Gençlik Komisyonu sözcüsü Wuşkhue Kanşav Sezgin: “Çıkışımız şöyle kodlanmalıdır: Kültür savunması!”

0
744

-Düzce Adıge Kültür Derneği Yönetim Kurulu’na (YK) yönelik çağrınızda, “Siyasi çıkarları için Xabze’nin karşısında gerici odaklarla ortak hareket etme yönelimi” ifadesi çok ciddi ve önemli bir çıkış. YK Başkanının AKP’ye yakınlığı, yemek ve bayramlaşmaya AKP’den kişi ve heyetlerin katılımı, cumhurbaşkanlığı seçimleri propagandası temel gerekçeleriniz. Çağrıda belirtilmeyen, gençleri rahatsız eden başka örnekler var mıdır? Verdiğiniz örnekler sadece gençleri mi rahatsız etti?
-İlginiz için JINEPS gazetesine teşekkür ederek sözlerime başlamak isterim. Bahsi geçen ibarenin hemen öncesine bakarsak “Şu anki yönetim, Xabze’yi özendirip sevdirmek ve toplumsal yaşamın bir parçası olmasını sağlamak bir yana…” diye devam eden bir söylemimiz var. İşte altı kalın çizilmesi gereken nokta tam da budur. Bu ibare bizce derneklerin amacını özetlemektedir. Bugün Çerkes tarihsel siyasi çıkarları yerine günlük bir “siyasi rant” Xabze’nin önüne geçmektedir, sorun bu şekilde tarif edilebilir.
Elbette gençleri rahatsız eden başka örnekler vardır. En çarpıcısı işe şudur: Topluca katıldığımız bir yönetim kurulu toplantısında – çoğumuz farklı şehirlerde okuyan üniversite öğrencileri olduğumuz için genellikle toplantılara aramızdan temsilciler yollardık- geçen bir sohbeti size aktarmak isterim.
Tarihini tam hatırlamamakla birlikte, kulaktan kulağa yaydığımız, Taşköprü köyünde bir Cuma günü gerçekleşecek gençlik gecesini yönetime sunmaktaydık. Hiç tahmin etmediğimiz bir cevapla karşılaşmıştık: “Gençler iyi güzel düşünmüşsünüz ama toplumumuzun kimi hassasiyetleri var. Keşke mübarek Cuma gününe değil de başka bir güne koysaydınız.” Ardından bir yönetim kurulu üyesinden cevap gecikmedi: “Elhamdülillah hepimiz Müslümanız.” Hemen sonrasında bir diğer yönetim kurulu üyesinin araya girmesiyle konu kapandı. Akabinde devam eden “Benim şu kadar kaşenim vardı, eskiden muhabbetler böyle miydi?” ekseninde muhabbetler… (Gençlik Komisyonunun yeniden hayata geçirdiği TIZEĞUS Bülten – 1. sayısında bu duruma dair bir yazım var, o yüzden fazla açmayacağım. “Başlarken-Wuşkhue Kanşav Sezgin”).
Oysa bu dernek her ayın son cuması rutin bir şekilde gençlik gecesi düzenliyordu. Biz, en son etkinliğimiz olan “Leperuj günü” etkinliğini Cuma günü Arapçiftliği köyündeki dernekte yapmıştık. Hatta 3-4 gün öncesinde Arapçiftliği köyünde cenaze vardı ve cenaze sahibinden izin almıştık, hiçbir olumsuz tepkiyle karşılaşmadık. Nedir bu toplumumuzun hassasiyetleri? Gerçekten sormamak elde değil.
Tam bu noktada değinmem gerek. Leperuj, Çerkeslerin çok tanrılı inançlarından kalma ve belki de en otantik oyunudur. Bir dönem anavatanda kaybolmuş, diasporada –özellikle İzmit, Adapazarı, Düzce illerinde- yaşatılmaya devam edilmiştir. Düzce’de arada kalmış bir jenerasyon Leperuj’u bilmemektedir. Buna rağmen gençlik, kültürel bir mirası sırtlanmıştır ve sürdürmektedir.
Bu bağlamıyla çıkışımız binlerce yıllık etik algımız ve seküler değerlerimiz ışığında, dinin toplumsal hayatta örgütlü kılınmasına, yani gericiliğe –tekil tekil insanların vicdanında yeşeren dini olgulardan bahsetmiyorum- karşı bir konumlanıştır.
Verdiğimiz örneklerin salt gençleri rahatsız etmediği çok açıktır. Çağrımızın karşılık bulması ve üretilen “AÇIKLAYIN” metni bunun somut kanıtıdır. İlgili metne derneğin dört eski başkanı, yönetim kurulu eski bir çok üyesi ve cemiyette toplumsal karşılığı olan birçok isim imza atmıştır. İmzacı olmayan birçok isimden destek aldığımızı da yeri gelmişken belirtelim.

-“Mesele siyasidir”, bunu çok açık belirtmişsiniz. AKP’ye oy veren ciddi bir Çerkes nüfus olduğunu biliyoruz. Çıkışınız AKP karşıtlığı olarak değerlendirilebilir mi?
-Şöyle başlayalım: Mesele kişilerin tek tek yaptığı tercihler değildir, kurumsal bir tavır zaafiyetidir. Genel olarak Çerkesler, siyaseten değil, kültürel olarak örgütlü bir halktır. Bizim çıkışımızla başlayan sürecin bir takım sonuçları oldu. Örneğin AKP Düzce il Başkanı ve AKP Düzce eski milletvekili Metin Kaşıkoğlu derneğe geldikten sonra cemiyette epey bir tepki doğurdu. Biz de birçok hemşerimizle sohbet etme fırsatı bulduk. AKP’li Çerkeslerle sohbet ettiğimizde şöyle tepkilerle karşılaştık: “Gençler olur böyle şeyler, fazla takılmayın”. Kısacası kestirip attıklarını gördük. Bu, şu demek: “Çok belirgin olmasa da AKP’li ve AKP’li olmayan Çerkesler arasındaki ayrım derinleşiyordu”. Bu da sadece bir siyasi partiye yakınlık olarak değerlendirilemez. Bu taraflaşma Çerkesliğe yaklaşım biçiminde somutlandı. Bunu biz istemedik, bunun baş sorumlusu Düzce Adıge Kültür Derneği yönetimidir ve bu süreci örgütleyenler de onlardır. Biz, AKP’ye oy veren Çerkeslerin de “onurlu” davranıp bize destek olmalarını ve Çerkeslik tarafında olmalarını bekledik.
Çıkışımız şöyle kodlanmalıdır: Kültür savunması!
Burada şunun altını özellikle çizmek gerekir: Çıkışımız bir yanıyla da gençlerin eksiklerinin farkına varıp kültürel olarak varolma mücadelesinin önündeki engellere karşı direniştir.

-Çağrınızdaki Düzce örneklerinden anlaşılıyor, gerekçesi ne olursa olsun, AKP Çerkes toplumu ile yakından ilgili. Diğer partilerin tutumu nedir?
-Düzce, Çerkeslerin en yoğun yaşadığı yerlerden biri. Yaklaşık 22.000 Çerkes yaşıyor Düzce’de. Bu bağlamda, muhakkak diğer partiler de en az AKP kadar Çerkeslerle ilgili. Yani bu AKP’ye özgü bir şey değildir. Fakat biz “gerekçesi ne olursa olsun” gibi bir yaklaşıma katılmıyoruz. Bazen bu “gerekçeler” sadece oy alma veya siyasi rantın başka bir biçiminde karşımıza çıkmaktadır. “Gerekçesi” Çerkes toplumunun kültürel varolama mücadelesi ile ilişkisi olamayan her girişim bize zarar vermektedir. Düzce’de bunu görmekteyiz. Tekrar altını çizmek istiyoruz, “gerekçesi ne olursa olsun” kesitirmeciliği, içi boş bir vaatler yığını bizim için inandırıcı değildir.

-Voleybol turnuvasında yaşanan olay, Dernek YK’yı direkt ilgilendiren bir konu değil. Bir yandan Çerkeslerle yakından ilgi var, muhtemel oy potansiyeli nedeniyle. Diğer yandan Abhazya bayrağına tepki var. Aynı partiden söz ediyoruz. Nasıl değerlendirmeli?
-Bu olay, salt Voleybol turnuvasında yaşananlardan ibaret değildir. Bu olay, Abhazya Devlet Başkanı Bagapş’ın Türkiye ziyaretine Dışişleri Bakanlığı tarafından “Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız” çıkışında, 23 Nisan’da Abhazya’dan gelen Abhazyalı çocukların etkinliklere alınmamasında, daha çok yeni bir olay olan Abhazya Devlet Başkanlığı seçimlerinde seçim sandıklarına el konunmasında apaçık görülen bir tutumdur. AKP tarafından sistematik olarak gerçekleştirilen bu tutum, AKP-ABD-Gürcistan ve Kafkasya’daki rant ilişkilerinin bir sonucudur ve şaşırtıcı değildir. Türkiye, Abhazya’nın 20 yılı aşkın süredir bağımsızlık savaşı verdiği Gürcistan’ın askerini eğitmekte, açık bir müttefiki olduğunu her koşulda ifade etmektedir. Kısacası; Bayramcı köyünde olan skandalın ana fikri, yeni bir durum değil, sürdürülen bir politikanın sonucudur.
AKP hükümeti Abhazya meselesini bir dış politika olarak görse de, Abhazya’ya göre daha çok sayıda Abaza Türkiye vatandaşıdır. Bu, bir o kadar iç politika meselesidir. Bu tutuma bir tavır almamak bir kenara, derneğimizin kurduğu gibi koşulsuz destekli ilişki, AKP’nin önümüzdeki süreçte böyle birçok olayla daha karşımıza çıkacağını da garanti altına alıyor. Düzce Derneğiyle ilgili önemli bir tespit de, Düzce, Türkiye’de en çok Abaza’nın yaşadığı illerden olmasına rağmen, Türkiye’den 10 derneğin Bayramcı skandalına karşı yaptığı “kınama”da Düzce Adıge Kültür Derneği’nin imzasının olmamasıdır.

-Derneklerimizde hemen her sosyal tabakaya mensup, hemen her siyasal partiye yakınlık duyan üyeler vardır. Derneklerde yönetim organlarında görev alma konusunda tüzük engeli olmasa da bir prensip belirlenmesi gerekir mi?
-Etik olarak gerekir. Çerkesleri tanımayan veya Türk sayan, Çerkes Kültürünün yerine İslami normları dayatan siyasi hareketler, doğalında Çerkes Kurumlarının karşısındadır. Biz bunu yazdığımız bildiride de belirttik “Çerkeslik Xabze’dir” ve Çerkes Kurumları Çerkes Kültürünü geleceğe taşımak ve Çerkes halkının varolmasını güvence altına almakla birinci dereceden sorumludur. Bu siyasi hareketlere yakın bireyler, bu prensiplere saygı göstermek zorundadır. Büyüklerimizin de kaleme aldığı metinde açıkça şu soru soruluyor: “Sayın Keleş (Belediye Başkanı) ve AKP ile yakınlığınızı dernek başkanı sıfatınız ile birlikte gündeme getirmek dernekçilik teamülleri ile bağdaşıyor mu? Bu ilişkilerin dernek ile toplum ve gençlik nezdinde yarattığı gerilimin sorumluluğunu üzerinize alabilecek misiniz?” Bahsi geçen büyükler derneğin kurucu iradesini temsil ediyor. Biz de tüm samimiyetimizle onlara destek verdiğimizi ilan ediyoruz.

-Sorunun çözümü konusunda bir öneriniz var mıdır? “Gençler çözümü büyüklerden bekliyor” yaklaşımında mısınız? “Mevcut yönetimle aranızda hiçbir ortak zemin bulunmadığını” duyurdunuz. Xabze gereği çözüm çalışması yapılırsa, tarafların uzlaşacağı isimlerden oluşan bir heyet oluşturulursa ve bu heyet uzlaşma zemini oluşturmak isterse ne yapacaksınız?
-Sorunun çözümü kurumlarımızın amaçları dışında hareket etmemesidir. Bu amaçlarsa yukarıdaki sorulara verdiğimiz yanıtlarda belirttiğimiz gibi, Xabze’yi toplumsal yaşamda örgütlemektir. Gençler-büyükler gibi bir ayrımı kabul etmiyoruz, veya başka bir ifade ile gençlerin inisiyatifi büyüklere terk etmeleri gibi durum söz konusu değildir. Gençler olarak bizler, kültürümüz adına kaygılıyız. Bu kaygıyı duymak ve harekete geçmek için, yaşımızın büyümesi gerekmemektedir.
Uzlaşma meselesinde bizim tavrımız nettir. Biz Xabze’nin işletilmesini ve kültürümüzün toplumsal olarak örgütlenmesine öncülük edilmesini istiyoruz. Bu yönetim, yaptığı uygulamalarla bu durumu onarılmaz derecede tahrip etmiştir. Xabze işlediğinde sonucun ne olacağını biliyoruz. Uzlaşmadan çok bizden özür dilenmesi gerektiğini ve yönetimi Xabze’yi toplumsal alanda örgütleyen bir yönetim tarafından yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu bir uzlaşma ise, böyle bir uzlaşmayı destekleyebiliriz. Aksi takdirde zaten kopmuş olan bağlar bir daha kurulamayacaktır.

-Son değerlendirmelerinizi almak istesek?
-Son olarak şunu söylemek isterim. Düzce Adıge Kültür Derneği Yönetimi yukarıda geçen birçok tartışmaya ve yanıt bekleyen soruya rağmen 16.09.2014 tarihinde Gençlik Komisyonu’nu görevden alarak yanıt vermiştir. Çerkes Kültürü için yapılan bu kadar mücadeleye ve kararlılığa yanıtın bu olması büyük bir talihsizliktir ve mevcut yönetim bu sorumluluğu tarih boyunca omuzlarında taşıyacaktır. Biz ise dün olduğu gibi kültürümüz için mücadeleye devam edeceğiz. Çoğu yerde “Kültür” kavramına atıfta bulunduk. Ne anladığımızı ifade etmek gerekirse; “Kültür, yaşayan ve dinamik olan değerler bütünüdür”. Çerkes Kültürü dünyanın binlerce kültüründen biridir ve insanlığın ortak mirası için binlerce değer barındırmaktadır. Xabze ise kültürümüzün merkezinde duran temel olgudur. Merkezinde Xabze olmayan her durum, bizim karşı karşıya geldiğimiz sorunları içerir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz