Gençlik Problemleri
Çerkes kültüründe genç; baba ile, büyük akrabalar ile, Çerkes toplumundaki büyüklerle ve thamatelerle konuşamaz ya da rahat konuşamaz. Konulara müdahale edemez. Fazlaca söz hakkı yoktur. Konuşma, fikir beyan etme ve bunları hükme bağlama hakkı genelde büyüklerindir. Çerkes gençlerinin bu hükümleri değerlendirme, doğrusunu yanlışını ifade etme hakları da yoktur. Thamate karar vermiştir, gençlerin söyleyeceği fazlaca bir şey yoktur. Siz bakmayın bazı kitap ve internet sitelerindeki “Bir toplulukta, küçük bir Çerkes çocuğu için dahi ayağa kalkılır, Çerkes çocukları ve gençleri fikirlerini rahatlıkla ifade ederler ve dinlenirler, bundan dolayı özgüvenleri yüksek yetişirler” türünden ifadelere… Geçmişte Kafkasya’da durum nasıldı bilmiyorum fakat Türkiye’de pratik hiçbir zaman böyle olmamıştır.
Mesele sadece söz hakkı meselesi de değildir. Çok önemli bir problem daha var: Sevgi eksikliği… Çocuğunu sevmeyen bir baba düşünülemez. Fakat çocuklar bazen sevildiklerini hissetmek isterler. Bu, onlar için bir ihtiyaçtır. Maalesef bu ihtiyaç, çoğu Çerkes babası tarafından karşılanmaz. Çocuğunu öpmez mesela. Kucaklamaz. Bu tavrın sebebi xabze kurallarıdır. Bunla birlikte baba, kendi babasından da aynı tavrı görmüş ve kendini bu konuda aşamamıştır. Ne kadar gariptir ki bazen istese de yapmakta zorlanmaktadır. Alışkın değildir. Konuya pedagojik olarak baktığımızda Çerkes çocuklarının ve gençlerinin kısmen ya da büyük oranda baba sevgisinden yoksun yetiştiklerini söyleyebiliriz. Hatta hemen hemen tüm Çerkes ailelerinde bu problemin filmlere konu olabilecek nitelikte bir dram halinde yaşandığını söylemek de mümkündür.
Çocuklukta sevgi eksikliği, gençlikte kendini ve fikrini beyan etme konusunda yaşanılan sıkıntılar… Tablo pek sağlıklı görünmüyor. Bu tablo, aynı zamanda gençleri pasifize eden etmenleri de içinde barındırıyor. Türkçü akımlara dahil oldukları için toplumumuzca çokça eleştirilen gençlerimizin bu akımlara dahil olmasının temelinde bu etmenler yatıyor olabilir mi? Yani sevgi eksikliği ve kendini ifade edememe problemi?… Çerkes genci, ihtiyacı olan sevgi ve kabulü Türkçü akımlarda buluyor olabilir mi? Ya da cemaatlerde?… Sol gruplarda, farklı ideolojik hareketlerde, ya da içki ortamlarında?… Türkiye’deki ideolojik hareketlere hayatını adamış fakat kendi milleti için fazlaca bir şey yapmamış ve bundan dolayı da eleştirilen insanlarımızın bu yaşantılarının geçmişinde bu eksiklikler olabilir mi?
Cemaat evlerindeki Çerkes gençlerinden, cemaatlerin önemli kademelerindeki Çerkeslerden şaşkınlık ve eleştiri ile bahseden yazı ve yazarlara rastlayabiliyoruz internette. Onlara şaşkınlıklarının yersiz olduğunu söylemek durumundayız. Çünkü cemaatler bu gençlerle konuşuyor, cemaatler bu gençlere sevgi ve ilgi gösteriyor, cemaatler bu gençleri dinliyor, cemaatler bu gençlerin maddi ihtiyaçlarını gideriyor, cemaatler bu gençleri evlendiriyor, cemaatler bu gençleri muazzam bir propaganda ile inandırıyor, ideal veriyor, hedefe odaklıyor. Türkçü ve sol hareketler de tamamen ya da kısmen aynı şeyleri yapıyor.
Çerkes kurumları ve büyükleri bunlardan hangilerini ne ölçüde yapıyor? Verilecek cevap olumsuz ise Çerkes gençlerinin kimliklerine yabancılaşmasına da, farklı ideolojik hareketlere dahil olmalarına da kimsenin söyleyeceği bir şey kalmaz. Hatta bir şey söylemek şöyle dursun, tez zamanda bu hataların görülüp gerekenlerin yapılması elzem olur.