Soykırımla yüzleşebilecek miyiz?

0
405
Ercan Kanar

2015 Nisan’ı Ermeni soykırımının 100. yılı. Her türden milliyetçiler, ırkçılar yine salyalarını akıtacaklar. “İsyan vardı veya düşmanla işbirliği yaptılar veya onlar katlettiler veya karşılıklı oldu” gibi utanmazca yalanlarını süslemeye çalışacaklar. Ama artık dünya alem biliyor ki mızrak çuvala sığmıyor. Soykırım kavramı ilk kez Polonya’lı hukukçu Raphael Lemkin tarafından 1943 yılında Yahudi’lere yönelik holocaust uygulamasının daha önceki imha ve katliamlardan farklılığını sergilemek amacıyla oluşturulmuş ve ilk kez yine Lemkin tarafından kitabında kullanmıştır.

BM ‘soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılmasına ilişkin sözleşme’ye göre Roboski Katliamı da Dersim Katliamı da bir soykırımdır. Yani sadece Ermeni katliamı değil, bu işaret ettiğimiz katliamlarda, yine Asuri’lere, Süryani’lere yapılan zulümler de birer soykırım suçlarıdır. Türkiye Roma statüsünü temel alan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf olmaktan kaçınarak suçlarını örtmeye çalışmakta, kendi kendisiyle yüzleşmek istememektedir. Türkiye bu tür suçlarda zamanaşımının olamayacağını, ayrıca suç ve cezanın geriye yürümezliği ilkesinin istisnasını oluşturan yani bu tür suçlarda yasal düzenleme daha sonra yapılsa bile cezalandırmanın geriye doğruda yürüyeceğini norm haline getiren 1968 BM anlaşmasını ve yine bu yöndeki 1974 Avrupa Sözleşmesini kabul etmelidir. Roma statüsüne dayalı uluslararası ceza mahkemesinin yetkisini bir an önce tanımalıdır. İnsan hakları kurumları ve özgürlükçü hukukçular 2015 yılında bu yöndeki talepleri bir kampanyaya dönüştürmelidir. Bu tür suçlarla toplumsal bellek diri tutularak, devlet olarak yüzleşmenin gerçekleşmesi çabası hızlandırılmalıdır. Sözleşmenin 66. yılında Erivan’da geçtiğimiz günlerde soykırımla ilgili Erivan meclisinde uluslararası bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda İsrail’e de Ermeni soykırımının tanınması çağrısı yapıldı. Toplantıya Uruguay devlet başkanı yardımcısı da katıldı. Bilindiği gibi Uruguay, Ermeni soykırımını tanıyan ilk ülkelerdendir. Toplantıda Türkiye’ye de çağrı yapılarak Türkiye’nin Ermeni, Süryani, Asuri soykırımını tanıması, özür dilemesi, yerleşim alanlarına doğal isimlerinin iadesi, topraklarından koparak Türkiye’den gitmek zorunda kalanlara istedikleri takdirde vatandaşlık verilmesi, maddi ve manevi zararın tazmin edilmesi, mümkün olduğunca toprakların ve yerleşim alanlarının iadesi, toplumsal belleğin diri tutulması için kurbanlar ve mağdurlarla ilgili anıt ve müzeler yapılması, sınır kapılarının açılması çağrısı yapıldı. İnsan hakları Ulusalüstü hukukuna sadık tüm kişi ve kurumların bu taleplerin karşılık görmesi için 2015’te gayret göstermesi halkların dostluğu ve kaynaşması için elzemdir. (demokrathaber.net)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz