AKP ve Cemaat karşı karşıya: Büyük yolsuzluk operasyonu

0
496

Türkiye 17 Aralık sabahı büyük bir yolsuzluk operasyonu haberiyle çalkalandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Organize ve Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü, 17 Aralık sabahı, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yaparak çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Aralarında, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kağan Çağlayan, Ekonomi Bakanının 2 Özel Kalem Müdürleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Danışmanı, Çevre Şehircilik Genel Müdürü, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve iş insanı Reza Zarrab (Rıza Sarraf), Taşyapı’nın Sahibi Emrullah Turanlı, Yorum İnşaat’ın sahibi Osman Ağca, Emlak Konut Genel Müdürü Murat Kurum ve iş insanı Ali Ağaoğlu’nun olduğu 37 kişi gözaltına alındı. Aynı saatlerde Ankara’da da 5 kişi gözaltına alındı. Bir yıldır devam eden bir fiziki ve teknik takip süreci sonunda başlatılan soruşturmada Rıza Sarraf’ın sahte belgeler ve hayali ihracat gibi yöntemlere şüpheli para transferleri ve bakanların oğulları üzerinden Türk vatandaşlığı olmayan kişilere rüşvetle vatandaşlık verilmesini temin etme; Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu üzerinden rüşvet vererek ve bakanlığın yetkilerini kullanarak imar usulsüzlükleri, rant yolsuzlukları, yerel yönetimlerin imara açmadığı arazilerin rüşvetle bakanlık üzerinden illegal olarak imara açılması; Fatih Belediyesi’nin sit alanındaki arazilerin bakanlığın gücünü kullanarak illegal olarak imar ve inşaata açılması; Marmaray projesine ciddi zarar vereceği halde rüşvet karşılığında bazı arsalara imar ve inşaat izni vermek gibi suçlamalar bulunuyor. Yolsuzluk operasyonu, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlükleri’ne uzandı. Üç kurul müdürü ve iki raportör gözaltına alındı.

Operasyon ülkede ve özellikle AKP içinde büyük yankı bulurken, Başbakan Erdoğan Konya’da yaptığı konuşmada operasyonla ilgili yine dış mihrakları işaret ederek; “Hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğiz. İstedikleri kadar çirkin yollara tenezzül etsinler, kirli ittifakların içine girsinler, buradan bir kez daha tekrar ediyorum. Türkiye’de artık söz milletindir, karar milletindir, yetki milletindir. Mühür milletin elindedir. Arkasına karanlık odakları alanlar, çeteleri alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Kimin ne hesabı varsa, kendilerine güvenleri varsa, 30 Mart’ta seçim var. Seçimlere girsinler, milletle orada görüşsünler. Hesabını sandık dışında görmek isteyenlere ne millet ne de biz müsaade etmeyiz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değil” diye konuştu. Oğulları gözaltına alınan Bakanlar da açıklama yaptı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yolsuzluğu reddetmek yerin, “Bu soruşturmadan bir şey çıkmaz” derken, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Bir şey söyleyemem, konu yargıda” diye konuştu. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in evinde yapılan aramada bulunan paralar, para kasaları ve para sayma makinesinin fotoğrafları medyada yer aldı. Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde yapılan aramada kütüphanedeki ayakkabı kutuları içerisinde 4,5 milyon dolar bulundu.

Operasyon sürecinde gözaltı sayısı artarken, İstanbul ve Ankara Emniyeti’nde emniyet müdürleri, şube müdürleri, daire başkanları ve yüzlerce polis “görevi kötüye kullanmak” suçlamasıyla görevinden alındı. Emniyette görevden alma depremi sürerken, operasyonu yürüten savcı Zekeriye Öz’ün de görevden alındığı iddiası ortaya atıldı. Bu iddianın ardından açıklama yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı; soruşturmaların kapsamı, şüpheli sayısının çokluğu ve gözaltındaki şüphelilerin işlemlerinin yasal gözaltı süresinde bitirilmesi gerektiğinin dikkate alındığını belirterek; “Delillerin tam olarak toplanıp, soruşturmanın kısa sürede ikmal edilmesi için, önceden beri kapsamlı soruşturmalarda uygulana geldiği gibi bu soruşturmalara yardım etmek üzere de iki cumhuriyet savcısı daha görevlendirilmiştir” diye konuştu. Görevden almalar İstanbul Emniyet Müdürü’ne kadar uzandı, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın yerine Aksaray Valisi Selami Altınok getirildi.
Büyük rüşvet ağında adı geçen Bakanlar’ın yanı sıra soruşturma dosyasında AB Bakanı Egemen Bağış’ın iş insanı Rıza Sarraf’tan 1,5 milyon dolar rüşvet aldığının belge ve fotoğrafları olduğu öğrenildi. Bağış’ın ise Rıza Sarraf’ın bürokratik işlemlerini takip ettiği, babasına İtalya vizesi ve oturma izni alınmasını sağladığı, beş kişinin Türkiye vatandaşlığına istisnai yoldan alınması için kulis yaptığı, Sarraf hakkında haberler yayımlanmasını engellediği ve yürüttüğü otel projesi konusunda yardımcı olduğu öne sürüldü. Dosyaya göre, 19 Nisan 2013’te başlayan rüşvet ilişkisi Sarraf’ın karşılaştığı problemler çözüldükçe devam etti. Diğer iki ödemenin ise 28 Ağustos 2013 ve 10 Ekim 2013 tarihlerinde 500 bin dolarlık iki parti halinde gerçekleştirildiği iddia edildi. Sarraf’ı takibe alan polisin 19 Nisan 2013’te Bakan Egemen Bağış’a yapılan rüşvet ödemesini görüntülendiği iddia edildi. Rıza Sarraf’ın rüşvet verdiği bakanlardan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in telefon tapelerindeki iddiaya göre, oğlu Barış Güler’e dinleme uyarısı yaptığı öne sürüldü.

Görevden almalar sadece emniyetle sınırlı kalmadı, önce Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Elieyioğlu ve ardından TRT Haber Dairesi Koordinatörü Ahmet Çavuşoğlu ve yardımcısı Ahmet Böken görevinden alındı. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında gözaltına alınanlardan aralarında Bakan oğulları Barış Güler ve Kaan Çağlayan’ın yanı sıra, Reza Zarrab ve Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da olduğu 16 kişi tutuklandı.

Operasyon sürecinde, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı Adli Kolluk Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı. Emniyet ve jandarma görevlilerinin adli olaylarda amirlerine bilgi verme zorunluluğunu getiren değişiklik Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ise Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği iptali için Danıştay’da dava açtı. TBB, iptal isteminin gerekçesinde yönetmelikte yapılan değişikliğin “soruşturmalarda gizliliğinin ihlali” anlamına geldiğini belirtti. Ayrıca yönetmeliğin bu haliyle kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırı olduğunu vurgulandı.

Operasyon boyunca yargı ve AKP’nin, karşılıklı görevden almalar , yeni yönetmelikler ile restleşmesi sürerken Savcılık, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş’ı, “17 Aralık soruşturmasını sızdırmak” suçlamasıyla başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı. Ancak İstanbul Emniyeti, Arıbaş’ı “hangi delil ve suçlamalarla ifadeye çağrıldığı tam olarak anlaşılmadı” gerekçesiyle ifadeye göndermedi. Yolsuzluk operasyonunda oğulları tutuklanan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler istifa etti. Daha önce operasyonla ilgili açıklama Güler istifasını verirken, olayların kirli bir tezgah olduğunu belirtti. Güler ve Çağlayan’ın ardından, Erdoğan Bayraktar da hem bakanlıktan hem milletvekilliğinden istifa etti. Ancak Bakan Bayraktar’ın istifa ederken söylediği sözler, operasyonda yeni bir eşiğe geçilmesine neden oldu. NTV’de konuşan Bayraktar, “17 Aralık’ta yapılan operasyon dosyasında şahsımı rencide edecek veya izah edemeyeceğim hiçbir husus yoktur. Başbakanın istediği bakanla çalışmak veya istediği bakanla çalışmak veya istediği bakanı görevden almak en tabi hakkıdır ve yetkisidir. Fakat rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle ‘istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız’ şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Çünkü soruşturma dosyasında var olan ve yasalara uygun olarak onaylanan imar planlarının büyük bölümü başbakanın talimatıyla yapılmıştır. Bu minval üzerine bakanlık ve milletvekilliğinden istifa ediyorum. Ancak bu milleti ve bu vatanı rahatlatmak için başbakanın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyorum.” diye konuştu.
Bakanlar istifa ederken ve görevden alınırken, savcı Muammer Akkaş’ın yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı da 25.12.2013 tarihinde ifade vermeye çağırdığı ortaya çıktı. Savcı Akkaş tarafından kaleme alınan ‘çağrı kağıdı’nda Bilal Erdoğan’ın 02 Ocak 2014’e kadar Cumhuriyet Başsavcılığı’na gitmemesi halinde zorla götürüleceği ifade edildi. Ancak Bilal Erdoğan bugüne kadar ifade vermeye gitmedi.

AKP’de Başbakan’ı rahatlatmak için yapılan istifalara, Eski İçişleri Bakanı ve İstanbul milletvekili İdris Naim Şahin’in istifası da eklendi. Bakanların istifaları ve özellikle Bayraktar’ın açıklamasından sonra kabine değişikliği yapıldı. Kabine değişikliğinin ardından ve AKP’nin, “Erdoğan’ı devirmeye yönelik, Cemaatin darbe teşebbüsü” olarak nitelendirdiği operasyonun 2. dalgası da geldi. Ancak pek çok tanınmış ismin adının geçtiği operasyonun ikinci dalgası nedeniyle savcı Muammer Akkaş’a soruşturmadan el çektirildi. Savcı Akkaş, yazılı yaptığı açıklamasında, soruşturmanın engellendiğini ve kendisinin baskı gördüğünü söyleyerek, “Bugün itibariyle bu soruşturma dosyasının içinde yer alan arama, el koyma ve gözaltı kararlarıyla birlikte gerekçe gösterilmeden uhdemden alındığını öğrendim. Tüm meslektaşlarım ve kamuoyu bilmelidir ki bir cumhuriyet savcısı olarak soruşturma yapmam engellenmiştir. Görevimiz baskılardan korkarak ve çekinerek milletin hukukunu çiğnetmek değil, milletimizin hukukunu koruma yolunda görevimizi hakkıyla yerine getirmeye çalışmaktır. Bu zorlu süreçte en başta meslek büyüklerimiz olmak üzere bütün hukuk camiasından yargı bağımsızlığına sahip çıkmalarını bekliyorum” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), yolsuzluk ve rüşvet soruşturması ile başlayan tartışmalar, Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler ve Savcı Muammer Akkaş’ın yolsuzluk soruşturması dosyasından el çektirilmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. ve 3. maddelerinin yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkeleri ile Anayasanın ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) ilgili hükümlerine açıkça aykırı olduğu ifade edildi.
Yolsuzluk operasyonunun ardından yapılan açıklamalar nedeniyle İstanbul’da pek çok ilçede forumların çağrısıyla “Hükümet İstifa” eylemleri gerçekleşti. Taksim’de gerçekleştirilecek basın açıklaması başlamadan polisin gaz bombası ve plastik mermili saldırısıyla İstiklal Caddesi yine savaş alanına döndü. Polis saldırısında 9 gazeteci yaranırken, onlarca kişi gözaltına alındı. İstanbul’un yanı sıra Ankara, İzmir, Antakya, Edirne, Çanakkale, Kocaeli, Eskişehir, Muğla, Eskişehir, Bursa ve Mersin’de yüzlerece kişi sokakta. Düzenlenen protesto gösterilerinde hükümete istifa çağrısı yapıldı.

Öte yandan, Danıştay 10. Dairesi, polislerin amirlerine, savcıların başsavcılara soruşturmalara ilişkin derhal bilgi vermesine ilişkin Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği iptal davalarını görüştü ve yürütmeyi durdurdu. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı verdiği yönetmelik değişikliğine göre emniyet müdürleri, adli olayları valiliklere derhal bildirecekti. Ayrıca savcıların görevlendirdiği polis, el koydukları olaylar ve yakalanan kişilerle ilgili tedbirler hakkında başsavcılık ile en üst dereceli kolluk amirini haberdar edecekti.
AKP’de ise 2. dalganın etkileri devam etti ve MYK toplantısında İzmir Milletvekilleri Ertuğrul Günay, Erdal Kalkan ve Ankara milletvekili Haluk Özdalga’nın kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi karar verildi. Kararın ardından milletvekilleri Ertuğrul Günay ve Erdal Kalkan AKP’den istifa ettiklerini açıkladı. Operasyonlar devam ederken Başbakan Erdoğan da yurt gezilerinde “Mağdurum”, “Vatana İhanet”, “Dış Mihrakların oyunu”, “Milli İrade” başlıklı konvansiyonel konuşmalarını sürdürdü.
Yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcılar Fikret Seçen, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Muammer Akkaş ise “Bilinçli olarak haklarında bir karalama kampanyasının başlatıldığını” söyleyerek suç duyurusu yaptı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yeni görevinde, HSYK’nın basına açıklama yapmasını yasakladı. Açıklamaları HSYK Başkanı sıfatıyla kendisi yapacak. HSYK’nın da başkanı olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yasağı, HSYK Kanunu’nun 7. maddesine dayandırdı. Bozdağ’ın bu yasağının öncesinde Başbakan Erdoğan Sakarya Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, HSYK’ya tepki göstermiş ve şöyle konuşmuştu. “Adli kollukla ilgili Danıştay’da dava sürerken bir açıklama yaptılar ve Anayasa’nın 138’e karşı geldiler. Kim HSYK’ya karşı gelecek? Yetkim olsa HSYK’yı ben yargılarım. Kim yargılayacak peki, millet yargılayacak.”
AKP’de istifalar ardı ardına geldi. Dershane tartışmalarının ardından Milletvekilleri İdris Bal ve Hakan Şükür; yolsuzluk ve rüşvet operasyonun ardından İdris Naim Şahin, Ertuğrul Günay, Erdal Kalkan ve Haluk Özdalga AKP’den istifa etmişti. Son olarak, AKP Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım, partiden istifa ettiğini açıkladı. Yıldırım, Aralık ayında AKP’den istifa eden yedinci vekil oldu.

Öte yandan gündemin birimci maddesine oturan ve yaşanan gelişmelerle baş döndüren büyük rüşvet operasyonu sürecinde muhalefet de Meclis araştırması istedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkan Vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ve Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’den üç ayrı Meclis Araştırması önergesi talebi Meclis Başkanlığı’na iletildi. BDP Milletvekilleri yolsuzlukla ilgili önergenin yanı sıra bu soruşturmalar kapsamında bürokrat ve milletvekilleri tarafından dile getirilen “paralel devlet ve derin devlet” yapılanmalarına ilişkin de Meclis Araştırması talep etti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz