Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kafkas Dillerinin Tarihsel Yolculuğu

Kafkas Dillerinin Tarihsel Yolculuğu

V.İ.Abayev: “Dil insan faaliyetleri arasında en çok yönlü olandır. Dili şöyle tanımlayabiliriz; bir halkın dili onun, sözcükler, kavramlar ve gramer sınıflar ile genelleşmiş ve tespit edilmiş tarihsel deneyimidir. İnsan yaşamında bir şekilde onun diline yansımayan hiçbir özellik, husus, karanlık ve kuytu yer yoktur. Her sözcük ve kavram, tarihi içeriği açıklandığında en değerli delil ve belge sayılır ve eskiliği açısından eneski maddi kültür anıtlarına bile rakip olabilir.” (1)

“V.V.İvanov son yıllarda Hatti diliyle Adıge-Abaza dilleri arasında maddi akrabalığını kanıtlayan önemli veriler ortaya koymuştur.” (2)

“Aynı tezi destekleyen İnal-ipa şunu belirtmişti: “Hatti(Kask) diliyle Abaza-Adıge dilleri arasında sözcükbilim ve morfoloji açısından en belirgin benzerliklerden biri, tanrı Vuaşho’ya verilen adların şekil ve içerik açısından tamamen örtüşmesidir. Anadolu’daki yerli halkın M.Ö. daha 2.bin yılda benimsedikleri bu mitolojik ve dini tip, Adıge-Abaza halkları arasında hala unutulmamıştır ve ‘vuaşhua’ (Abazaca), ‘vuaşhva’ (Vubıhca) ve ‘vuaşho’ (Adıgece) genelde en katı yemin ve güven verme sözüdür. Ender de olsa Vubıhlarda bu kelime tanrıyı ifade eder, Adıge dilinde ‘gök kubbesi’ anlamına gelir. Ayrıca Kabardeyler yemin tanrısına bu adı verirler. Hatti dilinde ‘vuaşho’ kelimesi tanrı, genelde ilah anlamında kullanıldığı için buna yakın anlamda Abaza-Adıge dünyasında yaygınlığı bakımından araştırmacıların ilgisini çekmiştir.” (3)

“V.A.Çirikba, Baskça ve Kuzey Kafkas dilleri arasında sesbilgisi açısından ilginç benzerliklerden bahsetmiş ve bunları, söz konusu dillerin genetik akrabalığını ortaya koyan gerçek zemin olarak değerlendirmişti. (Çalışmasında adıllar, sayılar, zarflar, fiiller, sıfatlar ve isimler örnek olarak verilmiştir.) (4)

“Artık M.Ö.3.bin yılda Girit’te kullanılan çizgisel A esaslı Minos dili, Kuzeybatı Kafkasya (Abaza-Adıge) dilleriyle yapısal benzerlik taşımaktadır.” (5)

“Son olarak, Etrükslerin dili, Kafkasya’da hala konuşulan dillerle bağlantılıydı. Bunu ilk kez, elli yıl önce Thomsen ortaya çıkarmış, Marr da onaylamıştır.Benim varabileceğim yer burası. Etrükslerin konuştuğu dilin ve kimi Asya dillerinin Kafkasya’yla bağlantılarının doğurduğu sorunlar, Karadeniz’den Suriye’ye,Ege’den Sumer’e kadar bütün bir bölgeyi kaplayan ortak bir dil alt-katmanının bulunmasıyla karmaşıklaşmış ve büyümüştür.” (6)

“Dilbilimcilere göre (Diakonoff 1967) Hurri-Urartu dili, Nakh-Dağıstan dilleri gurubuna ait olan kuzeydoğu Kafkas dilleriyle çok yakın akrabalık ilişkisi içindedir. Diakonoff’a (1967) göre Hattice, Kafkas dillerinin Abaza-Adıge gurubuyla akrabadır.” (7)

“Baskçanın söz dağarcığı ile Hattice, Hurri-Urartuca, Sumerce ve Elamca arasında bazı benzerlikler bulunmaktadır.” (8)

“Varolan arkeolojik ve dilsel kanıtlar biraraya getirildiğinde,tarihöncesi Akdeniz havzasında bir diziakraba dilin konuşulmuş olduğu görülebilir. Bu diller şunlardır: ön Baskça, ön Kafkasca, Ligurca, Etrürce, Sumerce, Hattice, Hurri-Urartuca, Elamca ve herhangi bir belge bırakmamış olan bazı kaybolmuş diller. Bugün sadece Baskçanın ve Kafkas dillerinin yaşadığı bu ‘Akdeniz dil katmanı’nın ortaya çıkışı, son Buzul’un en yüksek dönemini yaşadığı, takriben 25.000-20.000 yıl öncesindeki Paleolitik evresine rastlamış olmalıdır.” (9)

“Alexeyev (1974) burada, orta ve doğu Avrupa’nın eski geniş yüzlü halkına benzeyen özel bir antropolojik tip (Kafkasya tipi) saptamıştır. Ona göre bu tip Neolitik’ten, ya da daha büyük bir ihtimalle üst paleolitik’ten beri Kafkasya’da mevcuttu.”

“Buna göre Kafkasya dillerini ya da akraba dilleri konuşan grupların büyük kısmı, bu yörede, en azından üst paleolitik’ten beri mevcuttu.”(10)

Yukarıda bulunan alıntılardan da anlaşıldığı gibi, bugün konuştuğumuz Kafkas dilleri, 25.000-20.000 yıl öncesinden süzülerek bugünkü yapılarına kavuşmuşlardır. Dil, bizim yaşamımızı çerçeveleyen, kimliğimizi ve varlığımızı kanıtlayan tarihsel bir belgedir. (Şekil1 ve 2)

""

(şekil1)

""

(şekil2)

Üzgünüz ki uzun yıllar boyunca, devletlerin katı tutumları ve insanlarımızın bilerek ve bilmeyerek, çoğu zamanda fiziki zorlamalardan dolayı ondan uzak dur(durul)muşlar ve yeni nesillere aktarılması bir şekilde engellenmiştir.

Yirmi beş bin yıl öteden süzülerek gelen dilimizi korumak ve aktarmak her bilinçli Kafkasyalının öncelikli görevidir. Onu yok olmaya terk etmek ise insani duygulardan uzak, bambaşka bir haldir.

Dilimiz yok olursa kimliğimiz ve varlığımız da yok olur.

Dilinize sahip çıkın.

——————-

(1) Çerkeslerin Etnik Tarihi, RuslanBetrezov,Çev.OrhanUravelli,KAFDAV Yayınları,Ankara-2009, s.31

(2) a.g.e.s.105

(3) a.g.e.s.96

(4) a.g.e.s.110

(5) a.g.e.s.116

(6) Tarih Öncesi Ege I, GeorgeThomson, Çev.Celal Üster, Payel Yayınevi,1995

(7) Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı, Pavel Dolukhanov, Çev. Suavi Aydın, İmge Kitapevi,1998, s.484

(8) a.g.e.s.175

(9) a.g.e.s.176

(10) a.g.e.s.493

Ekler;

Şekil-1: Üst Paleolitik bölgeleri (1-Akdeniz; 2-Buzul çevresi) Kaynak:Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı, Pavel Dolukhanov, Çev. Suavi Aydın,İmge Kitapevi,1998, s.152

Şekil-2 :Kafkas dillerinin tarihsel yolculuğu, hazırlayan : Jiy Zafer Süren (yerleştirme ve zamanlamada, Yuri B. Koryakov’un ; “ATLAS OF CAUCASIAN LANGUAGES with Language Guide”, INSTITUTE OF LINGUISTICS ,RUSSIAN ACADEMY OF SCIENCES ,MOSCOW, 2002, adlı eserinden faydalanılmıştır.)

Sayı: 2014 04
Yayınlanma Tarihi: 2014-04-01 00:00:00

Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bölünmüş hayatlar 7. Bölüm

Binbir güçlükle İzmit’e varan Sehime kadın ve kızı Lütfiye, tam bir Araf’a düşmüşlerdi, o ana baba şehirde herkes bir yerlere gidiyordu. Körfeze demirlemiş gemilere,...

Bölünmüş hayatlar 6. Bölüm

19 Temmuz 1919 tarihinden bu yana Yunan işgali altında kalan Eskişehir, Büyük Taarruz’un başlayacağı haberleri ile çalkalanıyordu. Halk heyecanlı, muhalifler ise tedirgindi. Yaklaşan savaş...

Bölünmüş hayatlar 5. Bölüm

Kâmil, Eskişehir’de hemşerilerini bulur. Durumunu onlara anlatır. Onlar genelde kendisinden büyük, thamada-ayhabı kişilerdir. “Tamam, bizimle kal” derler. Geleneklere göre onlara hizmet etmek ve yolculuklarında...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img