“Çeçenya hükümeti, Çeçen geleneksel değerlerinin yerine Ramzan Kadirov’un istediği değerleri empoze etmeye başladı ve ardından ‘İslamcılardan daha İslamcı’ yeni bir iffet kültürü doğdu”
***
Rusya’da doğan Diana Markosian’ın ailesi, Diana henüz çocukken Amerika’ya taşınmıştı. Markosian, Columbia Üniversitesi’nde gazetecilik okudu. Sonrasında ise dünyanın en uzak köşelerindeki farklılıkları fotoğraflarla belgelemek için maceralı yolculuklar yapmaya başladı. Afganistan’a, Tacikistan’a gitti. Azerbaycan’dan sınır dışı edildi, isyancı bir ordunun yanında gizlice Myanmara girdi ve Çeçen militanlar tarafından gözaltına alındı.
Myanmar’ın Yangon şehrinde yaşayan Markosian çok genç yaşta onlarca ödül kazandı. Fotoğraf ve makaleleri New York Times, The New Yorker, Time, Foreign Policy gibi gazete ve dergilerde yayınlanıyor.
***
Belgesel fotoğraf sanatçısı, gazeteci, yazar ve film yapımcısı Diana Markosian, 2007’de cumhurbaşkanı olan Ramzan Kadirov’un baskıcı rejiminin genç kadınların yaşamını nasıl etkilediğini araştırmak için 2011 yılında Çeçenya’ya gitti. Çalışma 2012’de de devam etti ve “Hoşçakal Çeçenya’m” adlı foto belgesel eser ortaya çıktı. Markosian, ilk olarak 2013’te sergilenen fotoğraflarının altında açıklayıcı notlar kullandı.
Markosian, eylül ayında verdiği röportajda, Çeçen kültürünün yerini dinsel baskıya bıraktığını ve Çeçenya’da yaşayan genç kız ve kadınların da bu baskıdan fazlasıyla nasibini aldığını anlattı.
– Çeçenya’ya gidip, ülkenin kadınlarını tanımaya ve anlamaya çalışırken sizi en çok ne etkiledi?
– Bu çok özel bir deneyimdi. Beni yaşamlarına bu kadar kolay sokacaklarını ummuyordum, kendimi evimde gibi hissediyordum.
Bir fotoğraf sanatçısı olarak böylesi bir deneyim yaşamak, gördüklerimi ve hikayeleri görsel olarak anlatmak oldukça iddialı bir işti. Onları dinledikçe her biriyle duygusal bağ kuruyordum. Beni en çok etkileyen şey ise yaşanan savaş ve zulüme rağmen Çeçen kadınlarının insanlık ve nezaketlerini sürdürmeleriydi.
– Çeçen kadınlar giyim ve davranış konusunda resmi emirlerle sınırlandırılıyor ve bir baskı uygulanıyor. Bu emirler nasıl uygulamaya geçiyor ve ne şekilde olağanlaştırılıyor?
– Çeçen kültüründe iffet zaten çok önemlidir. Ancak o yıllarda hükümet, geleneksel değerlerin yerine Kadirov’un istediği değerleri empoze etmeye başlamıştı. Bir aktivist bu yeni değerler için “İslamcılarınkinden daha İslamcı” demişti.
Kadınların toplum içinde başlarını örtmesi isteniyor ve eğer devletin belirlediği kıyafet yönetmeliğine uymazlarsa devlet üniversitesine gidemiyorlardı. Kadirov bu kıyafet yönetmeliğini “milli geleneklerin canlandırılması” olarak tanımlıyordu.
Fotoğraflarını çektiğim genç kızların çoğu utandı, sadece başlarını değil boyunlarını da kapatan türbanlar giydi. Bu durum, ebeveynlerinin yaşadıkları Çeçen kültüründen ve geleneklerinden çok keskin bir dönüş yapıldığını gösteriyordu.
– Kurallara uymayan ya da karşı çıkanlara ne oluyor? Mesela töre cinayetleri bir cezalandırma şekli olarak biliniyor. Bu dayatma nasıl yapılıyor?
– Kadirovcu diye adlandırılan Kadirov yanlıları, plakasız arabalarla başörtüsü takmayan kadınlara boyalı mermiler atıyordu. Kıyafet yönetmeliğini hükümet uyguluyor, Kadirov ne derse o yapılıyordu. Grozni’deki birçok işyeri, reklam bültenlerindeki kadınların başlarının örtülmesi için emirler aldı. Görevliler sokaklarda gezerek reklam panolarındaki resimlerden kadınların başını yırtarak çıkarttı ya da başlarına kırmızı bantlar yapıştırdı.
Ayrıca Kadirov töre cinayetlerini destekliyor. İki yıl önce bir yol kenarında bulunan yedi kadın cesedi için “kadın bir erkeğin ya da erkek bir kadının peşinde geziyorsa ikisi de öldürülür” diyerek öldürülen kadınların ahlaksız olduğunu ima etmişti.
– Bu çalışmayı 2011- 2012 döneminde yapmıştınız. Çeçenya’daki genç kızların şu andaki durumu nasıl?
– Genç kızlara fotoğrafçılık öğretmek için bir çalışma yapmak üzere Çeçenya’ya tekrar gitmiştim, yeni döndüm. Savaştan zarar gören Grozni sokakları canlanıyor. Tiyatro açılışları ve hıncahınç dolu lokantalar, orta sınıfın yeniden doğuşunun işareti adeta… Şehirde şimdi 5 yıldızlı otel ve alışveriş merkezi de var.
Çeçenya’da çalıştığım yıllar, hükümetin camiler inşa ettiği, kadınlara başlarını örtmesini emrettiği, katı İslamcı adetleri empoze ettiği geçiş yıllarıydı. Şimdi hepsi kural haline geldi ve normalleşti. O zamanlarda yaşam ritüellerini sorgulayan kızlar artık bunu yapmıyor.
(opensocietyfoundation.org, dianamarkosian.com, reportagebygettyimages.com)