Ülkede 17 kez genel seçim yapılmış, şimdi 18. yapılacak. Haziran’da. Ama bakarsınız Nisan’da yapılır.
Gazete yayın kurulu olarak genel ve yerel seçimlerde özel çağrılarımız olmuştu. Kısa ve öz belirtmek gerekirse; “Kimliğimize dair taleplerimizi ortaya koymalıyız, bu talepler partiler tarafından dikkate alınmalı, seçim bildirgelerine girmeli, bu koşullarda partilere destek verilmeli, Çerkes aday olacaksa iç dinamiklerimizle biz belirlemeliyiz.”
Böyle bir şey hiç olmadı. Hiçbir dahlimizin olmadığı parti tüzükleri ve seçim bildirgeleri ile, parti başkanları ve yakın çevresinin belirlediği adaylara oy vermemiz istendi hep. Hatta “bakın Çerkes adaylar da var” dendi. Özelde kimliklerine dair hiçbir şey söylemeyen partilere ve adaylara oy verdi Çerkesler, diğer halklar gibi. Kürtlerin bir kesiminin farklı davrandığını biliyoruz. Farklı davranabildikleri için siyaseten söz söyleyebiliyor durumdalar, üzerine koyarak devam ediyorlar. Doğal olarak daha fazla demokrasi talep eden farklı kimliklerden ve farklı siyasi kesimlerden de oy alıyorlar. Bir Süryani ve Türkiye sosyalistlerinden üç vekil çıkardılar.
Farklı oluşumlar içinde yer alan ve kimlik konusunda daha ileri adımlar için uğraş veren Çerkesler, 2015 seçimlerinde iradi olarak farklı bir şey yapmalı. Seçimlerde iç dinamikleri ile inisiyatif kullanmayı, ortak ses çıkarmayı hedef olarak önüne koymalı. Seçimleri; mevcut oluşumların büyük çoğunluğunun birlikte hareket edeceği bir proje olarak değerlendirmeli. Kimliğe dair Türkiye’den talepler, Çerkes sorununa özel duruma dair talepler ortaya konmalı. Çok genel ve birkaç madde ile özetlenebilecek talepler. Partilerin bu talepleri seçim bildirgelerine koymaları ön şart olmalı. Vekil adayları için ilkeler belirlenmeli, kısa ve öz. Oy verme ölçüleri oluşturulmalı yani. Partilerin olası Çerkes aday çıkarma istemlerinde de inisiyatif Çerkeslerde olmalı. Bütün bu yazdıklarım Çerkeslerin kendi adaylarını çıkarmasınlar anlamına gelmiyor tabi ki.
Neden %10 baraj?
Seçim ve Parti yasaları, hemen herkesin olumsuz değerlendirdiği 12 Eylül cuntasının eseri. İktidar 12 Eylülle hesaplaşıyorum diyerek “ahı gitmiş vahı kalmış” iki generali yargıladı sadece. Dönemin yasalarından işine gelenleri olduğu gibi devam ettirdi.
%10 seçim barajı temsiliyet açısından değerlendirildiğinde demokratik midir? Değildir. Gerekçe “istikrar” ve “koalisyonlardan çok çektik” lafıdır. Asıl gerekçe ise iktidarın işine gelmesidir. Ciddi bir seçmen oyunun çöpe atılmasına neden olan bu yüksek baraj konusundaki ısrar, demokrasi yaklaşımı için önemli bir ölçüdür.
Bir diğer önemli demokrasi ölçüsü de halkın vekillerinin belirlenme yöntemidir. Parti başkanının belirlediği aday, ceketinin önünü ilikleyerek seçmenden oy istemekte, seçildikten sonra dokunulmazlık zırhı ile “ananı da al git” diyebilmektedir. Hesap vereceği makam sadece parti lideridir. Halkın belirlediği vekiller olmalı. Bölgenin, yerelin kendi adayları olmalı. Ve seçildikten sonra ceketinin önünü ilikleyip halkın önüne gelmeli, “sizin vekilinizim, ne yapıyoruz şimdi?” diyebilmelidir. Hatta halk vekilini geri çekebilmelidir.
Söyleşiler
Parti yetkilileri ile röportajlar yapmak istiyoruz. CHP ile başladık, diğer partilerle devam etmeye çalışacağız. Tabi ki bir kesim Çerkesin kurduğu partiye, ÇDP’ye de röportaj talebimizi ileteceğiz.
Jıneps için çağrıya dair
Jıneps’e destek vermeniz ricası ile yazmıştım geçen ay. Konuyla ilgili yazan, arayan ve destek sunan okuyucularımıza teşekkür ediyorum. Övgülere de.
Ancak, çok sınırlı geri dönüş olduğunu yazmak durumundayım. Gazetenin konu olduğu sohbetlerde, “devam etmeli” diyen, hatta daha da ötesinde hassasiyet gösteren okurlarımızdan destek beklentimizin olduğunu tekrar etmeliyim.