Çerkes Ulusal Hareketi Nereye? Birlik Sorunu (5. Bölüm)

0
555

İşin özü birlik ve beraberlik lafı genellikle birlik ve beraberliği asla yapmayacağı açık olan grupların ayrı ayrı yaptıkları işleri ve ayrı durmayı meşrulaştırmak için kullandıkları bir argümandır. Bu biçimi ile ele alındığında Çerkesler yaptıkları birçok kurumsal toplantılarda birlik beraberlik lafını sık sık dile getirmişlerdir. Özellikle “akil adamlar toplantıları” adı altında yapılan toplantılarda, zaman zaman Çerkes kurumları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin açıklamalar ve temenniler dile getirilmekteydi. Her ne kadar bu toplantılarda bu temenniler dillendirilmişse de hiçbir zaman Çerkes kurumları arasında ciddiye alınabilecek işbirlikleri yapılamamıştır.
Çerkeslerin kendi aralarında birlik ve beraberlik yaratamamalarının çoklu nedenleri vardır. Özellikle sürgünün yarattığı travmaların alt kuşaklara yansıması, alt kuşakların kendini ifade edebilmek için eşitleri ile orantısız rekabete girmesi temel etkenlerden birisidir. Diğer yandan Çerkesler örgütlenirken, her ne kadar hedef Türkiye genelindeki Çerkeslerin örgütlenmesi olarak düşünülse de gerçekte, mikro milliyetçi örgütlenmelerin daha baskın olduğu açıktır. Ankara Çerkes Derneğini örneklendirirsek, Ankara’da hemen hemen Türkiye’nin her ilinden (Çerkeslerin yaşadığı) Çerkesin olduğunu biliriz. Ancak; Ankara Çerkes Derneği’nin (AÇD) üyeleri arasında Uzunyayla Çerkesleri ile Reyhanlı Çerkeslerinin dışında çok fazla Çerkes bulunmamaktadır. Bu durumu “diğerleri de gelsinler üye olsunlar” diyerek açıklamak mümkün değildir. Zira, AÇD ya da Federasyon yönetimi yine hep bu ikili grup arasında belirlenmiş ve Derneği yöneltme ve yönlendirme işleri bu gruplar tarafından sağlanmıştır. Bu durumun bir tek istisnası olmuştur. Sanıyorum 3-4 dönem önce ilk defa Uzunyayla ve Reyhanlı grubunun kontrol edemediği bir grubun yönetime gelmesi ile birlikte Dernek; ilk defa mikro milliyetçilikten sapmış ve genel örgütlenmeye başlamıştır. Bu dönemde dernek üye sayısı ikiye katlanmıştır. Bu durum eminim birçok ilde de aynı şekilde devam etmektedir. Bu davranışlar Çerkes örgütlenmelerinin bölünüp parçalanmasına da neden olmaktadır.
Bölünme ve parçalanma durumuna çeşitli gerekçeler üretilmektedir. Türkiye’de mevcut Çerkes örgütlenmeleri çeşitli şekillerde itham edilmektedir. Bu ithamlar Batıcı, Rusçu, Sağcı, Solcu, Dinci gibi kavramlarla ifade edilmektedir. Oysa incelendiğinde, Kaffed Yönetim Kurulunda, ya da Kaffed’e bağlı derneklerde sağcı, solcu, dindar, Rusya ile işbirliğinden yana olan, AB Parlamentosu ile ilişki sürdüren bireylerin olduğu görülmektedir. Aynı tiplemeler Çerfed’de de mevcuttur. Bu durumda asıl belirleyiciliğin Batıcı-ABD’ci ya da Rusya’cı olma durumu olduğu düşünülebilir. Her iki federasyonun gerek Rusya ile gerekse Batılılarla zaman zaman görüşmeleri olduğu da aşikârdır. Bu durumun da aslında çok ayırt edici bir unsur olmadığı açıktır. Daha önceki yazımda da belirttiğim üzere Çerkes ulusal sorunlarının çözümleri tek tip olamaz. Bu konuda farklı farklı düşüncelerin olması doğaldır. Farklı düşüncelerin farklı örgütlenmeler yaratması da gayet anlaşılabilir bir durumdur. Kısaca bütün Çerkes örgütlülükleri meşrudur.
Çerkes örgütlülükleri birbirleri ile ilişkiler kurmazlarsa şayet; parlamentoda olamayacağız, ekonomik işbirliği yapamayacağız, tarafımıza yapılan saldırılara ortak ve güçlü tepki veremeyeceğiz, dilimizi kaybedeceğiz, asimile olacağız, bizi kimse dikkate almayacak, güçlü yayın organlarımız olamayacak, sesimizi anavatana gür gönderemeyeceğiz ve bütün bunların sorumluları şu andaki kurumlarımızın yöneticileri olacak….
Birlik için yapılması gerekenler;
1. Türkiye’deki örgütlerin tamamının başkanları gündemli olarak bir araya gelmeli
2. Ortak kurul oluşturulmalı
3. Platform sözleşmesi yapılmalı
4. Görev ve yetki paylaşımı yapılmalı
5. Ortak anavatan programı yapılmalı
6. Ortak Türkiye programı yapılmalı
7. Ortak diaspora programı yapılmalı
8. Ortak ekonomik işbirliği yapılanmasına gidilmeli
9. Ortak siyaset lobisi yapılmalı

Bütün bunlar, işleyişe ilişkin usul ve esaslar oluşturulacak bir kurul tarafından yapılmalıdır.
Ayrıca acilen aktif başkanlar, eski yöneticiler ve toplumda itibar edilen hukukçulardan bir Türkiye temsil heyeti oluşturulmalıdır. Bu heyetin görev ve yetkileri de ayrıca bir yönetmelikle belirlenmelidir. En azından bir yerinden başlayıp kim ya da kimlerin birliği engellediğini test etmekte yarar var…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz