Jıneps

0
1764

İlk sayı 2005 yılı Aralık ayında yayınlandı. 2013 Aralık ayında 8 yılı geride bırakıyoruz. Bir iletişim organı idi Jıneps, kendi kulvarında Çerkes sorununu görünür kılmak ve çözümüne katkı sunmak için çaba gösterdi, gösteriyor. Aradan geçen 8 yıl içinde çeşitli nedenlerle ilk sayıda yayınlanan “Başlarken” yazısına göndermelerimiz oldu. Yanısıra “Jıneps gazetedir” vb. başlıklarla gazeteyi anlatmaya çalıştığımız yazılar yayınladık. Arada bir bunları hatırlamak ve hatırlatmak gerekebiliyor. Eylül sayımızda köşe yazarlarımızdan Enver Sağlam’ın yazdığı “Jıneps nerede duruyor?” yazısı da böyle bir gereklilik doğurdu.

…. Yurttaşları olarak yaşadığımız ülkelerin temel toplumsal değerlerine, demokratik gelişimine ve kültürümüzü yok saymayan tüm yönetimlerin olumlu tavırlarına karşı olumlu tutumumuz, demokratik sürece katkıda bulunarak devam edecektir.

Çerkesler; … Türk, Kürt, Gürcü, Laz vb. halklarla birlikte çok kültürlü yapının ayrılmaz bir parçasıdır. Her halk, diğer halkın gerçekliğini ve tarihsel değerlerini yadsımadan, ‘özgür iradelerin ön kabulü’ doğrultusunda bir arada yaşamalıdır. Halkların gönüllülük temelinde birlikte yaşamalarını engelleyebilecek senaryolara karşı ayrışma değil, birleşik mücadele ve birlikte yaşam anlayışı öne çıkmalıdır.

…İcazetsiz, minnetsiz ve bağımsız bir çizgide Kafkasyalılar’ı ve diğer halkları bütünleştirecek ve dünyadan yalıtılmasına izin vermeyecek bir yayın organı Türkiye’de de önemli bir ihtiyaçtır.

Jıneps, Kafkasya ve Diasporadaki sorunlara demokratik çözümler üreten insanları bir araya getiren yazınsal bir araçtır. Gazetemizin izlediği temel ilkeleri dışında, asgari müştereklerde biraraya getirilerek vurgulanan kavramlar; üretim ve tartışma sürecinde değişime ve gelişime de açık olacaktır. Bu gelişime; katkı anlamında niyetlerinde ve söylediklerinde samimi olan herkesi gazete okuyuculuğuyla sınırlı kalmadan gazetemizde aktif görevler almaya çağırıyoruz.”

“Başlarken” yazısından alındı.

Enver diyor ki; “Sevgili dostlar, bizler gibi ‘azınlık’ bir topluluğun yayın organı elbette ki biraz ve hatta biraz üstü ‘Muhalif’ olmalıdır. Elhak doğrudur!

Koca bir imparatorluk tecrübesi üzerine kurulmuş ama en başta ‘her yaşta Türk yaratmak’ ülküsüyle ulusalcı bir yapıdan dolayı neredeyse külliyen yok sayılan bir ırkın ahfadı olan biz Çerkesler elbette ki bir ‘var olma’ kavgası vermeliyiz. Zaten vermeye çalışıyoruz kendi çapımızda.

…Peki bütün bu doksan yıla yayılmış sorunların tek müsebbibi bu iktidar mıdır diye sormadan edemiyor insan.

…Bütün bu coğrafyanın hâlâ ve biricik demokrasi ülkesi olan Türkiye’de kör topal yürütülen altmış küsur yıllık demokrasi mücadelesinde belki de en hızlı mesafe aldığı bir dönemde çelme takılmaya çalışılmaktadır.

Bilinen bir söz var ya hani. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim derler. Taksim bileşenlerine bakıp da, esas itibarıyla Jıneps’i oluşturan ve bu günlere getiren omurganın en güçlü noktasına ve diğer arkadaşlara söylemek istediğim şudur. Neredeyse her sayıda en azından bir sayfanın sadece iktidarı eleştirmek vazifesini deruhte ettiği bir Jıneps Gazetesi kendi kamuoyumuzda da pek sevimli karşılanmıyor açıkçası.”

Jıneps 9 yaşına doğru gidiyor. Gördüğü tek iktidar partisi AKP’dir. Ve evet iktidara karşı eleştireldir. Başka bir parti/partiler iktidar olsa ve benzer şeyleri yapsa yine eleştirirdi. Bu iktidar partisinden bağımsız bir durumdur. Jıneps’in durduğu yer çok net zira. Bizim eleştirilerimiz kimlik üzerinden, kimlik sorununun olmaza olmazı demokrasi üzerinden. Yaşamın her alanında karşılığı olan demokrasiden yana olmamız gerektiğine inanıyoruz.

Geçen 90 yılın müsebbibi olarak bu iktidarı görmediğimiz çok açık. 79 yıllık cumhuriyet tarihine yönelik, hemen her ilgili ortamda yüksek sesle dile getirdiğimiz eleştirilerimiz çok iyi biliniyor. Bu nedenle CHP içindeki ve dışındaki ulusalcıların Jıneps’e yönelik olumsuz tutumları da çok iyi biliniyor olmalı. 90 yılın son 11 yılının müsebbibi ise bu iktidar. Önemli bir tek parti iktidarı süresi söz konusu. Öyle değil mi? 90 yıl içinde 11 yıl.

Jıneps bugün çıksa “Başlarken” yazısında benzer satırlar yine olurdu sanırım. Çünkü kimlik özelinde 11 yıldır demokratikleşme adına ne yapıldığının yanıtı trt-6 ve seçmeli anadil dersi olabilir ancak. Onlar da ne işe yaradığı sorgulanan şeyler. Diğer yandan; kutuplaştırma yaşamın her alanında sürüyor ve iktidar kendi eliyle böyle bir politika uyguluyor. Kendi Kürdü ve Çerkesini oluşturma çabasında, şimdi de Beşiktaş örneğinde olduğu gibi kendi taraftarını oluşturuyor. Seçimlere doğru kendi %50 sini tahkim ediyor. Hepimizin ağlayacağı 17 yaşındaki Mısırlı kıza ağlıyor, hepimizin ağlaması gereken sokak ortasında linç edilen Türkiyeli muhalif Ali İhsan Korkmaz’a ağlamıyor, üstelik ötekileştiriyor. Kendi vatandaşının ölümüne neden olan, gözünü çıkaran polisi kutsuyor, çok zorlanırsa münferit olaylar diyor, ödüllendirilen polis şiddet uygulamaya ve öldürmeye devam ediyor. Muhalifler toptanlaştırılıyor ve aşağılanıyor.

Gazeteciler işten atılıyor. B. Güven, H. Cemal, C. Dündar, Y. Baydar, M. Mutlu. Bizim farkımız o ki kimsenin sesini kısmaya çalışmıyoruz. Aksine ilk sayıdan itibaren teşvik ediyor, “Buyurun yazın, eleştirinizi, sizce doğru yolun ne olduğunu yazın” diyoruz. Düşüncenin özgürce ifadesini savunuyoruz ve bunu sağlamayan iktidarı eleştiriyoruz.

Demokratikleşme konusunda öyle adımlar var ki 11 yıl beklemeye hiç gerek yoktu. Hızlı mesafe almışız ya, ne yapıldı? 12 Eylül kurumlarından örneğin YÖK, demokratik mi? İktidar kendisi de eleştirmedi mi? Şimdi olan ne, ele geçirildi, sorun yok. Demokrasinin içinde hukukun üstünlüğü anlamında yer alması gereken denetim mekanizmalarından örneğin Anayasa Mahkemesi, hukukun üstünlüğüne uygun mu yapılandı? Hayır, iktidara uygun yapılandı. Partiler ve seçim yasası, demokratik mi? Hayır. Ama olduğu gibi duruyor. 30 Eylül’de demokratikleşme paketi açıklanacak. Öylesine demokrasi fukarasıyız ki ve bu iktidar o kadar farkında ki, reform adı altında demokrasinin “abece”sini yapıyor, AB müktesebatını gerçekleştirir gibi davranıyor. Susmamız isteniyor bu nedenle. “Başkasıda yapsaydı” denebilir. Başkası ne yapardı bilemem, Jıneps sadece bu iktidarı gördü ve 11 yıldır ne kadar yol aldığımızı objektif değerlendirebilecek durumda.

Ayrıca “aferin” denecek bir şey oldu ise görmezden gelinmemiş, haberi yapılmıştır. Kaldı ki iktidar ve güç onlarda, üstelik söz verdiler, yapmak görevleri. Başbakan kendisi söylüyor “hizmetkarım” diye. İktidar olanlar, eksik bıraktıkları, yapmadıkları için eleştirilir, bu olağandır. Eleştiriye açık olmak da gerekendir. Açık gibi görünüp tahammülsüzlük ve yukarıda örnekleri verildiği gibi davranmak yanlıştır.

Biz mazoşist değiliz. Kimliğimiz adına demokrasi daha fazla demokrasi talebiyle iktidarı karşımıza almaya ve birtakım sıkıntılara katlanmaya meraklı değiliz. Ama baştan söyledik, icazetsiz ve minnetsiz olacak gazete, güce yaslanmayacak, kılavuzu demokrasi olacak. Jıneps zor olsa da doğru olanı yapmak durumunda. Ülke siyasetinin yanısıra Çerkesler içinde de kurumlara ve oluşumlara eşit mesafede dururken ve kimlik adına doğru hamlelere alkış tutarken yanlış gördüklerini eleştirmek, eleştirse de farklı düşünenlerin kendilerini özgürce ifade etmelerine araç olmak durumunda. Her hal ve şart altında güce yaslanmak yok.

Aslında Enver kendisinin de içinde yer aldığı DİÇEG (Demokrasi için Çerkes Girişimi) sürecini hatırlayıp 2009 Aralık ayında altına imza attığı bir sayfalık metni bir daha okusa iktidarı benden çok eleştirir diye düşünüyorum. Hadi 11 yılı bırakalım, aradan 4 yıl geçti, atılan adımlar nerede? Bazı satırları aktarayım:

” … Öncelikle tüm kimliklerin, inançların ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesi gerektiğine olan inancımızı ve şiddetin her türlüsünü reddeden tavrımızı deklare ediyoruz.

Çocuklarımıza, kendilerini daha güvende hissedecekleri, daha mutlu yaşayabilecekleri ve çatışmanın, baskının değil, barışın, eşitliğin, özgürlüğün, sevginin egemen olduğu bir ülke bırakmak için;

Ülkemizin tüm kimlikleri ve vatandaşları için özgürlük ve eşitliğin temel alındığı, farklılıkların zenginlik olarak değerlendirildiği, birlikte yaşama iradesinin korunduğu, günlük hayatın ve siyasetin sivilleştiği ‘Demokratik Türkiye’ hedefimiz olmalıdır.

-Temel insan hak ve özgürlüklerini koruyan ve geliştiren, herkesin ve her kesimin ülkenin gerçek sahibi olduğu psikolojisini yerleştiren<em>; sivil ve demokratik bir anayasa zorunludur.”

Enver’in sözünü ettiği kamuoyumuzda AKP’ye ilişkin tutumumuzu hoş karşılamayan Çerkeslere ve hatta AKP’li Çerkeslere sesleniyorum.

Buyurun yazın eleştirilerinizi, yayınlayalım, sizce doğru olan her ne ise buyurun yazın.

Şunu yapın;

“Çerkesler AKP saflarında olmalıdır, çünkü …” ya da,

“Çerkesler AKP’yi eleştirmemelidir, çünkü…” ya da,

“AKP … gibi güzel işler yaptı, Jıneps göremiyor” ya da nasıl isterseniz öyle.

Buyurun.

 

Sayı: 2013 10
Yayınlanma Tarihi: 2013-10-01 00:00:00

Önceki İçerikSemerkov Eylül 2013
Sonraki İçerikSemerkov Ekim 2013
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.