Ubıh’ın da, Şapsığın da, Hatıkoyun de, Bjedığun da, Besleneyin de, Kaberdeyin de ve diğer halkların hepsinin adının yanına kendi milliyet isimleri olan “Adıge” diye yazılmasını uygun buldular. Yabancı ülke dillerinde çok bilinen “Çerkes” diye de yazılacak. Ubıhlar, Ubıh olarak yazılsın, Ubıhlar da kendi halk isimlerini kullanmalıdır.
-Çeçen Cumhuriyeti’nin geleceği hakkında ne söyleyebilirsiniz? Komşularıyla, özellikle Gürcülerle politik anlaşmazlık söz konusu mu?
Çeçen devleti konusunda şimdilik işler o kadar kolay düzene girmeyecek, ona tüm Kafkasya destek verirse, Çeçen Cumhurbaşkanı Cohar Dudayev de politikaya daha bir (usta) akıllıca yaklaşırsa sorunların çoğu çözülecek, sonuç da iyi olacaktır. Çeçen özgürlüğü için Konfederasyon da yoğun baskı yapıyor. Çeçenlerle Gürcüler politik konularda şimdilik anlaşamıyorlar. Bunda Gamzakurdiya daha kabahatli, Dudayev de dolayısıyla. Lâkin biz ümit ediyoruz bu sürtüşme kötüye gitmesin, tüm Kafkas halkları anlaşabilsin.
-Konfederasyonunuzun bu anlaşmazlıkları çözümleyici öneri ve girişimleri var mı ve etkili mi?
Yukarıda da dediğim gibi Konfederasyon bu barış konusuyla uğraşıyor. Gamzakuridiya’nın başbakanı evime telefon ederek Konfederasyon Şevardnadze ile ilişki kurmasın” diye bana ricada bulundu. Bizim Gürcü yöneticileriyle olan ilişkimiz onların tavrına bağlı. Gamzakurdiya kan dökmeyi başlattı. Şevardnadze onları durdurmak için gayretle uğraş verdi. Abhazlarla Güney Osetya ile ilgili konularda da Konfederasyonun ortaya koyduğu şartlara Şevardnadze tam bir anlayış gösterdi. Hem kendi, hem onunla birlikte olanlar, Kafkasya’nın takdirini kazandı. Hepsinden önemlisi Osetya’daki kan dökülmesinin durdurulmasıydı. Onlarla konfederasyonun birlikte çalışması daha kolay oldu. Konfederasyonun bütün anlaşamayanlara böyle yaklaşımları olacaktır. En önemlisi halkların birbirleriyle savaşmamasıdır. Kafkasya, uluslararası kurallara göre anlaşmalıdır.
-Gürcistan, Abhazya Cumhuriyeti’nin egemenlik kararını tanır mı?
Gürcistan, er geç Abhazların egemenliğini tanıyacak.
-Kuzey Kafkasya’daki şu andaki ekonomik yapı işlek ve yeterli midir?
Kuzey Kafkasya’da ekonomiyi düzene koymak için ihtiyaç duyulan her şey bol bol var. Ama Rusya gibi, onun da ekonomisi çok hasta. Bu ekonominin tedavisinde Türkiye’de, burada yaşayan Kafkas halklarının büyük katkılan olacaktır.
-Kuzey Kafkasya halklan, kendi başlarına dünyanın öteki ülkeleri arasında yer edinebilir mi? Onlar Rusya olmadan yaşayabilirler mi?
Kıızey Kafkasya’nın küçük toplumları birleşik devletleri, er veya geç diğer özgür ülkeler gibi dünyadaki yerini alacak, hem de: orada iyi bir konuma sahip olacaktır. Fakat her zaman onun Rusya ile ilişkisi bulunacak. Ancak bundan sonra onları Rusya kolonisi, esiri, kölesi olarak göremeyecektir.
-Her alanda yetişmiş insanımız var mı?
Kafkas halklarımızda her alanda her türlü işte yetişmiş insanlarımız var. Fakat bunların kendilerinin özgür devletleri olmadığından dolayı bu bilgilerini yeterince kullanamıyorlar.
-Konfederasyonunuzun ilişki içerisinde olduğu Avrupalı ülke ve organizasyonlar var mı? Bu ilişkilerden söz eder misiniz?
Konfederasyonun ilişkisi olduğu Avrupa’da OON’ye katılmayan milletlerin organizasyonuyla yani Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü (UNPO) ile ilişkisi var.
-Sayın Şenıbe, şahsen nasıl bir dünya düzeni düşlüyorsunuz?
Milletlerin, devletlerin dünya düzenini zorbalığa dayanan düşünceyle kurmalarının ne denli yanlış olduğu açıklık kazandı. Tahmin edilir ki, bunun olumlu sonuçları da görülür. Tüm dünyada savaşla, korkuyla, ölümle işlerin yürütülür, becerilir olduğu devirler geçti. Onların beklentili savaşların getireceği kötülükler değil, kazanç getiren ekonomi ve teknolojidir.
Dünyanın geleceği teknolojide ve ekonomide, rekabette ve yarışta üstün gelmeye bağlı olacaktır. Bunu anlamayan milletler, devletler yok olacaklar, bu alanlarda güçlü olanlar şimdiki teknolojiyi ekonomiyi yaşam çabalarına koşanlar, ulus olarak dünyanın bu gelmekte olan daha güzel var olacaklar. O yönden Türkiye’de yaşayan kardeşlerimiz bize sonsuz değerde yardımcı olacaklardır.
——————————————
*ARGUN Gazetesi Yıl:2 Sayı (14)Eylül 1992 (Temmuz-Ağustos1992)