KAFKASYA

0
1778

21 Mayıs hayali

Bir 21 Mayıs hayalim var. Bir yıl 365 gün ya, yılın sadece bir gününe dair bu hayal.

 

Yürüyor Çerkesler. İstanbul’da Taksim’den Rusya Federasyonu (RF) Konsolosluğu’na, Ankara’da RF Büyükelçiliği’ne. Bir pankart var en önde; “Çerkes soykırımı tanınsın” yazsın örneğin. Çerkes kıyafeti giyinmiş dört gencimiz taşıyor, iki kız, iki erkek. Yedek dört kişi hazır zaten.

Öndeki üç-dört sırada her yaştan kadınlı-erkekli Çerkes kıyafetli insanlar. Yaşlımız, orta yaşlılarımız, gençlerimiz, çocuklarımız.

Gençlerimiz yürüyüş kolu boyunca güvenlik için gereken önlemleri almış.

Kafkasya Cumhuriyetleri bayrakları taşıyor katılımcılar.

Yanısıra tek-tip dövizler taşıyor, belirlenmiş sloganları seslendiriyor. Örnek olsun sadece, “bu olmaz” denilen her bir örnek yok sayılsın, “bu daha” denilen her öneri eklensin: “Soykırım insanlık suçudur / Sürgün insanlık ayıbıdır / Çerkesler adalet peşinde / Çerkesler asla vazgeçmeyecek / Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız / Kimliğimiz, Anadilimiz Onurumuzdur / Anadil Yüreğin Kapısıdır / 21 Mayıs 1864 – Nefret değil Adalet / Soykırım suçtur – Zaman aşımı yoktur / Diaspora Çerkeslerine çifte vatandaşlık / Anavatana koşulsuz geri dönüş hakkı / Sen; kendinden başka herkes.. – Aslında sen Çerkes.. / Abhazya tanınsın / Güney Osetya tanınsın / Abhazya’ya direk ulaşım / Halkların haklarını kabul – İtibarlarını iade edin…”

“İyi de bunlar oldu mu?” diyorsunuz. Fark şurada ki bu hayalde hiçbir örgüt pankartı yok, hiçbir örgüt adı yok. Sadece Çerkesler var.

Federasyonlar bağlısı Derneklerden, Vakıflardan, Sivil Toplum Örgütlerinden, Platformlardan, hemen her oluşumdan, hiçbir oluşumda yer almayan Çerkeslerden ve onları adalet arayışında yalnız bırakmayan Türkiyeli diğer halklardan oluşuyor yürüyüş kolu.

“Kim bunlar?” sorusunun tek yanıtı var: “Çerkesler.” “Hangi Çerkesler?” sorusu yok.

RF Temsilciliği önüne gelindiğinde bir kız-bir erkek iki çocuğumuz, siyah çelengi bırakıyor temsilciliğin kapısına ve iki gencimiz, bir kız-bir erkek, okuyor hazırlanmış kısa ve öz basın bildirimizi. Özünde tek mesaj; Çerkeslerin 19. yy’da yaşadığı soykırım ve ardından sürgünün olumsuz sonuçlarının giderilmesine yönelik adalet beklentisi!

Bir yıl 365 gün ya, yılın sadece bir gününe dair bu hayal.

Neden mi kurdum bu hayali?

Özellikle son dönemde, her 21 Mayıs arifesinde Türkiye kamuoyundan gelen “hangi Çerkesler nerede ne yapıyor, neden?” sorularından kurtulmak için belki. Hangi Çerkesin daha iyi Çerkes, hangi etkinliğin daha doğru; hangi Çerkesin daha çok trajedi yaşadığını, hangisinin daha çok adalete gereksinimi olduğunu anlatmaktan kurtulmak için belki. Aslında belki de en rahat anlatacağım şeydir bu durum ama anlatmak istemiyorum. 21 Mayıs günü için anlatmak istemiyorum.

Bir zamanlar derneklerimizin dört duvarı arasında 21 Mayısları anardık. Biz-bize. Hatta bir zamanlar bu kadarını da yapmazdık. Sanki unutturulmak istenmişti yaşadıklarımız. Sonra kamunun önüne çıktık. Kefken-Karaağaç köyü etkinliği bir ilktir 21 Mayıs için. “Ey insanlık, 19. yy’da Çerkesler bir kırılma yaşadı, sonra da sürgün, bu nedenle diaspora oldu. Adalet için mücadele ediyoruz şimdi” mesajını vermek istedik. Sonra İstanbul-Salacak ve sonra Taksim. Çarlık Rusyası varisi RF muhataptı ve gecikmeyle de olsa gereken yapılmıştı.

Ve şimdi yine başa dönüyoruz. Sanki dernek dört duvarı arasında biz-bize hali gibi. Sokaktayız, kamuoyunun önündeyiz ama mesajımız kendimize aslında. Kamunun bir kesimi Çerkes sorunu ile tanışır ve olayı anlarken, daha geniş bir kesimi “hangi Çerkes?” tarafı ile ilgili. Bu durum Çerkesler açısından anlaşılabilir bir şey. Ya Çerkes sorununu anlatmak istediğimiz kamuoyu açısından?

21 Mayıs günü, Türkiye kamuoyuna (giderek Dünya kamuoyuna) verilecek mesaj nettir. Yukarıda ifade ettim. Yılın bir günü bunu birlikte yapmanın bir değeri mi var? Evet. Bir kere huzuruna çıktığımız kamuoyunun odaklanacağı konu; farklı görüşlere sahip olsalar da 21 Mayıs günü bir araya gelen bütün Çerkeslerin bir ağızdan ifade ettiği “Çerkes sorunu” olur. Diğer yandan, 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin kimliklere dair sıkıntılı sürecinden diğer kimlikler gibi nasibini almış Çerkeslerin, kimlik bilinci açmazındaki kesimine moral-motavisyon etki yapar. En büyük Çerkes diasporasının yaşadığı Türkiye’den başlayan bu bir günlük dalga, dünyanın geri kalan diasporasını etkiler ve organize olunur. Benzer etkinlik eş zamanlı olarak, dünyanın 10-20-30 ülkesinde aynı gün gerçekleştirilebilir.

Bir gün için bu iradeyi gösterebilmeliyiz. Sokağın iradesi böyle anlam kazanır. Kalan 364 gün, Çerkesler için daha doğru olanı küçük ya da büyük örgütümüzle –nasıl değerlendiriyorsak- bizlerin yaptığı iddiası ile etkinliklerimize devam edebiliriz. Çerkesler içinde bir güç olma, Türkiye kamuoyunda bu gücü kullanma, temsiliyette rol alma, belki de siyasi önderlik derdindeyiz. Örgütümüzün ismini cilalamak için 364 gün yeter, inanın. Çerkes muhalefetini kamuoyunda yükseltmek gerek, kendi içimizde değil. Bu ülkede yaşanmış olan Kürt gerçeği, bizler için de örnek olabilmeli, dersler çıkarabilmeliyiz.

Soçi süreci değerlendirmeli. Suriye Çerkesleri konusu hatırlanmalı. 2014 yılı Çerkes kırımının 150. yılı, 149 yıllık geçmiş masaya yatırılmalı. Emeklemekten bebek adımlara geçebildik mi, bir bakmalı. Ufukta görünen bir şey var mı? Ona da bakmalı. Tabi ki sosyal olaylarda tarihlenmiş bir sonuçtan söz etmiyorum, deyim yerindeyse tünelin ucunda bir ışık huzmesi var mı diye sormak istiyorum? Kim, ne görüyor?

Biliyorum, bunları ve benzer şeyleri daha önce de yazdım. Anlaşılan o ki bir süre daha yazmak durumundayım.

Sayı:
Yayınlanma Tarihi: 2014-05-10 00:00:00

Önceki İçerikTsitsekun (Soykırım)
Sonraki İçerikKAMUOYUNA – HDP
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.