Putinizm ve İnsan Hakları

0
441

“Ülkeniz Rusya’yı, insanlarını, tarihini, yazarlarını seviyorum… Kültürünüzü ve zekânızı seviyorum… Rusya büyük bir demokrasi ülkesidir…”

Bu sözler, Fransa  tarafından 2012 yılında kabul edilen “Zenginler Vergisi Yasası’na tepki olarak “vatandaşlıktan çıkıyorum” diye sitem eden, Belçika’ya giden, sonra Putin’e methiyeler dolusu mektup yazıp, Rus pasaportunu cebine koyarak servetini garantiye alan ünlü sinema sanatçısı Gerard Depardieu’ya aittir. Gerard  Depardieu aynı zamanda kukla lider Ramazan Kadirov’un doğum günü partilerine, 100 bin dolar karşılığında Kazakistan’daki Avrasya Film Festivali’ne katılan ünlü, yeni, çiçeği burnunda bir Rus vatandaşıdır.

Eduard Limonov ise yıllardır Rusya’da yaşayan kendi tabiri ile “gençliğinde kötü bir şair,” iyi bir yazar ve muhalif bir Rus gazetecidir. Rusya’daki antidemokratik yasalar ve insan hakları ihlallerine karşı yazılar yazan, zaman zaman tutuklanan,  Rus anayasasının 31. Maddesinde belirtilmesine rağmen “toplantı özgürlüğünün” olmamasını her ayın 31’inde Moskova’da protesto eden eylemcilere destek veren bir eylemcidir.

Muhalif gazeteci Limonov, Putin ve Rusya’nın demokrasi anlayışına methiyeler düzen Gerard Depardieu’ya şöyle sesleniyor:

“Hey, Gerard, 31 Ocak’ta yeni Rus pasaportunu al ve Moskova’da Triumfalnaya meydanına gel. Her ayın 31’inde saat 18:00’de Anayasa’nın 31’inci maddesinde öngörüldüğü gibi toplantı özgürlüğünü savunan Rus vatandaşları bu meydanda toplanıyor. Bekliyoruz seni Gerard.”

Gerard’ın Triumfalnaya meydanına gidebildiğini pek sanmıyorum ama Eduard Limonov  insan hakları ve demokrasi yanlılarıyla Moskova’da bu eyleme katıldı ve 50 arkadaşı ile birlikte tutuklandı.

Sadece o mu?

İlahi söyleyenler de tutuklandı.

Pussy Riot, yine Pudin’e muhalefet eden tanınmış bir punk grubu. Kilisede “Meryem Ana Putin’i başımızdan sav” diye ilahi söyledikleri için hapse atıldılar. Suçları; “Tanrıyı alaya almak.”

Grubun tanrıyı değil, tanrılaşan Putin’i eleştirdiği ise herkes tarafından bilinmekte.

Punk grubundan,  Green Peace aktivisti Gizem Akhan’ın tutuklanmasına, Soçi’de insanlık dışı koşullarda çalışan inşaat işçilerinin sömürülmesine, hayvanların toplu katliamından, cinsiyet ayrımcılığına kadar defalarca İnsan Hakları İzleme Komisyonlarınca eleştirilen Rusya, “büyük demokrasi” anlayışından çok uzaktadır.

Rusya’nın insan hakları karnesine baktığınızda bu saydıklarımızın çok hafif kaldığını, özellikle Kafkasya bölgesinde, Rusya İç İstihbarat Servisi FSB’nin eski başkanı Putin’in, KGB psikolojisinden hâlâ kurtulamadığını görürsünüz.

“Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele” adı altında oluşturduğu yapının insan hakları ve özgürlüklerini hiçe sayan icraatları ise her geçen gün artmaktadır. İnsanların ve halkların temel hak ve özgürlükleri gittikçe daralmaktadır.

“Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele” adlı birim, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nin başkenti Nalçik’te Soçi Olimpiyatları’na karşı protesto eyleminde bulunan 29 kişiyi gözaltına aldı. Maykop’ta Çerkes aktivistlerini kendince gerekçeler yaratarak tutukladı ve sorguladı. Krasnodar Xase Başkanı Sehute Asker tutuklandı, gözdağı verildi, sorgulandı.  Baksan’da sadece namaz kıldıkları için “aşırıcılık” yapma ihtimali olduğu düşünülen birçok Çerkes tutuklandı.

Kafkasya özelinde çok daha derin ihlaller olurken Putin ve yönetimi tüm Rusya üzerinde de antidemokratik uygulamalardan vazgeçmedi.

Çevrecileri, solcuları ve emekçi aktivistleri savunan genç, yetenekli avukat ve Rus gazeteci Stanislav Markelov, Moskova’da 19 Ocak 2009 tarihinde öldürüldü.

Kafkasya’da, Çeçenistan’da yürütülen savaş hakkında yazan Anna Politkovskaya,  Moskova’da 7 Ekim 2006 tarihinde öldürüldü.

Çeçenistan’da Rus askerlerinin ve yerel oluşumların cinayetlerini, özellikle II. Çeçen Savaşı işkencelerini ortaya çıkaran, zanlıların peşini bırakmayan, işkence suçlularını gizleyen Rus yönetimine karşı suçluları bulup yazan, üç bin kaçırma eyleminin varlığını dünyaya duyuran,  Natalya Estemirova, 15 Temmuz 2009 tarihinde kaçırıldı ve aynı gün öldürüldü.

Bütün bu cinayetler, baskılar, Rusya genelindeki antidemokratik uygulamalar ve insan hakları ihlallerine karşı, Rusya Federasyonu’nda yaşayan aydınların, diaspora aydınlarının ve duyarlı insan hakları savunucularının oluşturacağı bir cephenin oluşması çok da uzak görülmemektedir.

Rusya’nın daha batısında yaşayan Çerkesler ve Kuzey Kafkasya diasporası, batıyı Rusya’dan daha iyi tanırlar. Anavatanlarında kargaşayı körükleyecek finansörlerin, akıl hocalarının, vakıfların, dünyayı kana bulayarak rantını yemeye kalkan vahşi kapitalistlerin ayak oyunlarının yanı sıra, insan hakları ihlallerinin tüm Rusya Federasyonu vatandaşlarını tehdit eder halde olması madalyonun asla sessiz kalınamaz diğer yüzüdür.

Demokrasi ve insan hakları yanlısı tüm Rus aktivistlerin, Rus gazeteci Eduard Limonov’un, Rus punk grubu Pussy Riot’un, Türk Green Peace aktivisti Gizem Akhan’ın, “2013 Uluslar Arası Hrant Dink Ödülü”nü alan Uluslararası ‘Memorial’ Topluluğu ve Alexandre Çerkesov’un yanında; Rus gazeteci Stanislav Markelov ve anısının, Anna Politkovskaya ve anısının, Natalya Estemirova ve anısının daima yüreğimizde olacağını, uzak ülkelerdeki aktivistlerin ensesine soğuk bir namlu olarak uzanan Putin’e, bir kez daha ve cesaretle hatırlatmakta yarar var.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz