Adıge Diasporasında Alfabe Sorunu

0
2510

Adıge Diasporasında Alfabe Sorunu

Çok farklı bir konu üzerinde çalışma yapmayı düşünürken gelişen son durumları da göz önüne alarak, ‘ADIGE DİASPORASINDA ALFABE SORUNU’ konusuna bir kez daha dikkat çekmek istedim.

Şu gerçeği söylemek istiyorum: Öncelikle ben burada Adıge diline alternatif bir alfabe peşinde değilim. Böyle bir durum hem hukuki, hem de siyasi bir durum içerir. Hatasıyla sevabıyla Kafkaslarda mevcut üç cumhuriyetimizin de kendi Adıge alfabeleri vardır. Bu dillerin resmi alfabeleri bu gün kullandıkları alfabelerdir. Millet olarak bu alfabelerin geliştirilmesi için bizlere düşen bir durum varsa desteğimizi esirgemeyiz. Ancak buradan oralara farklı alfabe önermek çok etik olmasa gerektir. Ulusal bir talebin olması ise tamamen farklıdır. Bunu da istisna etmek gerekir.

Adıgeler bugün için dillerini, yazılı edebiyatlarını kendi Kiril alfabeleriyle devam ettirmektedirler. Adıgeceyi öğretirken kullanılması gereken alfabe de dilin kendi alfabesidir. Adıgecenin asli alfabesi olan Adıge-Kiril Alfabesi ile Adıge Dilini ve Edebiyatını ileriye taşımak ve varsa ihtiyaç, yasal zeminde kalmak şartıyla mevcut alfabede rötuşlar yapmakta Adıge Cumhuriyetlerine düşer.

Burada, Türkiye’ye yeni bir alfabe önerisinde de bulunmuyorum. Konumuz tamamen mevcut Türkçe ve Adıgece alfabelerine alternatif değildir. Bundan sonra söyleyeceklerim açısından, bu konunun net anlaşılmasında fayda vardır.

Diğer taraftan, Adıge nüfusunun kahır ekseriyeti kendi öz yurdunun dışında yaşamasının getirdiği sorunlara da gözümüzü kapatamayız. Diasporada ise onlarca coğrafyadan oluşmuş ve çok farklı toplumlarla iç içe yaşayan ve farklı dil eğitimi metodolojisine tabi olmuş insanlarımıza hitap etmek zorundayız. Bu gün hemşerilerimizin birlikte yaşadıkları toplumlardaki alfabelerin kurgulanma biçimleri, dil mantaliteleri, kullandıkları dil aileleri, birbirlerinden çok farklıdır. Üstelik bu farklı ülkelerde yaşayan hemşerilerimizin eğitim aldıkları alfabeler de Arap Alfabesi, Kiril Alfabesi, Latin Alfabesi gibi temelde birbirlerinden farklı alfabelere dayanmaktadır. Daha da önemlisi Latin esaslı alfabe de olsa, Kiril esaslı alfabe de olsa alfabelerin kurgulanma mantıkları birbirinden farklıdır. Latin esaslı bir Avrupa alfabesinde (İ) olarak okuduğumuz bir harf / sembol bir başka ülkede (I: ay), bir dilde (U) olarak kurgulanmış bir sembol bir başka alfabede (yu) ya da (wu) şeklinde okunabilmektedir. Türkçede (E) diye okuduğumuz bir harfin bazı Avrupa dillerinde de (ye) diye okunması da aynı şekildedir. Europa/ Avrupa kelimesi buna güzel bir örnektir. Ancak günlük hayatın içerisinde özellikle de internet ortamında yazılı diyalog kurarken, Kiril harflerini kullanmayan / kullanamayan toplamı hatırı sayılır rakamlara ulaşan, genç bir nüfusumuz vardır. Bu kesim ve her ne sebeple olursa olsun Latin harfleriyle bir şeyler yazmaya çalışan insanlarımız aynı kelimeyi çok farklı biçimlerde yazdıklarına şahit oluyoruz. Özellikle çift harfle yazdığımız kelimelerle 29 ya da 32 harfin dışındaki harflerin yazılmasında dağınıklık yaşanmaktadır. Dilini konuşamayan toplum, bu defa da dilini yazamaz hale gelmektedir. Oysa bir dilin kelimelerinin anlamlarını bilemesek dahi bir yazım standardı olması gerekmektedir.

Günümüzde artık yazılmayan yani yazıyla kullanılmayan ve uydu yoluyla işitilmeyen bir dilin yaşama şansı yoktur. Yazı dilinden ve uydudan mahrum bırakılmış bir dil kaderine terk edilmiş demektir. Apartman katlarında, metropol şehirlerde, okul koridorlarında, çarşıda, pazarda eriyen, kaybolan insanlarımızın; yaşadığımız evin baş köşesine hükümranlık kurmuş televizyona esir olduğumuz bir dünyada; bir dakika olsun kendimizi göremediğimiz, duyamadığımız, izleyemediğimiz ve hatta hatırlayamadığımız bir dünyada nasıl var olabileceğiz?

Dikkatimizi çeken bir durum, bir realite vardır: Bugün için tüm dünya milletleri kendi sınırları dışında yani uydu aracılığıyla yazışırken her ne şekil ve tarzda olursa olsun, yazı dilinde kullandıkları semboller çoğunlukla Latin esaslı alfabeye dayanmaktadır. Öyleyse, Türkiye’deki Adıgelerin, Latin esaslı standart bir alfabeden ısrarla uzak durmalarının çok geçerli bir sebebi var mıdır?

Günümüzde baş döndürücü bir şekilde değişen, bu vicdansız, bu merhametsiz, bu hak tanımaz dünyada, kültürü yağmalanmış, talan edilmiş ve milleti yeryüzüne savrulmuş bir dilin kollanması, korunması ve ilerletilmesi hiç de kolay değildir. Bunun içindir ki önümüzdeki yirmi beş, otuz yıl son derece önemlidir. Bu gün Adıgeceyi en azından çok iyi konuşanların sayısı bu süre zarfında oldukça çok azalacaktır. Görünen odur ki dili bilip hayattan çekilenlerin yerini dolduran dili bilen insan sayısı, oldukça azdır. O da sadece anayurttadır. Diasporada ise yeni doğan çocuklarda anadili konuşma durumu, İsrail’deki Adıgeleri saymasak, hemen hemen yok hükmündedir. Şu kaliteli organizasyona katılan, ilgi gösteren insanların yaş ortalamaları da bize, geleceğimiz açısından bir şeyler anlatıyor olmalıdır. Bu açıdan insanlarımıza bir şey dayatmak yerine, bu insanlarımıza geriye dönüp çalışılmalı, dilini öğrenmek isteyenlere seçenekler sunulmalı ve öncelikle de Adıgeceye işlevlik kazandırmanın tüm olanakları seferber edilmelidir. İnsanlarımız dilini konuşabilir hale geldikten sonra ise Kiril harfini de, Arap harfini de Latin harfini de kullanabilecektir. Kaldı ki bizim görevimiz alfabe ihraç etmek veya alfabeler yarıştırmak değil, bizim görevimiz dilimize seferberlik ilan etmektir: Adıge Bze seferberliği…

Diğer taraftan “DİASPORADA NEDEN LATİN ALFABESİ GEREKLİDİR?” sorusuna verilecek cevaplarda yapılan hataları tespit etmekte fayda vardır.

Latin esaslı alfabelerin hazırlanmasında bir yaklaşım tarzı şudur: TÜRKÇE ALFABESİNE BAĞLI KALINARAK KELİMEYE BİR KALIP BULMAK VE KELİMEYİ CÜMLEDEKİ GELİŞİNE GÖRE ANLAYIP OKUMAYA ÇALIŞMAK, ŞEKLİNDE ÖZETLENEBİLEN ANLAYIŞ.

Bir örnekleme yapalım. Örf anlamında kullandığımız ХАБЗЭ/ XABZE kelimesini Latin harflerle yazarken X harfini kullanmadan, Türkçe alfabede olmadığı için olsa gerek, X harfi yerine H harfini kullanarak yazmak. Bura da H harfine hem H sesini hem de X sesini yüklenmektedir. Yani sesteş kelimeler oluşturmaktır. Kelimeyi HABZE yazacaksınız ancak yerine göre ХАБЗЭ/ XABZE yerine göre de HABZE / ХЬАБЗЭ okuyacaksınız. ХАСЭ / XASE kelimesi de aynıdır. Her zaman HASE / ХАСЭ yazılacak, ancak yerine göre HASE / ХЬАСЭ: TARLA, yerine göre XASE: DERNEK, MECLİS anlayacaksınız. Bu durum Türkçede olmayan 40 (kırk) ayrı ses için tasarlandığında hatırı sayılır bir rakam tutacaktır. İlginç bir örnek daha geçmek istiyorum. Lı / ЛЫ şeklinde yazılan bir kelimeyi cümledeki yerine göre LHI / ЛЪЫ: Kan, ya da LI / ЛЫ: ET olarak anlamak gibi. Bu, evet bir yoldur. Ancak bundan Adıgece çıkmayacaktır diye düşünüyorum. Bu, mevcut yapıyı daha da karmaşalı hale getirmek demektir. Bana göre bu Adıgecenin intiharıdır. 2.

DİASPORA LATİN ALFABE UYGULAMALARINDAKİ DİĞER BİR SORUNLU YAKLAŞIM, AYNI SESE FARKLI SEMBOLLERLE KARŞILIK BULMANIN GETİRDİĞİ SORUNLARDIR.

Adıgecede birden çok sembol ile yazılan sesler çoktur. Çünkü mevcut alfabelerin hiç birinde Adıge Bze seslerini karşılayabilecek kadar sembol bulunmamaktadır. Bu da bir sesin çok farlı şekillerde yazılmasına neden olmaktadır. Sorun bir sese farklı semboller önermek değildir. Sorun aynı dilin aynı sesiyle ilgili farklı önerilerde bulunmaktır. Bunun bir neticesi olarak ta yapılan çözüm önerileri de farklılaştığından aynı ülkede, aynı dile ait, aynı kelime farklı harflerle yazılabilmektedir. Tekrar dikkatinizi çekmek isterim. Bahsettiğim konu imla kuralı değil, alfabenin kendisidir. Yine aynı kelime üzerinden X harfini örnekleyelim. X harfine önerilen semboller: X, H, KH harfleridir. ХЭХЭС kelimesini Latin yazmak istediğimizde şu üç yazım biçimleri ortaya çıkmaktadır: XEXES, HEHES, KHEKHES

Türkiye’de XABZE kelimesini yazmak için, kelimenin ilk harfi değiştirilerek, xabze, habze, khabze şeklinde üç farklı biçimde yazılmaktadır. Kelimenin ilk harfine bir bakalım: Birinci yazım doğrudur bence. Kiril Adıge Alfabesinde olan harfler aynen Latin esaslı Adıge Alfabeye aktarılmıştır. Bu açıdan bence ilk harfi X ile yazılan, XABZE / ХАБЗЭ şeklindeki yazım doğru olanıdır. Çünkü bu kelimeyi oluşturan X harfi Adıge alfabesiyle bire bir örtüşmektedir. Ne yazık ki en az kullanılan yazım de budur.

İlk harfi Türkçedeki H harfiyle yazılan XABZE / ХАБЗЭ kelimesi, H harfiyle HABZE / ХЬАБЗЭ ŞEKLİNDE okunmakta ve bağışlayın İT DİLİ anlamı çıkarılabilmektedir. Türkiye’de H harfini insanlar asla X okumazlar. Ayrıca Adıgeceyi dili bilen herkesin anlayacağı şekle getirmek de son derece önemlidir.

Üçüncü yazılış biçimi olar X harfinin, yani ilk harfin Kh harfleriyle karşılandığı khabze / КЪАБЗЭ kelimesini de Къабзэ, TEMİZ olarak anlamak mümkündür.

Adıge milli adımızı bile Adige, Adıge, Adyge, Adighe, Adyghe, Adiga, Adığe ve yumuşak Ğ’nin işareti farklı olanı olmak üzere en az sekiz farklı yazılışlara ve bir o kadar farklı okunuşlara şahit olmak hiçte memnuniyet verici bir durum değildir. Cherkes kelimesi de Ç sesinden kaynaklı Cherkes, Tcherkes, Çerkes, Şerkes ve Z ve S ile bitenleri de olmak üzere 8 farklı şekilde yazılabilmektedir.

“Werepsew / ОРЭПСЭУ” kelimesini tespit edebildiğim kadarıyla, orepso, orepseu, orepsew, werepsew, worepsew, worepsou, werepso, worepsow gibi sekiz farklı biçimde yazıldığına şahit oluyoruz. Bunun gerekçesi yazım kuralı olmaktan çok, alfabenin kurgulanma mantığıyla ve herkese göre değişen alfabelerin varlığıyla ilgilidir. Oysa tek tip yazıp, tek tip telaffuz etmeye gayret edilmelidir.

Örnekleri çoğaltmak tabi ki mümkündür. “Bize burada Latin alfabesi lazım değildir” diyenler bunların burada bizler tarafından yazılıyor olduğunu bilmelidirler.

Sayı:
Yayınlanma Tarihi: 2014-05-10 00:00:00