Tantalos Efsanesi (1)

0
13068

Kültürün ayrılmaz öğelerinden biri de, sosyal değerleri ve inançları yansıtan mitoslardır. Mitos ya da efsane, masal ya da uydurulan söz olsa da, insanların nedenini çözemediği doğa olayları karşısındaki korkuları, düşünceleri ve toplumsal yaşama ilişkin çok eski dönemlerden beri inanç düzeyine yükselmiş açıklamalarıdır. Balıkçının deyimiyle, “Eskiden bunlar söylence değil ama haşa sümme haşa kutsal gerçek sayılırlardı”

Bu yazımızda, beğenilmeyen bazı anlatımlar bulunduğu ve Pelops soyunun kökenini gösterdiği için unutturulmaya çalışılan, hatta çarpıtılan (Graves, s. 533) Tantalos efsanesinin üzerinde duracağız.Kutsal gerçekler sayılan mitoslarda, uyduran insanların maddi ve manevi yaşantılarının izleri vardır. “Efsaneler bilimi” anlamına gelen mitolojinin görevi bu izleri bulmak ve sosyal değerleri, ilişkileri ve inançları açıklamaktır.

Anadolu’nun Mitolojik Kralı Tantalos

Efsaneye göre, Tantalos’un babası, Zeus ya da Tmolos Dağı’na adını veren tanrı Tmolos’tur. Annesi Lydia kraliçesi Omphale’dir. Ana tanrıça Kypala ile de ilişkilendirilen Sipylos yöresinin kralı ve Akha kral soyunun atası olan Pelops’un babasıdır.

Tantalos’un suçları

Tantalos, Zeus’un sırdaşlarından biridir. Olimpos’taki şölenlere katılır, Nektar ve Ambrosia sunulur. Fakat Tantalos, tanrılara yakınlığını kötüye kullanmış, ölümlülere yasak olan Ambrosia ve Nektar’ı insanlara sunmuş ve tanrıların sırlarını insanlara anlatmıştır. Zeus’un Girit’teki tapınağında bekçilik yapan altın köpeği çalan ya da çaldıran Tantalos, köpeği görmediğini söyleyerek Zeus üzerine yemin etmiştir. En büyük suçu ise oğlu Pelops’u keserek pişirip tanrılara sunmasıdır.

Tantalos’un Tanrılara Sunduğu Ziyafet

Efsaneye göre Tantalos, tanrıların her şeyi bilemeyeceğini ispatlamak için bir plan yaptı. Düzenlediği bir ziyafete Olympos tanrılarını davet etti ve oğlu Pelops’un etinden hazırladığı yahniyi onlara sundu. Tanrılar, tabaklarında insan eti bulunduğunu anlayıp geri çekildiler, ancak Demeter, tabağındaki etten bir parça yedi.

Tanrılar, Pelops’u yeniden dirilttiler. Demeter’in yediği omzun yerine de fildişinden bir omuz yapıldı.

Tantalos’un Cezalandırılması

Gazaba gelen Zeus,Tantalos adını taşıyan kenti depremle yıktı.

“Strabon, Spilos’un (dağ mı kent mi belli değil), Tantalos zamanında bir zelzele ile harap olduğunu ve Tantalos’la Pelops’un madenlerden çıkartılma servetlerinin yok olduğunu, bataklıklardan göller oluştuğunu yazar.

Plinius, Maionia’nın merkezinin Sipilon olduğunu, burasının adının eskiden Tantalis olduğunu, onun yerinde şimdi bir göl görüldüğünü, gölün adının Sale olduğunu ileri sürer. Aynı Pilinus, Sipilon kentinin yerine birbiri ardınca Akriyopolis, Kolpe, Lebade adlarında üç kent kurulduğunu, ama bunların da yıkıldıklarını kaydeder” (H. B., Sonsuzluk Sessiz Büyür, s. 34)

Zeus, Tantalos’u da Tartaros’a yolladı. Serin ve duru suların beline kadar geldiği bir gölde sonsuza kadar ölümsüzlüğe, açlığa ve susuzluğa mahkum etti. Bazen çenesine kadar yükselen sudan bir yudum bile alamaz. Dudakları suya değdiğinde su aniden kaybolur ve göl bataklığa dönüşür, ıslanmış parmaklarını çatlamış dudaklarına sürdüğünde susuzluğu daha da artar. Omuzlarına kadar sarkan meyve dolu dalları uzanıp almak istediğinde, dallar uzanamayacağı kadar uzaklaşırlar.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Sipylos Dağı’ndan getirilen ve her an üzerine düşecekmiş gibi sallanan, fakat hep dengede duran bir kayanın altında yaşamak zorundadır.

Tantalos’un Yaşadığı Ülke

Pek çok yazara göre de Tantalos Lydia kralıdır. Strabon da bu görüşe katılır (Strabon, xıı, vııı, 2). Graves, Tantalos’un “Lydia’dan Paphlagonia’ya -şimdiki Bartın, Kastamonu, Sinop ve Çankırı dolayları- göç ettiğini” kabul eder (Graves, s. 526-531).

Thomson’a göre, “Hitit kültürünü özümlemiş Akhalar” olan Pelops oğulları Lydialıdır ve Hititler dönemindeki batı Anadolu halkı Ahhiyavalarla aynıdır, Hititlere karşı Aşşuva krallığıyla (Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale dolaylarına konumlandırılan Aşşuva ülkesi kralı MÖ 1472 yılında Mısırla yazışmıştı) ittifak kurmuşlardır. (Thomson, 2.cilt, s. 136 -145)

Helenler öncesindeki Ege halkı Pelasgları Kafkasya’yla ilişkilendiren Thomson, Pelasgların Anadolu’da (Tantalos efsanesiyle ilişkilendirilen) Kyzikos, Troas ve Lidya’da yaşadıklarını belirtir. (Thomson, cilt 1, s.192-214) Yine Thomson’a göre incelediğimiz efsaneyle ilişkili yerlerden Elis’de, Troas’da, ve Paphlagonia’da yaşayan “Kaukon” halkı Kafkasya ile ilişkili olduğu gibi, Pelops’un krallığını yaptığı Akha halkı Kafkas halklarından Henioklar ve Zygilerin atasıdır. (Thomson, cilt 1, s.308; cilt 2, s.120)

Tantalos, Anaerkil Bir Halkın Temsilcisidir

Tartaros’a gönderilen pek çok kahraman gibi Tantalos da, Olympia öncesine ait Titan kültürünü benimseyen Helen öncesi anaerkil Pelasg kültürünün kahramanıdır. Söylencenin oluşturulduğu dönemlerde anaerkil toplumlarla ataerkil toplumlar arasındaki çelişki çok üst düzeylerdeydi. Erkek egemenliğini benimseyen ataerkil toplumlar egemenliği ele geçirmeye başladıklarından tanrıçaların egemenliğinin yerini tanrılar almaya başlamıştı. Titan tanrı Tantalos, Ana Tanrıça’nın egemen olduğu bir din görüşünün simgesi olduğundan, ataerkilliği temsil eden Olymposlular tarafından cezalandırılarak lanetlenmiştir.

Graves’e göre, Tantalos’un Olympos’a sık sık kabul edilen bir konuk olduğunun anlatılması, ona atfedilen kültün, bir zamanlar Pelopennesos’a hakim olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir. Helen öncesi Peloponnesos’a hakim olan kültürün Pelasglara ait olduğu konusunda tam bir görüş birliği bulunmaktadır. Bu kült, büyük olasılıkla MÖ 2. bin yılın ortalarına doğru Anadolu (Lydia) üzerinden Ege’ye yayılmıştı. Yine Graves’e göre, bütün Avrupa’nın, Suriye ve Libya’nın “Neolitik kültürü”, anaerkil ve “dikkate değer bir biçimde homojen”di. (Graves, s. 15)

Halikarnas Balıkçısı’nın da belirttiği gibi, Tantalos’un oğlu Pelops’u kurban edişi bir tür bereket ayinidir. Graves de, “pharmakos” inancıyla ile ilişkilendirir ki aynı şey demektir. (Graves, s.534) (Farmakos, belli aralıklarla düzenlenen dinsel törenlerde gerçekleştirilen insan öldürme ayinleridir.)

Balıkçı, “İnsan kurbanının şekilleri bir kitaba zor sığacak kadar çoktur. Yukarıda anlatılan kurban edilme çeşitlerinden başka, bir de mistik (gizemci) kurbanlar vardır. Bu iş tanrıyla bir tür birleşme, fena fillah aşamasına ulaşma sayılırdı. Böylece insan sözde ölümsüzleşirdi. Asıl hükümdar ve başpapaz kraliçeydi. Ona kocalık eden insan-kim olursa olsun- on üçüncü ayda (Kamer günleri 28’er günden yıl on üç ay olurdu. 13’ün şomluğu bundandır) çoğunlukla yakılırdı. Kahraman Herkül (Herakles) gibi, sünnet de bir tür dine giriş törenidir. Önce tüm erkeklik organları, büyük tanrıçaya kurban edilirdi. İğdiş olan erkek, kraliçenin rahibi olurdu. Bir de kutsal kral parçalandıktan sonra çorba edilirdi. Tanrıçanın kadın papazları bu çorbadan içerlerdi. Sözde kutsal kralın ruhu bu kadınların gövdesine girerdi. Koyunların kuzuladığı mevsim gelince o ruh, bu kadınların doğurduğu çocuğa geçerdi” demektedir. (H. B., Arşipel, s.113)

Eskiçağ toplumlarının çoğunda tanrıların öfkelerini gidermek için de insan kurban edilirdi. Düşüncemize göre Tantalos efsanesi, insan kurban etme ritüellerinin yasaklanmasıyla ilişkilidir.

Tantalos ile Zeus’un İlişkisi

“Mitolojik bir anlatıyı düz yazıya çevirirken, her zaman isimlere, kabilelerin kökenlerine dikkat etmek” gerektiğinden (Graves, s.15) “Tantalos” adının açıklanması önemlidir.

Tantalos, efsanenin bir versiyonunda Zeus’un oğlu olduğu için, Zeus-Tantalos ilişkisini araştıracağız. Doğum yeri olan Girit’te Zeus, “Anaerkil toplum düzeninin bağrından doğan ataerkil ilkeyi temsil eder.” (Thomson, 1. cilt, s.284)

Girit’te Zeus, “Tan, Zan, Zen” adlarıyla anılır. “Tan” adı, Tantalos’un adının başında da görülür. Girit kültünde, “Talon ya da Talos” adlı bir tanrı daha vardır. (Bonnefoy, s.329) Bu tanrı, Minos’un boğa başlı hizmetkarı ve Girit’in koruyucusudur. Öldükten sonra ruhu “Tantalos” adıyla kekliğe dönüşen başka bir Talos’u da belirtmemiz gerekir. (Graves, s. 60, 425) Helenistik dönemdeki Zeus Tallaios’un unvanında rastlanan “Talos” adı, Tantalos adının ikinci bölümünde de görülmektedir.

İlişki çok açıktır. Buna rağmen mitologlar şimdiye kadar bir ilişkilendirme yapmamışlardır. Bu konuda bir yorum yapmayacak, Helen öncesi Girit halkının Karialılarla ilişkili olduğunu ve adanın MÖ 2. bin yılın ortalarında Akhalar tarafından işgal edildiğini belirtmekle yetineceğim.

Adlar arasındaki bu ilişki, “Tantalos’a atfedilen kültün, bir zamanlar Pelopennesos’a hakim olduğunu” söyleyen Graves’in görüşünü doğrular. Mitos’un bu versiyonu, Girit-Akha versiyonu olmalıdır.

Konuya devam edeceğiz.

KAYNAKÇA

Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul

George Thomson, Tarih Öncesi Ege, (1. ve 2. cilt), İstanbul

Halikarnas Balıkçısı, Arşipel, 1992, Ankara

Halikarnas Balıkçısı, Sonsuzluk Sessiz Büyür, 1983, Ankara

Robert Graves, Yunan Mitleri, İstanbul

Strabon, Coğrafya- Anadolu, (Kitap: xıı, xııı, xıv), İstanbul