Tithonos’un Oğlu Memnon
Etyopya kralı Memnon, Priamos’un kardeşi Tithonos’un oğludur. Efsaneye göre şafak tanrıçası Eos, Troyalı prens Tithonos’u kaçırarak Etyopya’ya götürdü. Emathion ve Memnon adlarında iki oğulları oldu. Memnon’un anayurdunun Sus, Teb (Mısır’daki) ve Suriye olduğunu söyleyenler vardır.
Gravers’e göre, Tithonos Asur’a göç ederek Sus ve Memnon kentlerini kurdu. Memnon’un, Etyopya’da bir sarayı bulunduğu gibi, Pers ülkesindeki Akropolis kentinde de bir sarayı vardı.
Troyalılar, Kissi/Kissia Halkının Bir Koludur
Gravers’e göre, “Kissia” adı Tanrıça’nın tarihi çağlara ait unvanlarından biridir ve Memnon’un annesi Kissia’nın anısına, Memnon’un şehri olarak bilinen Sus kenti halkına “Kissialılar” denilir.
Thomson, Troya halkını, İran’daki Susa kentinde yaşayan Kissi halkının batı kolu olarak görüyor ve anayurtlarının Kafkasya olduğunu belirtiyor. (Thomson, cilt 1, s. 290)
Memnon’u Destekleyen Teutamos
Gravers’e göre, Priamos, Asurlulardan çok Hititlerden yardım istemiştir. Bu görüş akla uygun olmakla birlikte, Hurriler ve bazı Ortadoğu halklarının da, Memnon’u desteklediklerini düşünmek, tarihi gerçekleri daha iyi açıklayan daha pozitif bir görüştür.
Ortadoğu ile Kafkasya arasında ilkçağ tarihi boyunca yoğun ilişkiler bulunduğunu gösteren arkeolojik ve dilsel kanıtlar pek çoktur. Bölgede yaşayan halklar olarak çeşitli dönemlerde tarihsel kayıtlara geçen Apsuva, Mit/Met (Mittani, Midyan, Medyan), Mudar, Sas/Sasuva, Sit/Sid/Sudi gibi halklar Kafkas kılanlarıyla aynı adı paylaşmaktadır.
Orta Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Elam’ın Maddi kültürlerini, Kafkasya’daki Maykop kültürüyle ilişkilendiren uzmanlar bulunduğu gibi; Hatti, Hurri, Sümer ve Elam dilleri arasında ilişki kuran kuramlar da bulunmaktadır. (Dolukhanov, s.175-439-484)
Avusturyalı bilgin Anton Jirku, MÖ 2400 yıllarında Kafkasya’dan Lübnan’a bir göçün olduğunu, MÖ 2000-1800 yılları civarında da Maykop Kurganı halkının Biblos’a yerleştiğini iddia etmektedir. G.F. Turçaninov, Maykop Kurganındaki gümüş kaplar üzerindeki yazıyı Aşuva dilinde (Kuzey Kafkas halklarının ata dili) okumuştur. Biblos’ta bulunan ve en eskisi MÖ 1900 yıllarına tarihlenen çeşitli yazıtları da aynı dilde okuyan Turçaninov’a göre, Maykop’taki Aşuva halkı deniz yoluyla Fenike ile sıkı ilişkiler kurmuştur ve Biblos’ta bir Aşuva köle kolonisi bulunmaktadır. (Turçaninov, s. 44-92-243)
Memnon’u Priamos’un yardımına gönderen efsanevi kral Teutamos, muhtemelen Asur kralıydı. Tithonos, Teutamos’a bağlı olarak Persia şehrini yönetiyordu.
Memnon Troya Yolunda
Efsaneye göre, Teutamos’un Memnon’un emrine verdiği ordu, iki yüz arabalı savaşçı, on bin Etyopyalı ve on bin Suslu askerden oluşuyordu. Bu ordu Anadolu’dan geçerek Troya’ya ulaşmıştır.
Sidonlu Phalas komutasındaki bir ordunun da Troya’ya yardım için yola çıktığı iddia edilir. Ancak Phalas Rodos’ta taşlanarak öldürülmüş, askerleri de İalysos ve Kameiros’a yerleşmişlerdir.
Troya’daki Savaş ve Memnon’un Ölümü
Efsaneye göre, Memnon bir abanoz kadar esmer olmakla birlikte yaşayan ölümlülerin en yakışıklısıydı. Savaşırken Hephiastos’un yaptığı zırhı kuşanıyordu. Memnon, Troya önünde pek çok Akhalı komutanı öldürdü. Emrindeki ordu Akha kampına ulaşıp gemileri yakmak üzereyken hava karardığından Troya’ya döndüler. Ertesi gün Memnonla Akhileus, savaş alanında karşı karşıya geldiler.
O zaman oğullarının geleceklerinden kaygı duyan iki tanrıça Zeus’un yanına koştular. Zeus onları dinledi ve iki kahramanın kaderini tanrısal terazide tarttı. Memnon’un kaderi ağır bastı. O nedenle savaşta Akhileus galip geldi. Priamos, Etiyopyalı prens için görkemli bir cenaze töreni düzenledi. Tithonos, Memnon’un küllerini Aisepus nehri (Gönen Çayı) kenarındaki bir tepeye gömdü. Oradaki köy de Memnon’un adıyla anıldı.
Memnonideler
Efsaneye göre, Memnon’un cesedi yakılırken, annesi Eos, oğluna ölümsüzlük vermesi için Zeus’a yalvardı ve cenaze ateşinin içinden hayalet dişi kuşlar çıktı. Bu kuşlar cenazenin etrafında üç kez döndükten sonra iki gruba ayrılıp birbirlerine saldırdılar ve cenazeye sunulan kurbanlar olarak küllerin içine düştüler. Bu kuşlara Memnonideler denilmektedir. O günden beri, her yıl Memnon’un ölüm yıl dönümlerinde, Memnonideler ortaya çıkıp birbirlerine saldırır ve kurban olarak Menon’un mezarının üstüne düşerler.
Bazılarına göre, Memnonideler, Memnon’un kadın yoldaşlarıdır. Memnon’un ölümüne çok fazla ağlayıp çok fazla ağıt yakan bu kadınları tanrılar kuşa dönüştürdüler. O günden sonra, Aşuvalı kadınların her yıl Memnon’un mezarını ziyaret edip içlerinden birkaç kişi ölünceye kadar ağıtlar yakmaları bir gelenek haline geldi.
Söylenceye göre, Memnonideler ne zaman Memnon’un mezarını ziyaret etseler, Aisepus nehrine dalıp kanatlarıyla taşıdıkları suyu kahramanın mezarına serpmektedirler.
Memnon Efsanesi Bir Soy Mitidir
Yukarıda anlatılan mitolojik öykünün altında hangi gerçekler yatmaktadır? Bu efsaneyi nasıl yorumlamamız gerekir?
Herhangi bir bölgede yaşayan etne tarihsel ve sosyal bir gerçekliktir. Yaşamak için örgütlenir ve üretir. Bölgedeki diğer etnik gruplarla da siyasi, ekonomik, askeri, sosyal ve kültürel ilişkiler ağı kurar.
İşin özünde etnik grup farklı kültür anlamına gelir. Başka deyişle, etnik gruplar arasındaki farklılıklar dil, din, gelenek, folklor, müzik, sanat, giyim, mimari gibi farklılıklardır. Varlığını sürdürmek isteyen her etnik grup bu kültürel farklılıklarını yaşatmak zorundadır.
Diğer yandan her etnik grubun olmazsa olmaz kesin bir işareti ve simgesi olan kolektif bir adı vardır. Yine her etnik grubun olmazsa olmaz bir şekilde atalarına, soyuna, şanlı geçmişine, yaşadığı acılara ve başarılara; başka etnik gruplarla bütünleşmeye ve ayrılmaya, sürgün ve yeniden doğuşa ait soy mitleri bulunur. Soy mitleri etnenin üyelerini birbirine bağlayan ve diğer insanlardan ayıran özel ortak bir kültürün yaratılması anlamına geldiğinden etnik grup için çok önemlidir.Yaşamını sürdürmek isteyen her etnik grup, bu soy mitlerine sahip çıkar, nesilden nesile aktararak toplumsal belleğine kodlar ve kendine özgü bir tarih oluşturur. (Smith, s. 47-53)
Öyle görülüyor ki, Memnon efsanesi de Aşuva halkının soy mitlerinden biridir. Bu soy mitinde, kahramanla birlikte soyu ve kabilesi de yüceltilmekte ve ayrıca kabiledeki zeytin tenli kılanların kökenine bir açıklama getirilmektedir. (İşin ilginci, esmer tenli Abazalar, Aphazya’da halen yaşarlar. Diğer Abazalardan herhangi bir farklılıkları yoktur. Ancak kökenleri açıklanamaz.)
Kadınların ağıt yakarak ölünceye kadar ağlamaları ve hayalet dişi kuşların kurbana dönüşmesi motifleri Sümer’deki bir geleneği anımsatmaktadır. Sümer’in Ur kentinde, kral öldüğünde kişisel hizmetini gören bütün maiyeti de canlı canlı mezara gömülmüşlerdi. Bir yoruma göre bunlar, ölü krala öbür dünyada da hizmet etmek için gönüllü olarak ölümü seçen saygın insanlardı. Memnon’un cenaze töreninde de benzer bir ayin yapılmış olabilir. Esasen Ur hazinelerinin kuzey kökenli olduğunu iddia eden uzmanlar bulunmaktadır. (Macqueen, s.18)
Başka halklarda da görülen bu geleneğin, iki Mısır’ı birleştiren kuzey kökenli Aha-Mena (Aha-Man, Aha-Maan, ya da efsanevi Manes) zamanından beri Mısır’ın ilk beş hanedanı tarafından uygulandığı bilinmektedir. (Campbel, s. 74-76) Esasen Memnon’un Mısır’la ilişkisi ve Mısırlı olup olmadığı hep tartışılmaktadır. Adının, 12. sülale Firavunlarının kullandığı bir addan kaynaklandığını iddia edenler vardır. Daha sonraki Yunan yazarları, Memnon’un adını “Ammenemes” biçiminde yazmışlardır. (Bernal, s.70)
Diğer yandan, tıpkı Hektor gibi Memnon da anaerkil bir figürdür. Her ikisi de, tanrıların kararıyla, ataerkil bir figür olan Akhileus tarafından öldürülmüşlerdir.
Memnon Efsanesindeki Mesajlar
Memnon’un Tithonos’un oğlu olması Kissia, Etyopya ve Aşuva halklarının aynı kökenden kardeş halklar olduğunun kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Bu durumda Memnon, Troya’ya kardeşlik görevini yerine getirmek, amcasının oğlu Hektor’un öcünü almak için gelmiştir. Bilindiği gibi kabile geleneğinde, öldürülen kardeşlerinin öcünü almak, aynı soydan (ya da aynı kabileden) her erkeğe düşen kaçınılmaz bir görevdir.
Memnon’un annesinin Eos olması, Memnon soyunun kökenin Kolkhis ülkesine ve güneş soylu tanrılara bağlanması demektir. Böylelikle, Kissia (Troya) halkının asıl yurdunun Kafkasya olduğunu ileri süren Thomson’un görüşü de, mitolojik bir belgeyle doğrulanmış olmaktadır.
Kadınların Memnon için ölünceye kadar ağlamaları ve hayalet dişi kuşların kurbana dönüşmesi, Memnon’a öbür dünyada da hizmet etmek için gönüllü olarak ölümü seçen kadınların bulunduğu, daha doğru deyimle Sati Geleneğinin bütün Mezopotamya halkları tarafından uygulandığı anlamına gelir.
Sidonlu Phalas’ın Memnon’un emriyle bir ordunun başında Troya’ya yardım için yola çıkması, Sidon’daki bazı kılanlarla Kissia halkı arasındaki soy yakınlığını gösterir. Olasılıkla Phalas, bölgedeki Sadsuva (Sasuva/Sasu) kabilesinden ya da onlara bağlı Sid kılanındandır. Palas’ın emrindeki askerlere Troya’ya yardıma gittiklerini söylememesi ve durum öğrenildiğinde taşlanarak öldürülmesi, Sidon’da Troya’ya düşman başka kılanların da yaşadığını göstermektedir.
İlişkiyi göstermek için son bir ekleme yapalım, Memnon’nun kız kardeşinin adı Himera (ya da Hemera) çok açık bir şekilde Abaza dilinde bir açıklamaya sahiptir: Mara, güneş; Hı/Ha, bey, asil, yüce.
Hımara/Ahımara; Asil güneş, yüce güneş, güneş beyi…
Kaynakça
Anthony D. Smith, Ulusların Etnik Kökeni, Ank.
George Thomson, Tarihöncesi Ege, 1. cilt, İst.
G. F. Turçaninov, Kafkasya’da Bulunan Antik Eserlerin Keşfi ve Yazılarının Çözümlenmesi, Ank.
Joseph Campbell, Doğu Mitolojisi, Ank.
J.G. Macqueen, Hititler, Ank.
Martın Bernal, Kara Atena, İst.
Pavel Dolukhanov, Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı, Ank.
Robet Gravers, Yunan Mitleri, İst.