Velyaminov, Zass ve insan kafası biriktirme hobisi

0
3151

Dr. Walt Richmond*

Drakula, akşam yemeğini, çevresinde kazığa geçirilmiş cesetler olan masasında yiyecekti. Cesetlerin arasında yemek yemekten zevk alırdı. Ona et getiren hizmetçisi, çürüyen cesetlerin kötü kokusuna dayanamadı ve burnunu tutarak kafasını çevirdi. Dracula sordu: “Ne yapıyorsun?” Hizmetçi, “Majesteleri, bu kötü kokuya dayanamıyorum.” diye cevapladı. Drakula onu hemen kazığa geçirdi ve “İşte şimdi yüksekte oturabilirsin, kötü kokudan da uzaklaşmış olursun.” dedi.

Nikolai Lorer’in, 1830’da Kafkasya’da General Grigory Zass’ın kampında geçirdiği zamana dair anılarını okurken elimde olmadan aklıma 16. yy. Rus klasiklerinden “Drakula’nın Hikayesi” kitabının yukarıdaki bölümü geldi.

“Generalin makam odasına girdiğimizde dayanılmaz tiksindiricilikte bir kokuyla sarsıldım. Zass gülerek adamlarının, kafa dolu bir sandığı yatağının altına koyduklarından emin olduğunu söyleyerek şaşkınlığımıza son verdi ve içinde, camlaşmış gözleriyle dehşetli bir şekilde bize bakan birkaç kafanın olduğu büyük bir sandığı çıkarıp gösterdi.”

Vlad Drakula’nın çürümüş insan cesetlerini evinde tutmasının nedeni sadece ambians içinken Zass’ın amacı çıkarcılıktı:

“Bunlar niçin burada?” diye sordu Lorer. “Kaynatıyor ve temizliyorum, sonra da Berlin’de anatomiyle ilgili çeşitli işyerlerine ve öğretim görevlisi dostlarıma gönderiyorum.”

Kafalar, Rusya’nın savaş sırasında öldürdüğü Çerkeslere aitti. Bu tuhaf uygulama, “Aydınlanma”nın soykırımla ilişkisi fikrinin peşine düşmeme neden oldu. İlk kitabım için araştırma yaparken, 1830’lardaki saha komutanlarından biri olan Alexander Velyaminov’un Kafkas halklarının kafaları için ödül verdiğini öğrenmiştim. O da kafaları St. Petersburg’taki Bilim Akademisi Antropoloji Bölümü’ne gönderiyordu.

Bu noktada doğal olarak “Bu da ne böyle?” diye sordum. Neyse ki Rus tarihçi Yakov Gordin gerekçesini açıkladı. (Gerçi Drakula’nın çürümüş vücut sevgisinden daha az rahatsız edici değil): Velyaminov’a göre dağlıların yaşam tarzı ve dünya görüşleri, özü itibarıyla hukuka aykırı ve akıldışıydı. Toptan yok edilmeleri ya da doğru şekilde yaşamaya zorlanmaları gerekiyordu.

Ve işte buldunuz: İnsan akıllı bir yaratıktır. Ve eğer birisi akla uygun biçimde davranmıyorsa insan olamaz. Şüphesiz ki Rusların akıllı davranıştan kastettiği; Rusya’nın üstünlüğünü kabul etmek, yaşam tarzınızı terk etmeye razı olmak, size elli yıldır savaş uygulayan yabancı bir kültüre asimile olmaktı. Eğer kabul etmezsen, başını keseriz, böylece beynindeki bozukluğun ne olduğunu anlarız.

Yermolov, medeni insanlara tanınan hakları Kafkasyalılara vermeyi reddederken Velyaminov ve halefleri ise insanlıklarını reddediyordu.

Araştırma için insan kafalarını göndermek, Nazilerin tıbbi deneylerine çok yakın görünüyor. Nazilerin terör saltanatında benzer bir olay vardır. Richard Rubenstein anlatıyor: “(Strasbourg Üniversitesi, Profesör Hirt August): Hirt, Himmler’e kafatası koleksiyonları sayesinde Yahudiler hariç tüm ulusların ve ırkların incelendiğini yazdı. Hirt, bir doktorun kesin istatistikleri kaydetmesine değin Yahudilerin hayatta bırakılması konusunda tavsiyede bulunuyordu. Sonrasında, öldürülüp kafaları bilimsel titizlikle kesilecekti.”

Daha sistemlilerdi belki ama Velyaminov, kesinlikle “ruh” eşleriydi.

Occidental College’de Rusça, edebiyat, tarih, sanat ve politika konularında dersler veriyor.

Kuzey Kafkasya’nın etno-politik yapısı ve soykırım konusunda araştırmalar yapan Ricmond’un “The Northwest Caucasus: Past, Present, Future” (Kuzeybatı Kafkasya: Geçmiş, Bugün, Gelecek) ve “The Circassian Genocide” (Çerkes Soykırımı) isimli kitapların yazarı.

Çeviri: Serap Canbek